bildirgec.org

ölüm hakkında tüm yazılar

AYN RAND’IN BAHANESİ

il mare | 31 August 2010 09:18

Bahanelerden ibaret olduğumuzu söylüyor Ayn Rand.Kabul etmek istemediklerimizi bahaneler aracılığıyla kabul edilebilir hale getirmeye çalıştığımızı,kendimizi kandırıp kendimize göre realiteler yarattığımızı…

Haklı,fakat belirsiz,anlamsız bir dünyanın içindeyken ve asıl anlamı ortaya çıkaracak ölüm niyetine bir yaşama bahanesinin içindeyken biz, bu bahanelerin alt kümeleri diğer tüm küçük bahaneler eleştirilmek için fazla masum değil mi?

Misal;
Uzun bir süreliğine başka bir ülkeye gideceksin,istediğin zaman dokunamayacak kadar uzak olacaksın sevdiklerine.Biliyorsun ki onların yanında olmak her ölümü korkusuz kılar, fakat ellerini bıraktığın vakit, birlikte ölmekten çekinmeyeceğin insanların ölüm korkuları sarar dört bir yanını. Gidersin gene de ama,caymazsın,istiyorsundur çünkü.Ya sen yokken onlara bir şey olursa,ülkende beklenen yüksek şiddetli bir deprem mesela,ilan edilmiyor mu peşinen avaz avaz? Ama ne yapıyorsun,kulaklarını tıkama bahaneni kullanıyorsun.Sanki ölüm yokmuş,ne kadar uzağa gitsen de onlara hep yakınmışsın gibi düşünmeye odaklanıyorsun. Ölümü inkar etmek için,kendine bir realite oluşturuyorsun, İhtimallerin hepsini doğduklarına pişman ediyor,hepsini feci şekilde azarlıyorsun. Bir bilgisayar oyunundaymışsın gibi, içindeki çukurlardan çıkan biçimsiz canavarların kafalarına,daha belirmelerine izin vermeden elindeki balyozla sağlam darbeler indiriyorsun. Game,başarısızca overlandığı zaman da kadere sığınıyor,alışılır diyorsun,insanım diyorsun. İnsan olma bahanesini kalbine kan diye pompalıyorsun.

nasıl öldüler

nazokiraze | 24 August 2010 13:14

Tarihe Kanlı Maryolarak geçen zalim kraliçe 1. Mary kırklı yıllarının başında kanserden öldü. Bir kaç kez hamilelik geçirdiğini zannedilen kraliçenin vücudunda oluşan şişlik ve kanamalar aslında kanser belirtileriydi.

Fransa kralı X. Charles koleradan , XIII. Louis veremden ,III. Philippe hummadan ölmüştür.

Patricia Neal hayatını kaybetti

queennothing | 10 August 2010 12:55

Özellikle “Hud“, “The Subject Was Roses“, “In Harm’s Way“, “Cookie’s Fortune“, “The Day the Earth Stood Still” ve Ayn Rand’ın kitabından uyarlanan “The Fountainhead” gibi başarılı yapımlarda rol alarak adını duyuran 1926 doğumlu, Oscar Ödüllü Amerikan aktris Patricia Neal, 8 Ağustos Pazar günü hayatını kaybetti. En son 2009’da “Flying By” adlı yapımda rol alan 84 yaşındaki aktrisin ölüm nedeni ‘kanser’ olarak açıklandı.

Letarjik Uyku

turritopsis | 05 August 2010 13:06

Normal insanın uyku süresinin 6 – 8 saat olduğu kabul görülmüştür. Ancak bazen normal uyku ile stresten (şoktan, acıdan) kaynaklanan uyku arasındaki çizgi çok ince olabilmekte. Bu durumda letarjik uykudan (Yun. “lethe” – bilinçsizlik, unutkanlık, “argia” – hareketsizlik, durağanlık) söz edilebilmektedir.

