bildirgec.org

Sinepil hakkında tüm yazılar

Zeki Demirkubuz sineması

nevdalist | 15 April 2008 16:29

3. sayfa hikâyelerini sever misiniz, bilmiyorum. Okurken yok artık dediğiniz, bu kadarı da haksızlık diyerek isyan ettiğiniz zamanlar olur mu? Cevabınız evetse doğru yazıdasınız. Çünkü Zeki Demirkubuz sineması herşeyden önce 3. sayfa hikâyelerii anlatır. Hep bir kaybeden, hep hayatın sillesini yemiş, arabeks bir yön vardır. Bu yüzden ya sevilir ya nefret edilir. Bunun ortası yoktur. Cevabınız hayırsa devamını okumadan sizi başka bir yazıya alayım.

Isparta’da 1964 yılında doğan Demirkubuz; İletişim Fakültesi mezunudur. Aslında gazetecidir. Ama nedense bu alana hiç bulaşmaz. Onun yerine Zeki Ökten’in asistanlığını yapmaya başlar. Yıllar süren bu asistanlıktan sonra senaryolarını yazmaya başlar. Bütün filmlerinin senaryosu kendine aittir. Bir çoğunun senaryosunu çok önceden yazmış, gün ışığına çıkacağı günleri beklemektedir. Cebinde daha birçok kelimsei var. Zaman geldikçe onları da ortaya çıkaracaktır. Onu sevenler bilirler Demirkubuz bir kesimi, dönemi anlatır. Onun hikayelerinin kahramanları tutunamayanlardandır. Kendini tutunamayan sananlar değil, hakkaten tutunamayanlardır.

Cashback – Zamana güzellik kat

mstkurt | 15 April 2008 15:22

türkiye’de “zamana güzellik kat” adında gösterilmiş olan, 2004 yılında 18 dakikalık bir kısa film olarak çekilen ve 2006 yılında kısa film dalında oscar’a aday gösterilen cashback, aynı yıl 90 dakikalık yeni bir çekimle tekrar karşımıza çıkmıştır.

kısa filmde harçlığını kazanmak için geceleri bir markette çalışan bir sanat bölümü öğrencisinin iş arkadaşlarıyla yaşadıklarını ve vaktin hızlı geçmesi için yapılması gerekenin aslında zamanı durdurmak olduğu anlatılırken uzun metrajlı filmde ise konu biraz daha romantizme kaymış. öğrencimiz sevgilisinden ayrılır ve yaşadığı üzüntüden dolayı uykusuzluk(insomnia) hastalığına kapılır ve uzun süre uyuyamaz. uykudan kazandığı bu zamanı bir markette çalışarak geçirir.

Tüm Zamanların En İyi Spor Filmleri

tunchh | 15 April 2008 15:14

İnternetteki sinema sitelerinde “Tüm Zamanların En İyi Şeyi” şeklinde filmleri oylamaya sunmak adettir. Bu kez Tüm Zamanların En İyi Spor Fİlmlerini oylamışlar ve birçoğumuzun itiraz etmeyeceği ya da edip şu şurada olsa daha iyi olurdu diyeceği bir liste çıkarmışlar.

1. ‘Rocky

Ünlü Boksör Rocky Bilboa’nın ilk ve en meşhur filmi belki de. Özelikle boksun çok rağbet gördüğü dönemde sinemalarda fırtınalar koparmış bir film ve bir klasik. Listenin bir numarası olmasına çok da itiraz etmek olmaz herhalde.

120

sesiber | 15 April 2008 12:30

1. dünya savaşı başlayalı henüz birkaç ay olmuştur. 1915 yılının Ocak ayı, Van ve kara kış. Taşnak çeteleri halkı rahatsız etmektedir. Tüfek kullanabilecek tüm erkeklerimiz Ruslarla çarpışırken sınır birliklerimizin cephanesi tükenmiştir. Çare aranmaktadır. Askere cephane göndermek gerekmektedir. Yaşları henüz 12 ve 17 arasında değişen Vanlı çocuklar bu göreve gönüllü olurlar. 120 küçük kahraman cephaneyi küçük bedenlerine yüklerler ve yoğun kış şartlarında, dağlarda gece gündüz ilerlerler. Film bu 10 isimsiz kahramanın olağanüstü yürekliğini ve kendilerinden beklenmeyen büyüklüklerini anlatıyor.

Mad Money (2008)

electro | 15 April 2008 12:22

Mad Money
Mad Money

Bridget evini kaybetmek üzere olan umutsuz bir ev kadınıdır. Yaşantısını normal düzeyde devam ettirmek istediği süre içerisinde kocasıd a işten çıkartılınca iyice çöküntüye uğrar. Bir iş bulup çalışmak ister fakat hep ev kadını olduğu için elinde bir mesleği bulunmamaktadır.

Bür süre sonra anca bir bankada kapıcı olarak işe başlayabilen Bridget kendisi gibi ümitsiz 2 tane daha kadınla tanışır bankada.

