bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

garip bir hastalık

kahramancayirli | 08 April 2008 22:01

garip bir hastalığım var. metroda, otobüste, uçakta herhangi birinin kitap okuduğunu görünce derhal bir hafiye psikolojisine bürünüp hangi kitabı okuduğunu öğrenmek için yapmadığım hiçbir şey kalmıyor. beyler için pek sorun yok da..bayanlar söz konusu olunca değişiyor biraz durum. kitabın yazarını, adını göreceğim diye eğilmek zorunda kalıyorum, vallahi bir gün ters biri yanlış anlayacak. artık durumu nasıl anlatırım bilmiyorum..ki okuyan erkekle az karşılaştığım için, çünkü neredeyse kitap okuyanların tamamına yakını bayanlar, umarım başıma bu yüzden kötü birşey gelmez..
kadından kentler yazıma yorum olarak ekledim ama burada da bahsedeyim: murathan mungan 19 nisan cumartesi saat 15’te ankara imge kitabevinde olacak..

Gülümse

xmetisx | 08 April 2008 21:38

Yağmurun bir tek damlasının
pürüsüz cam(n)ımda kendine yarattığı
derinlemesine sevdalanmış,
öpücüklerle kazınmış
sıcacık yuvam
tüm bu olağandan kaçıp sığınasım var sana,
kıvrılıp uyuyasım şevkatinde,
gök kuşağı bulup bir de
içine saklanasım var seninle birlikte.
kalabalığın kalabalık olduğu kadar
boş olması
ürpertir ruhumu,
kaçasım gelir bilirsin.
söyle bana van kedisi;
mıknatıs mısın?
çekmektesin var olmakta olan tüm sevgimi
kara delik misali içine almaktasın,
sorgusuz, kollarına bıraktığım benliğimi

Despırıt Hauzwayf

| 08 April 2008 15:51

– Akşama sosis güveç hazırladım, fırına sürü sürüverecem..

Bu 20’li yaşlarının sonlarında yeni evli bir akıl küpünün “Kuantum Kriptografi” kürsüsünü değil, evinin kadını olmayı seçişini simgeleyen düşündürücü bir cümle. Düşündürücü diyorum çünkü ev hanımlarının mutfak jargonu çoğunlukla müzik ve onomatopoeic kelimeler ile zenginleştirilir.
Sürü sürüverecemm nidası sırasında gerdan kırıp, omuz sallayıp sallamadığı hakkında malumatımız olmadığı içün haliyle düşündürücü. Düşündürücü olan bir başka konu ise dehanın çamaşır suyu ve ançuez arasında bir yerlerde körelmeye bırakılması.
Yukarıdaki alıntı denek Mansonilized tarafından dile getirilmiş olup, ona sorup sormamak bizi ilgilendirmediğinden üzerinde biraz araştırma yapalım bakalım..

Masaçusets doğumlu. 3 çocuklu bir ailenin üçüncü çocuğu. Babası L.A.’de ışıkçı, annesi kütüphaneci. Ortlamanın üstü bir zekâya sahip olduğu daha ilkokula gitmezken kız kardeşini kendisinden uzaklaştırmak için bulduğu bir yöntem ile keşfediliyor. Anlatayım;
Mansonilized verandada fırfırlı pembe eteği ve siyah rugan pabuçlarıyla “uuçç uççç böceğiiii yoksa seniii deşmek zorunda kalacaammmm” şarkıları eşliğinde oyun oynaya dursun, kız kardeşi oyuna dâhil olmak ve iş birliği içerisinde verandanın altını üstüne getirmek ister. Yalnız ve şiddete eğilimli bir çocuk olan Mansonilized bu durumdan hoşnut olmaz ve kardeşini gerek dirsek hareketleri ile gerekse sözlü olarak uyarır. Umursanmadığını anladığı o vakit sakince verandadan arka bahçeye geçer. İçme sularını tedarik ettikleri kuyu ve civarından bulabildiği kadar hamamböceği bulur, bir kavanoza koyar. Niyetini gizleyecek denli şen şakrak “Layy lay layyyyyy”ladıktan sonra sakince üst kata çıkar ve hamam böceklerini bir ipe dizer. Böceklerin dizili olduğu ipi odanın kapısına uzunlamasına asar ve bekler. Bilir ki, yapışkan kardeşi az sonra onu taciz etmeye gelecektir. Kısa bir süre sonra düşündüğü gerçekleşir ve merdivenlerde aritmik ayak sesleri duyar. Kapıda beliren kardeşinin yüzündeki dehşet ifadesini görmek için en sevdiği oyuncağı Bay Pörkılsı bir kenara atar ve kapının eşiğine gelir. Kardeşi kapıyı açar ve çığlık atar. Hamam böcekleri rüzgârın etkisiyle fır fır dönerken kardeşi ne kaçabiliyordur ne içeri girebiliyordur. Paralize olmuştur.. Duyduğu kin sanıyorum halen daha devam etmekte.