Letarji, hareketsizlik, dış uyarıcılara tepkisizlik, yaşama dair dış belirtilerin bulunmaması gibi özellikleri bulunduran uykuya benzer derin uyuşukluk hali şeklinde tanımlanabilmekte.
Letarjinin tedavisi belli değildir. Aynı zamanda uyanma zamanını da tahmin etmek imkansızdır. Letarji durumu birkaç saatten onlarca seneye kadar sürebilmektedir. Tıp tarihinde büyük miktarda kan kaybı, doğalgaz sızıntısı zehirlenmesi, sinir krizi, bayılma sonucunda letarjik uykuya dalanlar bilinmektedir. Letarjik uykuda olanlar, görünürde hayata dair belirtilerinin olmamasına rağmen, etraflarında olup bitenleri duymakta ve hatırlamaktalarmış.
Bu şekilde uykuya dalanların yaşlanma mekanizmaları çok yavaşlamış durumda olup, 20 sene boyunca hiç yaşlanmayan insanlar normal hayata döndüklerinde 2 – 3 sene içerisinde kendi biyolojik yaşlarına gelmekte, yaşlanmaktadırlar.
Letarjik uykunun en büyük sakıncalarından biri, canlı olarak gömülme tehlikesidir.

XIV. yüzyılda yaşayan ünlü İtalyan şairi Francesco Petrarca 40 yaşında çok kötü hastalanmıştır. Birgün hastalığından ötürü bayılmış, herkes onun öldüğünü düşünmüş, toprağa vermeye hazırlanmışlar. O zamanın kanunlarına göre, ölünün ölümünden bir gün geçmeden gömülmesi yasakmış. Mezarının yanında kendine gelen şair kendisini çok iyi hissettiğini belirtmiş ve olaydan sonra 30 sene daha yaşamıştır.

ÖLME ARZUSU

matematikci07 | 27 July 2010 12:58

Bu gece her gecekinden daha farklıydı. Hiç ölümün bu kadar mantıklı olduğunu düşünmemişti. Duygularını bir kenara atmasını bilmiş ve sevdiği herkese ne kadar zarar verdiğini anlamıştı. Aslında yaptığı tek bir hata vardı ama o da en büyüğüydü. Eşine ve akrabalarına kadar uzanmıştı işin ucu. Asıl içini acıtan da buydu zaten. Sevdikleri O’nun yüzünden üzgündü.
O gece karısına söylemişti ölmek istediğini. Onu daha da üzdüğünün farkında bile değildi. Herkese verdiği acının böylece son bulacağından emindi.
Birkaç yolu vardı ama o en zorunu yapmayı denedi yine. Bunu daha önce de denemiş ve çıkmazdan kurtulmuştu.Düşünerek neler yapabildiğinin farkındaydı. O kudretli gücü sadece kendine zarar vermek için kullanıyordu nedense. Ama bu sefer iş ciddiydi. Yatağına uzandı, gözlerini kapadı ve …
Bir süre sonra karısı durumu farketti uyandırmaya çalıştı ama olmadı. Kendine geldiğinde hastanedeydi ve gözleri görmüyordu. Başında ağlaşanları duyabiliyordu sadece. Zarar verdim dediği herkesin sesini duyuyordu. Beyin kanamasının etkisi olduğunu söylemişti doktorlar gözlerinin görmemesine. Herşeyi düzelteceğini umuyordu halbuki.
Yine olmadı, ve yine herşeyi berbat etmişti…

