bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Buna haber diyebilir miyiz?

makaleci | 12 May 2009 09:24

Deniz Seki’ yi çok sevmeme rağmen; yaşadığı son olaylar ve mevcut durumu beni çok üzdü…

Sanki sırf onu çok sevdiğim için yapmamalıydı, böylesine kötü bir alışkanlık içinde yer almamalıydı. Ama aslında zararı kendisineydi ve bunu düşünmek bir seveni olarak beni daha da üzüyordu…

Tam da olaylar duruldu diyoruz; insandır hata yapar diyoruz, medyanın olayı akışına bırakmasını bekliyoruz, her gün yeni bir haber metni geliyor karşımıza!

Bu son gelen haberlerin ne kadar haber olduğunu bilemiyorum, daha doğrusu bana göre haber değiller…

GERİCİLİK EĞİTİMİ

teacher07 | 11 May 2009 16:50

  • İlkokullarda isteğe bağlı din dersi okutulması öneriliyor.(1949)
  • Tekke ve türbelerin kapatılması hakkında 677 sayılı yasa yürürlükten kaldırılıyor. (1950)
  • Milli Eğitim bakanlığı okullarda din dersinin zorunlu olmasına karar veriyor. (1950)
  • Arap harfleriyle tedrisat yapmak için 1931’ de koyulan yasak kaldırılıyor. İmam Hatip Okullarına zemin hazırlanıyor. (1950)
  • Köy Enstitüleri Öğretmen Okullarına dönüştürülüyor. (1953)
  • Başbakan Menderes parti meclisinde: ‘’ Siz öyle güçlüsünüz ki, şu anda anayasayı değiştirip hilafeti getirebilirsiniz.’’ diyor.
  • Milli Eğitim Bakanı, İmam Hatip Okullarını bitirenlerin İlkokul öğretmeni olabileceğini açıklıyor. (1965)
  • Milli Eğitim Bakanı, amaçlarının her ilde bir İmam Hatip Okulu açmak olduğunu söylüyor. (1968)
  • 6. filoyu protesto eden gençlerin üzerine ‘’ABD bizim kabemiz’’, ‘’Cihada hazır olun.’’ Sloganlarıyla saldırılıyor.(1969)
  • Din Kültürü dersi zorunlu hale getiriliyor.(1977)
  • Demirel döneminde üç yılda 230 un üstünde İmam Hatip Okulu açılıyor. (1975- 1978)
  • MSP genel başkanı Erbakan; Hafta tatili Cuma günü olmalı, nikahı müftüler kıymalı, mekteplere kuran dersleri konmalı.’’ Diyor. (1979)
  • Amerika’nın ‘’bizim çocuklar’’ dediği generaller darbe yapıyor. (1980)
  • Cami imamlarının okullarda öğretmen olmalarına olanak sağlayan yasa çıkarılıyor. (1983)
  • Nakşibendi Tarikatı üyesi Özal iktidara geliyor. (1983)
  • Demirel; ‘’Siyasetin emrinde din değil, başka hakların kullanılmasında yaptığı gibi siyaset dine hizmet edecektir.’’ diyor. (1987)
  • Üniversitelerde türban serbest bırakılıyor. (1989)
  • Sivas’ta, Madımak Oteli’nde 37 aydın diri diri yakılıyor. Atılan slogan; ‘’Zafer İslam’ın’’,’’ şeriat gelecek zulüm bitecek’’, kahrolsun laiklik’’tir.
  • Dönemin başbakanı N. Erbakan, başbakanlık konutunda, Türkiye’nin önde gelen din baronlarına iftar yemeği vererek gerilimi tırmandırıyor.
  • Tayyip Erdoğan’ın incileri(!) saymakla bitmez…
    -‘’Elhamdülillah şeriatçıyız.’’ (1994)
    -‘’Bütün okullar imam hatip olacak.’’(1994)
    -‘’Cumhurbaşkanının imam hatipli olacağı günler yakındır.’’ (1996)
    -‘’Referansımız İslam’dır, tek hedefimiz İslam devletidir.(1996)
    -‘’Ulema ne derse o olur.’’ (A. insan Hakları Mahkemesine, türban konusunda)
  • 2009 yılı UNESCO tarafından Darwin yılı ilan ediliyor. Bilim Teknik Dergisi, Darwin’i ve evrim teorisini kapak yapıyor ve 15 sayfalık yer veriliyor. Dergi hemen toplatılıyor, genel yayın yönetmeni görevden alınıyor. Tepkiler üzerine görevine geri getiriliyor.
  • Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) adıyla ülkemizde yoksul öğrencilere burs sağlama derneği, Atatürk ilkelerine göre yetişen öğrencilere yardımcı olmaktadır. Başkanlığında da Prof. Türkan Saylan vardır. Bu hareket dinciliği yerleştirmek isteyen ‘’cemaatleri’’ tedirgin etmektedir. En başta Fethullah Gülen cemaati, bu hareketi durdurmak, yok etmek için elinden geleni yapıyor. Darbe girişimiyle ilişkilendirilip soruşturmaya uğruyor.

