bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Humbert Humbert ve Mimar**

vivian darkbloom | 12 October 2009 16:20

Birinci Kısım

1.
Chicago’da şehre çok da uzak olmayan sakin bir semtte, bitişik nizam sıralanmış evlerden birini tutmuştum. Dün akşam eve yerleşmeye çalışırken yan bahçeden sesi geldi. “Humbert” diyor gerisi anlamadığım dilde bir şeyler. Sonra bir köpek havlayarak karşılık veriyor. Sesi benim Tina’ma oldukça benziyor. (eski sevgilim olana değil golden retriever olana) O nymphet sesiyle “Humbert!” diyor arada sonra uzun uzun bir şeyler anlatıyor, ama ben pek bir şey anlamıyorum. Yine de uzun süre bahçede bir şeyle uğraşıyormuşum gibi yapıp onun avlusuna bitişik olan duvarın dibinden onları dinledim. Neyse ki Humbert’ın havlamaları o tuhaf dil kadar yabancı gelmedi kulağıma.

Kim Bunlar : Sihler

dkare | 12 October 2009 15:41

Bencillik,öfke,madde bağımlılığı,hırs ve şehvet bir sih için en önemli düşman diğer adıyla yenilmesi gereken beş şeytan.

Sihlere gelmeden önce sihizm nedir ona bakmak gerekir. sihizm kuzey Hindistanda yaşamış olan on gurunun ögretisinin yer aldığı tek tanrılı inanışlar arasında yer alan bir dindir.
Sihizm oluşturulurken bu on guru bir önceki gurunun ögretilerine yenilerini de ekleyerek bir öncekinin ögretilerini pekiştirmiştir. Aslında bir ruhun on farklı bedende dolaştığına inanılır.Buda on guruyu ortaya çıkarmıştır. Bu Gurular zamanla bazı kriterler belirlemişler. Yapılması ve yapılmaması gereken bir dizi davranış vardır sihizmde.
Bir sih yukarda bahsettigimiz beş kötülükle savaşırken beş silahtan faydalanır. Bunlar tevazu, memnuniyet,şefkat, hayırseverlik ve olumlu tutumdur. Bu beş silaha ulaşmada ise yapılması gerekenler devreye girer. Bunlardan bazısı;

Sana söyleyemediklerim

darkabyss | 12 October 2009 14:49

Son konuşmamızda hayatımdan çıkman bana çok şey kattığını ve bunların iyi yönde değerlendirdiğimi söylemiştim. Hatırladın sanırım, kaybettirdiklerini söyleyemedim şimdi söylüyorum çünkü bunları asla duymayacaksın.

İnsan bir kere aşık olur derler ya haklılar aslında birisine aşık olursunuz bir başka zaman bir başkasına da aşık olursunuz. . hayır insan bir kere aşık olabilir ancak.. Aşk öyle sıradan basit bir hadise değildir ki sevgi ayrıdır hoşlantı ayrıdır aşk apayrıdır. Bir insan birçok kişiyi sevebilir ve birçok kişiden hoşlanabilir fakat insan sadece bir kişiye aşık olur .

Altın Portakal Film Festivali / Tarihi

omeroguz | 12 October 2009 13:58

Altın Portakal Film Festivali Asya’nın ve Avrupa’nın en önemli film festivallerinden birisidir. Türkiye’nin en önemli film festivalidir.

