bildirgec.org

AB, Kıbrıs bandralı gemilere limanlarımızı açmamız için baskı yapıyor. Gemileri nasıl ve neden ve hangi kanuna dayanarak limanlarımıza sokmuyoruz. Haklımıyız, haksız mı?
Limanlarımızı kim, nasıl kapattı Kıbrıs bandralı gemilere.
Siyaset, çıkar koruma sanatı.
Güçli lider, güçlü siyaset, güçlü devlet üçgeni.
İyi karar alıp karşı ülkenin kalesine gol atabilme sanatı.

Bu yazının başlığı Atatürk’ü daha çok özlüyoruz da olabilirdi aslında.

Nereden mi çıktı bu fikir. Fikir değil aslında ölçülebilir bir gerçek.

Google’ ın trends diye bir özelliği var. Bu adrese giderek “trendini” öğrenmek istediğiniz kelimeyi yazıyor ve tıklıyorsunuz. Google da size bu kelime gectiğimiz yıllarda ne kadar aranmış, hangi ülkelerden sorgulanmış, hangi dönemlerde pik yapmış bunları gösteryor. Sitenin adresi bu.

Görünüşte insanların birilerini ya da bir yerleri ziyarette ki amaçları göründüğünün dışında, görünmeyen yönleri de vardır ki, bu ilkinden – görünmeyenden- daha önemlidir.

Gazetelerde çıkan haberlerden bir devlet yetkilisinin yurt dışı seyahati gündeme gelir, eleştirilir. Artıları, eksikleri gündemi meşgul eder. Hiçbir devlet adamının ziyaretinin detayları kamuoyuna açıklanmaz. Neden? Neden tek başına gitmez, peşinden onlarca kişi gider gelir? Çerçevede görünen yalnız iki tanınmış güzdür. Diğerleri ne yapar, kimle nerede görüşür, kim adına neyin pazarlığı yapılır?

Türkiye ile Avrupa Birliği’nin son 5 yıllık yakın tarihi.

19 Ağustos 2002 Başbakan Yardımcısı Yılmaz, Türkiye’nin, AB uyum yasalarını çıkartarak gereken adımları attığını ve şimdi Kopenhag Zirvesi’nde Avrupa Birliği’nden müzakere tarihi beklediğini söyledi

25 Ekim 2002 Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel, AB’nin 2003’te Türkiye’ye müzakere tarihi vermemesi halinde, AB ile ilişkilerini her bakımdan gözden geçirmek zorunda kalacağını söyledi.

Ülkemizide her geçen gün daha fazla tehdit eden Iraktaki şiddetin ne boyutlara vardığını anlatan bu site bize her yönden de etik ve insanlık dersi veriyor. Sitede hiç bir şekilde vahşet içeren bir medya yok ve gözlemler tamamen objektif sunulmuş.

Ölen ve yaralanan insanların sayısı ve raporları gösteriliyor hatta hem masaüstünüze hemde sitenize destek amaçlı koyabileceğiniz hazır sayaçlarda bulunuyor.

goncourt akademisi bu yıl ödülü new york doğumlu amerikalı yazar johnattan littele verdi. böylece ilk kez bir amerikalı goncourt ödülü almış oldu. littel uzlaşma gereken bölgelere hep ilgi gösterdi, bosna ve çeçenistan bunlardan bazıları, açlığa karşı mücadelede de yer aldı.

ödüle layık görülen les bienveillantes/kindly ones/kibarlar, birinci tekil kişi tarafından anlatılan, iyi eğitimli cezalanmadan kaçmayı başarabilmiş bir ss subayının öyküsü. ss subayı kendi dekadans öyküsünü -homoseksüel sado mazoşist ilişkisini, kızkardeşiyle ensesti- ve cinayet kabusları görmesini anlatıyor.

Türk siyaset tarihi önemli bir ismini 5 Kasim 2006 tarihinde kaybetti. CnnTurk‘ün Bülent Ecevit için hazırladığı video buradan izlenebilir. Ntvmsnbc sitesinden de eski başbakanın 81 yıllık ömründen kesitler slideshow halinde görülebilir.

Turkuaz Hareket’in Logosu

Bir dönem önceki İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanı Ali Müfit Gürtuna “Güzel Türkiye’mizin Yükselen Rengi” sloganıyla Turkuaz Hareket altında bir siyasi oluşum başlatmış.
Sitede ne olduklarına, kendilerine neden ihtiyaç olduğuna dair açıklamalar mevcut.
Siyaset, dış politika,Türkiye ve Avrupa hakkında görüşleri var.
Benim gözüme ilk takılan ise: “Türkiye’miz” değil “Türkiye’miz”

İsmail Cem Fransa kararı hakkında Can Dündar’a yorum yapıyor.

“Türkiye, Ermeni soykırımı yapmamıştır” demek Fransa’da yasal bir suç oldu. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu yasa, Fransa’nın kendini adeta zorla soktuğu bir sınava dönüştü. Fransa kendi geçmişini, özgürlükçülüğün Avrupa’daki öncüsü konumunu, “1789 İhtilal-i Kebir”ini, Fransa’yı Fransa yapmış değerleri, bir bakıma kendini inkâr etti. Farklı düşünmeyi ve bunu ifade etmeyi yasaklayan, cezalandıran bir Fransa’nın, dünya önüne çıkıp da özgürlükten söz etmesi sahtecilikten başka şey olamaz. Bunu gün ışığına çıkardığı ölçüde, Fransız parlamentosunun girişimi “hayırlı” bir gelişme olarak nitelenebilir. Türkiye, insan haklarını ihlal eden Fransız girişimi karşısında, savunma konumunda değil, tam aksine, iddia makamında olmalıdır. Fransa’nın özgürlükçü görünümü altındaki bu sahtecilik boyutunu bütün gücümüzle dünyaya duyurmalıyız. Edilgen değil, etken olmalıyız. 3-5 oy uğruna, Fransa’yı bu duruma düşürenler utansın…

Son zamanlarda yazı yazanları yargılamak moda oldu.Savcılarımız o kadar gülünç konularda dava açmaya başladılar ki insanın “asıl dava edilmesi gereken sensin hey savcı!” diyesi geliyor.Gülünç gerekçeler yüzünden açılan davalar sonucunda hem boşu boşuna yargı meşgul ediliyor (sanki çok rahat çalışıyorlarmış gibi) hem de kamuoyu çok daha önemli meseleler varken bu tip yapma gündemler ile uyutuluyor.

Bunlara en son örnek; dünyaca ünlü sümerolog Muazzez İLmiye Çığ‘ın başörtüsünü ilk sümerlerde tapınak fahişelerinin taktığını yazması üzerine hakkında dava açıldı.Bir tarihçi olarak araştırıp bulduğu şeyleri yazmak görevinde olan bir insanı sırf siyasetin yukarısındaki birilerinin hoşuna gitmediği için dava konusu etmek nasıl bir hukuk adabı ile bağdaşır anlamak zor.Ama siyasetin sokak ağzı ile yapıldığı bir ülkede çok da şaşırtıcı değil açıkcası.