bildirgec.org

suçlu hakkında tüm yazılar

yasa doya doya

there is no hope | 19 June 2009 09:50

senin gucun ne kadar ?

inaniyorsan sona bu baslangiclar nedir? neye gore baslangic? bu hayatlar bu yasayanlar neye sevinirler yeni doganlara? ne verdiler ki gidenlere, ne alicaklarini umit ediyorlar simdi
bu kadar yasayana yenileri ekleniyor eskiler cok cabuk unutuluyor
unutmak insanin dogasinda var sadece yasayanlar icinde bunun mantikla alakasi olmadi
hicbir zaman bu unutmak istegidir unutmalidir ki bitsin acilari dinsin gozyaslari bir olumun
acisi 40 gundur son duasina kadar. gorev tamamlanmis aci bitmistir gorunurde .
bir arkadasim en sevdiginin acisi 3 gun surer demisti ,aci tatli anmak diildi bu unutmakti ,
varolmuslugunu reddetmekti, hayatina kattiklarini inkardi giden icin ama unutulmustu
yasayani kaybetmek ne demek en iyi asla bulamayan bilir . kaybettiginin ne oldugunu anlar o zaman, elindeyken bilmeyendir o ,soylenmemis cumlelerin ,tutulmamis sozlerin varolmasidr kaybettikleri. hayata yeniden gelmek icin her gece yalvarsanda donus yoktur giden gitmis. vefasizlik sucluluk.. Giden gitmistir artik ne sozler geri getirir gideni ne dualar
yasadiklarina saymak istersin olmaz, dunya doner sen durursun pismanlik seni asmis idam etmistir sen yasarsin nefes almaksa yasamak, gectir artik giden gelmez sen gidemezsin.

işkence aletleri

nazokiraze | 04 May 2009 18:04

İşkence, tarih boyu insanlıktaki kara bir leke olarak duran ve asla silinmeyecek birşey. GEÇMİşte yapıldı, hala yapılıyor, azalmış ta olsa gelecekte de yapılacak.Esirleri konuşturmak, zanlılara suç kabul ettirmek, inançlardan vazgeçirmek, zevk için yada kızgınlıktan dolayı yapılan ve bunun için binbirçeşit yol geliştirilen işkence.

Ortaçağ ve sonrası işkence aletlerine bakacak olursak, insanların bu iş için çok özel çabalar sarfettigini görebiliriz, işkence aletleri o denli özenerek hazırlanmış ki ,bu sıradan insan konuşturma yöntemlerinden çok mesleklerini bu işe adamışlar diye düşünüyoruz. Günümüzdeki işkence yöntemlerini binbir kat daha fazla sollayacak işkence aletlerine göz atalım.

Resimdeki aletin adı garrotte, boyunu sıkıştırıyor, arkadan omuriliğe zedeleme saglıyor.

CSI Etkisi (Sendromu)

mabl | 03 April 2009 11:16

CSI: Las Vegas
CSI: Las Vegas

CSI: Crime Scene Investigation gayet popüler, birçok spin-off‘u çekilen polisiye bir dizi. Ülkemizde de yayınlandı TRT ve Cnbc-e kanallarında. Polisiye çok tutulan bir janr. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde, suç oranının yüksek olması nedeniyle, suçla suçluyla savaşın konu olduğu hikayeler çok tutuyor. Cold Case, Without a Trace, Law & Order ve daha onlarca popüler polisiye dizide, adli tıbbın en gelişmiş imkanları kullanılarak, minicik bir delilden yola çıkılarak devasa suç kartelleri çökertiliyor, müthiş zeki suçlular yakalanıyor. Ancak son yıllarda ABD’de, bu dizilerin ve benzer filmlerin beklenmeyen bir etkisi oldu.

Türkçe’de Adli Tıp dediğimiz, bazen forensik bilimi olarak çevrilen kavram, aslında tıptan daha geniş bir anlam içerir. Forensik bilim, işlenen bir suçla bağlantılı herşey hakkında bizlere bilimsel bilgi sunar. CSI tarzı diziler de, doğaları gereği forensik bilimi kullanırlar. Ancak bu kurgusal senaryolarda forensik bilimin kullanılışı genelde abartılmaktadır. Hafiften bilimkurguya kaçan senaryolar, dizi izleyicilerinin forensik bilimden beklentilerini imkansız düzeye yükseltmekte.

Jüri Üyelerinde CSI Etkisi

CSI Etkisi dediğimiz sorun da tam bu noktada ortaya çıkıyor.
ABD’de son yıllarda mahkemelerde, gerek jüri üyeleri, gerek suç kurbanları, olay yeri inceleme ekiplerinden ve DNA analizi gibi laboratuvar çalışmalarından, gerçek hayatta karşılanması imkansız ya da mantıksız taleplerde bulunmaya başladılar.

