bildirgec.org

Spencer Elden, 1991

Nirvana üyeleri 1991 yılının sonbaharında 2. stüdyo albümleri Nevermind‘ı çıkardıklarında müzik dünyasının artık eskisi gibi olmayacağını biliyor olmalıydılar. Smells like Teen Spirit, Come As You Are, Lithium, Polly gibi klasik hitlerin yer aldığı, dönemin gençlik marşı haline gelen albümün grunge içeriği kadar kapağı da ses getirmişti. Kapak resminde çıplak bir bebek, havuzda yüzüyor ve gülümsüyordu. Bebeğin yüzdüğü yer California‘da Rose Bowl Aquatic Center isimli bir havuz. Fotoğrafı çekilen Spencer Elden o zamanlar 3 aylıkmış! 2001 yılında Rolling Stones dergisi için aynı havuzda benzer pozu veren Elden kızları tavlamada avantajlı olduğunu söylüyor!

“I have to use stupid pickup lines like, ‘You want to see my p—s … again?'”

• Sinema dünyasında son zamanlarda büyük yankı uyandıran bir haber gündeme gelmişti. Duyuma göre Martin Scorsese, “Taxi Driver“ını Lars Von Trier ile yeniden çekecekti. Haberin yalan olduğu söylendi, film yeniden çevrilmiyor.

• Fransız aktris Julie Delpy, hem yönetmenliğini yaptığı, hem de başrolünde oynadığı “2 Days In Paris“in devamını çekmeye niyetlenmiş; “2 Days In New York”.

• 1858 – 1919 tarihleri arasında yaşamış olan 26. ABD Başkanı Theodore Roosevelt‘in hayatı sinema filmi oluyor. Scorsese’nin çekeceği filmin adı “The Rise Of Theodore Roosevelt“.

• Yönetmen Semih Kaplanoğlu‘nun Yusuf Üçlemesi’nden (Yumurta – Süt – Bal) “Bal“, Almanya’da ödül aldı.

• Almanya’dan bir başka haber de Fatih Akın‘ın “Soul Kitchen“ına dair. Film, Almanya’da 1 milyon kişiye ulaşmış. Akın’ı tebrik ediyoruz.

• Sinan Çetin, Hindistan – Türkiye ortak yapımı olan bir Mevlana filmi çekeceğini açıkladı.

• İspanyol Sineması’nın Akademi Ödülleri “Goya Awards”, sahiplerini buldu. Listeye buradan ulaşabilirsiniz.

• Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali, bu sene 8. yaşını kutluyor. 10 – 11 Nisan’da Kars ve 17 – 18 Nisan’da Sinop’ta olacak olan festival, hepsinden önce 12 – 21 Mart’ta İstanbul’da olacak.

• Müzisyen Miles Davis”in hayatı sinema filmi oluyor.

• Grunge-rock müzisyeni Kurt Cobain‘in (Nirvana) hayatı sinema filmi oluyor.

• Fransız aktris Brigitte Bardot‘un hayatı sinema filmi oluyor.

• Müzisyen James Brown‘un hayatı sinema filmi oluyor.

• Bir haberimiz de Türkiye’deki sigara yasağına dair, elbetteki sinemadaki
  sansürü hakkında. Bundan böyle 26 Kasım 1996’dan evvel çekilmiş filmlerdeki sigara içme sahneleri sansürlenmeyecek.

• 1922 doğumlu Amerikan aktris Kathryn Grayson hayatını kaybetti.

Blake (Michael Pitt) tamamıyla içine kapanık, sorunlu bir rock yıldızıdır. Hayatın ona getirmiş olduğu sorumluluklarından kaçarak ahşap bir evde yaşamına devam etmekte ve dış Dünya ile iletişim kurmamaktadır.