İlk olarak 1950’li yıllarda tarihi Aspendos Tiyatrosu’nda konserler ve tiyatrolarla başlayan şenlik Altın Portakal’ın temel taşını oluşturur. O zaman ki sosyal ve ekonomik sıkıntılara rağmen halkın yoğun ilgisi olur.1960’ın başlarına kadar her yaz düzenlenen bu etkinlik Dr. Avni Tolunay’ın 1963 yılında Belediye Başkanı olmasıyla farklı bir hal alır. Antalya Film Festivalini bünyesine katarak Türk sineması için önemli bir adım gerçekleşir. Dr. Avni Tolunay Antalya ve Festival için bir amblem arayışında olur yörenin simgesi olan portakalı, deniz, tarihsel öğeler ve Venüs heykeliyle bütünleştirir. Heykeldeki portakal Antalya’nın eteklerdeki dalgaları Venüs ise Antalya’nın güzelliğini anlatır.( Menderes Türel zamanında bu heykelin kaldırılmasına rağmen bu sene Mustafa Akaydın ile beraber Venüs heykeli geri gelmiştir. Antalya kamuoyunun ve yönetiminin kararı ile gerçekleşmiştir) İlk genel kapsamlı festival 1964 yılında güç koşullarda gerçekleştirilmiştir. Bu senede halk ilgisi oldukça fazla olmuştur. Festival amacına karar vermiş olur: “Türk sinema sektörünü maddi manevi desteklemek, Türk film yapımcısını nitelikli yapıtlar üretmeye teşvik ederek; Türk Sineması’nın uluslararası platforma açılmasına zemin hazırlamak” 1964–1973 yılları arasında devam eden festival 1973 yeni belediye başkanı Selahattin Tonguç tarafından devam ettirildi. 1978 yılında festival daha da büyümüş ve Plastik Sanatları da bünyesine katılmıştır. 1985 yılında Belediye başkanı Yener Ulusoy tarafından kurulan Antalya Kültür Sanat Turizm Vakfı tarafından festival düzenlenmeye başlar. 1985’te Festival’e Akdeniz Akdeniz adlı Uluslararası Müzik Yarışması da eklendi 1985 – 1988 yılları arasında Antalya Altın Portakal Festivali bünyesinde gerçekleşti. 1995 Büyükşehir belediyesi tarafından kurulan Altın Portakal Kültür ve Sanat Vakfı 2002 yılından beri Antalya Kültür Vakfı (AKSAV) olarak hizmet veriyor.2005’te Avrasya Uluslar arası Film Festivali adıyla uluslar arası filmler için yeni bir yarışma başlatıldı. Bu yıl 46.sı yapılacak ayrıca bu sene ilk defa Başkan Mustafa Akaydın ile birlikte Portakal tekrar halkın portakalı oldu geçen senelerde gösterileri filmleri sadece davetliler izleyebiliyordu. Etkinlik sayısı az oluyordu ama bu sene ise etkinlikler arttırıldı ve şahane bir Portakal oldu.

‘Kısaca Bu Portakal Halkın Portakalı Türkiye’nin Oscar’ı’

Portakalın resmi sitesi

Ezop Masalları

puella | 12 October 2009 10:48

Dünyanın bütün coğrafyalarında, bütün kültürlerinde rastlarız masallara. Her birinin kökenine indiğimizde ise, karşılaştığımız ilk masallar hemen hemen hep hayvanlar üzerinedir. Bunun nedeni, hayvanların ilk insan topluluklarının hayatında önemli bir yer tutmaları olabilir. Belki de sadece insanların kendilerini gizleme ihtiyacından kaynaklanmaktadır.

Diego Velázquez'e ait Ezop tablosu
Diego Velázquez’e ait Ezop tablosu

Edebiyatta genel olarak fabl türüne giren hayvan masallarına ait, ilk yazılı örneklere Hititler’de rastlanır. Hititler fablları taş tabletler üzerine yazıp resimlemişlerdir. İsmen bilinen ilk fabl anlatıcısı ise, sadece Yunan kültüründe değil, tüm dünyada bir efsane haline gelmiş Ezop (Aesop ya da Æsop (Yunanca Aisopos))’tur.

Ezop, M.Ö. 620-560 yılları arasında Antik Yunan’da yaşadığına inanılan bir köledir. İnanılan diyoruz; çünkü Herodotus’un kesinlik taşıyan ifadelerine rağmen, doğduğu yer dahi belirsizliğini koruyan – Trakya, Frigya, Mısır, Etiyopya, Sisam, Atina ya da Sart – ve ölümü ile de çelişkili bilgiler bulunan Ezop, pek çok tarihçiye göre bir mit olmaktan öteye gidememiştir. Herodotus’a göre ise Ezop, M.Ö. VI. yüzyılda Sisam’da yaşamıştır. Firavun Amasis’in iktidarına denk düşen bu yıllarda, Ezop’un bir soylunun kölesi olduğundan bahseder ünlü tarihçi. Masallar konusundaki yaratıcılığının yanı sıra, diğer pek çok konudaki yeteneğini takdir eden sahibi tarafından, sonunda özgür bırakılır. Ancak özgürlüğün tadına yeteri kadar varamayacaktır Ezop.

