bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Ayıp değil..

| 26 August 2010 15:35

İçimdeki ıslık beni çağırır..
biryerlerdeyim
Etrafım gündüz
Birkaç adım ötede çipil gözlü, kelkül bıyıklı pişmiş kelle.
Konuşan kesik baş.
Duymuyorum..
…………………………
Hasret!

Her su başını hasret masalı yapan ayrılık.

Etrafın billur kadeh şıkırtaları,

Bir yanda sen “körpem”,

Bir yanda seçtiğim yolun olanca ağırlığı..

Pınar perisi olsan da hasret dedirtiyor, gitsemmm!

Gitsem!

Ayıp değil bu hasret iki gözüm, ayıp değil.

Bir yanda sen, yeni zaman güzeli.

haydi referanduma gidiyoruz

taha3045 | 26 August 2010 13:00

Kılıçdaroğlu Gandi Kemal’miş, herkesin yediği haltları biliyormuş, havuzu şöyleymiş, onun gibi şöyle olmayan havuzlar kakaymış.

Yeni yeni diziler başlıyormuş , çok ses getirecekmiş.(her dönem kaç tane dizinin bir kaç bölümden sonra geri dönüşüm kutusuna atıldığını kimse bilmiyormuş )

Bir varmış bir yokmuş Niran Ünsal adlı şarkıcı sandıktan evet oyu çıkarsa kafama sıkar giderim demiş. kaşıklayamayacağın bokun önüne oturmasaymış. Herkesin evet ya da hayır deme hakkı var ama kimse böyle salak demeçler vermemeliymiş.

ALO…

pillihafif | 26 August 2010 11:12

Baş ağrısı…
Buz dolabının bitmek bilmeyen uğultusu…
Pencereyi açınca içim üşüyor,dinmeyen rüzgar,düşmekle düşmemek arasında seçim yapamayan yapraklar,neyi ertelersiniz?
Yere çömeldim.Mutfakta.Nedense..?
Neydi bugün olanlar öyle?
Can sıkıntısı…
klasik müzik açayım bari yazarken,en sevdiklerimden…
Sabah arabayı dönüş yolunda arabanın tekine vurmakla başladı gün,rezildi…
-Geç kaldınız pillihafif.sizi bekleyen…
-Kahvemi getirin!

Koltuğa oturmakla hay aksi demem selamlaşıyor takvimle gözlerimin buluştuğu vakit.O da nesi? 26 ağustos.Doğum günü…
Arıyorum.
Canım,bu akşam görüşelim mi? Sanırım konuşmamız gereken önemli konular var.Susuyor.Susuyor ve devam ediyorum.Ordamısın?
-E Evet.Ben…Peki !
Kapatıyorum.Hediye almalıyım.Klasik bişey olmamalı.Neyseki buldum.

Kapıdayım.
-Kim o?
-Kimi bekliyorsan o.
Sarılıyor.Donuk biraz.Buz gibi.Gözlerini gözlerimle paralelliyorum.Bin damla yaş belki.Ne oldu dememe fırsat kalmıyor.Parmaklarıyla dudaklarımı kapatıp,
-Sus,dinle beni.Biliyorum ,neden bahsedeceğini.Ama önce dinle.Günlerdir anlamıştım zaten.İlgisizliğinden,telefonu hemen kapatmak istediğinden,görüşmediğimiz anların rutine binmesinden…
İstersen gurursuz de,anlayışsız,sıkıldım artık anlamıyor de ya da…
Ama yapamamki sensiz asla!
Yinede alışmalıyım buna.Gidip bilet aldım uzaklara.Kirpiğimdeki tuzları emanet almak isteseydin bırakacaktım belki yanına ama.Layık değildi bu sevda bu şekil bir ayrılığa…
Şimdi konuş dinliyorum tüm kalbimle,hadi konuşsana!

Gülümsüyorum
-Bebeğim benimle evlenir misin?

Telefon.
3.çalışta açıyorum.
-Alo
-Canım,günaydın.Bir rüya gördüm bu sabah.Sesini duymak istedim.
-Günaydın.iyiyim.Ben de seni arayacaktım .Görüşelimmi bu akşam konuşmamız gereken önemli konular var…

-Hayır,uzaklara bilet ayırttım…

Sağlıklı ve formda kalmak için hangi gıdalar neden tüketilmeli? – 2

angelism | 26 August 2010 09:44

Sütün faydaları ve zararları
Sütün faydaları ve zararları

Sağlıklı ve formda kalmakla ilgili farklı kaynaklar farklı öğütler veriyorlar ve bunları takip etmek gitgide zorlaşıyor. Ayrıca hangisinin doğru olduğu da muamma. Elmanın bir mucize olduğunu söyleyen milyonlarca kaynak görebilirsiniz, ki bu kesinlikle doğrudur ancak elma çekirdeğinin sizi zehirleyebileceğinden bahseden çok fazla kaynak bulamazsınız. Ben bazı besin maddelerinin hem yararlarını hem zararlarını araştırdım. Kabaca aslında bilinenlerin yanında bilinmeyenleri de açıklamaya çalıştım.

Öncelikliği içeceklere vermek istedim çünkü yemekten çok içiyoruz ve çok genel anlamda “meyve suyu iyidir, kahve kötüdür” düşüncesinden uzaklaşmak kahvaltıda ne içeceğinize daha kolay karar vermenizi sağlayacaktır.

yanlızlık enstitüsü

onnupro | 25 August 2010 15:09

Mutlaka sen olmalısın gözlerimde
Ancak sen tutarsın yüreğimdeki fırtınışları
akşamları yakmaya çalıştığım bir lambasın bazen
bazen sadece bir elektrik kaçağısın ödenmemiş bir faturada.

