bildirgec.org

pop felsefe hakkında tüm yazılar

Sevgi Nedir ?

GeneraL | 13 May 2005 18:10

Kişi sevdiğiyle olmak ister!. Sevdiğinin hâliyle hâllenir… Sevgisi kadar, onunla yasar!. Sevginin ne olduğunu tam olarak bilemediğimiz için, çoğunlukla, “beğeni” ile “sevgi”yi birbirine karıştırırız. “Beğeni” yanında “sahip olma” arzusuyla açığa çıkar!.Bir nesneden hoşlandığında, beğendiğin şeye sahip olmak ve üzerinde tasarruf edebilmek arzusuyla yasarsın… Bu tüm mahlukatta çok yaygın bir duygudur!.

eksi ve reklamin cilki

baltutan | 30 December 2004 12:30

Suphesiz son 10 yilda gelisimi doruklara vurmus sektorlerin basinda reklam sektoru geliyor. Reklam’i o kadar kaniksadik ki artik neyin reklam olup neyin reklam olmadigini anlamak bile guclesti. TV reklamlari olsun, tek goruntu reklamlari olsun cesit cesit ustune.

Internet’in gelismesiyle internet reklamlari da revacta su gunlerde. Internet reklamlarinda cesitler daha fazla. Sayfa’nin her tarafinda singir singir oynayan flash banner‘lar mi dersiniz, yazinin icine gomulen metinler mi dersiniz. Turlu cesit reklam var. Bu reklamlar benim en caliskan eklentim olan adblock‘u vazgecilmez kilarken bunlarin her gecen gun yenisi de turemeye devam ediyor.

believe the hype

contravener-hafif | 27 December 2004 22:47

Olması gerektiği gibi olan gıdaları organik etiketleri altında 3 misli fiyata aldığımız bu günlerde New York metrosunda hummalı bir restorasyon çalışmasıdır gidiyor. Yerler tek tip ama iki renk granit karolarla, duvarlar beyaz seramiklerle, kolonlar da standart koruyucu boyalarla kaplanıyor. Zaten duvar kağıdı uygulaması yapar gibi direk yüzeyleri kaplamanın bu şehirde önemli bir yeri var. işçilik pahalı oldu için iş ne kadar önce biterse o kadar kardasınız demektir. Zaten resterasyonlarıda istasyonların bakımı kolay ve masrafsız olsun diye yapıyorlar kanaatindeyim. Bize bu kolaylıkları sağlayan teknolojik gelişmeler sağolsun.

Geriye kalan tek pislik, zamanında istasyonlara yön göstermek, istasyonu belirtmek adına yapılmış olan mozaikler. Ne hikmetse bunlara dokunmuyorlar. Etrafını kaplayıp geçiyorlar. Temizlemiyorlar bile! Belli ki zarar vermekten korkuyorlar. Oysa ki bu mozaiklerden nasibini almamış bazı istasyonlarda baskılı seramik parçaların aynı vazifeyi gördüğünü biliyoruz. Yani hem temiz ve hemde ekonomik bir çözümü mevcut.

Dövünme

winmaker | 13 December 2004 13:38

Çok hoşunuza gitti ve çince karakterlerle bezenmiş bir dövme yaptırdınız. Daha sonra bu karakterin aslında çok karaktersiz olduğunu ve manda burnundaki beyin tomurcuğu anlamına geldiğini öğrendiniz. O vakit en yakın eczaneye giderek bir paket dövmesil alıp bu beladan kurtulmamak işten bile değil.

uzlaşı kültürü

nykhaos | 10 February 2004 16:50

Internet aracılığıyla taşeronluğu ivme kazanarak sürdürülen uzlaşı kültürü üzerine bir numune

düşünce koçu sıfatlı zatı muhteremin felsefesinin çözümlemesi..

Asıl uzmanlık alanı pazarlama stratejisi olan, varlık nedeni üretmek değil tüketime teşvik etmek olan, varlık sebebini ve sınırlarını: ‘Her şeye rağmen sürdürülebilir insanlığın var olması için; Eşimin göreceği en iyi koca, çocuklarımın göreceği en iyi baba, ailemin göreceği en iyi akraba, dostlarımın göreceği en iyi arkadaş, ülkemin göreceği en iyi yurttaş, dünyanın göreceği en iyi vatandaş olmalıyım misyonu ile yaşamaktayım.’olarak betimleyen, insanları tıptansa, alternatif tıpa yönlendirerek beyinlerini işlemez bir uyuşmayla tepkisizleştirmeye davet etmeye yeltenen, bu uyumluluk muskası zatı muhteremin, ağzına yakışabilecek promosyon kampanya başlığının ‘Yaşam uzlaşı kültürü olduğuna göre, gelin dostlarım uzlaşalım. Uzlaştıralım.’olması gayet olağandır.. Varlık nedeni üretmek olan varlıklar içinse ‘yaşam’ bir uzlaşabilen sanatı değildir.. asla olmayacaktır da. Sanat ve düşünce tam da aksine gücünü ve varlığını uzlaşmamaktan alır. Öyle olmasaydı bu gün toplumu değiştirip, dönüştürmüş hiçbir düşünce akımı, hiçbir ideoloji, hiçbir devrim ve hiçbir sanat eseri varolamazdı..
Üreten için, yaşam, kimseyi rahatsız etmeyecek, uyumlu ve söz dinler bir toplum kulu olarak, dürtülerle tepkileri ‘ayarlayabilme’ sanatı değildir. Aksine yaşam, yaratım için her türlü etkiye açık olabilmek ve bu etkilerden tepkiler üretebilmek sanatıdır.
Zatı muhteremin hakkını teslim edeceğim bir nokta var ki, o da erkin yükselen değerleriyle uzlaşan herbireyi ‘cennette’ mutluluğun beklediğidir.. Zatı muhteremin ‘en iyi uzlaşanlar; dürtülerle tepkileri uzlaştırabilen kişilerdir.’ dediği topluluk, tüm ömürlerini yara almaksızın ve hiçbir iz bırakmaksızın, uyumlu, sağlıklı olmanın, kimseleri kırmamanın, hiçbir düşünceyle çatışmamanın ve doğal olarak tek bir ürün bırakamamanın kendilerine sunduğu rüşvetlerle tüketirler..
‘Elleri beyinle uzlaştıralım. Beyin sırf kendi habis istekleri uğruna elleri kullanıp, sigara içirtemesin bize. Bir mazluma vurduramasın. Açtırıp ağzımızı, gözümüzü yumduramasın. Kimseleri küstüremesin. Kimseleri üzdüremesin.’ bölümünüyse, ‘haydi şimdi bütün eller havaya’ şarkısı eşliğinde, bir türkçe barda masa üzerinde oynarken yazmış olduğundan şüphelenmemem mümkün değildir.
Bu gizli yayılmacı dünya görüşü temsilcisi zatı muhteremin sözleri, bir kulağımdan girip hiçbir bilgi zerresi bırakmadan tarih boyunca bir daha hatırlanmamak üzere öbür kulağımdan çıkmış bulunmaktadır.. Size de aynını öneririm.. simurg