bildirgec.org

nostalji hakkında tüm yazılar

i feel like nick cave

pagan | 01 July 2003 15:37

’93 gitanes ruhunu yaşayanlar departmanından…

sadece el yazısı ve daktilo ile hazırlanmış fanzinler okudun.

malezya, singapur ve filipinlerdeki metal piyasasından haberdarsın.

dave lombardo’ya vermeye hazırsın…

doğru fanzini okuyorsun.

yazıyor arka kapakta.

bursalı elemanlar eskilerden. güzel bir fanzin hazırlamışlar ancak sadece malum yerlerde bulunuyor. sevdim ben. ne de olsa en iyi fanzin tuvalette okunabilendir. bütün bu internet denizine rağmen hala fanzin okuyorum, hala zevk alıyorum. ne de olsa tuvalette internete girmek zor tabii.

İÇİMDE KALMASIN-(MEKTUP)

simmel | 24 June 2003 21:50

İÇİMDE KALMASIN

Zaman ; birkaç sene evveli.. Sen ve dahi birkaç adet senden daha muhtereme hamfendi Kadın-Doğum (Nisaiyye-ü velediye miydi eski adı?) ismiyle bilinen mekanın tam karşı cenahındaki ve Piskiyatri’nin kapısına soldan bakan menzilde muvakkaten (geçici demektir) ikamet ediyordunuz. Maksadınız ; işbu vakt-i abesi (boş vakit) heleşe (sohbet) tadıyla ziyadece telezzülendirip (lezzetlendirmek) sıkıntı celbetmesini engellemekti.Yani herhal ki öyleydi.Ol vakit Cenab-ı Mevlam sabrımı sınayıp beni bir sarsmak murad eylemiş olsa gerek ki ; biz üç adet zevattan birimiz “De hadi bir gidip biz dahi neşe-i muhabbetlerine duhul olalım” nevinden bir lakırdı ediverdi. İllaki olacak ya ; kimesneden bir aks-i sada neşet etmedi. Ol vakit akdamımız (adımlarımız) sizin neşenizin cezbesine (çekim) kapılmış gibi nahiyenize doğru aniden “turn”üverdi (dönüverdi yani). Vaktaki, hiss-i kalble “Aman bir sıkıntı hasıl oldu kalbimde, bed (kötü) bir şey olmasın” deyivermiştim. Demiştim emme ne hacet ! Olacak ya, yürümekteyiz elbet. Olay mahalline geldiğimizde suç aletiyle hazır kıt’a beklediğiniz anlaşılmıyordu. Yine de cemalimizi yumuşatıp merhabalaştık ta yancağınıza arada diğer iki muhabbetan kardeşim olmak kaydıyla ilişivermiştik. Derhatrımda değildir, elinizde birden -nerden neşet ettiyse- bir çokolatte görünüvermişti. Siz ol lezzet-i ziyadeyi bize tek tek, fert fert ikram lutfetmiştiniz de biz dahi efendiliğimiz gereği hepiciğimize ve hatta sadece size bile kafi gelemez deyi düşünüp nezaketle geri çevirmiştik. Amma o şom ağzım nasıl kemiksiz diline sahip olamayup “Almayayım zira rejimdeyim, kilo yapıyo” lakırdısını ediverende, siz dahi bu lafı fırsat-ı nimetten bilip ; “E olan olmuş zati” deyiverdiniz.

10 geri opsiyonu

mushroom-hafif | 23 June 2003 14:40

son ahkamlar’da geri gitme opsiyonunun kaldırılması elimi ayağımı bağladı benim arkadaşım. “treni yakala” aynı kolaylığı sağlamıyor. isterim ben, 10 ahkam geri gitmek, ne olmuş ne bitmiş bakmak.. evet, dertli servisinden yazıyorum, unutmuşum.

