bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

sakın

admin | 09 March 2011 22:21

Sevgili yağmur; senin çisiliğini ne aldı? Şimdi, böyle bardaktan boşanırcasına…

Ya yağmur, meğer öyle değilmiş işte… Sakınmalıymışsın yüreğini…
Cam kırıklarını göre göre, gözü kara ve üstüne basa basa yürümeyecekmişsin canının istediğine.
Ağzını ayırarak, çocuklar gibi gitmeyecekmişsin, koşa koşa gönül parkına…
Merdivenlerden kaymayacakmışsın oyun olsun diye.
Soğukmuş aldırmadan çıkmayacakmışsın dağ gezintilerine, atmayacakmışsın denize, yüzerse balıktır, yüzmez ise neyse ne… yok öyle!

Bir kadeh şarap uğruna yakmayacakmışsın bütün aydınlıklarını.
Gördüğün en güzel manzara olsa da, olmadık zamanda sürmeyecekmişsin ayaklarını, senden kilometrelerce uzaklara…
Yoruldum deyip terk etmeyecekmişsin kolayca. Kendini yok saymayacakmışsın, bekleyecekmişsin, sen terk edilecekmişsin!

evlilik ve aşk

admin | 09 March 2011 19:16

Hep merak ederdim neden evlilik aşkı öldürür derler diye. Cevabı çok basitmiş aslında…

Bir süre sonra evliliğin getirdiği sorumluluklar, geçim derdi, hele birde çocuk varsa onların büyümesi ve gelecek endişesi sanırım çiftlerin kendilerine zaman ayırmasına engel oluyor.
Sıkılmalar başlıyor, bir süre sonra beklentiler değişiyor. Kadın daha çok ilgi beklemeye başlıyor, evinde bunalıyor. Erkek işinden bunalıyor kendine yalnız geçirebileceği zaman istiyor. Bu arada tabi çevresindeki arkadaşları yada beraber olmayı seçtiği insanlardan etkilenerek heyecan aramaya başlıyor. Malesef ki onların heyecan dediği yanlışları kadınlar anlıyor. Gelgelelim sesi çıkamıyor, yapabileceği bir şey olmuyor. Maddiyat, toplumda diretilen dulluk baskısı engelliyor, mutsuz bir kadın sonunda da mutsuz aileler ortaya çıkıyor.

Hiçbir Şey Yapmayarak Dünyayı Kurtaran Adam

admin | 09 March 2011 13:46

Stanislav Petrov ismini duydunuz mu?

Büyük ihtimalle duymadınız ama belki de şu an hayatınızı bu isme borçlusunuz.

Meşhur Kırmızı Düğme
Meşhur Kırmızı Düğme

Savaş filmleri ve FPS oyunlarından bilirsiniz; bir karargâhta nükleer saldırı alarmları ötmeye ve kırmızı ışıklar yanıp sönmeye başlamışsa; refleks olarak yapılacak ilk iş o “meşhur kırmızı” düğmeye basmaktır. İşte Stanislav Petrov’un, belki de dünyayı nükleer bir savaşa sürükleyecek yapmadığı şey, tam olarak buydu.

kalbimi açıp göstersem…

admin | 09 March 2011 10:58

Tutkuyla bağlıyım sana. Her okuduğumdan bir şeyler çıkartıyorum: İlişkimizi nasıl geliştirebilirim diye ya da bunun için özellikle okuyorum. Altını çiyorum, kafama not ediyorum.

Gelecek planları yapıyorum, planları da ince ince ayrıntılandırıyorum. Seni nasıl sevdiğimi sana nasıl anlatsam? Benim seni nasıl sevdiğimi, benim içimde olmadığına göre ya da kalbimi kesip bakamayacağına göre tam anlamıyla nasıl bileceksin?

