bildirgec.org

tat hakkında tüm yazılar

şöhret ve mide

nazokiraze | 15 August 2009 10:45

Daha önce işlediğim ünlü kişilerin damak tatlarıyla ilgili yazımdan sonra o yazının devamı niteliğinde bir yazı daha yazmaya karar vermiş bulunuyorum, hayırlı olsun efenüm.

Şarkıcı Hande Yener patatesli yumurta görmeye dayanamıyormuş , en yorgun zamanlarında patatesli omlet onun tüm yorgunlugunu unutturuyormuş.Gazinocular kralı Fahrettin Aslan’ın oğlu oyuncu Mehmet Aslan’ın ise en sevdiği yemek mantı. (Ünlülerin aşk menüsü)

Ayrıca yayınlanan bir habere göre Steven Spielberg’in şekerli yiyeceklere bayıldığı, Madonna ve çocuklarının sabah pirinç patlağı tükettiği belirtildi.( Ünlüler de bayat yer)

Bir derginin yaptığı araştırmada ise şöhretli kişilerin televizyon karşısında neler yedikleri incelenmiş, buna göre tv izlerken Armağan Çağlayan meyve, Deniz Akkaya yeşilçay, Işın Karaca kabak çekirdeği, Ebru Akel çilek, Sibel Turnagöl sandviç ve kuru meyve yiyip içiyormuş.

Hayatlarını yediği içtiği şeylerin hesabını tutarak, ot çöp yiyerek veya güzelleşmek için midelerine acaip şeylerle doldurarak geçirmek zorunda kalanlar ünlüler de var. Örneğin Doğa Rutkay ne yesem yarıyor diyenlerden ve bazen hiçbirşey yiyemiyorum diye ağlıyormuş eh en sevdiği yemek paçanga böreği olduğuna göre kimbilir nasıl eziyet çekiyordur zavallı. Kahvaltı etmemek için öğlene kadar uyuyan Rutkay bol bol peynir tüketiyor. Sabahları mısırın püskülünü haşlayıp suyunu içen Sezen Aksu ‘nun bu içecegi sanırım mısırcının kazanını açınca çıkan o buharı tüten suyun kokusuyla aynıdır.(kaynak)

Muhallâk

limoncello | 07 August 2009 13:35

Kapının tokmağı 2 kere vuruldu. Açınca karşısında küçük çocuğu ve ayağının dibinde duran kovayı gördü.
”Kaç tane” dedi. Küçük çocuk ”istediğin boyda atmışüç tane falan bulabildim” dedi. ”Aferim, ufaklarını napacaz toplamıcaz, bırakacaz ki büyüsünler demi” dedi.
Çocuk da başını sallayarak onayladı. Bir müddet kapının önünde konuştular. Vedalaşma sırasında biraz şakalaştılar sonra çocuğun saçlarını eliyle karıştırarak sevgisini gösterirken sesi titreyerek Yosun’u sordu.
Çocuk el sallayarak uzaklaşırken yerden kovayı alarak mutfağa gitti.

analarımızın yemekleri

nazokiraze | 18 February 2009 17:24

Erkek kısmının pek söylediği bir laftır, analarımın pilavına benzememiş, annem bu böreği şöyle yapar, böyle pişirir,öyle taşırır. Herhalde herkesin anasının yemekleri kendine güzel diye düşünüyorum. Daha benim annemin yemekleri harikadır demeyen insan çeşidine rastlamadım.

Ben her dakika anne yemeği yiyebilen şanslı kişilerden değilim, küçükken anam sık sık yurtdışına gittiği için hep onu özlemekle geçen çocuklugum, çareyi 100 kilonun üzerinde olmasına ragmen bogazından asla taviz vermeyen teyzemin harika yemeklerine tutunarak geçti. Ama yine de herkes gibi bende iddia ederim kimse benim anam gibi köfte yapamaz, bir kere annem köfteye herkesinkinden daha az, çok az ekmek koyar, ekmek köftesi mi, et köftesi mi ne yiyoruz belli olsun diye. Ve köfteler kocaman olur, normal köftenin iki katından fazla bir büyüklüğe eşittir. O dev köfteler inanılmaz lezzetlidir.

saray mutfağı

nazokiraze | 20 January 2009 20:16

Boğazına düşkün milletimizin damak zevki dünyaca bilinmektedir. Çok çeşitli yemekler, tatlılar yer, sofrada konuk agırlamayı milletçe severiz. Anca zaman geçtikçe hayatımıza her alanda olduğu kadar mutfak konusunda da çeşitli yenilikler her an girmekte. Gün geçtikçe damak zevkleri, pişirme teknikleri, kullanılan malzemeler değişiyor bazen iyi yönde daha saglıklı, daha bilinçli, daha lezzetli bazen de daha katkılı, daha hormonlu, daha pahalı, daha tehlikeli biçimde…

Her zaman övündüğümüz yaprak sarmalı, kurufasülyeli,pastırmalı,çeşit çeşit tatlılı, kebaplı, pilavlı mutfagımızı çoğumuz aslını kaybetmemek için korumaya yemeklerimize sahip çıkmaya çalışırız, değişen dünya ve yemek kültürüyle beraber ne kadar fastfood, yabancı asıllı soslar, içecekler, pizzalar, kolay yemekler, hazır çorbalar evimizin içine girdiyse de her zaman geleneksel Türk mutfagı yemekleri her evde her zaman yapılır. Ancak bizim geleneksel yemeklerimiz diyip sevdigimiz, ikram ettiğimiz, sahip çıktıgımız, övündügümüz yemekler sadece bir kaç çeşitten oluşmuyor.Osmanlı zamanı yemek kültürü neydi? ne yenir ne içilirdi? bakalım şimdiki yemeklerle kıyaslayalım bilmediklerimizi ögrenelim.