Werther ve Zalim Sevgili

karuma76 | 27 July 2010 10:26

Yalnızlık kokan saatler, keder dolu günler, karamsar düşünceleri besleyen geceler ve bunların ışığında:
– Yaşamak zor geliyor!
Bitirilmiş bir kitap ve tekrar yitirilmiş umutlar… Sen haklıydın Werther, baştan sona hep sen haklıydın. Seni savundum hep, senin yanındaydım. Düşüncelerimi okumaya başladığın anda ben de girdim kitabın içine. Ben de o gencin avukatlığını yapmak istedim. Ne diyor bu demeyin sakın. Bir kitap okudum ve bana aktarabildiklerini sizinle paylaşıyorum. Hey zalim sevgili! Orada mısın? Sen de dinle bunları olur mu? Sen de yaşa bu dramı.
Ah Werther, söylemediler mi sana: “O çok güzel bir bayan fakat nişanlı” Bunları bilerek atıldın bu maceraya. Ama haklısın, gönül ferman dinlemiyor. Sevdi mi bir kere, her türlü zorluğa meydan okuyabiliyor. Onu gördüğün ilk andan itibaren ben de sevmeye başladım Lotte’yi. Tabii sen benden şanslıydın. Sen onu gördün onunla yaşadın. Ben de hayallerimle sağlamaya çalıştım bu durumu. Biliyordun bu işin olmayacağını Werther, niye yaptın? Hatta Lotte ne demişti hatırlıyor musun?
“Niçin ben Werther? Niçin bir başkasına ait olan ben? Evet, korkarım ki, yalnızca bana sahip olabilmeniz imkansız olduğu için beni bu kadar arzuluyorsunuz.” Bu sözlere rağmen… Buna benzer kelimeleri ben de dinledim. Bana da “Benim neyimi seviyorsun, beni neden seviyorsun?” dediler. Bizi anlayamazlar Werther. Ne seni, ne beni, ne de bizim gibi sevenleri… Sakın Lotte’yi suçlama olur mu? Bu olayda en masumumuz o bence. Ben bile okuyucu olarak suçluyum. Okurken içimden ona kin besledim. Oysa onun yapabileceği hiçbir şey yoktu. O başkasına aitti ve bu da duygularına zincir vurmaya yetiyordu. Fakat… Fakat! Werther öldü, zalim sevgili! Genç Werther, Lotte’ye karşı beslediği yüce sevgiye yenilip öldü. Sevmeyi öğrendi, sevgi gibi yüce bir duyguyu kazandı, fakat onun haricindeki herşeyini kaybetti. Werther öldü!Duyuyor musun zalim sevgili, Werther öldü…
Uzun süredir suskunuz ve konuşmak yazmak içimden gelmiyor. Defalarca mektup yazmayı denedim. Olmuyor işte. Birşeyler yitip gitmiş anlaşılan. Yazıp da göndermek istemediğim mektuplar da var. Niye bu isteksizlik! Galiba dostluk yetmiyor bana. Daha fazlasını istiyorum. Yine Werther’e dönelim isterseniz. Hikayeyi kısaca anlatmak istiyorum:
Werther değişimi ve gezmeyi seven bir genç. Yaşadığı yerden uzaklaşmak için bir kasabaya gidiyor. Kitapta Werther ve Lotte’den başka önemli bir isim göremediğim için isim kullanmayacağım. Bu kasaba onu önce doğaya sonra yaşama bağlıyor. Bu arada kasaba sakinleriyle de sıkı ilişkiler kuruyor. Arkadaşına gönderdiği mektuplar ve yaşadıklarının kısa sentezi… Bazen yüksek zümre ve sosyete hayatıyla mücadele ediyor. Yine de doğanın ve yaşamanın zevkini çıkarıyor. Tabii güzeller güzeli Lotte ile tanışana kadar. Lotte kasabada iyilikten iyiliğe koşan, halk tarafından sevilen, çevresine neşe, mutluluk saçan fakat nişanlı genç bir bayan. Uyarılara rağmen başlayan bir gönül oyunu ve ölümle noktalanan kara sevda…
Ölüme ulaşmanın tek nedeni, karşılıksız verilen sevginin kontrolden çıkıp Werther’i esir alması. Yaşam bitiyor o anda. Artık Lotte başlıyor. Her yer, her şey, her saniye Lotte. Baştan beri zincire vurulmuş sevgiler ve ölümün soğuk yüzü…
Ölüm çizgisinde ayrıldım Werther’den, ona layık görmedim ölümü. Çünkü haketmemişti. Daha iyilerine layıktı. Fakat dedik ya, gönül ferman dinlemiyor. Lotte’nin elinden olacak herşeyi kabullenmişti Werther ve ölümü de Lotte’nin elinden oldu. Werther öldü, zalim sevgili, anlıyor musun, Werther öldü!.. Ben gidemedim onunla ölüme, ben beceremedim. Belki de korktum. Beni hayata bağlayan, beni Werther’den ayıran bir farklılık olmalı ki, yollarımız ayrıldı. Hangimiz kazandık acaba? Çektiği azabın ödülünü ölüm zanneden Werther mi? Yaşamayı seçip de azap çekmeye devam eden ben mi? Fakat herşeye rağmen olan oldu, Werther öldü zalim sevgili!
” Werther: Ne mutlu bana; senin uğruna ölüyorum, senin uğruna vazgeçiyorum kendimden.”

