bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

KATİL SCHİLLER 2/3

| 31 October 2007 17:28

NERDEYİM BEN?

„Birazdan heryer zifiri karanlık olduğunda… Etrafı mangalda pişen et kokusu sardığında…“ diye şarkı uydurmuştu kendince. Şimdi camının arkasını siper almış bekliyordu huzur kokan gecenin başlamasını.
Çok değil iki gün önce yapmıştı bu gecenin planını. İçinde bir his vardı ki, temizlik ve saflığın ta kendisiydi Schiller’e göre. Evinin kapısı en son iki gün önce kapanmıştı dış dünyaya. Fırtına öncesi sessizlik mi bu? En ufak bir nokta bırakmayana kadar temizledi iki odalı minicik evini. Uzun süredir temizlenmemişti.
Karanlık geceyi delen birkaç evin ışığıydı. Herkes uyurken kapısının önüne çıkıp sigarasını tüttürmek en büyük zevkiydi Schiller’in.Herkesin yatağında olduğu saatleri gizemli bulurdu.

MUTLU OLUNCA YARATICI OLUNMUYORMUŞ..

darjeeling | 31 October 2007 16:58

Ben bugün buna inandım..
Kendi kendime de kanıtlarımı sundum.
Neye mi?
Aylardır ve toplamında koca bir yıldır bu sitede bazen romantik, bazen hüzünlü, bazen duygusal ama genellikle karamsar ve mutsuz yazılar yazan( ama nedense beğenilen) ben, son 1 aydır 1 ya da 2 tane yazı yazmışım. Hatta yazılardan biri delilerle ilgili. Ne aşk ,ne meşk. Ne gözyaşı, ne hüzün. Diyeceksiniz şimdi e ne güzel artık mutsuz yazılar yok, tamam ama o mutsuz yazılar nedense en tutulanlar oluyor..
Son 1 aydır hiçbir şey yazamıyorum ben çünkü mutluyum, çünkü evlilik teklifi aldım, ve bütün ilham milham gitti.
Ne tuhaf şeymiş yazmak dedim kendi kendime. Zorlayınca olmuyor zaten. Ama kendi kendimi haklı buldum çünkü geçen gün önemli kadın yazarlardan biri televizyondaki şovda şöyle bir laf etti: ‘iyi ki parçalanmış bir ailenin çocuğuyum. Bu benim yazar olmuş olmamı sağladı belkide. Mesleğimi buna borçluyum belki de’ ( bayan, boşanmaları ve parçalanmış aileleri savunmuyordu yanlış anlaşılmasın, sadece hayatına etkisini anlatıyordu ve olumlu bir yerinden ele almaya çalışıyordu)
Ve ben de kendi tarafımdan bakınca görüyorum ki yazacak bir şey çıkmıyor mutluyken. Ya da başkaları benim gibi değil. Ya da bende bir tuhaflık var…
Sevgilerimle..

Kötü mahalle…

koza 68 | 31 October 2007 16:06

Amerikalı diplomatın dediği gibi ” sizler, çok kötü bir mahallede oturuyorsunuz, gelişmenizin önündeki en önemli engel budur”

içerideki mahalle baskısıyla uğraşırken,dışardakini unutmuşuz..

Yani amerikalı diyor ki; rahat huzur yok alışmalısınız!…

önce “sevr” paranoyası ile kendimizden geçtik,ardından emperyalizmin, etnik ve dinsel parçalama saldırısı …Bu hikaye nereden başladı?
“ulusların kendi kaderini tayin hakkı” masalının ardında ki gerçeği göremediğimiz dönemlerde başladı. aslında bu söylem ulusları “bölme” stratejisinden başka bir şey değildi…
Aşağı yukarı yüz yıllık bir ABD planı…
Baştan kabul edelim;demek ki ortadoğu gibi bir paylaşım coğrafyasında oturuyorsan, parçalanma planının dışında kalabilmen için önce içerideki hainlerden ve işbirlikçilerden kurtulman gerek…

Manzaraya bakalım;
Başbakan “türkiyeliyim” diyerek ,türk ulusçuluğunun altına dinamiti koymadı mı?
Kürt bölücülüğü de boş duracak değildi elbette; Başbakanın bu sözünü siyasallaşma çabalarına ve “türk” ulusunun yok edilme planına ortak etmekten geri durmadı…
Sadece Başbakan değil, türkiye üzerinde oynanan etnik ve dinsel parçalanma operasyonuna çanak tutan parlemento içinde ve dışında şeriatçı ve kürtçü akımlarla kader birliği eden yığınla hain yok mu?
sormazlar mı adama;
Bu ülke, yıllardır türk solunu yok etmenin ve bölmenin çabası içinde olurken, türk sağını neden mercek altına
almamıştır?