bildirgec.org

talan hakkında tüm yazılar

Mamak, beledi̇yesi̇,kentsel dönüşüm projesi̇ adıyla kaya dağlarını satıyor

vurguni | 01 February 2012 09:50

Mamak belediyesi, kentsel dönüşüm projesi adı altında, çağlayan mahallesindeki insanların evlerini yıkarak,ellerine üç beş kuruş enkaz parası vererek insanları yıllardır oturdukları topraklardan, uzaklaştırdılar.
oysa yıllar öncesi gelen siyasi iktidarlar tarafından defalarca dolaylı olarak satışı yapılan bu mekânlara daha sonra tapu tahsis belgesi verilerek yine siyasiler tarafından üzerinde oturanlara satılmış olan arsalar.
şimdi yeniden kentsel dönüşüm projesi adı altında insanların elinden alınmış. tapu tahsis belgesi olanlara başka yerlerden belediye satış fiyatından arsa satılmış. arsa almaya ekonomik gücü olmayanlar ise bu haktan mahrum bırakılmıştı..

mamak belediyesinin. evlerini yıktıkları ailelere, arsa karşılığı olarak yeni imara açtıklarını söyledikleri yerlerden arsa satışı yaptılar,
arsa adı altında sattıkları hiç bir mutahitin yanaşmadığı kaya dağları, arsa diye alan çaresiz insanların elinde kalmıştır.
ankara. sayma kadın, hürel mahallesinde sözde imara açtıkları kayalık dağı çaresiz insanlara satarak. kentsel dönüşüm projesi altında yine yoksul insanların emeğini yağmalanmıştır..

Zerzan’ın haşaratları ve muhasara..

haupbahnhofstr[pilli_silinen_hesap] | 15 September 2009 09:46

. İstanbul, sancağı’nın bir gün bir şekilde düşeceği belliydi.. Netekim, Allahın afatıyla düştü. 59 milyar doları güpleten güruhun, sosyal ve ekonomik ilişkilerle götgöte geçinip giden saltanatları muhasara altında.. ormanları yakıp yıkıp yağmalayan, kıyıları parselleyen, sit alanlarını talan eden, doğayı betonlaştıran çekirge-toplumu..
İstanbul’u kolpa cenneti yapanlar, sonunda felaket kapıyı çaldı arkadaş..
“Bize de bir götlük yer var mı abi” devri bitti;
Mülkiyet, insanların kendi aralarındaki paylaşım kavgalarında kendilerine yonttukları bir kavramdır. (Proudhon, kibarlığı da bir yana bırakarak, “mülkiyet hırsızlıktır” demiş..Ekoloji nazariyecileri; fiziksel çevreye derhal uyum sağlıycan, varolan kaynakları heba etmiycen sel, yangın, deprem; Bunlar, sana doğal olarak birşeyler sunuyorsa, bundan kaçınmıycan.. Meselenin sosyal boyutu böyle bir de dini ciheti var tabi;İslam dini, zorunlu ihtiyaçları karşılandıktan sonra, yılda 96 gram altın alabilecek kadar geliri olmayanı yoksul sayar.. Bugün, 96 gram altın kaç paraya tekabül eder? 5 milyar civarında bir para ediyor.. Bu kadar arttırabileceğin paran yoksa, biçare, muhtaç ve yoksulsun demektir.. işte fincana, tabaa, tencereye, üçbeş parça, çula çaputa meyledişin bundandır. Bu senin çileni tekmiller mi?Biçare’nin, idrak yeteneği proteinsiz kalmasından dolayıdır , yağmaya-çapula elverişli koşullardan yararlanma yeteneği yüksektir.. sağılabilme yeteneği iyidir.. sevk ve idare kolaylığı çok iyidir, yönetimi kolaydır. ırka özgü ayırıcı özellikler ırkın özel yetenekleri (hastalıklara direnç, çevre şartlarına dayanıklılık) kötü çevre şartlarına ve hastalıklara dayanıklıdır.. Bilhassa uzun mesafeleri yürüyebilme, aç kalarak ayakta kalabilme yeteneğine sahiptir, sağlam yapılı, kanaatkardır. yetersiz bakım, beslenme, farklı ve değişken iklim koşullarında yaşayabilir. İşte, bu sebepten sel mel dinlemez; Cenab-ı Hakkın, önüne yığdığı envai çeşit çula çaputa kendi malıymış gibi meyleder.. Buna düpedüz kent ekolojisinin bir tezahürü de diyebiliriz..Kent ekolojisi nedir? yaz sıcaandan nevrin döndü ise ve bu meyanda doğal bir afet mevzu ise derhal doğaya uyum sağlıycan.. Zerzan efendi de, ilkelliğin yalınlığına dönmemizi teklif eder, sikeyim uygarlığı, teknolojiyi der; İstanbul’u muhasara edenler böyle bir yalınlığın tezahürüdür.

