Güne epey erken başlar, bir trene binersin; üç saatte gider üç saatte de gelirsin. Tüm gün ayaktasındır ama yorulmak nedir bilmezsin.Hiç görmediğin yeşillerin seyrini sürerken aldığın keyfi fotoğraf makineni yanına almamış olmanın verdiği işe yaramazlık hissiyle nötrler, sonra kendine gelir ve oturur en manuel’inden göz merceklerini set up larsın. Arada çıkarır kağıdını kalemini, iki karalarsın, bir koku gelip konar burnuna sonra, bir ışık hüzmesi girer merceklerinden içeri… Olmaz, kısar da kısarsın merceğini; ışığın o cinsi içeri girmemeli; burnunu da tıkarsın sonra, o geçmişi duyumsamamalı; kalemine de tembih edersin, yanlış yollara sapmamalı.Orda olmalı her şey; tam da orda, senin bulunduğun zamanda ve mekanda; ne iki adım gelecek çalmalısın, ne bir tutam geçmiş. Şimdinin malzemesiyle oturup kakaolu ıslak bir kek yapmalısın, şöyle daha sıcacıkken köşesinden tirtiklemeli, bir durup gözlerini kapamalı, sıcaklığını kalbine dokundurmalı, sonra yemeye devam etmelisin. Hepsini bir anda bitirmeden, günün sonuna da bırakarak… Ama o gün mutlaka bitirmeli, yarına da kalsın diye lezzetten ödün vermemelisin. Durdukça güzelleşen şeyler yalan; bilirsin.Sonra, biraz realite giyinmelisin. Yavaş yavaş farkına fardığın artan dikkatini özenle beslemeli, hergün üzerine eklemelisin. Yani artık biraz herkesin gördüğünü görmelisin; önce herkesin gördüğünü görüp sonra üstüne sen eğilmelisin. Öyle çok da dizlerini bükmeden, kendinden taviz vermeden.Hani hep zaman zaman dersin de, kullanma kılavuzunu irdelemezsin… İrdelemelisin. Planlanmış günler, haftalar doğal akışı bozar, hayatı yapaylaştırır, sıkıntıya sokar dersin; halbuki bilirsin ki planların ile sen kendini işe yarar hissedersin; gaza gelir, en önemlisi kendi kendini gaza getirir, aklına düşeni tereddütsüz icra edersin.İşte böyle böyle,Bu tarz günlerin her akıbetinde,Eskiden, geride bırakacaklarını düşündükçe endişe duyduğun ölümden, artık kendin için de korkmaya başlarsın.Alturistliğinin bencilliğe,Sistematiksizliğinin fundementalistliğe dönüştüğü mavi yeşil mütalaa alaşımlarında,Üzerinde oynadığın yontuculuğun en sahici oyununda,Bir renge banar ellerin, ismi yok melodisi var,İşte bu senin şaheserin, dinledikçe geri sar.)