http://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2007/10/071012_euro.shtml
uncategorized hakkında tüm yazılar
İncil’in 23’üncü mezmuru
znosurprises | 15 October 2007 10:34
http://www.godtube.com/view_video.php?viewkey=9e7c4b40cf5a13cea6ca
‘ÜMİT’ASYONCULAR!
pelitas | 15 October 2007 10:23
Hepimizin bildiği imitasyon malları satan işportacılar vardır. Günümüzün ekonomik imkanları daha iyisine el vermediği için gebe olduğumuz işportacılar. Ekmek parası derdine düşmelerine bir lafım yok ama insanın gözünün içine baka baka yalan konuşmaları yok mu? He! İşte bunu tasvip edesim gelmiyor. Yok bu kazak kaliteli, yok bu pantolon şöyle, yok bu şapka orijinal gibi kelime oyunlarına maruz bırakırlar tüketiciyi. Kimi zaman aldanırız, kimi zaman da imkanımız olmadığından “aldanış sahnesinde” başrol oynarız da paramızı alırlar. Tam bunları yazarken aklıma balıkçılık yaptığım günler geldi ve bir anımı herkesle paylaşmak istedim; “Toy çağlarımda palamutların kulağını 8 numara bayrak kırmızısı kumaş boyası ile boyayıp tazeymiş görünümü verdikten sonra kandırdığım onlarca insanın günahını almıştım. Balık işinde patronlara karşı ezginlik olduğundan dolayı bunu istemesem de yapmak zorundaydım. Onların gözünü para hırsı bürümüştü ve bizde maşa gibi çalışıyorduk. Hiç unutmam yine bir sabah evvel ki günden kalan bayat hamsileri mostranın en ön sırasına dizmiştim ki elden bir an önce çıksın diye. Al hamsi 300 (300.000 TL) diye bağırmaya başladığımda bir amca tezgaha yaklaşıverdi. Oğlum balık tazemi diye sorduğunda hiç utanmadan evet amca diyebildimL ‘Bak ben Karadenizliyim’, bu balık hiç tazeye benzemiyor dediğinde; ısrarla tazedir deyip daha çok günaha girdim. O amca gördüğü balığa değil, dediklerime itimat edip “2 kilo tart bakalım dedi”. Bunları kendi iradem dışında yaptığımdan dolayı vicdanen bir nebze olsa da rahatım. Allah günahlarımızı affetsin.” Geldik bir yazının daha dibine! Gün olmuş, devran dönmüş. Piyasada ekmek parası için işporta tezgahı açan insanların yerini; cüzdanımıza değil de hayallerimize dadanan ümit tacirleri almış…!
klozet ev
odo | 15 October 2007 09:58
tuvalet şekilli bu ev Sim Jae-duck tarafından inşa edilmiş. yapıya verilen Haewoojae adı kore dilinde “sorunların çözülebileceği mabet” anlamına geliyormuş. yaratıcıları, gelecek ay insanların ziyaretine açılacak bu eve tuvalet olgusu lehine bir misyon yüklemişler. ilgili yazıya ve daha fazla fotoğrafa buradanulaşabilirsiniz.
Eylül Bebek.
EfgaN | 15 October 2007 09:54
Evet..
Yazar soruyor.. Haklı olarak, hakkı olarak soruyor.. Ağlayarak, çaresizliği ile, yüreği ile soruyor.. Var mı bu soru ya verebilecek bir cevabı olan..
Eylül Bebeğe ne yanıt vermeli o Anne?
Mayına basan asıl Eylül bebek idi.
Hürriyet’in Core 2 Duo dizüstü hediyeli yarışması için bugün songün!
spy1983 | 15 October 2007 09:35
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/6991892.asp?gid=180&sz=955
Suyla çalışan cep telefonu!
spy1983 | 15 October 2007 09:32
http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=108663
SaçmaLamak 2
necronamber | 15 October 2007 09:29
Canım sıkılıyor evet senin sıkılmıyor mu ? Benim mi ? evet senin canın sıkılmıyor mu ? Hayır sen ne yapıyorsun ben ne yapıyorum. SanaL aLemin amına koyayım. Gercekte götünden korkan ipneler burada kendini bir bok sanır. Neden dir ? Aklıma yine o orospu geldi. Bakmayın orospu dediğime o eve onu seviyorum. Neden mi bimiyorum aşk mı belki de evet peki sen seni hiç tatmin eden yok mu beni var evet peki ya seni ?
kAFAm iyi bakıyorum keyfime buna keyif mi deniyor bilmiyorum ama benim için öyle yanlışlar için de doğruları bulma kaygısı bizim ki yanlışlar için de çamura saplanmak gibi tıpkı sen senin beni çamur gibi çektiğin an geldi düşüncelerime senin beni benim seni anlamak için anlamzsız dünya’nın anlamını çıkarmaya çalışan bizler neyi bekliyorduk
Seni mi ? hayır seks m i ? Para …
evet para…
para…
onu seviyormusun yok sa beni mi ?
Arkadaşlık kavramı cigaran var mı?
yeni bitti, sıra kimde …
Aptallığıma hikayeler
| 15 October 2007 09:05
Yüzünde yansıyan her ne kadar iç kanamasal dönemlerinden alıntı olsa da… Yaşamadığın hazzın şaşkın ifadesidir. Beklentisel mutluluktan çok; zaman ayarı gecikmiş patlayan bombanın, gözlerine batan şarapnel parçasından başka bir şey değildir. Bu müfredata uygunsuz cephane aslını inkar eden egonun savaşı kazanmasıyla son bulacak…
Sıkıştı nefesim asansör boşluğunda…
İlkler ve sonları ışık hızında bitirirken, erken büyümenin zararları dudaklarımdan kalbime tekme atıyordu. Hala çocuktum seninleyken; yamalı cümlelerim vardı kurmayı beceremediğim ve senin anlayış gösterdiğin… Zamansal eğrilerle geri dönüş tuşunu ararken, an’lık ziyafet cehennemden daha sıcaktı. Belki kan akışım ilk defa normale dönüyordu. Ama ben anormal şekilsizlikte yaşam döngüsü devinimine teslim olmuştum… Belki de uyandığımda kendimden nefret edecektim ama olsun. Kulaklarımda tüm kadınlar beni konuşuyordu. Ukala, kendini beğenmiş, bıktım diğer kadınlarını anlatmandan…
Zaman her zamanki gibi finiş noktasında bayrak kaldırmıştı.
Ve yere ilk adım atışımda sanki bir bebek heyecanı taşıyorum. İlk defa yürümeyi öğrenen, ıngaa çelişkilerinde memesel ziyafetlere düşkün; ahlaksız bebekliğim. Senle o an’lara dönüştüm…
Uzun zamandır saçmalamayı özlemiştim mazur görün…
Yorgunluğun 7 nedeni…
srqluciddreaming | 15 October 2007 09:05
Yorgunluğun 7 nedeni arasında şunlar gösteriliyor:*Kansızlık :Doku ve organlar yeteri kadar oksijen alamadığı için yorgunluğa sebep oluyor.
*Hipotiroid:Eneji düşüşüne sebep olduğu için yorgunluk verir.
*İdrar yolu enfeksiyonu
*Fazla kafein alımı
*Besin intoleransı
*Uyku apnesi
*Tanı konmamış kalp hastalığı
Haberin tamamı için buyrun .