bildirgec.org

rüzgar hakkında tüm yazılar

Tutulma ne demektir?

tentena | 15 March 2008 19:43

Bir gökcismi ile gözlemci ya da bu gökcismi ile onu aydınlatan güneş arasına başka bir gökcismi girdiğinde, söz konusu cismin, gözlemcinin bulunduğu yere göre geçici olarak gözden kaybolması durumuna “tutulma” denir. Güneş’in aydınlattığı Yer’in gölgesi, uydusu Ay’ın üzerine düştüğünde Ay tutulması, Yer ile Güneş’in arasına giren Ay’ın, Yer üstüne gelen Güneş ışınlarını engelleyerek geçici bir karanlığa uol açması durumunda ise Güneş tutulması meydana gelir.

Parçalı Güneş Tutulması
Parçalı Güneş Tutulması

Fotovoltaik Yapraklar

emsvizyon | 03 March 2008 10:34

hani kimi zaman tv’ler de vs gördüğümüz yanları sarmaşıklı evler vardırya, hah işte ondan ilham alınarak hazırlanmış bu projeyi gerçekten ilginç ve yararlı buldum…

binanın en çok rüzgar ve güneş alan kısmına bir sarmaşık yığını gibi kaplanan bu fotovoltaik yapraklar, hem güneşi hem de rüzgarı kullanarak enerji üretiyorlar…

diğer kaynaklar; 1 2

Yenilenebilir Enerji Kaynakları

mahirgul | 18 February 2008 13:03

Aman petrol canım petrol diye şarkı bile yaptığımız fosil yakıt kullanımı doğayı daha da ötesi hayatımızı tehdit eder noktaya gelmiş durumda.

Burada zaten bilinir durumda olan bu sorunları tekrarlamak niyetinde değilim. Daha temiz bir çevre ve daha yüksek hayat standartları yakalayabilmek için yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak en akıllıca yöntem gibi görünüyor. Bu konuda bir kanunumuz bile var.
Ülkemizde kullanım alanı olan rüzgâr çiftlikleri yenilenebilir enerji kaynaklarının en gözdelerinden biri. Karayel, Keşişleme, Kıble, Lodos, Poyraz ve Yıldız gibi değişik isimler vermişiz bu rüzgâr adını verdiğimiz hava akımına.
Dünyamızda kuzey ve güney yarım kürelerin ekvatora göre daha az ısınması sonucunda sıcak havanın daha soğuk olan yönlere doğru akmasıyla oluşan hava akımlarının hepsine rüzgâr diyoruz.
Maliyeti nükleer ya da fosil yakıtla çalışan tüm sistemlere göre neredeyse bedava denebilecek kadar az olmasına rağmen bu konuda Türkiye’de çok fazla aşama kat edilememiş olması can sıkıcı bir durum. Türkiye’de rüzgârdan elektrik üretilen 3 yer var bunlardan 2 tanesi İzmir Alaçatı’da bir tanesi de Bozcaada’da (Daha başka var mı? Varsa uyarırsanız sevinirim).

Dünyanın en büyük rüzgar türbini

webdedektifi | 06 February 2008 16:52

Enercon adlı şirket “e-126” adını verdiği dünyanın en büyük rüzgar türbinini kullanmaya başladı. 126 m uzunluğundaki bu türbin 7 megawatt elektirik üretebiliyor . Bu üretim yaklaşık 5000 tane evin ihtiyacını karşılayabiliyor. e-112 modeline göre daha kolay ve kuruluma sahip. Kaynak

Bir Adam

pilli pati | 25 January 2008 01:54

Kar serpiştiriyordu fena halde…

Esen rüzgarın şiddetiyle, tanecikler yön değiştirerek yüzümü yalıyorlardı, bazısı yanaklarıma, alnıma yapışıyor, kimi ise kirpiklerimde takılıp kalıyordu.

Hava feci soğuktu. Dünyanın bütün düzensizlikleri kar taneleri gibi yavaş yavaş hayatıma birikiyordu. Hiç bitmeyen bir koşuşturmanın gönüllü üyesiydim. Dünyanın hızına yetişemiyordum! İnsanlar içinde yaşamadıkları şartlar hakkında ne kadar da kolay fikir yürütebiliyorlardı: Şaşıyordum.

Google Map’de Hava Durumu

sekanet | 16 January 2008 19:24

google map biraz daha zeki hale geldi. google weather.com hava durumu kanalı ile işbirliğine giderek google map ile etkileşimli bir katman sunuyor. Böylece haritaya bakıldığında bölgedeki hava durumuyla ilgili bilgileri de öğrenebiliyoruz.

google map - weather.com
google map – weather.com

Aynı zamanda haritadaki hava durumu baloncuğuna tıklarsanız bulut durumunu, nem oranını, rüzgar hızını ve yönünü gibi bir çok hava durumu bilgisini elde edebiliyorsunuz. Peki bu bilgilere nasıl ulaşacaksınız.

