bildirgec.org

öykü hakkında tüm yazılar

O küçük kitapçı

astral | 04 November 2006 18:57

Sırf onun gözlerini görmek için gene o kitapçıya girdim..
O, oradaydı. Girer girmez gördü. Gördüğünü gördüm. Umut çoğaldı… Kardeşimle kitap baktık, kardeşlimin araştırması ve benim ilgi alanıma uygun kitaplara baktık. Sorduk. Sohbet imkanı doğurduk. Doğurdu. Nereye gitsem oraya geldi. Gözlerimde mutluluk ışıkları belirdi.. ‘Kahve içer misiniz?’ dedi. ‘Olur, sağol’ dedim. ‘Ne demek, bir daha iste, bir kahve daha koyayım’ dedi. Yüzsüzlüğümü ortaya çıkarmaktan çekinmeyerek ‘Umarım o da dışarı da bir yerde olur.’ dedim.

Biraz sohbet biraz kitap kurcaladıktan ve kredi kartımın limitini dolduracak kitap aldıktan sonra ruhumdan kırıntılar bıraktıkarak çıktım o küçük kitapçıdan. Ondan. Bakışlarından. Umut etmekten..

İnternetde Türkce ilk çağdaş Azerbaycan yazarları

TinBala | 03 November 2006 08:27

Çağdaş Azerbaycan yazarlarının ortak buluşma mekanı olan www.bizimki.org artık Türkce yayınlanmağa başladı. Hatırlatalım ki, sanal alemde ilk kez çağdaş Azerbaycan edebiyat yazarlarını Türkce okuma şansınız var. Derginin amacı Azerbaycan-Türkiye edebi ilişkilerine küçücük de olsa birer katkı niyetindedir. Dergiye www.tr.bizimki.org adresinden girerek “Bizimki” genc e-dergisinin Türkce bolümünü okuyarak yorumlarınızı ekleye bilirsiniz. Derginin sloganı her şey Azerbaycan-Türkiye edebi ilişkilerin gelişmesi için…

Savaş Anı

fireoffears | 04 July 2006 16:22

Size kendim yazdığım bir hikayeyi sunuyorum.
Yorum ve düüncelerinizi yazarsanız sevinirim.
Sağolun…

Kuş cıvıltıları olmasına karşın sıkıcı bir havası olan, köknar ve çam ağaçlarıyla kaplı, gittikçe daha çok gideceğimizi düşündüren ve insanda tedirginlik duygusu yaratan bir ormanda ilerlemekteyiz.Hava çok soğuk olmamasına karşın herkes titrer adımlarla yürüyor tedirginlikleri yüzlerinden okunurcasına.O tedirgin adımlarla bir asır gibi gelen bir iki saat sonra uçsuz bucaksız ve yemyeşil olan bir ovaya çıkıyoruz.Herkes bekleyişte, o ölüm sesinin çıkacağı düdüğü bekliyorlar, belki de artık kurtulmak dileğinde hepsi o durgun,soluk gözlerinden anlaşılacağı üzere…
Bir kaç dakika sonra karşı tepeden düşman birlikleri gözükmeye başlıyor.Yaklaşıyor,yaklaşıyoruz her adımda kalp atışımız biraz daha artarken…Artık kalbimin yerinden çıkacağını tam farketmişken ölüm çukuru olan siperlere geçmemiz emrediliyor düşman gitgide büyük bir dalga gibi yaklaşırken.Ve o an geliyor, düdükkulaklarımızda çınlıyor ve herkes rabbın adını söyleyerek o müyhiş sessizliği bozan çığlıklarla saldırıya geçiyor.Kendimi kaybediyorum o anda savaş hiç bitmeyecek gibi mermiler yağıyor etrafımdan bend de etrafa bilinçsizce koşup saldımaya çalışıyorum.Bir ses duyuyorum uzaklardan, rüzgar gibi sanki bir sinek vızıltısı; ama hepsi bir anda oluyor.Bir mermi boynumu sıyırıyor ve yavaşça düşüyorum diğer çoğunun da yavaş yavaş düştüklerini görüyorken.Bulutların üstünde bir zaman dilimi hayal ediyorum, o anı yaşıyorum sanki…O anda bir kıpırtı bölüyor bu hayali, birisi kolumdan çekiyormuş gibi hissediyorum, yavaş yavaş sesler duyuyorum derinden yaklaşan sesler…Anlamaya başlarken sesleri yavaşça gözlerim açılıyor ve ilk yardım uzmanını başımın ucunda görmeye başlıyorum belli belirsiz…Sesler daha belirgin hale geliyor, geri dönen askerimin, yurttaşımın ve dostlarımın zafer naralarını duyuyorum ve tekrar yüzüm gülercesine kısa bir uykuya dalıyorum…

taç

buyutec | 03 July 2006 12:34

Koşarak çıktı kapıdan. Bir çırpıda karşıdaki yola ulaştı. Bir süre geçemedi karşıya. Kocaman arabalar süratle geliyor ancak hiç birisi onu fark etmiyordu. Elini cebine attı bir kez daha. İşte hepsi ordaydı, tamı tamına iki lira yirmi beş kuruş.