Mezardan bir çığlık!

admin | 09 March 2011 09:23

Birinci Dünya Savaşı, 1914-1918 yılları arasında yaşandı. İkinci Dünya Savaşı ise 1939 ve 1945 arasında gerçekleşti. Bu iki savaşta milyonlarca kişi öldü. Biz, dünya savaşlarını görmedik. Ama biz katliamlar gördük. Biz masum insanların, ülkelerin çıkarları için nasıl öldürüldüklerini gördük. Peki bir şey yapabildik mi? Hayır. İnsanların ölmemesi için bir şey yapamadık ama en azından para için, güç için, kontrol için ya da dinleri yüzünden ölen insanları unutmayarak, neler olduğunu bilerek mezarlardan gelen sessiz çığlıkları biraz olsun durdurabiliriz.

Çeşitli kaynaklara göre 20. yüzyılın ayırt edici özelliklerinden biri bu yüzyılda yaşanan katliamlardır. Her alanda yaşanan devrimsel ilerlemelere rağmen ırksal, dinsel ve etnik katliamlarından bu çağı karanlıklaştırdığı öne sürülmektedir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, 20. yy.ın en büyük katliamı, ben henüz 11 yaşında bir çocukken Avrupa’nın göbeğinde yaşandı, adı Srebrenica’ydı.

Ölülerine ağlayan kadınlar
Ölülerine ağlayan kadınlar

Ye Dua Et Sev

admin | 08 March 2011 12:13

En son “Ye, Dua Et, Sev” isimli filmi izledim. Başroller, Julia Roberts, James Franco, Javier Bardem, Billy Crudup, Richard Jenkins tarafından paylaşılıyordu. Film, yazar Elizabeth Gilbert’ın kendi yaşadıklarından yola çıkarak yazdığı aynı isimli kitabından uyarlanmış.

Julia Roberts’ın oynadığı filmleri ve onun oyuculuğunu seviyorum. Filmde gerçekten hissediyormuş gibi oynuyor. Çok samimi bir ifadesi var. Vücut dili, bakışları hepsini çok iyi kullanmış. Sempatik bir kadın. Başarılı bir oyuncu.

‘Yalan’

admin | 08 March 2011 11:12

Yalan sanatın alt dallarından biridir. Konuşma sanatının süslenmiş haline ‘yalan söylemek’ denir. Hani bayanlar makyaj yapıp süsleniyor, güzellik podyumlarında cirit atıyorsa ve bu durum olmazsa olmazların arasındaysa süsleme sanatına yalan da dâhil edilebilir.

Makyaj erkekleri kandırma sanatıdır ve her kadın mükemmel bir sanatçıdır. İşte bu yüzden erkek ressamlar kadın portrelerine aşıktır. Neden boya fabrikalarında en çok erkeklerin çalıştığını şimdi daha iyi anlıyorum. Kendine aşk üretmek güzel duygu olsa gerek…

RÜYALARIM

admin | 08 March 2011 09:37

Herkes rüya görür. Rüya görmiyenler azınlıktadır. Kimisi yorgunluktan, kimisi de hayal gücünün azlığındanmıdır bilinmez rüya göremezler. Aslında herkes görür ama bazıları gördüğü rüyayı hatırlayamaz.
Benim burada anlatmak istediğim, kendi gördüğüm bir rüyayla ilgili anılarım. Aslında bir den fazla rüyalarımda aynı mekenın değişik yerlerinde dolaşmam bana ilginç gelmiştir. Uyanıkken rüyamdaki şehire gitsem, yolumu kaybetmeden istediğim yere gidebilirim.

İYELİK EKİ

admin | 07 March 2011 15:17

Güne epey erken başlar, bir trene binersin; üç saatte gider üç saatte de gelirsin. Tüm gün ayaktasındır ama yorulmak nedir bilmezsin.
Hiç görmediğin yeşillerin seyrini sürerken aldığın keyfi fotoğraf makineni yanına almamış olmanın verdiği işe yaramazlık hissiyle nötrler, sonra kendine gelir ve oturur en manuel’inden göz merceklerini set up larsın. Arada çıkarır kağıdını kalemini, iki karalarsın, bir koku gelip konar burnuna sonra, bir ışık hüzmesi girer merceklerinden içeri… Olmaz, kısar da kısarsın merceğini; ışığın o cinsi içeri girmemeli; burnunu da tıkarsın sonra, o geçmişi duyumsamamalı; kalemine de tembih edersin, yanlış yollara sapmamalı.