bildirgec.org

siyaset hakkında tüm yazılar

Dev Ahtapot

khun | 22 March 2007 14:15

Bu bir ülke, bir süper güç, yenilmez bir ordusu,
muazzam bir kültürü, bütün dilleri kapsayıp yutabilecek bir dili, muazzam bir tarihi, hiçbir ülkenin sahip olmadığı insani ilişkiler ağı olan, kolları dünyayı kavramış bir ülke.

*
Fakat, maalesef narkozda, orasından burasından kesiyorlar, hınçla, bitmez bir öfke ve nefretle.

*
Narkozdan çıkıp, bu asalak ve düşman sürüsünü silkeleyip atabilecek mi?

Türkiye Cumhuriyetler Birliği

khun | 22 March 2007 11:35

Bir zamanlar Antalya’nın girişine “Texas’a hoşgeldiniz” yazmışlardı espiri konusu olmuştu.
Şimdi bir de bugüne bakın. Bütün ayarlarımızı acımasızca
zorluyorlar.Bizi birarada tutan tüm bağlara, tüm değerlere
saldırıyorlar.
Bu saldırıdan bunalan halkımız ise ancak seçimden seçime oy vererek tepki gösterebilecek halde.O zaman da oylar
bir taraftan bir tarafa yığılıp bir partiyi çıkarıp diğerlerini batırıyor. Peki saldırı bitti mi?
Toplum bir uçtan diğerine savrularak yoruluyor, bezdiriliyor,
umutları kırılıyor.
Hergün gazetelerde, televizyonlarda milliyetçiliğin nasıl yükseldiği, bunun nasıl gurursuz ve aşağılık bir duygu olduğu, Türk toplumunun ( ki bir mozaik olduğunu söylemek bazıları için adeta bir görevdir ) bir an evvel bu aşağılık duygudan, bu hastalıklı zihniyetten kurtulması gerektiği çeşitli
kişilerin ağzından çeşitli şekillerde tekrar tekrar söyleniyor.
Bu arada mesela bir malum terör örgütünün sempatizanları,
milleti çileden çıkarırcasına ortada cirit atıyor, topluma saldırıyor, her türlü pislik işle bağlantısı olduğu hissi uyandıran bu güruh, bize masum birer demokrasi savunucusu gibi lanse edilmeye, faşist bir baskı altında ezilmiş ve hakkını arayan zavallı mazlumlarmış gibi mazur gösterilmeye çalışılıyor.

Atatürk’e hakaret serbest olmalıdır!

khun | 12 March 2007 13:53

Türklüğe hakaretin yasayla engellenmeye çalışılması Türk’e yakışmaz.
Türklüğün korunmaya ihtiyacı yoktur.
Atatürk’ün de.
Bırakın, kim ne söylemek istiyorsa söylesin, ki biz de kimin ne mal olduğunu görelim.
Türk’ü Türk yapan, Türklük ruhudur.
En zor zamanda bile, içimizdeki ve dışımızdaki düşmanlara, tüm yokluk ve baskıya, katliamlara ve hainliklere, pusulara ve komplolara, bütün iftira ve alaycı hakaretlere rağmen teslim olmayan da, tam herşey kaybedilmiş gibi göründüğünde ortaya bir Atatürk çıkaran da o ruhtur.
Atatürk, o ruhun yansımasıdır, ifadesidir.
Bir idealdir, inançtır.
Bir duygudur.

çatışma dinamiği

khun | 09 March 2007 11:46

-Çatışma, bütün dinamikleriyle doğal bir varoluş mücadelesidir.
-Kişi kendi içinde ve toplumla ve toplum da kendi içinde sürekli çatışır.

*

1-Bütün sosyolojik ve psikolojik olguların toplam tezahürüdür,
2-Çatışmanın amacı, üstün gelmektir ve esasta irade mücadelesidir,
3-Çok taraflı bir yapıdan, ara ‘vektörel denge durum’ları da yaşayarak tek taraflı bir yapıya ulaşmaya çalışan bir süreçler bütünüdür,
4-Tüm süreç sonunda, tek bir tarafın kesin galip gelmesiyle, yeniden parçalanmaya hazır yeni bütün ortaya çıkar,
5-Yeni bütün de, kendi içinde bölünerek yeni bir çatışma süreci başlatır.

sessiz çoğunluk

khun | 08 March 2007 15:01

sessizdir, çünkü tahriklere gelmez,
sessizdir,çünkü tehditlere aldırmaz,
sessizdir, çünkü sesini duyuramayacağını bilir, çünkü bütün sesler gürültünün içinde gürültüye gider,
sessizdir, çünkü düzen zaten kurulmuş ve tıkır tıkır işlemektedir,
sessizdir, çünkü bu düzende şansın bir gün kendisine de güleceğini ümit eder,
sessizdir, çünkü kendisi adına konuşanlar zaten yeterinden fazla konuşmaktadır,
sessizdir, çünkü ses çıkaracak mecali kalmamıştır,

Derin Suyun Dalgası Büyük Olur

khun | 07 March 2007 16:38

Gerçekten derinse belki, fakat neyin neye göre derin olduğu
çok su kaldıracak bir tartışma.

Bazıları, büyük bir dalganın yavaş yavaş kabarmakta olduğunu ve birikmekte olan büyük enerjinin, büyük bir patlamayla önüne gelen herşeyi ezip geçeceğini söylüyor.
Bazıları, bunun konjonktürel ve üstesinden gelinebilir (ve de gelinmesi gereken) bir dalga olduğunu söylüyor.
Hepsi de umutlu.

Birinci umutlular, yıkım olacağı beklentisi içinde ve hevesinde, fakat yıkılanlar daha sonra nasıl ve kim tarafından, neye göre ve hangi çıkarlara göre onarılacak ya da yapılandırılacak.
Ayrıca her yıkımda pek çok acı ve kayıp yaşanır bunu kim ne kadar umursuyor?

28 ŞUBAT

biliktu | 03 March 2007 01:44

Aslında bu yazıyı 28 Şubat günü yazmam gerekiyordu ama şimdi yazmam iyi oldu. Çünkü 4 gündür gündemin
başlıklarını köşe yazılarını tv haberlerini azda olsa takip edip kendimce analiz ettim ve sonuç içleracısı hala 10 yıl önceki muhtıranın izleri silinmemiş ve ülkemize zarar vermeye devam ediyor.

Neyazıktır’ki bugünkü durum daha’da içlaracısı bir hal aldı, ozmanlar kamuoyuna kulak asmadan halkı görmezden gelen bazı insanlar basın ve yayın organlarında seslerini duyurabilme gücüne sahip kişiler bu güzel ülkemizin çıkarlarını gözetmeksizin bu muhtıraya bilinçli olarak hizmet etmişlerdir.