Michael Pitt oyunculuğu ile Blake’in, para ve şöhreti için onun yanında bulunan arkadaşları ile zaman geçirmekten ziyade yanlız kalmayı tercih ederek ruh sağlığının normal olmadığını bizlere çok net bir şekilde hissettiriyor.

bu kadar kolaymıydı yani kurt? söylermisin neydi bu bize yaptığın bir nirvana uğruna bırakıp gitmeye değermiydi?

kurt cobain

tabi bu laflar işin gırgırı ama bir gerçek var biz kurt cobain‘i kaybettik yıllar önce gencecik ve üretken bir zamanda. intihar diyorlar bunun adına,ama doğru ama gerçek orası bir muamma. düşünüyorumda nirvana‘ya ulaştımı acaba? nirvana nedir diye sormayın sakın bana(nirvana:kurt cobain,Krist Novoselic,Dave Grohl üçlüsünün kurduğu grunge tarzında müzik yapan müzik grubunun ismi. sözlük anlamıysa daha farklı,nirvana yüce mutluluk demek ve bu anlam budizmden geliyor).

nirvana

aslında o nirvananın ta kendisiydi. nirvanaya hayat verdi. o yaptığı müzikle insanlara yeni bir şeyler sundu. eğer böyle olmasaydı
hala fanları olurmuydu nirvananın,eğer nirvana onları bir yerden alıp başka bir diyarlara götürmeseydi koşarlarmıydı peşinden? ama o artık yok ve ondan ne yeni bir albüm olacak nevermind gibi ve ne de bir şarkı dinleyebileceğiz “Smells Like Teen Spirit” gibi. güle güle kurt güle güle grunge merhaba nirvana.

Respectance

Artık hayatta olmayan sevdiklerinin anılarını internette paylaşmak isteyenler için bir paylaşım platformu olan repectance ; oldukça farklı bir boyutta sosyalleştirmeyi amaçlamış internet kullanıcılarını. Nasıl oluyor diye merak edenler Nirvana’nın efsane solisti Kurt Cobain’in respectance sayfasına bakabilirler.

[Kaynak]

Nur Çintay denilen sebze*, bugünkü Radikal’de, nasıl dolduracağını bir türlü bilemediği sayfa kenarını aklınca doğu-batı sentezinin komikliklerine örnek teşkil edeceğini düşündüğü alıntılara ayırmış. İkinci ve üçüncü başlığın altındaki zırvaları boş vakti bol olanlar okuyabilirler. Birinci başlığı ve altındaki tamamı alıntı olan yazıyı aynen paste’liyorum:

Orhan Abi&Kurt Cobain
Milliyet Sanat’ın mayıs sayısında Berrin Karakaş, yeni albümü ‘Yürekten Olsun’ vesilesiyle Orhan Gencebay ile konuşmuş.
“Eskiden Kurt Cobain’i çok severdim” diyor Gencebay. “Bizim oğlan çok severdi o yüzden. Son derece ilginç biriydi rahmetli.”
“Karısı Courtney Love’ı sever misiniz peki?” diye soruyor Karakaş. “Bazı fanları Cobain’i onun öldürdüğünü söylüyorlar.”
İşte Orhan Gencebay’dan ‘yürekten’ bir değerlendirme:
“Çocuklar da sevmiyorlar karısını. Kurt Cobain’i o öldürdü diye düşünmeseler de, yaptıklarını görerek Cobain’i haklı buluyorlardır. Belki Kurt Cobain bu kadar hassas, duygusal olmasaydı bu olaylar olmazdı. Biraz daha kararlı olabilseydi daha iyiydi. Kopamıyordu demek ki hanımından. Katlanabiliyordu ama sonunda dayanamadı ve hayatına son verdi. Resimlerini gördüğümde ‘Keşke yapmasaydı’ diye düşünüyorum. Özel hayatı kendisini ilgilendirir ama çok değerli bir insandı. Daha dengeli olsa daha mutlu edici olurdu.”

Kurt Cobain’in günlükleri kitap oluyormus.

Kurt’ün Mustang/Jaguar’ı

Kurt Cobain: Rock’ın son büyük yıldızı

ya da aşkolsun sana çocuk

Orhan Gencebay’dan Kurt Cobain yorumu