bildirgec.org

nesil hakkında tüm yazılar

Ev Alma Komşu Al

firatocal | 02 September 2010 16:28

Bizler sigara yasağını delmenin ve affetmenin yollarını Anayasa Mahkemesi kulvarında fellik fellik ararken, komşu Yunanistan sigara yasağının kapsamını genişletiyor…

15 yaşının üzerindeki halk kesimini % 42 sinin sigara içtiği Yunanistan ‘ da ki tiryakilik düzeyi, bağımlılığını ispatta hiçbir fırsatı kaçırmayan canım ülkemi bile sollamış durumda…

Apple Event September 2010

Lorilleux | 02 September 2010 14:56

Apple‘ın artık gelenekselleşen eylül konferansları’nın 2010 tarihlisi geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. Tatınıtılan ürünler ise;

  • Apple TV
  • İpod Touch 4. nesil
  • iPod Shuffle 4.nesil
  • iPod Nano 6.nesil
  • Ping sosyal network olarak sıralanabilir.

    Tanıtılan ilk ürün yeni apple tv. Yeni apple tv’nin en çekici özelliği artık cihaz üzerinden film kiralayıp, kiraladığımız filmleri yüksek çözünürlükte izlebilmemizi sağlaması. Fiyatı 99 ile 200 dolar arasında değişen yeni apple tv bu nesliyle eski neslinden daha da ucuza satılyor. Filmler 4.99 dolardan, tv showları ise 99 centten kiralanıyor. tanıtımda yeni apple tv’nin aynı iphone’da olduğu gibi tv ile ilgili cihazlar arasında yeni bir dönemin başlatacağı vurgulandı.

    Tanıtılan ikinci ürünümüz 4.nesil iPod touch.
    öncelikle tasarım anlamındaki değişmelerden bahsetmek istiyorum. önden bakınca iphone 4 ile arasındaki tek fark ön kameranın konumu olan ipod touch’ın diğer yüzleri onun bir iphone 4 olmadığını gösteriyor. yeni nesliyle birlikte artık sadece 7.2 mm kalınlığında olan ipod touch’ın ön yüzeyinin tamamı iphone 4’deki gibi dayanıklı camdan, arka yüzeyi ise eski modeldeki gibi paslanmaz çelikten üretilmiş. üstte tuş kilidi, solda ses artırma/azaltma, altta ise 3.5mm kulaklık girişi, usb girişi ve dahili hoparlör ile mikrofon bulunuyor.

Müzik Aşkıyla Kör Olan Deha : Johann Sebastian Bach

nacak | 09 June 2009 10:29

21 Mart 1685‘ te Almanya’ nın Eisenach kasabasında doğar. Alman klasik müzik bestecisi ve orgcusudur. Barok tarzında eserler icra edip, bu tarzı zirveye taşır .Bach’ ın aile fertlerinin büyük çoğunluğu müzikle ilgilenir. Kimisi org çalar, kimisi koro şefliği, kimisi saray müzikçiliği yapar. Vitus Bach, oğlu Hans Bach (çalgıcı lakabıyla bilinirdi , ailenin asıl ceddi) ve Christoph Bach (Mozartın uslubunu hazırlayanlardandır) Bach ailesinin ünlü müzisyenlerinden. Bu ailenin tarihi Orta Almanya’ nın Thüringen eyaletine kadar uzanır. Halk Bach ailesinin müzisyenlerinden BACH’ LAR diye söz ederdi. Bach adeta müzik aşkıyla dünyaya gelip müzik aşkıyla dünyadan göç etmiştir.

doğduğu ev
J.S. Bach ile müzik tarihi en şatafatlı dönemlerini yaşar. Bach geçmiş zamanlardaki müzik anlayışı ile gelecek nesil müzik anlayışını birleştiren bir köprü gibidir. Kendisinden önce geçen müzisyenleri inceler , onların fromlarını daha da geliştirir ve kendisinden 3 nesil sonra başlayacak yeni bir oluşumun da fikir babası olur.

Başlarda kendi çabasıyla müzik çalışmasını sürdürür. 25 yaşından itibaren Lueneburg Michaelis Schule für Musik okulunda çalışmalarına devam eder. Bir müddet sonra buradan ayrılarak Hamburg’ a gider. Çeşitli orkestralarda çalışır. Org çalar. Anstadt kilisesinde org çaldığı dönemlerde kilise idarecileri ile bir takım sorunlar yaşar. Bach’ ın kilisede org çalmaya başlamasıyla koronun uslubu bir anda değişir. Kendine has değişik bir uslubu vardır Bach’ın. Kilise idarecileri bu durumdan hoşnut olmaz. Onlara göre Bach’ ın müziği, koro müziğinin arasına garip sesler sokan, ilahinin havasını değiştiren bir müziktir. Bu adamın kutsal müziğin havasını değiştirmesine tahammülleri yoktur kilisedekilerin.