Belirtildiği üzere son günlerin eylemi değil gericilik.1950’lerden başlayıp, her geçen gün artarak bu günlere gelmiştir. Bu görünen yüzüdür. Arkasında; toplumun üstüne hızla çöreklenmesinde, sermaye ilişkinin gücü yatmaktadır.

Banka kredileri

hag | 11 May 2009 16:32

Bankalardan kredi kullananların dikkatine!
Kredi kulanırken imzaladığınız kağıtlardaki kutucukları dikkatli inceleyin.Sözleşmeyi kesinlikle üşenmeyip okuyun.
2008 Nisan ayında bir bakadan kullandığım kredinin 2009 nisan ayımda ödemeleri bitti.Fakat kredi kulandığız zaman size ferdikaza sigortasıda yapıyorlar.Bu ferdi kaza sigortası bir yıl sonra sona eriyor.Ama sözleşmedeki minik bir kutucuğu gözden kaçırırsanız bir yıl sonra sizin onayınız olmaksızın Ferdi kaza sigortanızı mevcut kredi kartınızdan tahsil edip bir güzel yeniliyorlar.Kredi başvurusu sırasında Ferdi kaza sigortam yenilenmesin yazısının yanındaki kutucuğu işaretlemeniz gerekiyor.Bunun hakkında Banka yetkilisi size kesinlikle bilgi vermiyor.Sizde gözden kaçırırsanız benim gibi günler boyunca paranın iadesi için uğraşırsınız.
Malesef bankacılar eskisi gibi SAYGIN bir şekilde durmuyorlar.Artık tek amaçları satış olmuş.Eskiden kredi almak için müşteriler bankaların kapısını arşınlardı.Artık bankalar nerdeyse evimize gelip kredi ve sigorta satacak konuma geldiler.
Hesap açarken veya kredi kullanırken mutlaka sözleşmeri iyice okuyun.

K’nex

kahramancayirli | 11 May 2009 16:05

Bugün size çocukluğumda en çok zaman geçirdiğim oyuncaklardan söz etmek istiyorum: “K’nex”lerden … İlk olarak Yeniyüzyıl (2000 yılından sonra adı Yenibinyıl oldu, sonra da kapandı) gazetesi ile birlikte ücretsiz verilmesi sayesinde ilk “k’nex”lerime sahip olmuştum.

Parçalar birikti birikti. En son saydığımda 860 küsur parçadan oluşan bir sete sahiptim. “Legonun üç boyutlusu” olarak en basit haliyle tanımlayabileceğim “k’nex”ler, değişik renk ve boyutta çubuklar ve bağlayıcılardan (connectors) oluşuyor.

