bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

deli imparatoriçe

nazokiraze | 18 August 2009 18:15

Meksika İmparatoru Maximilian Meksika’nın en talihsiz hükümdarlarından biri olarak alınır. Bunun nedeni 3. Napolyon tarafından Meksika İmparatoru ilan edilmesidir, kendisi ünlü Habsburg hanedanının bir üyesidir.İmparatorlugunu kabul etmeyen bir grup cumhuriyetçi tarafından henüz otuzdört yaşında idam edilmiştir.

Maximilian’ın hem kuzeni hem eşi olan Carlotakendisine Napolyon tarafından bu teklif geldiginde eşini zorlayarak kabul ettirmiştir. Eşinin ailesinin bu durumdan haberi olmadığı için dolayısıyla hem saltanatı kabul ederken ailesindeki haklarınıda kaybetmiştir.

Büyük bir hevesle eşine bu saltanatı baskı yaparak kabul ettiren İmparatoriçe Carlota plan yaptıgı gibi asla La Catedral Metropolitana‘da tahta çıkamaz.Çiftin çocukları da olmadıgı için iki evlat edinirler.Eşinin rejimi tehlikeye düştügü zaman sırasıyla Roma, Paris ve Viyana’ya yardım istemeye giden imparatoriçenin Papa’dan bile yardım istemesi sonuçsuz kalır ve bir daha eşinin yanına dönmez.

bir erkeğin kabusu olarak alışveriş

lagos | 18 August 2009 17:04

bir kadın alışveriş yaparken mağazayla bütünleşir. kendini mağazanın bir objesiymiş gibi ve oradan hiç çıkmayacakmış gibi hisseder. belki de onun için sonsuzluk bir mango mağazasında veya bershka’nın pazar yerini andıran dükkanlarındadır. buraya kadar olayın mutluluk veren yönü bizlere yansıyor; ama kime? tabi ki başrol oyuncusu olan kadınlara.

bir de olayın, mağazaların figüranları diyebileceğimiz, hadi çok abartmayalım yardımcı oyuncuları olan erkekler açısından bir boyutu var ki, içler acısı..

pis ağustos

kahramancayirli | 18 August 2009 16:13

photosmarval.org adresinden alınmıştır: Tabii ki ve sadece Dali.
photosmarval.org adresinden alınmıştır: Tabii ki ve sadece Dali.

İnsan birçok durum arasında gidip gelebiliyor. Sıkıyorsa işi bırakayım. Cevap: Cesaretim yok. Tayin iste, İstanbul’a git. İzmir’de mi kalacaksın İstanbul’a mı göçeceksin? Cesaret. Yok. Hadi bir hareket edeyim. Yok, masamdan kıpırdayamıyorum işte, biraz içsesler konuşsun değil mi?
Sonra millete akıl ver, sevmediğin işi yapma diye. Ben ne yapıyorum madem. Di mi?
Otur evinde yazını yaz. Öykünü yaz, şiirini yaz, birilerinin seni keşfetmesini bekle. Bir gün ben de sadece yazarak para kazanacağım nasılsa. Ömrüm yeter umarım.
Kendini işten attıracak bir şeyler yap. Ne yapabilirim? Bir düşünelim. Otuz sene düşün. İçsesler savaşsın. Ben bir tatile gidip geleyim yine yeni müzakere ederiz.
Otur not al. Öykün için, diyelim yazacağın büyük, kırmızı romanın için. Bu gidişle kırk seneye bitirirsin, mezarına koyarlar, kuşe kapaklı, kağıtlı. Öbür tarafta okurlarınla buluşursun.
İnsanlara hayallerini anlatırsın. Evrak aralarında roman okumaya çalışır ve tabii ki yakalanırsın, olur olmaz herkesle edebiyat sohbeti yapmaya çalış. Olmaz.
Bir noktada kırılmak gerek. Kırmak gerek. Nerede ve hangi parayla. Para yok.
Kısa zamanda çok para edinebileceğin bir şey düşün. Düşünmem lazım.
Allahtan radyolar, şarkılar, görüntüler, benzetmeler var. Hafifletiyor. Neyse ki.
Bu pis ağustos bitsin artık. Güz gelsin iş bitsin.

Ölme!! Seninle çok işimiz var..

burakts | 18 August 2009 13:26

http://magazin.milliyet.com.tr/Magazin/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=1129347&Date=18.08.2009&b=Olme,%20seninle%20cok%20isimiz%20var&KategoriID=23&ver=21

De Bijenkorf krizi..

pillibebekkuyuda | 18 August 2009 12:35

http://www.kathykeating.org/wp-content/uploads/2009/01/de_bijenkorf.jpg
http://www.kathykeating.org/wp-content/uploads/2009/01/de_bijenkorf.jpg

Hava herzamanki gibi yağmurlu alışveriş için ideal bir gündü, kadın Dam Meydanı ndaki, De Bijenkorf
Mağazası nın roof undaki kahve kokusunu dışarıdan alıyordu..

Pannenkoeken, Espresso ve su sipariş etti..Garson, getirdi, kadın kendine servis yapan kişilere oldukça dikkatli bakardı, 18 yaşlarında mavi gözlü inceden bir çocuktu..Gömleğinin üzerindeki rozetten ismini okudu, Alex.. Sonra tanışmışlar gibi başını aşağıya hafifçe eğip, gülümsedi..

Kenarları parlak siyah çerçeveli gözlüklerini çıkarıp çantasına koydu, saçlarını at kuyruğu yapmış, özenle yaptığı makyajı, sudan etkilenmeyen cinstendi..Bir anda hapşırmaya başladı, seri halde 4 kez hapşırır saçı başı dağılır sonra kaldığı yerden hayata devam ederdi..

Temiz giyimli, orta yaşlı bir kadın,

-Masanıza oturabilir miyim ? dedi.
-Buyrun..

Kadınla, sohbete koyuldular, bir üniversitede öğretim görevlisiymiş, o gün geçmişle gelecek hakkında çok şey konuştular.
Sonra vedalaşıp masadan ayrıldılar.