Yüzünde nicedir unuttuğu bir ifade vardı. Babasını son görüşünden hatırlayabilirdi hafızası elverseydi. Ve gidişinde –gidiş ve terk edişin farkını anlayamayacak kadar küçük yaştaydı henüz- arkasından bakarken nasıl da bambaşka bir hal aldığını yüzünün. Annesinin de o günden sonra güldüğünü görmemiş, gülmeyi tümden unutmuştu.

KLE dergi yayında

kle | 15 June 2006 22:44

KLE derginin kapak çalışması
KLE derginin kapak çalışması

Uzun bir zamandır yayın dünyasından uzak kalan KLE dergi geçtiğimiz günlerde tekrar okuyucularının karşısına çıktı.. Ancak eskiye göre KLE dergi -bir farkla- bu sefer kendine yayın mecrası olarak sarı sayfalar yerine dijital ortamı seçti.. Kitapevlerindeki raflarda tekrar yerini alıncaya kadar dijital ortamda yayınlanacak olan KLE dergiye tıklayarak ulaşabilirsiniz.. Dergiyi bilgisayarınıza indirdikten sonra KLE derginin sayfalarında dolaşabilirsiniz..
.
İyi seyirler, keyifli okumalar…

Dönüşsüz Yolculuklar Kitabı

| 17 April 2006 14:13

Öykü Ve Taşranın Buluştuğu Yer.
İstanbul,İzmir ve Ankara üçgeni dışında doğmuş,büyümüş olanlar bilir.Küçük bir çocukken,kocamandır,yaşanılan yer,ötesi de yoktur.Ötesi,haritadaki parmak ucudur,yeşilli,sarılı,bir alandır.Düşlerde bir bulutun üzerinde uzanmış olmak ya da evin bahçesindeki ağaçlardan yemek yapmak.Çocukluk,ilk gençlik,yaşanılan mekanla birleşiyor ve büyüme bahçesini oluşturuyor.İnsan büyüyünce, bir anı kolleksiyonuna sahip oluyor.Bu kolleksiyon,bellekten çıkarılacak kadar yakın,geri dönülemeyecek kadar uzak.İşte tam da bu noktalardan yola çıkarak yazılmış bir kitap:”Dönüşsüz Yolculuklar Kitabı”(Ethem Baran).Kitabı okurken insan,kendi belleğinde de dönüşsüz bir yolculuğa çıkıyor..
Taşraya sıkışmış ve bazıları taşradan havalanabilmiş kimisi de taşrada gerçekleştirilmiş hayallerin satırlarından oluşmuş öyküler..
Kurduğu hayallerin hiçbirini üniversitede bulamayan bir öğretmenin, otobüste gördüğü bir kız üzerinden kurduğu hayaller,uzağı ve uzaklığı sıkışmış özlemleri anlatırken bir başka öyküde,ressam olmak isteyen bir çocuğun iki tane kitapçı bulunan şehrinde,bir hevesle aldığı resim kitabını ve katıldığı resim yarışmasını,bir başka öyküde,bir lise öğrencisinin gözünden küçük şehirde hakkında söylentiler gezinen bir yazarın yazdıklarının gizemini çözmeye çalışmasını ve yazar olmak istemesini anlatıyor..Hele ki içinde kuşlar geçen bir öykü var ki..benim de küçük bir yerde kuş besleyesim,kuşlara bakasım geldi.Yazarın araya sıkıştırdığı,tespit ve yorumlarında tadı,beynimde kaldı..
Keyifli okumalar..

Bir uyku fakirinin hezeyanları ve öykü denemesi

escape | 07 February 2006 07:29

Geceyarısını iki küsür saat geçe uyandım. Bir saat boyunca tekrar uyumak için boşa uğraştım. Uykum kaçtı yine işte. O kaçıyor, ben kovalıyorum. Peki yakalayabiliyor muyum? Hayır! Ne zamandır şöyle deliksiz, derin bir uykuya hasretim. Beden yorgunluğum önemli değil de, beynim her zaman gereğinden fazla dolu. Öyle ülke meseleleri falan değil düşündüklerim. Karlı, buzlu yollarda yürümek zorunda kalmadan, günlük yaşantısına devam etme kaygısında olanlardanım işte.

Güzel bir müzik, mesela Apocalyptica ya da Gregorian ya da Bülent ortaçgil dinlerken Nazım Hikmet şiirleri ya da Kemal Tahir romanı gibi bişiler okusam? Müzik dinlemek çok iyi bir düşünce değil gibi, sessizliği hep sevmişimdir, bu saatte bu sessizlik sabit kalmalı… Karanlığı da sevmişimdir. Işığı ise, sadece gerekli olduğu anlarda karanlığa tercih ettim hayatım boyunca.

9-11 kurtarma

kuzine | 15 August 2005 18:39

eskiden trt2’de william shatner tarafından sunulan amerikan 911 acil servisin kurtarma hikayeleri programı vardı. bu tür programları sevenler için artık dijitürk’te tamamen bu işe ayrılmış bir kanal bulmak mümkün. bununla da yetinmem derseniz new york times bu konuda yaşanmış öyküleri toplayıp yayınlamaya başladı. hepsi de 11 eylül saldırısı ile ilgili.

503 itfayeci, paramedik, acil servis medikal teknisyeninin anlattığı sözlü tarih yaklaşık 12 bin sayfa.