Tüm kuyular açılmalı!

kahramancayirli | 11 May 2009 14:01

Tüm kuyular açılmalı!
Kahraman Çayırlı

Kuyulardan çıkan ne? Kesif bir erkeklik, damıtılmış bir ikiyüzlülük, bilinçaltından kuyulara inmiş bir inkar. Sormaya utandığımız sorular, kaş-göz işareti yaparak kapatılan yanıtlar, kapatılan kapılar ve nihayet üzeri kapatılan kuyular…

Kuyulardan çıkan ne? Çocuklarını “aslan oğlum” diye seven, sırtlarını sıvazlayan anneler, oğullara zorla giydirilen “sert, ağlamaz, alınmaz, kırılmaz” gömlekleri, “hiçbir şekilde zayıf görünmeme” zırhlı elbiseleri… Erkeklik, erkek olmak resmen bir ateş bu topraklarda; kendisi yanıyor, toplumu da yakıyor. Erkeklik, ateşten bir çerçeve. Demirden çizgiler çiziyor hayatımızın her yerine. Gürültülü kahkahalar attırmıyor, kibarlıktan hazzetmiyor; hep tetikte, hep dikenler üstünde.

boş yatagım

taha3045 | 11 May 2009 13:13

Boş yatağım sensiz hiç çekilmiyor
şimdi sana sarılmak vardı doyasıya
rüyalar bile saçmasapan bitiyor,
saçlarına sırnaşmak vardı ölesiye.

uykusuzluktan şişti gözlerim,
gel kokun olsun uyku ilacım
ipek saçlarında geçerdi içim
gel haydi kollarındır kuştüyü yastıgım

uyuyamazken ben sensiz,
kaç gün oldu,haftayı geçti yoksun,
sokaktaki köpeklere özenir oldum
hiç olmazsa benden rahat uyuyorlar kıskandım

boş yatagım bile bak ne diyor,
tek başıma bana büyük geliyor
sarılacak insan yok şaşırdım kaldım,
hayal kursam neye yarar,
bugünde erken yatamadım.

sarelleli ekmek

mansonilized | 11 May 2009 12:50

Yer sofrasının etrafına oturmuştuk. Hevesle bekliyordum. Ağzımın suyu akıyordu. Her darbeyi dikkatle takip ediyordum zira haksızlığa zerre tahammülüm yoktu. Sıcak ekmeğin kokusu yayılmıştu havaya. Bıçak tatlı tatlı hareket ettikçe ekmeğin üzerinde keşke daha kalın olsa be dediğim kahverengi bir tabaka oluşuyordu. Bir an hareket durdu. Heyecanlandım. Sanırım dakikalardır korkunç bir açlıkla beklediğim o an gelmişti. Annem başını kaldırdı. Saçlarını ortadan ayırırdı annem. Gözleri kapkaraydı. Gülümsedi. Elindekini uzattı. Gülümsedim. Sarelle sürülmüş ekmeğimi alıp sıradaki kardeşin ekmek için gözlerini anneme dikişini izleyerek yemeye başladım.Her şeyin az olduğu zamanlardaydık. Her şey kıymetliydi. Fakirdik. Oldukça fakirdik. Sarellenin çeşmeden aktığı zamanlardaydık. Bazen babam sarelle kavanozunu doldurmaya giderken beni ya da kardeşlerimden birini de götürürdü yanında. Çeşmeden akan çikolata küçücük kafamda harika bir sihir gösterisiydi. Filmlerdeki gibi yemek masası yoktu evimizde. Zaten masayı koyacak yerimiz de yoktu. Her pazar yer sofrasının etrafında dizilirdik. Hergün yenmezdi sarelle çünkü pahalıydı. Ama babam bizim herşeyi tatmamızı isterdi. Haftada birgün herkese bir dilim sarelleli ekmek. Ayin gibi. Bir dilimden fazla olsaydı keşke. Belki kardeşim yemezdi kimbilir. Yok yok küçükten hayır yoktu. Belki ağabeyim ha? Ohoo, bitirmiş bile…