cehaletimiz

suphi | 21 January 2009 10:07

KUŞAKLAR ÇATIŞMASI

teacher07 | 20 May 2008 15:07

“Günümüzün gençleri öyle umursamazlar ki; ileride ülke yönetimini ele alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bizlere, büyüklere karşı büyüklere karşı saygılı olmayı, ağırbaşlı olmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler, kurallara boş veriyorlar. Çok duygusuzlar, beklemesini bilmiyorlar.” Demiş yüzyıllar önce Hesiod diye bir düşünür. Her zaman erişkinler, gençlerden dert yanmaktadır. Sorumsuz, saygısız,öğütlere kulak asmayan , kendi doğrultularında giden bir nesil olarak görürler. Gençler de erişkinleri; geri kafalı, tutucu kişiler olarak görürler. Gençleri anlamazlar. Çıkarcı ve iki yüzlüdürler diye yargılarlar. Nerde bizim gençliğimiz nerde şimdiki gençlik diye dert yanan yaşlılar, kendi gençliklerini unutmuş görünürler. Onlarda gençken aynıydılar oysa

Cep telefonu geçmişi ve geleceği

AntiHumanIST | 13 May 2008 17:52

İlk zamanlarda telsiz telefonlar, araç telefonları ve çağrı cihazları insanların mobil telefonla tanışmalarına vesile olsa da tam anlamıyla ilk mobil telefon 1983 yılında Motorola DynaTAC 8000X adıyla vitrinlerdeki yerini aldı.

Motorola DynaTAC
Motorola DynaTAC

GSM, IS-136 (“TDMA”), iDEN ve IS-95 (“CDMA”) gibi ikinci nesil mobil iletişim sistemleri ise mobil telefonların enerji ve boyut niceliklerinde üstün değişikliklere neden oldu. 2.nesil (2G) mobil iletişim sistemlerinin ilerlemesinin hemen ardından düşünülen 3G ise 1.nesil cep telefonlarını tebessümle anamsatacak yenilikler getirdi.

Nokia TimeLine
Nokia TimeLine

Şuradaki zaman tünelinde siz de yeni teknolojinin çok gerisinde kalmış ama hatırlamakta güçlük çekmediğimiz mobil telefon modellerini görebileceğiniz gibi şuradaki adreste hayallerin ötesine geçen tasarımlara şahit olabilirsiniz.Bu adresteki konsept telefonlara göz atmak bugünkü teknolojiyi anlamak açısından sanırım en güzel örnek olacak. herbirinin ayrı ayrı incelenmesinin gerektiği bu “bunu da mı yaptılar” dedirten tasarımlardan işte birkaç örnek:

Aura Concept
Aura Concept

Yeni Cep Telefonu Ergonomisi

leothemaster | 29 November 2007 15:03

Bu yazıyı okumadan önce lütfen cep telefonunuzu alın ve yanda görüldüğü şekilde ters çevirin.

Cep telefonlarının bu şekilde daha ergonomik olduğunu keşfeden firmalar, ekranları aşağıda olan telefonları piyasaya sürmeye hazırlanıyorlar.

Bu tür telefonların avantajları kısaca şöyle:

  • Tuş takımına kolay erişim ve kavrama üstünlüğü,
  • Yapılan testlere göre daha hızlı kullanım,
  • Ekranın el içinde olmasından dolayı, daha iyi görüntü..

Deyalı bilgi buradan ve buradan [patent]