Türkiye’de İnternetin Gayriresmi Tarihi

| 25 December 2002 23:57

HERŞEY ATARİ’YLE BAŞLADI

20. yüzyılın tek kanallı, Samantha Fox’lu dönemlerinde (80’ler mevz-u bahis), Voltran ve Kara Şimşekten başka bir eğlencemiz yoktu. Puslu bir kış akşamı ıssız bir mezarlıkta bir araya gelen üç gencin dualarına dayanamayan Zeus, insanoğluna Prometheus’un çaldığı ateşten bile önemli keşfi bahşetti: ATARİ…

Önceleri birkaç mahalli milyonerin Avrupa’dan şımarık oğluna getirdiği şeytan işi alet konumunda olan Atari’nin krallığı, Atari salonu adı verilen sektörün doğmasıyla bozuldu. Evlerdeki Atari’nin favori oyunu yukarıdan geçen gök cisimlerini vuran uçaksavarlar iken, salonlarda ‘PACMAN’ fırtınası esiyordu…

Şeyler

skewbridge | 18 September 2002 13:18

Bir zamanlar bazı şeyler vardı. Bunların ortak özelliği sadece bize ait ve artık kullanılmıyor olmaları. En azından ben öyle sanıyorum.

1. Ötücü plastik sürahi: Masaüstü/ ortaboy/ şeffaf/ su dökerken kuş sesi çıkarır.

2. Kestane tekne: Karadeniz işi/ suyun üstünde kalan kısmı çok yüksek/ balık için/ pıt-pıt-pıt diye sesi gelir uzaktan/ yavaş gider.

3. Yol aynaları: Yolun gözükmeyen kısmını gösterecek şekilde açılandırılmış. Sonuncusu Tavukuçmaz (şimdi Akyol sokak-Cihangir) yokuşunun Kazancı’yla kesiştiği küçük kavşağın sağındaydı. Fındıklı’dan çıkan, sola sapmadan önce Tavukuçmaz’dan inen vasıtayı görürdü- vice versa.

4. Sıcak su torbası: İçine sıcak su konur/ yumuşak plastik/ ağzı kapanır/ kışın yatağına alır istediğin yerine koyarsın/ üşümezsin/ acayip kadın hayali kurdurtur.

5. Zombi-zambo: Çiklet/ üzerinde zenci kadın ya da arap kadın resmi var/ almadan önce ambalajını yırtmadan kenarından içindeki artist resmini çıkartmaya çalışırsın/ sende varsa başkasını almak için/ hafif baharatlı tuhaf bir tadı vardı.

6. Paket taşımaçı: O zaman ne dendiğini unuttum/ o yüzden bu yeni uyduruk lafı buldum/ naylon torba falan yoktu o zaman/ paketler ipe sarılırdı/ ip beyazdı/ sicim açıkkahve veya griydi (ne alakası var konuyla)/ epeydir o beyaz ipten de yok ortalarda/ neyse ip eli kesmesin diye paketin ortasında buluşan iplerin üstüne iki yanı kıvrık bir cisim takılırdı/ kalın karton/ rulo yapılmış/ küçük/ elin sığacağı boyda, kavrayabileceği kalınlıkta/ 12 cm falan/ bu tuhaf şeyi eve gelince açardım/ meğer tek bir kalın kağıtmış bu rulo/ 0’lar, 1’ler ve küçük kareler olan satırlar vardı üzerinde/ bilgisayarla ilgiliydi herhalde/ o zaman bilgisayar ne arasın/ en yakın alet teleks.

7. Sefertası: Metal/ yuvarlak/ çapı 15 cm civarında/ yapılmış yemek konur içine/ öğlen veya akşam, tası ateşin üstüne koyup ısıtırsın/ yemeğini yersin/ 1’den çok olabilirler/ bir çorba, bir yemek, bir de ekmek için mesela/ bu durumda üstüste raptedilebilmek için yandan kulakları vardır/ en üstte de taşımak için sapı bulunur/ öğlen dışarda yiyecek parası olan çocukların, evden sefertası getirenlerle dalga geçmesi ve bu sonuncuların da utanması sonucu terkedilmiştir/ ismi çok güzeldir.

Başka şeyler de olmalı. Hatırlayamadım şimdi.