bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

casper hayal-et

serasu | 23 April 2009 09:42

Hayaletler var mıdır yok mudur?Gerçekten ruh bedenden ayrılıp yeryüzünde kendine ait bir yer buluyor mu? Eğer bütün konuşulanlar sadece bizi korkutmaya yönelikse iddia edilen görüntüler hangi kaynaklarca ispat edilmeye çalışılıyor?Garip ,garip resimler sonradan oynamalı ,her yere yayılıyor.Gariplikler diz boyu kimi birilerini korkutmaya çalışıyor diye bu hikayelerin arkasına sığınıyor.Kimi de ilgi çeksin diye.EEE o zaman ruh kavramı yok mu?Peki ruh varsa ve belirli bir süreden sonra bedenden ayrılıyorsa o nerede ?Nasıl bir karmaşa bu ? dediğimiz an da Allah’tan dinimiz var yoksa insan düşünmekten tozuturdu.Ama bir kabir azabı da bizleri bekliyor.Küçük kıyamet ve büyük kıyamet olduğuna göre ruh hangi bölge de bizi bekliyor.Şu ana kadar doktorların bile nice bilim adamlarının bile cevap veremediğini o kadar çok soru var ki cevaplanmamış.Nice ataistlerin sadece bugüne inanılan sanki geçmişte hiç kimse yaşamamışçasına düşündükleri bir mutluluk hikayeleri var.Maddesel yapı.Bugün varım çünkü doğdum.Bugün buna inanırım ,çünkü bunu görüyorum ,biliyorum,hissediyorum.Falan filan.Neden bir dindar hissedemiyor mu?Evet hissediyoruz ama farklı şeyler,farklı gözlerle.Neden hep bir dindar köhne düşüncelere sahip hiç modern düşünemezler düşüncesi yaygın da bir fizikçinin dar görüşlülüğü yaygın olamaz.Galileo dünya yuvarlaktır dediğinde az kalsın canından oluyordu.Ondan delil istenildiğinde deli olduğuna kadar gidildi.Fakat kanıtladığında ondan önce ki tez çürütüldü ve bu sefer de ilk defa dünyanın yuvarlak olduğu düşüncesi kabullenildi.Neden hep bir şeyleri kanıtlama çabasındayız bilemiyorum ama insanların tutarsızlığından olabilir diye düşünmeden de kendimi alamıyorum.Peki bir çok insan ruh kavramına inanırken bizim ruhları görme yeteneğimiz de yokken ,bu inanış garipliliği ortaya bir kez daha çıkarmıyor mu?Yoksa ya varsa diyerek mi kabulleniyoruz.O zaman ya yoksa sorusu dile gelmiyor mu?

Beynimiz o zaman bize oyun oynuyor.Ruh deyince evet inanıyoruz ama hayalet denilince olmaz diyoruz.Demek ki her insanın kabullenme şekli farklı.Demek ki en iyi ben bilirim diyen bir ataiste bile Allahımızın varlığını kabullendirebiliriz.Demek ki her şey birbiriyle bağlantılı devam ediyor.Yoksa siz hala vampirlere inanıp ruhun olmadığını düşünenlerden misiniz?Yoksa düşünemeyen kesimden olup yoktur öyle şeyler hepsi hurafe diyenlerden mi?Yoksa Galileo’ya verilen tepkiler gibi misiniz?İnkarcılıkla yaklaşan tepkili kalabalık misali.Sosyal içerikli kitapları okurken,Kuran-ı Kerimi hiç açamamışlardan mısınız?İnançsızım diyip de kenarı’ya çekilenlerden yani.Örneğin sınıf geçmek için ne yapılır?

Ömrümüzün son demi, son baharıdır artık

FEYZAN | 22 April 2009 17:43

Ben 15 yaşlarındaydım. Böyle yeni açmış bahar dalı gibi ter-ü taze, daha yeni yeni kız olduğumun filan farkına varıyorum. Annemin, çok sevdiği bir kuzeni vardı, ( hala da var da annem gitti ) dayı derdim ona, çok iyi anlaşırlardı. Beni öyle serpilmiş filan görünce ‘ne güzel ömrünün baharında’ dedi. Biz ise yavaş yavaş sonbahar a yaklaştık. O zaman herhalde, benim şimdi olduğum gibi, 4o’ lı yaşlarındaydılar. Dayımın anne ve babası daha 60’ larını bulamadan vefat etmişlerdi. Belki de kendisinin de öyle olacağını düşünüp bunu lafı etmişti. Annem de onu teselli etmek için yok canım genciz biz daha ne sonbaharı filan dedi. Ben de nedense lafa karışıp dayımı teselli etmek istedim. Hem dedim, ben sonbaharı da severim.
Onun bahsettiği sonbahar değildi benim kastettiğim tabi. Benim bahsettiğim eylül de başlayıp kasım da sona eren sonbahardı. Dayım, ben de senin gibi ilkbahar da olsaydım sonbaharı severdim dedi, gülüştüler.

Haute Couture..

nazokiraze | 22 April 2009 16:45

Her yıl belli başlı modaevleri daha doğrusu modadevleri tarafından yapılan defilelerde özel tasarım elbiseler( kişiye özel ve sınırlı sayıda) görücüye çıkar bunlardan kimisi başdöndürücü güzellikteyken bazıları yüzüne bakılamayacak kadar tuhaf kıyafetlerdir.Bu tasarımlara Haute Couture diyoruz.

christian dior hatute couture
christian dior haute couture

Bir haritanın hatırlattıkları: Büyük Ermenistan

wolf | 22 April 2009 13:31

24 Nisan’a sayılı günler kala tekrardan Ermeni Sorunu/Soykırımı‘nın konuşulacağı günler geliyor. Bu konuda günümüze kadar çok şey söylendi. Devlet tarafından zorunlu göç, yani tehcir olduğu iddiası hakim. Bazı tarihçilerden tarafından (biri de İlber Ortaylı’dır) olayların bir mukatele olduğu, yani karşılıklı cinayetlerin, katliamların olduğu ama sistemli bir şekilde, devlet eliyle, devletin görevlileri eliyle öldürülme olmadığını söyleniyor. Bazı tarihçiler, ittihatçıların Osmanlı’nın son döneminde Doğudaki yapılanmaları, devlet hayalleri ve Birinci Dünya Savası öncesi düşman Rusya ile yakınlaşmaları nedeniyle iç kargaşa çıkmasından, arka vurulmaktan korkan, Anadolu’yu Türkleştirmek düşüncesiyle göçü onayladıkları görüşünde. Bu yazının konusu ise 1920’de bizzat ABD Başkanı tarafından öngörülen Ermenistan haritası.

Anadolu'da Ermenistan Hayali
Anadolu’da Ermenistan Hayali

Birçoğumuz Wilson prensipleri, ilkeleri dediğim anda aklınıza tarih derslerinden kalan meşhur 14 maddelik liste gelecektir. Özellikle derslerde 12. madde yani;