Hayatını mutlu mesut devam ettirmek için çalışan Bridget ve arkadaşları çareyi çalıştıkları bankayı soymakta bulurlar. Lakin her amerikan filminde olduğu gibi bu banka da (Federal Reserve Bank) dünyanın en korunaklı ikinci bankasıdır.

LİSELER ARASI KISA FİLM YARIŞMASI

cemazulevvel | 15 April 2008 09:26

kısa film yarışması
kısa film yarışması

‘Liseler Arası Kısa Film Yarışması’Türkiye’de lise öğrencilerine hitap eden tek ulusal kısa film yarışması.
Yarışmayı İstanbul Lisesi düzenliyor ve öğrencilere daha genç yaşlarında sinema sevgisini kazandırmayı amaçlaması bakımından önemli bir yarışma. Yarışma, yarışmacıların çektikleri filmlerin yurt çapında çeşitli festivallerde ve okullarda gösterimine de olanak sağlıyor.
Yarışmaya son katılım tarihi 9 Mayıs 2008 olarak belirlenmiş. Ödül töreni ise
5 Haziran 2008 Perşembe gecesi yapılacak.
Seçici kurulda kimlerin yer aldığını ya da yarışma ödüllerinin
neler olduğunu buradan ve buradan öğrenebilirsiniz.

KING OF CALIFORNIA

linet | 15 April 2008 09:01

Yönetmenliğini Mike Cahill’in yaptığı filmin çok sıcak bir hikayesi var… Bir süre akıl hastanesinde yatan Charlie hastaneden çıkar ve kızı Miranda’nın yanına yerleşir. Hastaneden çıkar çıkmaz yüzerek gelen Çinlilerden bahseder ve hala hasta olduğunu düşündürür. Charlie’nin bir definenin peşinde olması ve Miranda’yı buna inandırması ile hikaye devam eder. Bir yanınız define hikayesine inanmak isterken, bir yanınız hala bu adam akıl hastası, kızı da sürüklüyor bu girdaba diyor. Miranda da aynı durumda; bazen babasının hikayesine öyle bir kaptırıyor ki kendini, bazen ise her şey anlamsız geliyor. Tıpkı hayat gibi; bir yandan mucizelere inanmamız, bir yanda da aslında mucizenin olmadığını dehşet içinde farketmemiz gibi.

Film bazen durağan bir tempoda ilerliyor, çok sürprizli biten bir sona sahip.
Ayrıca Michael Douglas’ı hiç böyle görmediniz, “Temel İçgüdü” filmindeki hali ile tamamen zıt bir karakter… Rolünün hakkını her zamanki gibi veriyor..

Ben sevdim…

A Bittersweet Life (Acı Tatlı Hayat)

agurbuz | 15 April 2008 00:40

Acı Tatlı Hayat
Acı Tatlı Hayat

ülkenin ileri gelen mafya babalarından birinin otelinde müdür olarak çalışan kendi halinde bir adamın başına gelenleri, insanların sınırlarını zorlarsanız neler olabileceğini ve hiç aşkı tatmamış bir insanın yalnış insana aşık olunca düştüğü durumu anlatıyor. kore sinemasını sevenler için iyi bir alternatif.

fragmanı seyredince aşırı şiddet içeren bir film olarak algılayabilirsiniz ama seyrederken gözlerimin yaşardığını itiraf edeyim.

Cennet

menese | 15 April 2008 00:31

Filmin konusunu kısaca özetleyecek olursam: Sevgili annesinin ölümüne küçücük yaşta maruz kalarak önemli bir travma yaşayan ve bu nedenle akli dengesini yitiren Can, artık 29 yaşına gelmiştir.
İçinde bizim de bulunduğumuz âlemde babasıyla sorunları olan; kendi hayal âleminde kurduğu cennette ise annesiyle gayet mutlu olan; genel olarak bakınca da halinden oldukça memnun yaşayan genç bir adamdır Can. Ya da kendine yakıştırdığı adıyla A..
Ancak o bir hastadır ve onun bu memnuniyeti biz akıllılarca hiçbir anlam ifade etmemektedir.. İyileştirilmeli ve -hepimiz gibi- sağlıklı bir birey olarak toplumdaki saygın yerini almalıdır..

***

Vesaire Vesaire…

ggecim | 14 April 2008 23:32

Tunç Başaran’ın son filmi olan Vesaire Vesaire, sağlığı bozulan ve aniden yaşadığı ortamı terketme ihtiyacı hisseden yazar Arda Başar’ın,gittiği kasabada karşılaştığı insanlarla olan ilişkilerini ele alıyor. Ölüme yaklaşan bu karakterin yeni tanıdığı insanlarla olan sıcak ve hayat dolu ilişkisini ele alan yönetmen, sade bir anlatım tercih etmiş. Başrollerde Rutkay Aziz(Arda), Roksan Lülü(Eda), Aliye Uzunatağan(Canan), Taner Barlas(Rıfkı), Eser Ali(Kazım), Bülent Kayabaş’ın rol aldığı film sinemalarda.