Matbah-ı Amire denen Osmanlı Saray Mutfağı kendi başına bir kasaba gibiydi, kilerler, yamaklar, aşçılar, hamam, kilercibaşı, mutfak emini odaları… Günde beşbin kişiyi doyuracak kapasitede olan bu mutfakta padişaha ayrı hareme ayrı valide sultana bile ayrı mutfak bölümlerinde yemek pişirilirdi. Tatlılar bile Helvahane Kapısından girilen helvahanede yapılırdı. Bazı dönemlerde helvahanede sekizyüz kişisen fazla çalışan oldugu kayıtlara geçmiştir.Serçini, kilercibaşı, Matbah-ı Amire emini, helvacıbaşı, aşçı yamakları yüzlerceydi.

lokum gibi….

nazokiraze | 19 January 2009 18:26

Hayatımıza giren çeşit çeşit çikolata, gofret, ayıcıklı kedicikli şeker, rengarenk sakızlar, envai çeşit yerli yabancı tatlı bize bazı şeyleri unutturmaya yüz tuttu. Bunların başında lokum geliyor.Ülkemizi ‘Turkish Delight’ (Türk lokumu) diye sınırların dışına taşıyan lokum doğal bir tatlıdır, sade olanı karbonhidrat içerikli oldugundan böbrek hastalarına öneriliyor. Tatlı yemeyen ben lokumu iç bayıcı bulurum ancak beyaz olan o hindistancevizli lokum bazen beni bile çeker kendine. Büyüklerime sordugum kadarıyla onlar zamanında çok daha fazla revaçtaymış lokum bebeklerin emziklerine konur, kız istemeye çikolata yerine lokum gider, bayramlarda en çok lokum ikram edilirmiş. Çocuklar ise lokumla sevindirilirmiş. Mevlütlerde mendil arası lokum dagıtılırmış.

Lokum 15. yüzyıldan beri hayatımızda, Osmanlı dönemi ise çok yaygın olarak tüketilmiştir.Rahat ul-hulküm kelimesinden lokum olarak şimdiki adını almıştır anlamı( bogaz rahatlatandır). Eskiden Türk kahveleri sade olarak yapılır, içilir yanında lokum servis edilirdi. Lokum emilerek yanında kahve içilirdi. Geçtigimiz yıllarda Rumlar lokumu lokumi adıyla tescil ettirdi.(detay)

mutfagın altın çağı…

nazokiraze | 06 January 2009 12:32

Dünya yemek tarihi hakkında araştırma yaparken iki ünlü kişiye rastladım bu alanda birisi Careme ,döneminin dahi aşçı ünvanlı başaşçısı.Fransız mutfagının en önemli sanatkarı.

1800 lü yıllarda dünyada mutfagın altın çağı olarak bilinen dönemde tüm dünya bi aşçıbaşıyı konuşuyordu.

Marie Antoine Careme çeşitli baronların, dışişleri bakanının dışında Polonya Karalı ve Rus Çarı gibi önemli kişilerin aşçısıydı.Aslında mimar olmak isteyen Careme küçük yaşta amcasının lokantasında çıraklık yapmaya başlayınca yemek sanatının temelleri atılmış oldu. Sofrada çorba sunuşundan yiyeceklerden yaptıgı heykellere, pek çok aşçıbaşı yetiştirmesinden yazdıgı eserlere kadar o dönem herkesçe takdir edilen bir aşçıydı. Yaşadığı dönemde Fransa’da yüksek aşçılık sanatı denen bir yemek tarzı oluştu.Napolyon Bonaparte zamanına denk gelen Careme Fransız mutfagına pek çok şey katmıştır.

işkembesiz hayat….

nazokiraze | 28 December 2008 10:44

Küçüklüğüm Kurtuluş-Kasımpaşa arası yerlerde geçtiği için her Kurtuluş çocugu gibi ben de işkembe çorbası severlerin yakından tanıdıgı Dolapdere’deki tarihi Apik işkembecisi’ne yakın olan şanslı kişilerdenim. Kişilerdendim demiyorum çünkü yedi sülalem oralarda oturdugu için ne zaman gitsem Apik bana beş dakikalık uzaklıkta.

İşkembe çorbası sevene işkembe sevmeyene işkencedir, bunun yanında işkembecide arada kellepaça da içilir ancak hiçbir şey işkembe çorbasının yerini tutamaz yada ben öyle düşünüyorum.Evde yapmayı denemedigim ve demeyecegim gece bile olsa üşenmeden nerde olursa olsun aç tok hüpletecegim çorbaların kralıdır işkembe çorbası.

Yılbaşının Değişmeyen Tatları

serversistemci | 17 December 2008 10:06

Değişmeyen Tatlar

Değişmeyen Tatlar
Değişmeyen Tatlar

Efespilsen’den Yılbaşına özel değişmeyen tatları buluşturan bir site. Yılbaşının değişmeyen tatları tombala coşkusunu sitede bulabilirsiniz. Tabi 18 yaş üstü arkadaşlar için olan sitede bol bol eğlence ve ödüllerde mevcut. Degismeyentatlar demek için buradan buyurun.