bildirgec.org

sır hakkında tüm yazılar

Alanında Tek,Türk Yapımı Kriptolu USB Bellek: SIR

Dreammaster | 13 September 2009 14:09

''SIR''
”SIR”

TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEKAE) tarafından yapımı üstlenilen kriptolu USB bellek; “SIR. Peki onu diğer usb belleklerden ayıran noktaları neler? Buna cevap olarak 2 nokta verebiliriz: 1.si yüzde yüz Türk üretimi ve teknolojisi; 2.si en küçük kriptolu USB bellek özelliğine sahip olması. Öyle ki Nato askeri teknoloji alımlarında ”SIR”a kendi alanında rakip bulamadı ve Nato askeri envanterlerinde yerini aldı.

Hayat Musikîsi

universideli | 12 August 2009 12:11

İnsan, zaman akıp geçtikçe değil, hayatın özüne dair sırları çözdükçe olgunlaşır. Sır hazinedir. Hazine, yeryüzüne serpilmiş tohumlardır. Her tohum güzellikle açılır ve açılan her tohumda sırra ait ayrı bir hazine vardır. Herkes için farklı güzellikte olduğu kadar, açıklıkta da farklı derecelerdedir tohumların her biri. Kimine her tohum güzel iken, kimi için çirkinliğin tâ kendisidir. Hayata olgunlaştıkça güzel bakar insan ve güzel baktıkça olgunlaşır birer tohum gibi. Güzellik olur, güzellik görür ve güzel göreceklere birer tohum olur âdeta.

Hayat, bir oyun ve oyalanmadan ibaret imiş. Bu oyunda insan, güzelliklere bakıp şarkılara dönüşsün diye, aşk ile dönen notalar gibi beyaz. Sus işaretinde susmasını bilemediğinde harmoniyi bozarak bestekârı kızdıran ve vermesi gerektiği sesi veremediğinde sessizliğe haksızlık edip isyankâr olan bir nota…

Yüksel’in Sırrı-7

ozanTi | 12 July 2009 10:14

Yine iyi bir anne olamamıştım çocuklarım için. Kızım resmen kaçırılıyordu ve ben kızımı kurtarmak için attığım her adımda yere yuvarlanıyordum. En sonunda kalkıp yürüyebildim ama kızımın çığlıkları kesilmişti. Duyulmuyordu sesi artık. Nagihanımın çığlığı benim kulaklarımda hâlâ yankılanıyordu:

“Anneee, kurtar beni!”
“Anneee, kurtar beni!”

Son kez yerden kalktığım sırada elektrikler de gelmişti. Hemen Pusat’ın yanına gittim. Ne olduğunu anlayamamıştı, çok da korkmuştu. Daha 8 yaşındaydı ve ablası onun yanındayken kaçırılmıştı. Korkuyla sordu:

Yüksel’in Sırrı-6

ozanTi | 10 July 2009 16:05

Yüksel’le Fatih yemeklerini yerken Özge’nin annesinin evinde elektrikler kesilmişti. Buradan sonrasını Özge anlatıyor:

Çocuklar gün boyu ne olduğunu sorup durdular. Her seferinde atlatmıştım ama sinirlerim iyice bozulmuştu. Sonuçta neyden ya da kimden kaçtığımız bile belli değildi. Bilmediğim bir şeye karşı çocuklarımı nasıl koruyacaktım? Çocuklarıma ne olacağını bilmiyordum ve fazlasıyla korkmuştum. Kendime hâkim olamadım ve ağlamaya başladım. Çocuklarıma karşı güçlüymüş gibi görünemeyecektim. Yine sordular:

“Anne neden ağlıyorsun? Neden anneannem gildeyiz?”

Yüksel’in Sırrı-5

ozanTi | 08 July 2009 17:48

Fatih Yüksel’i biraz zorlamaya başladı, yürümesi için. Zorlamak değil daha doğrusu sürüklemekti bu. Sürükleye sürükleye eve götürmeye çalışıyordu. Baktı olacak gibi değil, bir hamlede sırtlandı arkadaşını. Eve geldiklerinde Yüksel hâlâ şoktaydı. Fatih arkadaşını yere bıraktı, anahtarı bulmak için ceplerini aramaya başladı. Buldu anahtarı. Kapıyı açtı, arkadaşını içeri aldı.

Fatih arkadaşını koltuğa yatırıp su getirdi, bu onu biraz yatıştırırdı belki. Suyu içirdiği sırada yol boyunca olduğu gibi yine sayıklıyordu arkadaşı. Ne dediğini anlamaya çalıştı ama belli belirsiz mırıltılar çıkarıyordu Yüksel. Sözlerinin arasından bir tek Nagihan ismi doğru düzgün çıkıyordu. Nagihan ismini duyunca Fatih telefona sarıldı. Özge’yi aradı. Telefon iki kez çaldı.Sonra açıldı. Özge açmıştı telefonu:

Yüksel’in Sırrı-4

admin | 06 July 2009 17:37

Yüksel paltolu adamı gördüğüne nedense şaşırmamıştı. Bu sefer daha temkinli davrandı, adama görünmeden yaklaşmaya çalıştı. İyice yaklaştığındaysa koşmaya başladı, paltolu onu görmüş ama kaçmaya çalışmamıştı bu kez. Adam kaçmaya yeltenmeyince o da koşmayı bıraktı.