BENSİZ

karuma76 | 22 July 2010 15:21

Bensiz uyanacaksın bir sabah
Belki farkında olmayacaksın ama
Bensiz olacaksın
Sadece bir sızı belirecek kalbinde
Sonra duyacaksın öldüğümü
Yıkılacaksın o an
Hatıralar canlanacak hayalinda
Yaşananları arayacaksın
Belki de o zaman
SENİ SEVDİĞİMİ anlayacaksın.

Toprağın Bol Olsun

karuma76 | 19 July 2010 14:06

Koş hadi… Koşsana! Daha ne duruyorsun? İşte ölüm orada. Koş kordona. Bırak kendini kordonun kollarına… Niye durdun? Yoksa korkuyor musun? Hayır, güvenmiyorsun sen kendine. Oysa onu düşünüp, onu arzulayıp duruyorsun. Atılacak birkaç adım… Alınacak birkaç son nefes… Sonra… Sonrası yok. Hepsi o kadar işte. Hepsi bu… Boşuna yaşadın 20 sene. Bir hafta konuşacaklar belki, bir hafta üzülecekler senin için… Hepsi bu. Senin için yapılacak herşey bu… Bak! Vapur yine hareket ediyor. Bak herşey yerli yerinde. Hayat devam ediyor. Sadece SEN yoksun. Ne kadar önemli ki bu? Zaten bir sığıntıydın bu dünyada. Köşe bucak kaçtın yaşamaktan. Oysa neler bekliyordu seni, ne güzellikler… Fırsatı teptin bir kere. Geri dönemezsin artık. Sen öldün. Sadece toprak kabul eder seni. Toprağın bol olsun!

ağustosa doğru haberler

nazokiraze | 18 July 2010 13:18

24.Uluslararası Kültür ve Sarımsak Festivali 5-8 Ağustos arasında Kastamonu Taşköprü’de yapılacak.Haberlere göre Tarkan’da festivalde yer alacakmış.

8. Bodrum Uluslararası Bale Festivali başlangıçtarihi 14 Ağustos , festival Eylül başına kadar sürecek.

İlgi gören savunma sanatı Capoeira ile ilgili yapılan etkinlik Capoeira Festivaliülkemizde 31 Temmuz tarihinde başlayacak, organizasyon 7 Ağustosa kadar sürecek.

BAZEN

karuma76 | 15 July 2010 13:43

Yaşadıklarım boşunaymış gibi geliyor bazen
Ağladıklarım, güldüklerim boşuna
Çektiklerim boşunaymış gibi geliyor bazen
Haykırdıklarım, anlattıklarım boşuna.

Bazen düşünüyorum kara kara
Ben kimim, ben neyim, neredeyim?
Bazense anlıyorum. Galiba…
Ben boşum, ben hiçim, acınacak haldeyim.

Aklıma ölüm geliyor bazen
Bazense aklım duruyor, unutuyorum.
Tek kurtuluş ölüm diyorum bazen
Bazense yaşamak ağır geliyor, ağlıyorum.

Tek bazeni olmayan sevgilim var.
Ona kurduğum cümleler bazenle başlamıyor.
Ona duyduğum sevgiler bazenle bitmiyor.
Tek bazeni olmayan sevgilim var, SENİ SEVİYORUM.