bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Temiz ve masum bir ümidi yok etmek…

bithikotsis | 10 April 2011 07:00

Adı Gonca’ydı. Doğu Anadolu’nun kıraç bir köyünde sekiz yaşında bir kızcağızdı. Altı kardeştiler. Gonca en büyüğünden bir ufak olandı.
Okumaya çok meraklıydı. Köyde imkan bulamaz, posta dağıtan amcanın arabasına abisi ile gider kasabadaki kütüphanede okur, okur okurdu. Renkli ansiklopedilere hayrandı. Ona göre hayat o ansiklopedilerde yazanlar resmedilenlerdi.

Gonca’nın ailesi cahildi. Babası düşük maaşa tarlada çalışır ev geçindirirdi. Anası temizliklere gider üç beş para kazanırdı. Ailede okuyan yoktu. Ya ablaları evlenip gitmiş ya da başka yerde karın tokluğuna çalışıyordu. İki abisi vardı Gonca’nın, biri şehit düşmüştü.

Oluruna Bırak(mam)!..

fatimafatma | 09 April 2011 15:08

Her ayrılık aynıdır derler, evet ama benimkisi farklı… Kiminki farklı değil ki?

Peki Sıla’nın şarkı sözünde dediği gibi mi yapmalı? “Oluruna bırak”. İnsan nasıl becerebilir bunu? İnsan nasıl bu kadar kalender olabilir? En azından ben beceremiyorum hem kendime zulm ediyorum hem çevreme… En çok annemi üzüyorum, sanki onun suçu neymiş?

Sonunda konuşmaya karar verdim; Karşımda konuşmaya bile üşenen biri var… Bütün cesaretimi toplayarak onu anlamaya çalışıyorum ama onda bu gayretin zerresi yok buz gibi bana bakıyor… Anlıyorum ki, bir an önce bitsin bu işkence de gideceğim yere gideyim havasında…

Sanat adına neler yok ki?…

bithikotsis | 09 April 2011 14:57

Dışarıdan katılımcıların da içeriğine katkı sağladığı çok geniş kategorileri olan bir site var karşımızda.

Ziyaretçiler için, yaratıcı ve en iyi uslüpteki tasarımcıların, fotoğrafçıların ve film yapımcılarının bazılarından ilham verici projeler görebiliyoruz.

Mesela 3d dijital fotoğraflar mı istediniz?

Buradan görebilirsiniz.

Araç resimleri mi istediniz? Onlar burada

O gece (3)…

zarifce | 08 April 2011 22:51

Güler, üniversiteyi Ankara da okumuş, İngiliz edebiyatı ve dili üzerine tez hazırlayıp doktorasını yapmış, hedeflediği yolunda ilerlerken evlenmek zorunda kaldığı için tüm çalışmalarını bırakarak adeta hayata küsmüştü. Babası, tüccardı. Kızını canından çok seviyordu, Güler de babasını çok seviyordu. Ancak bir hata Güler’ in hayatına mal olacak ve onu hayata küstürecekti. Annesini daha küçük yaşta kaybeden Güler’ in babasından başka kimsesi yoktu onun için babasının ricasını kırmayacak, işlerinin kötü gitmesinden dolayı girdiği ekonomik krizden çıkması için, armatör İnan beyin oğlu Selimle evlenecekti. Evlendi de. Ancak tüm hayallerini, küçük bir sandığa gömerek rafa kaldırdı. İşte bu evlilikten olan Burak amansız bir hastalığa yakalanmış tüm çabalara rağmen hayata veda etmişti. Bu durumdan sonra eşi Selimin psikolojisi bozulmuş, babası ise kahrından vefat etmişti. Eşinden de ayrılarak bir başına kalan Güler, zaten borçlu olan babasının mirasını borçları kapatmada kullanmış ve kendi ayakları üzerinde durmak zorunda kalmıştı. Onun içinde uygun yerden ev kiralamış, maaşla temizlikçi olarak çalışmaya başlamış, çeşitli yerlerde çalıştıktan sonra Halim beyin şirketinde işe girmiş tam bu sırada da Halim beyin eşi trafik kazasında vefat etmişti. Sanki kader iki insanın yolunu birleştiriyordu.

Projenin adı; MAVİ IŞIK 5

nihansage | 08 April 2011 12:21

Emre ve arkadaşları, tılsımlı gömlekler Topkapı sarayından getirtilene kadar, TBMM nin imamının kendilerinden istediği gibi gusül abdesti almışlardı. Yanlarında bulunan imam Hüseyin onlara ne yapmaları gerektiğini söylüyordu.

-Bu gömlekler çok özeldir. Osmanlı padişahları, savaşa giderlerken ve önemli kararlar alırken bu gömlekleri giymişlerdir. Şimdi de sizleri Allahın izniyle koruyacaktır.

Gurubun elektironik dehası olan Uğur, Hüseyin hocaya merak ettiği soruyu sordu.

O gece (2)…

zarifce | 07 April 2011 15:30

Yazlık evine giden Halim bey Güler’i yanına çağırarak,
-Teşekkür ederim. İstediğim gibi evin bakımını ve temizliğini yapmışsın elinize sağlık. Şimdi kendine bir çeki düzen ver, hatta şoförle birlikte gidin ve üzerine gece için kıyafetler al. Misafirlerle sen ilgileneceksin.

Güler, “tamam efendim” diyerek Halim beyin yanından ayrıldı. Yazlık ev boğaza nazır tepede, dubleks, villa tipi ev idi. Mimarisi ile gözleri dolduran evin temizliği de kolay değildi. Buna rağmen her türlü fedakarlıkla temizliği yapan ve yaptıran Güler, yorgun bir vaziyette alışverişten dönmüştü. Evde sürekli kalınmadığından hizmeti görecek belirli insanlar yoktu bu yüzden organizasyon şirketinden yardım almışlar, geceyi misafirlerine unutulmaz saatler yaşatmak için hazırlıyorlardı.Bülent bey misafirlerle geldi. Onları kapıda karşılayan Halim beyin yüzündeki gülümseme Bülent beyi daha da motive etmiş ve rahatlatmıştı çünkü kendilerine tercümanlık yapacak arkadaşın gecikeceğini patronuna söylemeye çekiniyordu ancak söylemek zorundaydı. Halim bey konuyu öğrenince biraz gerildi ve “heyetin haberi var mı?” diye sordu, Bülent bey “evet efendim bilgileri var” dedi. Beş kişilik heyet kendi aralarında konuşurken yanlarına gelen Güler onları oturma odasına davet etti bu arada telefon görüşmesini bitiren Halim bey de odaya geldi ve genç bayana,

Araştırmacılardan, kendini onarabilen malzeme

bithikotsis | 06 April 2011 20:21

Bilimadamları kendini yenileyen bir malzeme oluşturdu. Malzemenin henüz bir adı yok ama yapay plastik diye adlandırılıyor.

Bu malzemenin en önemli özelliği, kesildiği zaman hiç bir yapıştırıcıya ihtiyaç duyulmadan tekrar yapıştırılabilmesi. Bu nasıl mı oluyor? Malzeme ikiye bölündüğünde iki taraftaki çekim yüzeyi kaybolmuyor ve korunabiliyor. Hani filmlerde görürdük, Terminatör kendini onarırdı. Eski haline dönerdi. Acaba bu gerçek olacak mı?