Karanlıktaki Aydınlarımız

universideli | 27 September 2007 10:26

‘Bir ışık kaynağı’nın aydınlığına maruz kalan karanlıktaki bazı aydınlarımız, bugünlerde ‘Atış Hattı’ formatlı bir takım televizyon programlarında olanca güçleriyle süt dökmüş aydın portreleri sergiliyorlar. Seçim öncesindeki vahşi pişik hallerinden eser yok. AKP karşıtı söylemlerinin en çok AKP’ye yaradığını anlamaları geç olsa da, misafirlikte annesinden dayak yemiş çocuk misali birer köşeye kıvrılıp, ‘Anne vurma’ tavırları, sokaktaki iki kişiden birinin gülümsemesine neden olması bakımından çok hoş. Fakat uslanmayan ve karanlıkta kalmayı yeğleyen bu aydınlarımız üsluplarını değiştirmiş gibi görünseler de aynı amaca hizmet etmeye devam ediyorlar. O amacın çıkış noktasında da halkı cahil gören ve ‘biz doğrusunu biliriz’ yılanları çöreklenmiş durumda. Verilmek istenen mesajla söylenenler çok farklı aslında. Ne de olsa köşelerinde insanları yönlendirmek için her türlü manayı istedikleri kalıplarla sunup, bilinçaltı oynamalarına sebep olabilmeye talimliler.Felaket tellallığı meşhurdur bizim medyada. Kimisi rejimin elden gidiyor olduğunu söyler böğrünü parçalayarak, kimisi İran’a benzediğimizi, kimisi de vatanın karış karış satıldığını. Olayları okumak istediği gibi okuyanlar henüz okur-yazarlık seviyesine ulaşamamış bazı aydınlarımızdır diyebiliriz bu bakımdan. E bir ülkenin okur-yazar denilen insanları okuma-yazmayı henüz çözemedilerse ‘Vay o ülkenin haline’. Bu açıdan cennet vatanımın aklı başında gençlerinin karanlıktaki aydınları dinleyip de zihinlerini köreltmemesi çok önemli ve üzerinde çalışılması gereken bir mesele gibi geliyor. Her görüşü bilmek güzeldir ancak görüşlerin altındaki düşünceler genelde karanlık kökenli ise ve körpe beyinler bu düşüncelerin altında ezilip karanlık koridorlarda bir sağa bir sola çarpa çarpa kendi özlerinden geçeceklerse eğer, olmaz olsun öyle çok seslilik. ‘Her düşünceyi bilmek gerekir’ fikri kulağa hoş ve mantıklı gelse de bu her insan için geçerli değildir sanırım. Her insan bir üst seviyedekine göre daha çocuktur ve duyması gerekenler üst seviyedekinden daha azıdır. Daha son yüzyıl tarihini bile bilmeyen gençlerimizin siyasi dehalar gibi ortalıkta atıp tutmalarının ve aslında söylediklerinin birer gazete kupürü olmasının, karanlıktaki aydınlarımıza özenmelerinin bir sonucu olduğunu görmek çok da güç değildir. Hey gidi gazeteler gibi konuşan milletim…Söylediklerinin ne olduğu çok da önemli değil gençlerimizin, onlar ses duyurma arzusunu taşıyor. Karanlıktakilerin sesi çıkıyor ve onlar ilgi görüyor ya, neden gençler de sesini duyurmak istemesin ki. Hele hele ‘Gençler’in düşüncelerine hiç değer verilmiyor’ diyen ve aynı zamanda gençlerin aklı başında insanlar olmasından korkup uykuları kaçan aydınların olduğu güzel vatanımda.Kısacası, körelmesi istenen koca bir altın neslimiz var ve köşelerinden atıp tutanlar bir gençliği karanlıklarına çekmek istiyorlar. Belki aralarında bazıları Abdülhamid’i anlamayan aydınlar misalidir ve dileğimiz onların da karanlıktan uyanıp, aydın görünen karakafalılara örnek olmasıdır. Bir neslin daha derdest edilmesine bu vatanın tahammülü yoktur. Her gencimiz itinayla ilmin ışık gölgesindeki aydınları bulmalı ve onlara sımsıkı sarılmalıdır. Yoksa kaybeden hem bir nesil, hem kaybeden bir neslin sonrasında gelecek olan diğer nesiller olacaktır. En kötüsü ise kaybeden nesillerin kaybetmesine seyirci kalmasından ötürü olanlara sebep olup herşeyini kaybedenlerden olacak olan günümüz nesli, yani bizler olacağızdır…

Susuzluk herşeydir,imaj hiçbirşey

kalamara | 21 August 2007 09:55

Bilindiği üzere 2 aydır Türkiye’nin Ankara’sından Edirne’sine devam eden susuzluk hepimizi olumsuz etkilemiş durumda.Bu durumdan kurtulmak için yağmur duaları , mevsim değişikliği yaratmak için yapılması düşünülen ( Bir Profesörün geçenlerde yaptığı açıklamada suni yağmur yağdırma olayından bahsetmesi) farklı uygulamalar vb. çözüm önerileri arasında olabilir.
Olayın aslında (madalyonun ters yüzü) diğer tarafından bakarsak susuzuğun çok nedeni var:Örneğin fosil yakıtların çoğalması nedeniyle Dünya üzerinde meydana gelen mevsim değişiklikleri ( Yağmurun hiç yağmaması veya buzulların hızla erimeye başlaması gibi..),insanların suyu düşüncesizce kullanması ve bir yığın sebep….
Su tasarruflu kullanılırsa sorun bir nebze olsun çözülür.Ancak gelecek nesillerin çok iyi eğitilmesi gerekir bu konularda. Bence EKOLOJİ İlköğretim okulları 1. sınıfından itibaren ders olarak okutulmalı ve içeriğinde çevre koruma ( Doğanın korunması,suyun tasarruflu kullanıması,tüm canlıların yaşamlarını koruması için yardım edilmesi gerekliliği )uygulamalı olarak anlatılmalıdır.