bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Hoş geldin Kadınım

rasgon | 26 May 2009 11:02

Hoş geldin kadınım, Seni çok özledim

Tarla tarla gezmiş yorgunluktan çatlamış ayakları sızıdan durmuyordu. Yaşına nazaran hala yaşam ile inatlaşan yüzü, yüreği kadar derin çizgilere sahip tombul yanaklı bir teyzeydi. Bir kır gezisinde karşılaşmıştım onunla, oturup konuşamadım zatende dilsizmiş. Hikayesi o kadar derin ve acı vericiki insanın göz yaşlarını bırakıp o suda boğulası geliyordu.

Daha 15 yaşındayken görücü üsülü evlenmiş sevmediği bir adamla. Yıllar geçmiş ve kadın bir bakmış o adama aşık olmaya başlamış. Neden, nasıl olduğunu anlayamamış; yaşını ilerlemesinden olsa gerek reşit olduğunu farkedince anlamış neler olduğunu. Evlilik ve biriyle aynı yatakta yatmanın anlamını. 19 yaşında ilk kız çocugu dünyaya gelmiş. Eski köy halleri işte… Ama bi değişiklik varmış, kadının zoruna giden hiç birşey yokmuş seviyormuş o koca deli adamın ama aşkta diyemiyormuş. Yıllar yılları kovalamış… Bir 13 eylül sabahı adam siyasi düşüncelerin elinden çıkan bir mermi sesiyle yığılıvermiş yere. Bedeni öyle bir yere çarpmışki sanki köy meydanında davullar inlemeye başlamış. Kadın elindeki sepetle yere çökmüş ağzından hiç bir kelime dökülemiyormuş. Kursağında takılan cümleler sanki ellerin kollarını saran birer ip oluvermiş ansızın. Kadın hızlıca yanına koştu ve o koca adamın vücudun yanına oturdu. Gözlerinden biraz yaş birazda acı dökülüyordu. Kocası, evinin direği, kızının babası, gözleri önünde yok oluyordu. Ona söyleyemedikleri içinde bir mızrak yarası gibi kazılı kalmış ve birdaha bırakmamaya kararlıydılar.

Jean Paul Marat

nazokiraze | 26 May 2009 10:42

Tarihe damgasını vuran olaylardan biri olan Fransız İhtilali, pek çok kişiyi huzura erdirirken pek çok kişinin de sonu olmuştur. Devrim yapılırken adı en ateşli devrimciler arasında geçer Jean Paul Marat‘nın.

Marat, doktorluğunu yaptığı ve ileride devrilmesi için çalışacağı kralın erkek kardeşinin muhafızlarının yanında bir süre çalışır. Üst düzey insanların müşterisi olduğu başarılı bir doktorken kendini Isaac Newton’dan dahi üstün görecek kadar övünen Marat, Fransa Bilimler Akademisi’ne (Académie des Sciences) üye olarak kabul edilmez. Bu ona insanların nankör olduklarını düşündürür ve bir şeyler yapılmasının gerekliliğine inanır. (kaynak 1)
Zaman ilerledikçe dünyanın gidişatını beğenmez aslen İsviçreli olan Marat. İnsanların tutumu, yaşam tarzları ona saçma, kötü gelir ve bunun suçlusu da ona göre soylulardır. Doktorluk yapmasının dışında pek çok kitap da yazan Marat sosyal adaletsizliklere tahammül edemez. 1774 yılında The Chains Of Slavery (Köleliğin Zincirleri) adlı kitabında yönetim şeklinin kötülüklerini yazarak ihtilale zemin hazırlar.

Evlerin ruhu var mıdır?

