Sevgili yağmur; senin çisiliğini ne aldı? Şimdi, böyle bardaktan boşanırcasına…Ya yağmur, meğer öyle değilmiş işte… Sakınmalıymışsın yüreğini…Cam kırıklarını göre göre, gözü kara ve üstüne basa basa yürümeyecekmişsin canının istediğine.Ağzını ayırarak, çocuklar gibi gitmeyecekmişsin, koşa koşa gönül parkına…Merdivenlerden kaymayacakmışsın oyun olsun diye.Soğukmuş aldırmadan çıkmayacakmışsın dağ gezintilerine, atmayacakmışsın denize, yüzerse balıktır, yüzmez ise neyse ne… yok öyle!Bir kadeh şarap uğruna yakmayacakmışsın bütün aydınlıklarını.Gördüğün en güzel manzara olsa da, olmadık zamanda sürmeyecekmişsin ayaklarını, senden kilometrelerce uzaklara…Yoruldum deyip terk etmeyecekmişsin kolayca. Kendini yok saymayacakmışsın, bekleyecekmişsin, sen terk edilecekmişsin!Eksikliklerin daha azmış ya, şimdi geri dönmekten uzak…Ya yağmur, sakınacakmışsın yüreğini… Öyle atmayacakmışsın tarihe, zindana ve kitaplara, her şeyi bulduğuna inandığına…Her şey birbirinin yerini almayacakmış… Konuşmanın ve sessizliğin ayrımı olacakmış da şimdi, yok öyle!!