stumbleaudio servisi tıpkı pandora ve last.fm gibi. yalnız tek farkı daha önceden ismini hiç duymadığınız, bağımsız sanatçıların burada yer alması. site, 120.000 sanatçı ve 2 milyonun üzerinde şarkı barındırdığını söylüyor.
Last.fm, Ocak’ta duyurduğu sanatçı telif programı’nı bugün uygulamaya başlıyor. Bundan sonra şarkılarınızı Last.fm’e yollayabilecek ve şarkılarınız dinlendikçe para kazanacaksınız!
Bu sisteme katılmak için göndereceğiniz şarkıların tüm haklarının sizde olması gerekiyor. Eğer şarkılarınızın telif haklarını daha önceden bir başka müzik şirketine devretmişseniz sisteme o şarkılarla katılamıyorsunuz.
Cam Ocağı, Riva Deresi kıyısında kurulu, yeşillikler içinde bir cam ve sanat merkezi olup, cam sevgisinin Türkiye ve dünyada yayılmasına katkıda bulunmayı amaçlıyor. Cam Ocağı kampüsüne ulaşmak için Beykoz Sultaniye’den hareket eden 137 no’lu Beykoz-Riva-Cumhuriyet Köyü belediye otobüslerine binmek gerekiyor. Kampüs olanaklarına buradan ulaşabilirsiniz .Cam ocağında kullanılan teknikler ise Boncuk Yapımı,Cam Üfleme, Emay(Mine) ,Füzyon ,Kalıpla Cam Şekillendirme, Lampworking (Alevle Çalışma) ,Mixed Media (Karışık Malzeme) ,Raku ,Sıcak Döküm ,Cam Boyama ,Neon ve Art Clay.Bu teknikler ile ilgili detaylı bilgileri ve daha fazlasını buradan bulabilirsiniz.Bence çok eğlenceli bir uğraş.Atölyelerde kullanılan dil İngilizceymiş.Biraz İngilizce bilmeniz gerekiyor.Eğitmenlerin çoğu yabancı olmakla birlikte kendi alanlarında da oldukça başarılılar.Özgeçmişlerine de sitede yer verilmiş.İki haftalık atölye çalışmaları için katılım ve konaklama ücretlerini pahalı bulsam da zamanım ve daha çok param olduğunda denemek isterim.Beğendiğim camdan yapılmış eserlerin resimlerini de sizlerle paylaşmak istedim.Bu renkli harika objeler aslında vereceğimiz paraya fazlasıyla değeceğini ve böyle bir eğitimden sonra bizimde benzer çalışmalar yapabileceğimizi gösteriyor.Benimde bu yazımla insanların faydalı bir uğraş edinmesine katkım olmuş olun.
fotoğraf sanatçısı Joshua Heineman, eski resimleri yeniden canlandırıyor ve onlara yeni bir hayat veriyor.
sanatçı, orjinal resme fazladan bir boyut ekleyerek ve kısa bir gif çalışması yaparak herhangi bir fotoğrafı 3-boyutlu bir fotoğrafa çevirebiliyor. gittikçe genişleyen arşivinde bulunan harika çalışmalardan birkaç örnek:
sanat‘ın ne olduğunu açıklamaya yönelik ilk yazımda sormuştum “sanat nedir?” diye. bildirgeç kullanıcılarından azımsanmayacak derecede hoş cevaplar aldım;
ilk olarak zee bir öneride bulundu ve konuyu ‘nedir?’ şeklinde değil ‘ne değildir?’ olarak tanımlamalıyız, dedi. ekinoksah‘ın tarifi farklıydı, aslında sanat insanın içgüdüsüdür, dedi ve ekledi: “Sanat kendi kendine olan şeyleri ‘ben yaptım’ demektir.” sanat nesnel olarak algılanmayan şeyleri tanımlama taraftarı olmamaktır, diyen theaob konuya farklı bir boyut kazandırdı. agurbuz, biSGen, samethings, gockmens, Kreston bu konuda fikirlerini bizlerle paylaşan diğer kullanıcılar.
susam sokağını bilmeyen, bilip de sevmeyen hemen hemen yoktur sanırım. Sanatçı ve yazar Joel Schick de seviyor olacak ki, susam sokağı temalı, “ünlü eserlerin parodileri” başlıklı oldukça eğlenceli bir galeri oluşturmuş. sanatçı bu galeride, susam sokağı karakterleri ile ünlü ressamların en bilinen tablolarını yeniden resimlemiş.
edi ile büdü, minik kuş, kurabiye canavarı ve diğer karakterler ile salvador dali, da vinci, picasso, matisse, munch, duchamp, warhol gibi ünlü ressamların tablolarını bir araya getirmiş ve de hoş bir online sergi ortaya çıkarmış.
Steven J. Backman biraz farklı bir sanatçı, bir heykeltraş. eserleri bilidik şeyler fakat kullandığı malzemeler alışılagelmiş tipten değil. oluşturmak istediği şeyleri kürdanlar kullanarak yapıyor. Öyle 100-200 falan değil her eserinde binlerce kürdanı büyük bir ustalıkla istediği yere yerleştiriyor ve ortaya gerçekten değerli çalışmalar çıkıyor. İşte onlardan bazıları:
günümüzde sanat için soyunacak birileri kolaylıkla bulunabiliryor, peki ya sanat için ölecek birileri..
bulunabileceğini pek sanmasam da bu şekilde düşünmeyen alman sanatçı gregor schneider, sanat adına ölecek bir gönüllü bulmak için aramalara başlamış bile.
sanat için ölmeyi kabul eden insanları bulacağına emin olan sanatçı bu arayışını ise,
17 mart 2008’de isveçli sanatçı Erik Nordenankar nakliye şirketi dhl ile çanta içerisinde bir gps yolladı. Erik seyahat ile ilgili tüm bilgileri; nereye hangi sırada gideceklerini yetkilelere verdi. 55 gün sonra bu çanta erik’e geri döndü. GPS, çantanın seyahat noktalarını ve izlediği güzergahı kaydetti. Sonuç olarak ise böyle bir resim ortaya çıkmış oldu. Kaynak
ortaya çıkarmış olduğu sıradışı eserler nedeniyle bazı kesimler tarafından “soytarı mı yoksa sanatçı mı” şeklinde düşünülen, çağdaş sanatın önemli isimlerinden biri olan Maurizio Cattelan, 1960 yılında İtalya’nın padova kentinde doğmuş.
Sanat egitimi almamış olan ve aslında mobilyacı olan sanatçının tartışmalara yol açan eserleri gerçekten görülmeye değerdir.
New york’ta bulunan modern sanat müzesi gibi dünya çapındaki seçkin müzelerde solo sergiler düzenleyen sanatçı, alakasız mekanlarda ve oldukça gerçekçi olan eserleri ile görenleri hayrete düşürmekle ünlüdür. Bunlardan en bilinen çalışmaları ise göktaşının altında ezilmiş olan papa, diz çöküp dua eden Adolf hitler, Frank & Jamie vb.
Sanatçı son olarak sanatını İtalya’nın Milano kenti sokaklarına taşımış ve boyunlarından asılmış olarak ağaçta bulunan üç küçük çocuğu izleyicilerine sunmakta. Bu son çalışması ile ilgileri üzerine çeken sanatçı, bu çalışmasıyla çocuklara uygulanan şiddete dikkat çekmeyi amaçlıyor.