Talan

pilli pati | 04 August 2009 11:19

Aramadığın her dakikayı birbirine ekleyip sonumu getirecek urganı hazır ediyorum sanki günlerdir… Sabır çok gereksiz bir söz artık. O sınırı çoktan aştım. Müebbetimi konuşalım, istersen. Daha bir evladır.

Baş aşağı yarasaların geceyi bekleyişlerini giyiniyorum, derin, huşu içinde. Ötelere dalıp gidiyorum, senle esrirken. Çok bekledim biliyorum. Terminal bir hastanın hücrelerini taşıyorum artık bütün bütün. Zararımı hesabedecek cesaretim de yok çoktandır, bıraktım onu da. Belki de kimbilir seninle beraber yola çıktığım istasyon peronunda. Yıkılma üzerine, eriyip gitme üzerine, dünya, sen, ben üzerine bir sayıklama yaşıyorum bana söz verdiğin her saniye… Sevgilim! Beni bir fahişe sanıyorsun ekranının yansısında. Oysa ben senin ipliğini her gece pazara çıkarıyorum.

Ağaçlandırma seferberliği mi?

agurbuz | 23 March 2008 11:53

pek televizyon seyretmediğim için bu reklamların tv’lerde ne zaman turlamaya başladığını bilmiyorum lakin görünce sinirim bozuldu açıkçası.
bir de internet sitesi yapmışlar öşenmeden buradan bakabilirsiniz.
orman yangınları, kundaklama, golf sahaları, oteller, turizm kasabaları, villalar, kaçak ve ruhsatlı orman kesimi vb. yöntemlerle heba olan ormanlarımızı seyreden devletimiz bunun faturasını gene halktan çıkarmaya çalışıyor.

neymiş ülkemizi yeşillendireceğiz, 10 yıllık kalkınma planı açıklıyorlar sanki.

kendimi bilemedim.

absence of mind | 16 December 2007 05:36

Ayna oluyor yüzün bana. Yüzümün izlerini aynada gördüm bugün. kir lekesi yer etmiş.
Oysa ne zamandır bakamıyordum yüzüne korkumdan..

Bunca acının içinde kafiye tutturma çabam ne komik..Şair ver bakalım acıma şuradan bir uyak..
Uyuyakta sonra bir uyanak.
Büyük aç kızım ağzını, yuttuğun yalanlar tahriş etmiş mi içini ona bakacağım..ahh yoksa bu tükürdüğün kan, tüm o yalanların rengimi.

Yalana dolana meyil ettin, dolana dolana yalana, ucunu kaçırdın gerçeğin.
Hatırlar mısın masumiyetini su çiçeğinin…Şimdi kir izleri onları da kapatmış.

Kıyılara turşu benzetmesi

Kaiser sozE | 28 April 2006 15:04

Turizm ve Kültür Bakanı Atilla Koç’un kıyıların imara açıkması ile ilgili röportajı “Koylar turşu mu Sayın Bakan?” insanı hayrete düşürür cinsten. Bir insan bu kadar mı pişkin olur? Birde turşuyu yiyeceğim derken utanmadan turşuyu kuranlara teşekkür ediyor!