Adamın yanına gittiğindeyse adam sadece bakıyordu. Yüksel:

“Kimsin ve benden ne istiyorsun?”
“Kim olduğumun önemi yok ama adım Süleyman. Tanıştığımıza memnun oldum, Yüksel Bey!”
“Benden ne istiyorsun?”
“O işe kalkışma yeter!”
“Ne işinden bahsediyorsun?”
“Sen daha iyi bilirsin. Eğer sözümüzü dinlemezsen kızın Nagihan için iyi şeyler olmayacak.”
“Ne işi diyorum sana!”
“Ben seni uyardım.Demedi deme Yüksel Bey!”
“Hey!Bekle!”

Yüksel’in Sırrı-3

admin | 05 July 2009 12:08

İçeri girdiklerinde Yüksel karısına ve çocuklarına gerginliğini belli etmemeye çalıştıysa da karısı anlamıştı bir şeyler olduğunu. Sessizce yemeklerini yediler. Yemek boyunca havadan sudan konuştular. Yemek bittiğinde çocuklar odalarına çekildiler ve Yüksel’in karısı Özge dayanamadı:
“Neler oluyor Yüksel? Ters giden bir şeyler var.”
Fatih ve Yüksel olayı kısaca Özge’ye anlattılar.

Özge paniklemişti, annelik içgüdüsüyle hemen çocukların odasına gitti. Çocuklar sessizce ders çalışıyorlardı. Rahatlamış bir şekilde kocasının yanına döndü. Fatih ise bu arada her ihtimale karşı gece burada kalmayı teklif etmişti. Özge geri geldiğinde Fatih’in bu gece onlarla kalacağını söylediler. Özge biraz daha rahatlamıştı. Yarın Özge çocukları da alıp annesinin yanına gidecekti, yapacakları fazla bir şey yoktu ama biraz olsun tedbir almış olacaklardı.

Yüksel’in Sırrı-2

admin | 03 July 2009 17:52

Yüksel bir yandan sigaraya küfrederken öte yandan adamı durdurmak için etraftan yardım istiyordu.
Tam bir mucizeydi bu… En yakın arkadaşı dostu Fatih geliyordu karşıdan.
“Fatih şu adamı yakala!”
Fatih ne olduğunu anlamamıştı ama belli ki arkadaşının başı beladaydı. Adamı yakalamak için üstüne atladı.Adam gerçekten kaçmayı iyi biliyordu ama hiç beklemediği bu hareket onu Fatih’le beraber yere sermişti. Fatih adamı zaptetmeye çalışırken Yüksel hızla onlara yaklaşıyordu. Adam pes edecek gibi görünmüyordu. Yüksel daha yetişemeden Fatih’in elinden kurtuldu ve tekrar kaçmaya başladı.

Yüksel’in Sırrı-1

admin | 03 July 2009 11:52

Yüksel yolda yavaş adımlarla, sakin bir gün geçirmişti ve eve gidiyor olmanın mutluluğuyla dalgın dalgın yürüyordu. Evine yaklaştığının bile farkında değildi. Ama bu dalgınlığı bozan bir şey oldu. Yanında yürüyen adamı fark etti. Adamı fark etti etmesine de adam pek tekin birine benzemiyordu. Adam uzun siyah paltolu, siyah fötr şapkalı, siyah güneş gözlüklü,uzun boylu,iri cüsseli biriydi.Tam filmlerdeki seri katillerin tipinde bir adamdı.

İyice panik olmuştu ve adamdan kurtulmak için evinin olduğu sokaktan değil de bir alt sokaktan yürümeye karar verdi ve adımlarını sıklaştırdı. Yüksel hızlandı paltolu adam hızlandı. Yüksel yavaşladı paltolu adam yavaşladı. Bu böyle olmayacaktı. Adamın onunla bir alıp veremediği olmalıydı. Yoksa hiç tanımadığı biri neden böyle saçma bir şey yapsın ki? Galiba durup adamla konuşmak galiba en iyisi olacaktı. Zaten adamı atlatamayacağı belliydi. Adamla konuşmak için durdu adam da durdu. Ve bir an birbirlerine baktılar. Yüksel konuşmaya çekindi önce ama hemen toparladı ve sordu:

NATO emin ellerdesin !

mnc | 10 March 2009 11:31


nato’ya üye olan 26 ülkeden biri de biziz

TÜBİTAK, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) için bilgilerini kriptolayan bir veri taşıma aracı oluşturdu, adına ise sır denildi, tamamen milli tasarım ve üretim olan USB cihaz, Nato birimi olan SECAN tarafından uygulanan notların hepsini geçti ve rakip bırakmadı. Ulusal Elektronik ve Kriptolama Araştırma Enstitüsü (UEKAE) tarafından yapılan cihaz’dan 600 adet üretilecek.

Ayrıca buraya bakarak UEKAE daha nice işler başardığını ve sayfa içi arama yaparak SECAN tarafından onaylanan diğer güvenlik uygulamalarını görebilirsiniz.