bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Söz..

pillibebekkuyuda | 16 August 2009 09:54

http://huseyinsaglam.files.wordpress.com/2008/10/ask.jpg
http://huseyinsaglam.files.wordpress.com/2008/10/ask.jpg

Tarifsiz geçen dakikaların bedelini tenim mi ödeyecek yoksa sensiz geçen gecelerin zulmü mü olacak yaşadıklarım ?

An ı yaşamak derken, denizin orta göbeğinde yasakların geçersiz olduğu, bir günlük dünyamızda, duyanı çıldırtacak, bana söz verdirişlerinle, yiyeceksin acımasız sillelerini kaderin..

Sana ”söz” derken açılan ruhundaki karanlıkla başa çıkmakta, yetersiz kalacak, kendi benliğimi ezerken gönderdiğim, dudak uçuklarım..

Ölümün Kol Saati

| 15 August 2009 16:02

12:30

Kimselere söylenmeyen bir yeminle dilini hançerlemişti. Öylece duruyorken karşısında, hayatın tam olarak kaç metrekareye tekabül ettiğini sorarak baktı gözlerime. Başının üzerinde tam olarak ne olduğunu bilmediğim bir tavan vardı. Ayakları… ne kadar ağırdı!

13:50

Eminim şu an sadece ayaklarımın ağırlığını düşünüyordur. Ben kaçıncı kişiyim benliğinin zindanlarında? Şu köşelerden tutunsam, merkezinde soluyabileceğim o kaçınılmaz bağa ulaşabilir miyim? Ya uzakta atıyorsa! Ya hiç kendinin bile olmamışsa! Hayır! O kalp sadece bana ait kalmalı.

Güzel Bir Gün

il mare | 15 August 2009 14:31

İçeride,bir yerlerimde kalmış,toz halindeki tüm güzel,hafif,saf,su gibi şeyler,hisler,düşünce ve yorumlar,gözyaşları,insana dair masum kalmış her ne varsa hafifçe yüzümü yalayan rüzgarla,uçmaya dünden meyilli olarak savrulup bir yerlere gidiyorlar,yer değiştirip iyi hisler sirkülasyonu yaratıyorlar.

O kadar iyiyim ki.. Rüzgar o kadar iyi ki… Sonsuz maviyi kucaklayan bir pencerenin bembeyaz perdelerinin,kanatlarını çıkarıp özgürlüğe savrulması gibi, bugün hislerim de tertemiz kokularıyla dışarıyla kucaklaşmakta…Dalgalanan ve narin,asil hareketlerle bir güzelliği selamlamakta.Onları her zaman bulamayan bir güzelliği.Ve teşekkür etmekte can bulan her kanat ve his için…

televizyonun tuvalet kağındaki gizli enflasyon üzerindeki etkisine dair hafif fikir yazısı -1

super hero | 15 August 2009 13:11

Siz de fark ettiniz mi, evdeki tuvalet kâğıdının fiyatı aynı kalmasına rağmen artık eskisine göre daha çabuk bittiğini? Ben fark ettim. Verdiğimiz para üç aşağı beş yukarı hep aynı. Hatta arada sırada kampanyaya denk geldiğimizde daha ucuza aldığımız bile oluyor; ama buna karşılık kullanım ömrü akıllara ziyan derecede azaldı.

Bu ömür kısalığının iki sebebe bağlı olduğunu söyleyebilirim. Birincisi, başta bağırsak hareketleri olmak üzere tuvalet kağıdı kullanmayı gerektiren durumlardaki artış. Ayrıca burundaki sümüklenmenin fazlalaşmasının da bu etkenler içinde olduğunu söyleyebiliriz. İkincisi ve kanımca daha asli olan sebepse üreticilerin fiyat rekabetine ağırlık verirken sürekli artan maliyetlerle başa çıkmak için bazı küçük cinliklere başvurması ki bu da kısaca aynı fiyata daha az tuvalet kağıdı anlamına geliyor. Hatta yanlış hatırlamıyorsam bu şark kurnazlığına vurgu yapan tuvalet kağıdı reklamları olmuştu.

ÖLMEK ZOR

il mare | 15 August 2009 11:50

Sadece tek bir insanın kapladığı yer…
Kendince attığı adımlar değil kastettiğim,herhangi başka birine göre ettiği, dokunduğu yer! Muhakkak ki bir ikinci kişinin o kadar dışında olduğu bir yabancı,bir başkasına bakış açısı…
Bir insanın içine giremezsin çünkü ne kadar sansan da,uğraşsan da..O öldüğünde sen de ölemezsin..Çok da kolay ölürsün aslında ama,bencillik zerrecikleri sardığı için dört bir yanını.Sen geride ne yaparsın diye onsuz..Ne kadar koparılmaz bir parçası addetmişsen de onu kendine,”kendin” varsındır o an… O varken “siz” varsınızdır,”ben” deyince kalbi,kalbin taşlar seni… Fakat o yokken artık,sade “sen” varsındır,ve bu bencillik seni ona daha da bağlar,gittiği yere gitmek istersin,öldüğü yerde ölmek…Dualar etmek yerine,edilen feryat ve duaları işte aynı anda kendi üstüne serdirmek..Sen arkasından dua etmek istemezsin..O öldüğünde ölmek istersin,kendini öldürmek…”Siz” yoksunuzdur artık,”sen” varsındır.O ise zaten çoktan gitmiştir.

şöhret ve mide

nazokiraze | 15 August 2009 10:45

Daha önce işlediğim ünlü kişilerin damak tatlarıyla ilgili yazımdan sonra o yazının devamı niteliğinde bir yazı daha yazmaya karar vermiş bulunuyorum, hayırlı olsun efenüm.

Şarkıcı Hande Yener patatesli yumurta görmeye dayanamıyormuş , en yorgun zamanlarında patatesli omlet onun tüm yorgunlugunu unutturuyormuş.Gazinocular kralı Fahrettin Aslan’ın oğlu oyuncu Mehmet Aslan’ın ise en sevdiği yemek mantı. (Ünlülerin aşk menüsü)

Ayrıca yayınlanan bir habere göre Steven Spielberg’in şekerli yiyeceklere bayıldığı, Madonna ve çocuklarının sabah pirinç patlağı tükettiği belirtildi.( Ünlüler de bayat yer)

Bir derginin yaptığı araştırmada ise şöhretli kişilerin televizyon karşısında neler yedikleri incelenmiş, buna göre tv izlerken Armağan Çağlayan meyve, Deniz Akkaya yeşilçay, Işın Karaca kabak çekirdeği, Ebru Akel çilek, Sibel Turnagöl sandviç ve kuru meyve yiyip içiyormuş.

Hayatlarını yediği içtiği şeylerin hesabını tutarak, ot çöp yiyerek veya güzelleşmek için midelerine acaip şeylerle doldurarak geçirmek zorunda kalanlar ünlüler de var. Örneğin Doğa Rutkay ne yesem yarıyor diyenlerden ve bazen hiçbirşey yiyemiyorum diye ağlıyormuş eh en sevdiği yemek paçanga böreği olduğuna göre kimbilir nasıl eziyet çekiyordur zavallı. Kahvaltı etmemek için öğlene kadar uyuyan Rutkay bol bol peynir tüketiyor. Sabahları mısırın püskülünü haşlayıp suyunu içen Sezen Aksu ‘nun bu içecegi sanırım mısırcının kazanını açınca çıkan o buharı tüten suyun kokusuyla aynıdır.(kaynak)