Sadece dört kez ayrıldım senden
bir beşincisine dayanacak gücüm yok
haykırışların altında koşamayan küçük yeşil çimenler
ve sen..

ama bu sefer kararlıyım
senden önce kim varsa yuttum
içimde sadece sen kalacaksın artık
içimde haykırarak sarsılarak ibretlik bir güneş olacaksın.

Ortaçağ’da Çocuk Cadılar

YasinTekin | 25 August 2010 10:41

Ressam Arthur Rackham, 1909.
Ressam Arthur Rackham, 1909.

Çocuk, cadı ve av kelimelerini aynı cümle içerisinde okumak bugün pek çoğumuz için ürkütücü gelse de Ortaçağ Avrupa’sının oldukça aşina olduğu konulardı. Çocukluk fiziki olarak insanlığın varlığından beri bulunsa da modern anlamda çocukluk fikri ancak 17. yüzyılda yaygınlaşabilmişti. Bu nedenle konuyu Ortaçağ ve çocuk kavramı üzerinde biraz durmakta fayda var. Zorlu iklim şartları, salgın hastalıklar, yetersiz beslenme gibi Ortaçağ’ın karanlık ortamında çocuk ile ailesi arasında duygusal bağlar yok denecek kadar azdır çünkü “Ortaçağ’da çocuk yoktur, sadece küçük yetişkinler vardır.” Var olan sınırlı sahiplenme duygusu da Hıristiyanlık değerlerini uygulatmak amacındaki Kilise’nin baskısı ile yaratılmıştı. Ortalama ömrün 30 yıl olduğu bir ortamda bir çocuğu büyütmek dertlerin en büyüklerinden biriydi. Nitekim bu bakış açısını Avrupa kökenli masallarda bulunan terkedilmiş çocuk olgusunun kullanılmasından da anlaşılmaktadır. Özellikle Grimm Kardeşler’in ünlü masalları Hansel ile Gretel’de çocukların üvey anneleri tarafında ormana terkedilmeleri ya da Pamuk Prenses’teki zalim üvey anne figürü bunu açıkça göstermektedir. Hatta yapılan araştırmalar göre üvey anne figürünün masalın orijinalinde bulunmadığını, 17. Yüzyılda derlendiği yer olan Almanya’da aile yapısına ters bulunarak bilinçli şekilde sonradan eklendiğini göstermektedir.

Çocuk İvan,Kararsız İvan!

| 24 August 2010 14:19

Bir zamanlar kitaplar dayanılmayacak kadar heyecanlı ve güzeldi.
Geceleyin, kaba saba bir deniz lodosu sokak lambalarını ardı ardına koparıp atar, ben dokuz – hadi bilemedin- on yaşlarındaki bir serüven çocuğu ,halıların üzerine boylu boyunca uzanmış, dergilerin birini bitirir ötekine başlardım. Üsküdar’ın salacak semtinde, sokak aralarında , zeytinyağlı pırasa ve rum komşularımızın saç mangallarda pişirdikleri balıktan arda kalan kıvılcımlar ayaklanır , üzerime üzerime gelirlerdi..
Babamdan yürüttüğüm kitaplardan, Erenköy ve suadiye’deki köşklerin işlemeli tavanlarını ve mor salkımlarını ezberlemiş, sevdadan verem olan ince ve duygulu zengin kızlarının talihsizliklerine üzülmüş durmuştum..
Halbuki ben o sıralarda, Jules Verne, birazda Kemalettin Tuğcu okuyordum. Ama her şeye rağmen vazgeçilmezlerim haftalık dergilerimdi; Doğan Kardeş ve Çocuk Haftası günlerini iple çekerdim. Kırmızı ciltli Doğan Kardeşime, yıllardır bir kutsala verdiğimiz değer gibi titizlenirim. Çocuk Haftası’nda Yıldırım Kaptan bir spitfire pilotu idi. O, insana bayağılıklara ve haksızlıklara bıçak gibi karşı çıkmayı öğreten kahramandı..
Bütün itirazlara rağmen evdeki bir kitabı inatla okumaya karar verdiğimde oniki yaşındaydım; O kitap steinbeck’in “uyanış “ı idi. Nedense kitap beni cezb etmişti.Ya da ev halkının karşı çıkışları beni bu kitaba itelemişti; Roman , olayların ve konuşmaların yan yana dizildiği bir bileşim bir ögeler bohçası gibi gelmişti o sıralar. Ta ki, o koca kitaptaki uyanışın,uyananın ne olduğunu kavrayıncaya kadar. Evet uyanan erkeklik organı idi. Ve o satırları defalarca okutmuştu bana..
Orta son sınıfa geldiğimde,şemsipaşa kuşkonmaz camiinin kütüphanesinde martıların keskin haykırışları eşliğinde Balzac ve Zola okuyarak endüstri burjuvasinin ne bitmek tükenmek bilmeyen bir hazine olduğunu anladım. O yıllarda nasıl Sait Faikle deli bir yakınlık içinde isem köy gerçekleri ile yaban uzaklıkları içinde olmama rağmen Orhan Kemal ve Yaşar Kemal beni sarıp sarmalıyordu. Genlerimizdeki hergele havamız ise Panait ıstrati nin yüklediği Akdeniz kopuğu kenar mahalleli havasıyla gönlümü kaplıyordu..

nasıl öldüler

nazokiraze | 24 August 2010 13:14

Tarihe Kanlı Maryolarak geçen zalim kraliçe 1. Mary kırklı yıllarının başında kanserden öldü. Bir kaç kez hamilelik geçirdiğini zannedilen kraliçenin vücudunda oluşan şişlik ve kanamalar aslında kanser belirtileriydi.

Fransa kralı X. Charles koleradan , XIII. Louis veremden ,III. Philippe hummadan ölmüştür.