Evet ne diyordum!??…Buna benzer birçok belirtiden sonra Mansonilized’in Masaçusets gibi sığ bir yerde harcanmaması gerektiğine karar verilir ve N.Y yolculuğu başlar. Nü York Katamorfosisyus Üstün Yetenekli Çocuklar Okulu hazırlık sınıfına başlar. Derslerden ve insanlardan sıkılmaktadır. Bütün gününü Bay Pörkıls ile hayal kurarak geçirir. Hiçbir matematik sorusu için çabalaması gerekmediğinin bilincine vardıktan sonra işler çığrından çıkar. Okuldan kaçar ve ailesine haber vermeden tehlikeli bir serüvene atılır. Yaşı 10dur. Küçük bir kız çocuğunun Nü York gibi bir Godzillanın sabah kahvaltısı bile olamayacağını hepimiz az çok anlamışızdır herhalde. Gündüzleri üniversite kampüslerinde para karşılığı üniversite öğrencilerinin ödevlerini yapar, geceleri uyumak için kütüphanelere sığınır. Bu gecelerden birinde raflarda iki eski kitap bulur.

flugtag; el yapımı uçma denemeleri

asiti kacmis kola | 08 April 2008 15:19

flugtag
flugtag

uçmak; geleceği bilemeyiz ama şimdiki ve geçmiş zamandaki insanların en büyük hayallerinden biridir. bu uçma sevdasının altında “kuşlar kadar özgür olmak” kavramının yattığını söylemek yanlış olmaz sanırım.
uçma tarihine kısaca 1 göz atalım:
-1480’li yıllar: Leonardo da Vinci‘nin insanlı uçma çalışmaları,
-1850’li yıllar: George Cayley‘in ilk planörü,
-1900’lü yıllar: Wright kardeşler in ilk uçuşu,
-en son gelişme ise roket çanta.

türkçe lost

OguzKagan35 | 08 April 2008 12:25

teorileriyle beyin yamultan – yoksa kaşıkmıydı yamulan- lost teranesi, nihayetinde dün gece türkçe dublajlı olarak yurdum semalarına arzı endam etmiştir. etmiştirde bişimi değişmiştir, tabii ki hayır. zihni dizi çöplüğü olmuş memleketim insanının nazarında sıradan bir dizi olaraktan şimdiden çıtır çerez gibi tükenmeye başlamıştır. türkçe dublaj neticesinde karakterlerin varolan imajı güm diye dibe vurmuş, karizma çizilmiştir. yinede bunca zaman sonra ilk bölümü tekrar seyretmek ilginçti.

jack: umut tabak
kate: ayça bingöl
sawyer: murat şen
charlie: fatih özkul
locke: m.ali kaptanlar
shannon: sabanur aksoy
clarie: pınar erengil
hurley: arda aydın
michael: beyti engin
sayid: erol eren
walt: ebru çapraz
sun: nur gürkan
boone: harun can