bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

TARAF’IN OMZUNDAKİ YILDIZLAR YİNE PARLADI

antiemperyal | 25 June 2009 15:58

C.Eren ÇELİK

Daha önce yine burada kaleme aldığım “Taraf’ın Omuzunda Kaç yıldız Var ?” başlıklı yazımda bir hipotez ortaya atmış ve özetle son dönemde ayağının altındaki güç ve nüfuz zemini giderek kayan TSK’nin Taraf Gazetesini çıkarttığını, böylece topluma yeniden mesaj verme ve devlet yönetiminde etkin olabilme şansını ele geçirmeyi amaçledığını belirtmiştim…

Son günlerde ortalıkta dolaşan malum “belge” Türkiye gündemini alt üst ederken, belgeyi gündeme getiren gazete ise ne tesadüf yine “Taraf” gazetesi oldu…

Şimdi ana muhalefet de, başbakanın o pek nazikane uslubunca(!) “yavru muhalefet” olarak nitelediği MHP de bu belgeyi kimin ortaya attığının bulunması konusunda bastırıyor…

Temiz umutlar ..

zyprexa | 25 June 2009 14:17

Annesinden gördüğü yöntemle yıkıyordu oda umutlarını …
Deterjan yoktu aslında ve hatta belkide su bile yoktu kötülükleri silmek için geleceğinden …
Ama o yinede eline beline kuvvet çabalıyordu işte çocuk aklıyla …
Haklıydı ve hakkıydıda …
Belkide kırılırdı yaşamın mikrobu yıkamakla …
Belkide ….

Televizyonda dinler yarışacak!

hitemall | 25 June 2009 13:37

http://www.milliyet.com.tr/Yasam/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&KategoriID=15&ArticleID=1110600&Date=25.06.2009&b=Televizyonda dinler yarisacak

Elbiselerim..

pillibebekkuyuda | 25 June 2009 12:48

www.gulsea.com/wordpress/tag/yeni-mfiyonklu-
www.gulsea.com/wordpress/tag/yeni-mfiyonklu-

Bugün dolabım geldi aklıma ve dolabımda bulunan elbiselerim..

Kuru temizlemeden alıp tozlanmasınlar diye naylonlarıyla dolaba özenle yerleştirdim, orada astığım yerde, öylece duruyorlar şimdi, kilometrelerce uzakta..

Onları görebiliyorum, yuvarlak camdan küreye bakan bir cadı gibi..Ne özel günler, ne özel anlar için almıştım onları.. Görevlerini tamamlamış gibi, hayatıma katkıları bitmiş gibi, benim bedenime göre yapılmış, kenarından köşesinden bir kaç dikişle, uydurulmuş..

Ayrıntılı ay ar dersleri

kahramancayirli | 25 June 2009 12:14

Altyazılı ay ar* dersleri
Kahraman Çayırlı

“1974 yılında Petrol Crisis’i yaşayan european countries, 80lerde globalizationla challenge etmek zorunda kaldılar. Ben Amerika’dayken…” Ankara’da öğrenim dili İngilizce olan bir vakıf üniversitesinde ders Dünya Siyaseti. Belli ki hayatının bir kısmını yurtdışında geçirmiş olan öğretim görevlisi, %50 Türkçe-%50 İngilizce ortaya karışık bir dil tutturmuş, ders anlatıyor. Kendi dillerine tam anlamıyla vakıf olamadan zihinlerine İngilizce boca edilen öğrencilerse Türkilizce yanıtlar veriyorlar hocalarının sorularına.Eğitim kurumları öğrencilerine çok iyi İngilizce dil eğitimi verebilirler ancak kanımca üniversitelerimiz alan derslerinde anadilimizde eğitim vermeliler. Yoksa bu şekilde akademisyenler ne yaşam tecrübelerini, ne de bilgi dağarcıklarını bütünüyle aktarabiliyorlar.Senede 6000 doları sadece öğrenim ücreti olarak alan bir üniversitenin aldığı bunca paraya karşılık (eğitim=para?) öğrencilerine reva gördüğü eğitim bu mu? Tabii, alanlarında uzman, anlattıklarına gayet hakim olan yurtdışı menşeli hocaları tenzih ederek bu cümleleri kuruyorum.Örneğin Türk Dış Politikası veya Türk Diplomasi Tarihi’ni kendi dilimizde iyi ifade edemiyorsak, bu dersleri yarım yamalak İngilizce öğrensek ne olur? Kendi tarihimizi yabancı dillerde anlatabiliyor ama kendi dilimizde tatmin edecek düzeyde karşımızdakilere aktaramıyorsak, sizce de burada bir problem yok mu? Elbette Avrupa dillerini anadili gibi konuşan, iletişim becerisi güçlü, kendilerini iyi ifade eden donanımlı gençlere ihtiyacımız var. Ama önce kendi dilimizin hakkını yeterince vermeli, ondan sonra dünya genelinde geçerli olan dillerde kültürümüzü, ulus kimliğimizi, yapmak istediklerimizi dünya arenasında açıklayabilmeliyiz. Buna, uzun süreceği muhtemel AB sürecinde her zaman olduğundan daha fazla ihtiyacımız var. Yarı Türkçe-yarı İngilizce eğitim gören Uluslararası İlişkiler öğrencileri Dışişleri Bakanlığı’na nasıl girecekler? Diyelim ki diplomat oldular, Türk diplomasisine ne gibi faydaları dokunabilecek?Hepimiz iyi derecede İngilizce, Fransızca vs öğrenelim ama önce kendi dilimizi koruyalım, üniversitelerimizde Türkçe’ye sahip çıkalım. İki-üç dili harmanlayıp akademik ay ar* eğitimi almanın ne kendimize faydası olur, ne de ülkemize.

NİHİLİZM ÜZERİNE

il mare | 25 June 2009 11:34

İvan Sergeyeviç Turgenyev
İvan Sergeyeviç Turgenyev

A:”Oysa ben düşünüyorum da,işte bir saman yığınının yanında yatmışım…Şurda kapladığım yercik,benim bulunmadığım,benimle ilgisi olmayan evrenin geri kalan parçası ile karşılaştırılırsa ne küçük! Bu benim yaşam payıma düşen zaman parçası,benden önce geçmiş,benden sonra geçecek zaman parçası ile ölçülürse,hemen hiç gibi bir şey…Ama gene de bu atom içinde,bu matematik noktanın içinde kan dolaşıyor,beynim çalışıyor ve birtakım istekler duyuluyor…Ne korkunç iş! Ne boş şey!”

B:”Senin dediğin herkes için öyle,bence…”
A:”Haklısın,ben demek istiyorum ki,onlar,öyle bir hay huya kaptırmışlar ki kendilerini,hiçliklerinden rahatsızlık duymuyorlar.Hiç dokunmuyor bu onlara…Oysa ben…Ben sıkıntıdan,öfkeden başka bir şey duymuyorum.