Amerikan hukuk sisteminin vazgeçilmezlerinden Jüri
Amerikan hukuk sisteminin vazgeçilmezlerinden Jüri


Aslında dizilerde gösterilen hemen hemen tüm forensik uygulamalar, adli tıp ve kriminoloji laboratuvarlarında mevcut, ancak dizideki kadar hızlı sonuçlara ulaşmak mümkün değil. Testler uzun zaman alıyor. Ayrıca dizideki kesinlikte sonuçlara ulaşmak da mümkün olmuyor her zaman. Test ve incelemeler, genelde bir fikir edinmeye yardımcı olabilecek sonuçlar veriyor, kesin hükümler değil. Bunların yanında, dizilerden etkilenen jüri üyeleri, olur olmaz yerlerde DNA analizi ve bilimsel kanıt talep etmeye başladılar. Alakasız davalarda DNA testi taleplerinin giderek artması sonucu, jüri üyesi seçmelerinde adaylara CSI türü dizileri takip edip etmedikleri sorulmaya başlandı. Jürilerde CSI etkisine birkaç örnek verelim:

Güvenlik güçleri için parmak izi okuyucu

78model | 10 March 2009 10:00

Scanner
Scanner

İngiltere’de otoyol devriyeleri ve sınırlarda kullanılmaya başlanan parmak izi okuma yöntemlerine bir yenisi daha eklendi.Ulusal polis Geliştirme Ajansı (NPIA) tarafından MIDAS olarak adlandırılan proje kapsamında her polis devriyesinde bulunacak olan bu seyyar parmak izi okuyucusu ile hem kimlik kontrolü daha güvenilir yapılıyor hemde olay mahalinde zaman kazanılıyor.İngiltere’deki Suçlu ve suça karışmış kişilerden oluşan 7,5 milyon kişinin parmak izinin bulunduğu veritabanında karşılaştırma yapan cihazın güvenlik işlemlerinde %97 zaman kazandıracağı belirtilmiş.
MIDAS Projesi kapsamında bundan sonraki hedef suçluların yüzlerinden oluşan veritabanında karşılaştırma yapacak olan yüz tanıma teknolojisi.Bu şekilde kimlik değişimi,sahte kimlik gibi sorunlarlada mücadelede hız kazanılmış olacak. Konuyla ilgili detayları Guardian gazetesinin haberinden okuyabilirsiniz.

Yüz*leş*me

ceyhunak | 24 January 2009 15:11

…beni her terk edip gittiğinde bir boşluğa düşüyorum. Ve bu boşluğu doldurmak için sen gider gitmez, telefona koşup, aklımda ki ilk telefon numarasını çevirip, uzun uzun konuştuktan sonra, koşar adımlarla ona gidiyorum. Mum ışığında yarı aydınlık oda da kendimi rahatlatmak için konuşur, hayallerimi ve hatta bedenimi paylaşıp gün doğmadan kaçıyorum sessizce o semtten. Bir suçlu gibi, cinayet işlemiş bir katil gibi… Bu gece de beni terk ettiğinin hemen ardından, yine vardım farklı bir semte. Eve dönüp aynaya baktığımda utandım kendimden, seni değil kendimi aldatıyordum aslında. En acı olanı da bu ya. Odama gittim, pencereyi açtım, ayaz hava odamla beraber, bedenimi serinletti. Uykumun kaçtığının farkına vardım. Bu halde yatağa uzandım, ama uyuyamadım. Ve düşündüm, Biliyordum sevgili; sende beni her terk edişinde benim gibi yapıyordun. Bir başka evde, bir başka beden de hüküm sürüyordun. Belki bu yüzden vazgeçemiyorduk birbirimizden, sen beni terk etmekten ve bende seni beklemekten.Günahlarımız bile aynı senle… Ama şimdi söyle hangimiz daha günahkârız?

Ormanda esrar kampı

| 21 October 2008 11:04

http://www.milliyet.com.tr/Yasam/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=1005854&b=Ormanda%20esrar%20kampi

hırsız hapishanenin elektriğini çaldı!!!

gkaraarslan | 18 December 2007 11:55

hırsız her yerde hırsızlığını devam ettiriyor.bugün okuduğum haber de hem komik hem de düşündürücüydü.hırsızlık suçundan mahkum olan bir sanık ödemesi gereken elektrik parası için yakınlarından para gelmeyince MECBUREN kaçak eletrik kullanmış.tuvalette bulunan anahtardan kaçak elektrik çekerek odasındaki televizyonu ve su ısıtma aracını kullanınca yakayı ele vermiş.dava görülmüş;ilk önce elektrik hırsızlığından 2 yıla daha sonra da bunun disiplin suçundan olduğuna karar verilerek yerel mahkemeye gönderilmiş.akıllanmaz uslanmaz dedikleri böyle olsa gerek:))