haberhaberhaber | 26 May 2009 10:23

Bunun güzel bir ruhu var
Bunun güzel bir ruhu var
Ruhsuz
Ruhsuz

Ben oldum olası evlerin bir ruhu olduğuna inanmışımdır. Bazı evler de kimi insanlar gibi ruhsuzdur. Ortaokul ve lise yıllarımda tek katlı Bahçeli ve çok eski olan evleri, inceler, bu evde çok yaşanmışlıklar var diyerek ruhu olduğuna inanır uzun uzadıya incelerdim. Apatman ve gökdelenlerin ise hiç ruhu olmadığına inanırdım
Üniversite yıllarımda ise İstanbul’a her gittiğimde ara sokaklara girer o eski İstanbul evlerini gezer içinde oturan kişileri görmeyi çalışarak acaba içinde oturan kişilerle evin ruhu birbirine uyuyor mu diye görmeye çalışırdım
Duyduğum bir rivayete göre bazı evlerle kişilerin ruhları uyum sağlayamaz,o evde de huzur ve ferahlık olmazmış..
Rivayet diyorum ama buna bende açıkçası inanmaya başladım Daha önceki evim küçük ve salaşken taşıyamayacağım kadar da sıkıntım varken evimde huzur dolu idim
Su anki evim ise oldukça büyük ve güzel olmasına rağmen evime girmeyi canım istemiyor. Resim yapıyordum yarım kaldı, elişi yapamıyorum evimi derleyip toplamayı bile canım istemiyor. Depresyonda olmadığımı biliyorum dışarıda ve iş yerimde gayet hareketli ve çalışmaktan zevk alıyorum. Eve girdiğim an ya uyuyorum yâda miskin miskin oturuyorum
Arkadaşlarım bile bu eve oturduktan sonra en az on yaş çöktün diyor.
Evimi alırken o kadar acele aldım ki bu evin ruhsuz olduğunu anlayamadım. Bazı araştırmalarıma göre ise bu evde daha önce hiç güzel yaşanmışlıklar yok.
Açıkçası benim ruhum bu evle uyuşmadı. Şimdi elimden çıkarmaya çalışıyorum. Ruhumun uyuştuğu bir evi almak için.
VALLAHİ BEN DELİ FALAN DEGİLİM HA.

Sosyo-psikopat’lık üzerine (Şerh 1, Cilt 1, Bâb 2)

cumb | 26 May 2009 09:11

Dünyayı sadece kendileri için yaşayan insanlar için sosyal olmak üzerine bir deneme (yanılma)

Sosyo-psikopatlık üzerine konuşmadan önce açıklığa kavuşturulması gereken meselelerden bir tanesi olabilir bu mevzu. Her ne kadar bahsedilen insanlar, yüzüne tükürdüğünde tükürüğün yarısının boşa gideceği insan tipleri olsa da, kibarlığın kabalardan öğrenileceği gibi doğru bilgiyi öğrenmede de yanlışçıların fiilleri biz doğrucular için büyük önem taşır. Yani aslında dünyayı sadece kendileri için yaşayan (konuşan) kişilerin tahlili, bu sınıfa dahil olmayan insanların istifadesine sunulduğunda yapacağı hizmet, tüm insanlığı kurtuluşa erdirmekle neredeyse eşdeğerdir denilebilir.

Erkeğin özgürlüğünü kaybetme korkusu

rasgon | 25 May 2009 15:02

Günümüzdeki kadın rollerinin, erkeklerin annelerinden gördükleri rollerden farklı olması zamanımız erkeklerinden bazılarında evlenme korkusuna neden oluyor. Normal evliliklerde anneler ev işleri ve çocuk yetiştirmekle sorumlu tek kişidirler. Fakat günümüzde kadının iş hayatına atılmasıyla birlikte geleneksel kişiliklerde değişti. İşte burda da erkeğin olgun bir ilişkiye uyum sorunu ortaya çıktıErkek bir kadına bağladığında evlenirse, tanışacağı kadınların, arkadaşlarıyla geçireceği zamanın, parasının, başkası tarafından sınırlandırılacağını düşünüyor. Daha da ötesi sorumluluklarının artacağından korkuyor. Bu korku karşısındaki insana göre farklılıklar göseterebiliyor. Yeni çağda erkekte, kadına karşı birtür güvensizlik oluşmuştur. Bunun nedenlerinden birisi de; yıllardır baskı altındaki kadınların ekonomik, sosyal özgürlüklerinin peşinde koşması ve bu konularda kimseye karşı taviz vermemeleridir. Erkek iktidar savaşında karşısında bir kadın görmek istemeyeceği için ilişkinin bu duruma gelmesinden endişe duymaktadır.

Erkek bazen bir kadını sever ve ilişki ciddileşmeye başladığında bir seçim yapar, Hayat ile o kadın arasında, ve bazen hayatı seçer…

Konuyla ilgili bazı bilgileri burdan bulabilirsiniz

TIKANDI BABA

nacak | 25 May 2009 14:28

Bugün tıkandı babanın meşhur hikayesini anlatmak istedim . Bazen öyle anlar oluyor ki kendimi Tıkandı Baba gibi hissediyorum ama bu hikayeyi anımsayınca gülümsemeden geçemiyorum .
Tıkandı babaya geçmeden önce Ziya Paşa’nın şu beyitine yer vermek de anlamlı olacak. Lise yıllarında Ziya Paşanın bu beytinin geçtiği şiirini uzun uzun tartışırdık derste. Edebiyat hocamız bile sinirlenirdi kaderin cilvesine kendine hakim olamayarak . Ama kızmak ne fayda , ne kadar tedbir alsan da bazen evdeki hesap çarşıya uymayıveriyor. Ziya Paşa der ki o beyitte;

‘Bi baht olanın bağına bir katresi düşmez,
Baran yerine dürü Güher yağsa semadan ‘