bildirgec.org

şehir efsaneleri hakkında tüm yazılar

Can Baba

NuMB | 06 March 2002 10:19

Bu bahsi geçen Can Baba, Duygu Asena hikayesi Can babayla ilgili anlatılan hikayelerden sadece biri ve en yaygın olanı sanırım… Ben de defalarca değişik kaynaklardan duydum. Ben de bir iki hikaye daha var, biri şu; Can Baba bir üniversitenin paneline katılmıştır (ilk duyuşumda ODTÜ idi, daha sonra başka bir iki başka üniversite adı da duydum), öğrenciler el kaldırarak söz alıp Babaya sorular sormaktadır. Bir süre sonra bir kız öğrenci söz alır ve “Sayın Yücel şiirlerinizde kadını bir meta olarak yansıttığınızı düşünüyorum, acaba gerçek hayattaki Can Yücel kadınlar hakkında ne düşünüyor?” diye sorar. Usta şairin tepesi atmıştır şiirinde kadına meta olarak baktığının düşünülmesi abesle iştigaldir diye düşünür belki de ve o meşhur homurtusuyla açar ağzını “Kadınlar hakkında hiçbir şey düşünmem, sadece sikerim”. Doğruluğu konusunda bir fikrim yok ama ne mutlu ki Baba’yı tanıma fırsatı bulan ben, ona bu hikayeleri çok yakıştırıyorum, tam da böyle bir adamdı çünkü…

yağmur yağar ıslanırsın

duy | 06 March 2002 10:19

Yağmur yağar ikene dikkat ettim, sular yağmurnuumun üstünden kayıp pantolumu ıslatıyor. Bu bağlamda, açısal damla düşümünü dikkate alıp yürüyorum. Fakat düşen tanelere bakim derken yüzüm ıslanıyor. Fazla ıslanmiim koşim diyince paçalarım sırıl ve sıklam oluyor. Bir çardak altında bekleme kararı alınca orada bekleyenlerin ‘nasıl da yağıyor mübarek’ şeklindeki deli muhabbetine maruz kalıyorum. Kendilerine ‘evat ne kadar garip değil mi’ diye cevap verince suratıma kötü kötü bakıyorlar. Yağmur olayını bi şekilde çözmek lazım.

As If

duy | 26 February 2002 15:51

lanet olası canınızın sıkkın olduğu zaman o lanet olası canınız sizi sıkar. bir çok küçük ayrıntı birikmiştir ve sizi kemirmektedir: 1. siz masum bir şekilde yaşarken biri bir hareketle hayatınızda yer almak için talepte bulunur: hah !tamam sizinde aradığınız budur zaten; onun gelip hayatınıza girmesi. öncesi de siz onu tanıyorsunuzdur ve muhtemel biridir lakin daha önceki kötü rastlantılara dayanarak gözünüzü alıcı konumuna getirmemişsinizdir. talebine olumlu yanıt verirsiniz. tam iyi şeyler olacakken ulaşılamaz olur o , Then o istemez olur. ve yine gider. bitti! 2. rahatlık burdaki birçok insana battığı gibi size de batmaktadır. 3. salak proföser her hafta bir sunum yapılacak diye tutturmuştur. oysaki kendisi 25 yıldır sadece kesici uçların formüllerini bile daha tam olarak birimleriyle tahtaya yazarken dahi zorlanmaya devam etmektedir. 4. yaş yaşlanmaktadır. ve siz hala odanızın duvarlarını istediğiniz renklere boyayamıyorsunuzdur. kan kırmızısı gerçekten iyi bir renk olurdu oysaki.onun yerine kırmızı bir spor ayakkabı aldım. 5. metroda yoyo sallayan tip kadar kaygısız bir yaşam sürmemişsinizdir. ve hala onlar win the race! 6. hissizlik en az hissetmek kadar acı vermektedir hala. ve insanlar hep boş boş konuşur. 7.başkaları başka şeyler isterken sen niye sadece mutlu bile olamazsın. 8. yüzündeki sivilceler yine azmıştır. acaba nedir bunlara sebep. 9.lanet olası binlerce sebep resetlenmeden devam eder gider, bilgisayarda. sil tuşunu denemişsinizdir oysaki daha önce. ama onları sildiğinizde bilgisayarın “D”sindeki programlar zarara uğrar diyor size karşı ekran. yani imkansız mıdır şimdi!

Nuri Alço Revival Organization

olhor | 27 January 2002 04:24

İstanbul Anadolu yakasında oturanlar mutlaka farketmiştir (karşıda fazla yok galiba)bir kaç aydır duvarlarda Nuri Alço yazmakta. Maltepe ve Bostancı’da şahit olduğum bu mesele ilgimi çekti arkadaşlarla yapılan “kim yazıyosa helal olsun” muhabbetinden sonra eve geldim araştırdım, buldum. Eylemleri‘nin bir listesi var burada, fotoğraflarda mevcut. Bildirileri bile var oldukça ciddiler yani, hatta biraz fazla ciddiler gibi. Evet bu gizemde çözüldü. sıradaki.

NapalmeR’in Anıları

napalmer | 18 January 2002 02:00

Edebiyat sınıfları deli olur. Malumu öğrencileri daha da delidirler. 6Ed-B öğrencisiyken (6 sene evvel ) edebiyat dersi öncesi bir idda sonucu Erdal en üst kattaki cam dan saa isemeye basladı. 2 zil var. Biri bize, biri hocaya…Calan çalmış gelen bir anda gelmiş…O sırada Erdal’ın melekleri konumunda olan bizler bir anda tüymüş… Hocaya arkası dönük te olsa meret kes dedin mi kesilmiyor. Heleki en tazyikli anında imkan mı var. Pantolona ve pencereye haksızlık olmasın, çabuk içeri soktu. Sol bacak sırılsıklam. Ders sonunda sınıfa yayılan acı amonyak ise gülmekten karnımıza ağrı girdiğinden fazla sezilmedi.

paramparça…

nikita | 28 December 2001 20:28

yüreğim paramparça oldu,yerlere saçıldı;bir tek sözünle…bırak,orada kalsınlar,toplama! üzerinden geçtiğim her an insanların bana neler yaptığını hatırlayacağım…bundan böyle kalpsiz yürüyeceğim,yalnızca…ta ki,biri kendi kalbinden bir parça verene kadar!işte o an yaşamaya tekrar başlayacağım,ve yeniden seveceğim…

çizgi film

raindown | 06 October 2001 17:00

Hayatın bir çizgi film olduğunu düşününerek yaşayanlar var. ve bazen, ben de onlardan biri oluyorum galiba. üzerimizden bir silindir geçip yola yapıştığımızda, birileri bizi spatulayla kazıyıp ağzımıza pompa takarak tekrar şişirse ve eski halimize dönsek güzel olurdu belki. ama olmuyor işte.