bildirgec.org

sevgi hakkında tüm yazılar

Her çağın trendi “Aşk”

yavuz ile | 25 October 2009 14:36

Gazetelerin pazar eklerinde mutlaka okunan bir sözcük tür “Aşk” Her dizinin her şarkının her kiitabın vazgeçilmezi, bir yandan da kimse tarafından tarif edilemezi olmuştur “Aşk”.
Bugün ben “Aşk”ın popularitesinden değil değişen kimliğinden bahsetmek istiyorum. Daha doğrusu, değiştirilmeye çalışılan kimliğinden. Günümüze yansıyan halinden…

İki genç düşünün… birbirlerinden kopamayan, her anı beraber geçirmek isteyen, ellerinden telefonu düşürmeyen, birilerini gördükçe yürekleri pır pır eden. Bir de düşünün ki aradan biraz zaman geçiyor ve cep telefonu mesajları azalıyor, arkadaşları arasında gezen dedikodular onları birbirine düşman edebiliyor. Birbirlerini başkalarının sözleriyle kıskanıyorlar. “Senin ki geçen gece xyz deydi haberin var mı!!” lar…

gidene ağıt-1

terre | 15 October 2009 18:49

yokluguna çizgi çektiğim bir yolcusun sen
kanım akarda akar gider uzak yollara
sarhoşuyum aşkın öyle doluyum anlatamam sana
şarkılar dinliyorum sen yoksun diye
gelirsen ışıkları kapamadım hiç
gitveya gel ama asla beni unutma
bende senş unutmayacağım
canım çok yanıyor anla artık
hadi gel diyorum duy artık

gel hadi gel diyorum hep
akşamları sıkılıyorum sen yokken
bu duygusal gecelerde öleceğim bir gün
bana bakmazsın biliyorum
belki bakarsın bilemiyorum
gel artık
seni bekliyorum
sende beni bekleme
ben gelemem diyorum

sana doğru

Alperun | 06 October 2009 18:14

gözlerin’de yaşıyordu
bir yalandı belki,
fakat;
özlemi’nde taşıyordu
tüm gerçekliği
ve geleceği,
sana dair
bir kalbi,
kaderi,
ve seninle doğacak
ve hiç batmayacak
bir günün hayalini
düşünüyor,
düşlüyordu
senden arta kalan
bir ben.
sözleriyle aşıyordu
aşkın hudutlarını,
açmıştı kanatlarını
sana doğru
uçuyordu.

Mustafa Nuri Paşa

dimoedes | 16 September 2009 10:16

Dün gece bir arkadaşımın tavsiyesiyle Dinle Neyden filmini izledim. Filmde Osmanlı, Mevlana, saray, aşk gibi konular işlenmişti. Film çok keyif verici ve alınacak derslerle doluydu. Ana karakter Dede Efendiydi yani Mustafa Nuri Paşa‘ydı. Tosyalı Nuri paşa olarak da bilinir. Asıl adı Seyyid Mustafa Nuri Paşa’dır. Mansuz zade ailesine mensuğ olup 1824 yılında İzmir’de doğumuştur. Osmanlı’da bir çok görevlerde yer almıştır ve 4 ciltlikNetayic ül-Vukuat adlı bir eser de yazmıştır.Film esnasında geçen konuşmalardan aklımda en çok yer eden ‘Hayatı öğrenmenin iki yolu vardır; Biri uzun olan kitaplardan, diğeri ise kısa olan sevmekten geçer’di. Mevlana’ya, Osmanlı’ya, sevgiye, saygıya, görev aşkına dair gibi kavramların çok iyi anlatıldığı bu filmi izlemenizi ve Tosyalı Paşa’yı daha iyi öğrenmenizi tavsiye ederim.

hep kedi hikayelerimi yazmak istemiştim kısmet bugüneymiş

nazokiraze | 08 September 2009 11:18

Nil Karaibrahimgil’in Seviyorum Sevmiyorum şarkısını dinlerken kızım anne Kötü Kedi Şerafettinkim ki deyincik, bugün kedili anılarım geldi ,dolayısıyla yazım da geldi.

İlkokuldaki kedi ameliyat etme hikayemi bilenler bilir yazmıştım, sonrasında zaten kedilere onları ameliyatla iyileştirmeyecek kadar daha az sevgi besledim, Alex adlı alacalı bulacalı yavruyu sokakta tirtir titrerken eve getirirken annemin asla ve asla onu eve sokmayacagını gerekirse evi terkedecegini bile bile şansımı denemek istedim.Kızkardeşime hamile olmanın verdigi ve bizce çok tuhaf olan bir anlayışlılık örnegiyle razı geldi annem Alex’e ama asla evden içeri girmeyecek, giriş katında oturdugumuz Cihangir semtindeki evin bahçe kısmında ona yatak,döşek,kap,kacak ayarlayacaktık.(Cihangir insanları kedilere çok düşkündür belki annem komşulara yaranmak için kabul etmişti)

Bu sıska mıymıntı Alex annemin sevgisini kısa zamanda kazandı çünkü o da benim gibi ufak tefek ve iştahsızdı ama eve asla giremedi, kış gelince annem yurtdışına gittiginde her zamanki kalış yerimiz olan teyzeme yollanırken mutluydum çünkü kuzende aynı yaşlarda bir kedi bulmuş bir aydır bakıyordu.