RENGARENK(reng-i ahenk)

il mare | 12 October 2009 09:56

işte bu kadar basittir izah-ı dünya,aşina olunan bu resim aracılığıyla
işte bu kadar basittir izah-ı dünya,aşina olunan bu resim aracılığıyla

Bugün… Dünün annesi işte… Dünden kalma birşeyler… Her bugünde bir dün wardır ki zaten bugünler her dünün devamıdır.. Ne gün diye Bir şey vardır ne de dün… İçiçe geçmiş fakat birbirinden ayrıymış gibi gözüken bi dolu şey gelip başımıza üşüşür her güneş kararması, tutulması we doğmasıyla… Değişen renklerdir hayatımızda…Herşey renklerden ibarettir…Renklerdir mutlu olmamızı sağlayan bizi hayata bağlayan we gene bir renktir bütün karamsarlıklarımızın babası…Maviye bürünmek yeter bazen mutlu olmak için,bir beyazdır içimizde biryerlerdeki saflığın farkındalık aracısı ve gene kocaman bir siyahtır ölümü çağırışlarımızın yaftası…

Böyledir işte dünya,birkaç renkten oluşur sadece,çok az şeyden yani;hepsinin tonlarıdır onu ayrıntılı yapan… Birkaç ana rengin bütün tonlarıdır gözümüze çarpan bir kuşbakışında,koca bir dünya haritasında… Dağlar kahverengidir biryerlerde,akarsular mavi ve bozkırlar sarı,güzel yerler hep yeşil…Kocaman haritalarda açıklı koyuludur herbiri,açıklı koyulu hayatlarla birlikte.. Bir yeşil siyah karamsarlıklar barındırır bir köşede ve bir çocuk kocaman bir siyahın içinde hep beyazdır…Beyaza çalınmış siyahlarla,yeşile çalınmış mavilerle,sarıya çalınmış başka bir renkle işte sürer gider hayat… Her hissin bir rengi her insanın bir rengi vardır… Açıklı koyulu,ekşili tatlılıı….

Renklerdir hayatı çekilir kılan ve gene onlardır bütün ölümleri çağrıştıran…

unutulmayan otomobiller

nazokiraze | 12 October 2009 08:50

Little Bastard

James Dean tarafından Little Bastard (Küçük Piç) ismi verilen Porsche 550 Spyder marka otomobil, 30 eylül 1955 yılında ünlü aktörün geçirdigi kazayla hayatını kaybettiği arabadır. Kaza ve ölüm sonrası bu otomobil ile alakası olan pek çok kişinin ufaklı büyüklü pek çok kaza geçirdiği rivayet edilir.

61 model Lincoln Continental

1963 yılında John F. Kennedy’nin suikaste uğradığı üzeri açık Lincoln Continental model otomobil ( bu araba özellikle Beyaz Saray için limuzine çevrilmişti) geçtiğimiz yıllarda bir müzayede de 225 bin dolara satılmıştır. Bu model suikasttan sonra çok daha fazla rağbet görmüştür, Ural-Ataman Klasik Otomobil Müzesi‘nde bu otomobilin ikizi olarak bilinen model vardır , bu araçla birebir özellikler taşıyan 1967 Lincoln Continental geçtigimiz günlerde Hüsnü Şenlendirici tarafından satışa sunulmasıyla gündeme gelmişti.(bu model son olarak üretilen 4 kapılı Convertible Amerikan otomobilidir)

BİZ AMERİKA’YI YANLIŞ TANIMIŞIZ…

antiemperyal | 11 October 2009 14:54

C.Eren ÇELİK

Yok yok biz meğerse herşeyi yanlış biliyormuşuz. Nasılda günahını almışız yıllar yılı şu Amerika’nın. Bu adamlar aslında birer melekmiş de bizim haberimiz yokmuş.

Hem Vietnam’ı işgal etmek isteyen, binlerce insanı katleden ancak son yüz yılın en onurlu direnişlerinden birisi karşısında arkasına baka baka Vietnamdan çekilen Amerika değildi ki.

Balkanlar’da Bosnalı Müslümanlar yok edilirken, ırzlarına geçilirken Sırpların yıllarca sırtını sıvazlayan Amerika değildi, yanlış biliyorsunuz.

Irak’ı 1990’larda hava saldırıları ve Çöl Fırtınası operasyonu ile harebeye çeviren de, 2000’lerin başında bizatihi gelip işgal eden de Amerika değildi.

Fenerbahçe Müzesi’nde bir gezinti

MollaFettah | 11 October 2009 13:01

Gerçekten harikulade bir heykel. Kapıdan girer-girmez sizi karşılıyor. Tanımsız duygulara eriştiriyor.

Atatürk’ün Fenerbahçe Kulübü‘nü ziyareti. Gazi hazretlerinin etrafındakiler büyük gurur ve heyecanın yanı sıra, bir kusur işleyecek olmanın endişesini taşımakta.

Kulübün temsili kuruluşu. Arka tarafta yer alan kafese ve içindeki kanarya’ya dikkat çekmek isterim.