Sanrı

proksima[pilli_silinen_hesap] | 01 December 2007 16:35

Günboyu binmeye tereddüt ettikten sonra buradaydı işte. Kursak derdi ağır basıp, içine işlemiş deniz korkusunu yenmiş, feribotun Harem’den kalkan son seferlerinden birisine binmeye cesaret etmişti.
Trenlerin tempolu süratine alışmış yorgun ayakları, daha attığı ilk adımda devasa ataletiyle bu yekun metal gövdeyi yadırgayıverdi. Soğuk rüzgar denizin yüzünü buruşturup, küpeşteden birkaç aracın olduğu geminin kıç tarafında doğru esti. Hissettiği ürpertiye aldırmadan, hızlı adımlarla feribotun sol kenarından ilerleyip, dar ve paslı merdivenleri takip ederek yukarıya çıktı ve yolcuların olduğu bölüme doğru yürüdü. İçeridekiler, sadece oradaki kalorifer petekleri çalıştığı için yolcu salonunun sağ tarafında toplanmışlardı. Göz göze gelmemek için farklı yönlere dönmüş çay içen iki kişi, ayakta dikilen bir delikanlı, bir anneyle çocuğu, koltuğa gömülmüş yorgun bir kadın, hepsi topu iki elin parmakları adedinceydi tüm yolcular. Çocuğunu uyutan anne, gözlerini karşı koltukta yatan oğlundan kaldırıp, ona elindeki iğne setlerinin fiyatını sordu. Bir diğeri bir örnek aldı. İnceleyip geri verdi .

Hırçın Kız…..