Benim kedi ne kadar narin, kibar ve iştahsızsa kuzenin kedisi Meraklı o kadar arsız, hareketli ve oburdu ,melun şey kuzenin paraya kıyıp almadıgı mamaları bilmez ne versen yerdi, biz oraya göçünce zavallı kedimin rızkını mideye indirip dururdu.

yakışıksız ama sempatik

taha3045 | 07 September 2009 10:44

Yakışıklı değil ama sempatik

Yakışıklı değil ama karizmatik

Yakışıklı değil ama romantik

Gibi cümleler aslında yakışıklı değil ama bankamatik demekmiş gibi geliyor bana. Hadi yakışıklı olmayabilir adam komiktir, eğlencelidir, duyarlıdır, anlayışlı ve sevecendir, yakışıklı bir erkekte bu özelliklerin hepsini bir arada bulunması nedense imkansızken yakışıklı olmayan bir adamda bunların hepsi vardır , ayrıca büyük bir tesadüf eseri birde bu adam zengindir, ne tesadüf değil mi? Hatta adam o kadar iyi özelliklere sahip ki göbekli, şişman,kel, görgüsüz hatta evli olması bile engelleyemez bu büyük aşkı.

geç olsun güç olmasın

nazokiraze | 03 September 2009 13:03

 A Country Wedding, 1951,
A Country Wedding, 1951,

Hayatta hiçbirşey için geç değildir cümlesini gözümüzün içine sokan Grandma Moses ( büyükanne Moses olarak bilinir) yetmişinden sonra yapmaya başladıgı kırsal sahneler içerikli naif resimleri ile önceleri beş-on dolara satılan tabloları ile dünya çapında yer edinmiştir. Öldüğü zaman olan yüzbir yaşına kadar resim yapmıştır.
Bir çiftlikte yaşadıgı eşi öldüğü zaman çokça boş vakti kalır hayatında, bu vakitlerde yaptığı resimler bir eczanenin vitrininde sergilenmeye başlar ,yaptığı resimler Newyork Sanat Galerisi’nde sergilenmeye başlaması onun resim yapmaya başlamasından 9-10 yıl sonrasına rastlar.Artık çok bilinen bir amatör ressamdır Anna Mary Moses ama onun bu kadar ünlü olmasında yaptıgı eserler kadar resim yapmaya yetmiş yaşından sonra başlamasının da büyük payı vardır.(ölene kadar 1500 resim yapmıştır)

 A Country Wedding, 1951,
A ,

Stradivarideğeri milyonlarla ölçülemeyen kemanlarının en mükemmellerini yapmaya başladığında altmış yaşındaydı.Krallardan, ünlü sanatçılara kadar keman siparişi alan ünlü müzik aleti yapımcısının son zamanlarında bile atölyesine kapanarak çalıştıgı anlatılır. Yaptıgı aletlerin sırrı hala yakınları tarafından bile çözülememiştir, kemanlar üniversitelerde araştırma konusu olmuş derinlemesine incelenmiştir ve Stradivarius o ailenin markası haline gelmiştir.

Beyaz Kuğu…

belesh | 03 September 2009 10:56

Siyah, siyah, siyah...
Siyah, siyah, siyah…

Her geçen gün benliğimi ele geçiyordu. Ne kadar kaçmaya çalışsam, ne kadar ondan uzaklaşsam sanki daha yakınıma geliyordu. Acaba kurtuldum mu diye her arkama baktığımda, benimle birlikte yanımda olduğunu görüyordum. Ayakları olmayan, havada süzülerek yanımda bana eşlik eden bir ölüm meleği edasında.

Gülümsüyor musun bana yoksa? Halime mi gülüyorsun yoksa adi şerefsiz? Bırak artık peşimi, korkuyorum işte senden.

Boşanmak ve Erkekler

vatanda | 28 August 2009 15:45

Şu son zamanlarda yaşadıklarıma dikkat ediyorum da. Boşanmış bir erkek bu dünyada gereksiz galiba. Anlamıyorum da aslında insanlar neden bu kadar tepkisel. İnsanca davranmak dürüst olmak neden bu kadar kötü oldu bu dünyada. Görüstüğüm insana bosandıgımı 26 yasında oldugumu v.s yazınca sanki canavar görmüş gibi kaçıyor ya. Benimle aynı durumdaki bayanlar artık kendilerinden oldukça büyük beyler istiyorlar. Ordan da yaş yüzünden kaybediyorum. 🙂 aten ev işleri yemek bulaşık sıkıntı. Ha allahtan temizlikçi geliyor da rahatım fazla kasmıyorum. Birde boşanmanın verdiği dertler var. Sürekli içinizden bir parçanın koptugunu içinizde sürekli acı veren bir boşluk oldugunu düsünmek. Dışarıdan gelen tepkilerde sokağa bile cıkmak istememek yemekten içmekten sogumak bunlardan sadece birisi. Allahtan iyi bir işim iyi bir gelirim var. En azından su dönemimde yıllık izin alarak kendimi toplayabiliyorum. Yinede anlamadım olan. Neden boşandıktan sonra siliniyoruz. Şerefsizlik yapsak herkez peşimizden koşar insan gibi düzgün birisi ile tanışıp hayatıma ömür boyu giricek birisini instemek daha dogrusu karşındakinden bunu istemekse yanlış olmuş. Ya bu ülkede dediğim gibi bayan kalmamış yada ben gerçekten bir canavarım. 🙁 Burdan herkeze diyorum benim gibi gerçekten boşanmak zorunda kalmazsanız sakın bosanmayın Çok zor. iyi günler.