Dejavuu88 | 14 November 2007 01:59

Hırçın kız kafasını dinlemek üzere çayırlara doğru bir yürüyüşe çıkmıştı.Herşeye “evet” demesi onun hayatındaki dönüm noktalarının en önemli unsurlarından biriydi.”hayır” demek gelmiyordu elinden.Bu onu öyle sarsıyordu ki zaman zaman kendinden nefret etme aşamasına bile varıyordu.Kıramıyordu kimseyi,hemde hiç kimseyi…
Elinde olmayan birşeydi bu,yaradılış meselesi yani.Herşeye rağmen evet demesi,sonucunun iyiye varmadığı,varamayacağını bilmesine rağmen buna yenik düşmesi çıldırtıyordu onu.Ama buna karşıkoyma gücünü bulamıyordu kendinde.Ya da bulmak mı istemiyordu?
Evet orası sonsuza değin bir sır olarak kalacaktı.Hem ailesi için belki de kendisi için bile.Bu ızdıraptan biraz olsun kurtulabilmek için çayırlara doğru bir yürüyüşe çıkmıştı.Orası kendi dünyasından,daha doğrusu onun için kurulmuş,sınırlandırılmış dar bir çerçeve içine sıkıştırılmış bir dünyadan kaçış sayılıyordu.Burası umut dolu bulduğu yegane yerdi.Sevgiyi-aşkı,umudu-umutsuzluğu,sevinci-hüznü,iyiyi-kötüyü buraya odaklamıştı adeta.Herşeyi burada ölçüp tartıyor,kendince bir yerlere yerleştiriyordu.Bir çıkış yoluydu herşeyden ve herkesten.
Gitgide çoğalıp,boğulmak üzere olduğu dünyanın içinden kopuştu.”Fakat unutmak!”
Yo işte o değildi.Birbirinin sınırlarını aşmasada bu iki dünya,tamamen ayrı değil aksine birbirini bütünleyen,tamamlayandı..Yarım saat kadar yürümüştü.Arada sırada ağaçların dallarının arasında esen rüzgarı ve yaprakların hışırtısını dinlemek için duraksıyordu.Aklına dönüp dolaşan düşünceleri geldikçe adımlarını hızlandırıp,koşarcasına tepeye doğru ilerliyordu.Hatırlamak işkence ediyordu yüreğine,kendi benliği altında ezilip kalmaksa bundan da beterdi.Tepeden vadiye doğru bakıyordu ve ancak o zaman evden epeyce uzaklaşmış olduğunu farketmişti.Öyle dalgındı ki bugün,bir türlü toparlayamıyordu kendisini.Hava güneşli olmasına rağmen rüzgar egemenliğini gösteriyordu.Bugünün diğer günlerden farkıysa buraya,yani şu koca gövdeli çınar ağacının bulunduğu tepeye tesadüfende olsa ilk defa gelmiş olmasıydı.Birden şiddetli bir esinti kızı dalgınlığından koparıverdi.Kız üşüdüğünü farketti,hırkasının düğmelerini ilikledi ve bir iki dakika etrafına bakındı.Ne güzeldi burası,iyi ki buraya yürümüşüm diye aklından geçirdi.Ancak aniden duraksadı.”Aptalsın sen,aptal” diye yüksek sesle bağırdı.Ses adeta yankılanmıştı ve kız, dediğini duyar oldu.Yavaşça üzerine bir ağırlık çökmüşçesine yere çömeldi,rüzgardan yüzüne dolanan saçlarını düzeltti.Bu arada gözü elindeki bileziğine takıldı,parlıyordu,şık ve çok zarifti,tıpkı bir zamanlar bunu ona veren delikanlının kız hakkındaki düşünceleri gibi..Kız herşeyin aldatıcı olduğunu düşünüyor,inanmayı artık istemediğini defalarca içinde tekrarlayıp,”aptalsın sen aptal” demekten kendini alamıyordu.Benzi solmuş,gül gibi yanaklarından yüreğinin ta derinliklerinden süzülen gözyaşlarına hakim olamıyordu.Bileğindeki bileziği bir çırpıda koparıp vargücüyle,olabildiğince uzağa fırlatıverdi.Bileziğin savruluşunu izliyordu.Onunla birlikte bitmişti!!Hem kendisi hemde yaşananlar.Kız iki büklüm olmuş,sessizce içini çekiyordu.Yüzünü kapamıştı.Herşey bundan böyle kapanmış,yeni defterler açılmak üzere bekliyordu bezgin kızı!Bilezik o savrulmadan sonra bir ağacın en altına düşüvermişti.Burada hışırtıdan dikkati dağılan genç meraklı gözlerle etrafına bakındı ve ağaçtaki bileziği gördü.İçinden gelen ses ona,onu almasını söylüyordu,ilk başta çekinip fakat sonra merakını dizginleyebilmek için bileziği almaya karar verdi.Ne zarif ve hoş diye aklından geçirdi.Nedense rüzgarın sesi bugün çok hüzünlü geliyordu,acaba..diye düşünmeden nedenini kavrar gibi oldu.Birisi ağlıyordu;derinden,acı dolu,umutsuzca..Sese doğru yöneldi genç delikanlı ve ağlama sesi gitgide yaklaşıyordu.Birden durdu ve yanındaki ağacın arkasına geçip önce bir izlenim elde etmeyi doğru buldu.Pür dikkat kesilmişti.Ağlayanın bir kız olduğunu anlayınca yaptığı hareketin doğru olduğuna inandı.Aniden ortaya çıkıp ”neyiniz var” demek aptalca olurdu…Kızın sesi kesildi ve yüzünü yavaşça göğe doğru kaldırdı.Rüzgar bugüne egemendi.Cebinden bir mendil çıkarıp yüzünü sildi ve doğrulmaya çalıştı.Ayakları uyuşmuş olmalı ki ilk deneyişte başaramamıştı.Fakat daha sonra bir hışımla kalktı ve kendince yüksek bir sesle “Artık ağlamak istemiyorum,istemiyorum” diye defalarca haykırdı.Son bir damla yaş süzülmüştü yüzünden elinin tersiyle sildi.Delikanlı adeta donakalmıştı.Bu tablo mu onu öylesi etkilemişti yoksa kız mı?
Bilemiyordu.
Bildiği birşey varsada oda kızda güzellikle elde edilemeyecek bir çekiciliğin olmasıydı.Kelimenin tam anlamıyla hırçın,saf bir güzellikti ondaki,şıpsevdi biri ona anında aşık olabilirdi.Peki ya kendi?Ne hissediyordu ona karşı,geçici şeyler mi yoksa, tutkulu bir aşkın adımlarımıydı,içinde kıpırdamaya başlayanlar..”Neler düşünüyorum ben böyle” diye içinden geçirdi,saçmaladığını hissetmeye başladı.Bu ani düşünce toparlayışı delikanlıyı hızla ağacın arkasından çıkıp konuşmaya itti adeta.
“afedersiniz,sizi buralarda ilk defa görüyorum,yabancısımısınız buraların?” diye konuşmaya başladı delikanlı…….

Dev bir paraşütle gidebilen yat

Chat Noir 1 | 10 November 2007 01:24

Lafla peynir gemisi yürümüyor ancak dev bir paraşütle bir yat yoluna devam edebiliyor. Geçen yıla kadar bir yatı hareket ettirmek için güçlü motorlara ihtiyaç duyuluyorken artık büyük bir paraşüt yeterli olabiliyor.8 kişilik bir yatı hareket ettirebilen bu dev paraşüt için hafif rüzgarlar bile yeterli olabiliyor.Nedersiniz marinadaki en dikkat çekici yat sizinki olabilir.Detaylı bilgilere buradan ulaşabilirsiniz. Tasarımcısı Stefanie Krücke.