bildirgec.org

kültür hakkında tüm yazılar

DERİN DÜBÜR LTD. ŞTİ.

| 08 June 2007 14:55

yeni delhi’den getirttiği tütsülerle algı kapılarını aralamaya
çalışırken kırmızı ile mavi lambaların loşluğunda yankılanan shakti’nin üstat tablacısı zakir hussain’in ritmik melodilerine, ceviz ağacından mamul masaya uzattığı ayaklarıyla tempo tutarak eşlik etmeye çalışıyordu sinandörtaltı…
eşlik etmeye çalışıyordu; çünkü odasındaki uzakdoğulu hatunun kıvrak dil hareketleri bacak arasında bir dişli makine dakikliğinde çalışmaktaydı.

sinandörtaltı, hayli aktif bir siteye gönderdiği yazılardan iyi bir dünyalık yapmış ve o sitede tanış olduklarıyla mütevazı bir şirket kurmuştu.
amme hizmeti yapıyorlardı… toplumun büyük bir açlığını doyuruyorlardı. hem yazdıklarıyla, hem de pazarladıklarıyla…
cinsel sağlık ürünleri pazarlayan bir şirketti bu!
adı da; derin dübür ltd. şti.
yanına mefkurt, muziq, incilayğ, newkalisd, pusludenis ve asfractal’ı almıştı, sinandörtaltı.

Duygusuzlar Cehennemi: Equilibrium

ikonoklast | 08 June 2007 09:54

Equilibrium, zamanında hakettiği popülerliğe ulaşamamış bir film. (Yapım yılı 2002, Yönetmen Kurt Wimmer, Oyn. Christian Bale, Emily Watson, Taye Diggs) Geçenlerde dvd’den seyrettiğim bu film, ne yazık ki Matrix’in saçma sapan 2. ve 3. bölümlerinin gölgesinde kalmış.

Equilibrium’un çizdiği dünyada, duygusallık ya da duyularla algılanabilecek, arzulanan, zevk veren her şey yasaklanmış: kitaplar, filmler, resim ve fotograflar, heykel ve biblolar, canlı renkleri olan nesneler, giysiler, müzik, parfümler, evcil hayvanlar…Bunları gizlice bulunduranlar, kullananlar, şiddetle cezalandırılıyor. Duygusal tepkiler göstermek, örneğin kahakaha atmak, ağlamak, bağırıp çağırmak yasak. Yasaklara uymayanlar, “duygu saldırganı” olarak adlandırılıyor ve yakılarak öldürülüyor. Hatta dışarıdaki gün batımı manzarasını görmemek için pencereleri bile opak bir kağıtla kaplıyorlar. Eşyalar ağır, koyu renkli, kaba ve işlevsel. Bunlar yetmiyor, bir de her sabah bir ilaç alarak duygularını ve içsel dürtülerini baskıllıyorlar. Evlilik, çocuk yetiştirmek için yapılıyor, bunun dışında cinsellik, duygusal ilişkiler tabii ki yok. Bu dünyayı elbette bir takım ruhsuz, pislik herifler yönetiyor ve bu yöneticilere Gramaton Rahipleri adı veriliyor. Rahipler şiddet kullanma yetkisine sahip ve ateşli silahlarla yapılan bir tür savaş sanatı geliştirmişler. Her gün uzakdoğu savaş sanatlarına benzeyen çalışmalar yapıyorlar ve zaman zaman düzenledikleri baskınlarla, sistemi değiştirmeye çalışan “duygu saldırganlarını” yakalayıp kitap, cd, resim, ne bulurlarsa yakıyorlar. Örneğin bir gurup kadın ve çocuğun gizlice beslediği hayvanları bulduklarında öldürüyorlar. Akla hemen bugün Türkiye’de ve bütün dünyada şehir sokaklarındaki hayvanlara uygulanan aşağılık katliamlar geliyor. Gramatonlara soracak olursanız, hayvanların hastalık taşımaktan başka bir olayları yok. Hiçbir varlığı sevmiyor, şefkat duymuyor ki aşağılık dürzüler. Tıpkı bugünkü modern insanların çoğu gibi. Soğukkanlılıkla öldürüyor, bunu mantığa uygun açıklamasını da yapıyorlar.

BÖYLE BAŞA, BÖYLE AYAK!

| 05 June 2007 18:12

Kommix biraderimiz “tayt üstüne etek” garabetinden duyduğu huzursuzluğu belirtmişken, benim de popüler kültürün gündelik hayata olan yansımalarından bahsetmemem olmazdı!

gözlemim biraz daha “siyasi”… hatta “dini”…
bu garabetin temelinde de, öze vakıf olamayışın, şekilciliğin,
ezberlenmiş davranış kalıplarının yansımasını buluyoruz.
batıni manalara ulaşmaktan uzak oluş… ezbercilik… kalıpçılık… sorgulamama… atalet…

sıkmabaş hanımlardan bahsediyorum… ama bu sıkmabaş hanımların yüzdesel ağırlığı oldukça “modern” bir giyim kuşam tarzıyla salınmakta…
izafi bir modernlik bu elbette. daha doğrusu iki arada bir derede olma durumu… bu durum bana çok hüzün verir.
mini etek giyip de eline aldığı öte beriyle, oturduğu zaman sağını solunu kapatma uğraşıyla helak olanların hüznüne benzer…

Kinokoo

dissatisfied | 30 May 2007 18:23

kinokoo logo'su
kinokoo logo’su

Kinokoo anlaşıldığı kadarı ile kore kültürü üzerine kurulmuş bir blog sitesi. Ancak bildiğimiz(muhtemelen bilmediğimiz)kore kültürü üzerine değil de kendi yarattıkları kore kültürü üzerine kurmuşlar siteyi. İçinde kendi uydurdukları kelimelerden oluşan sözlük ve atasözleri de bulunmakta. Eğenceli bir içerik. Bir PanemVino yapımıymış adını hiç duymamıştım,bakalım belki gerisi de gelir.

REGL OLMAK SON BULACAK!

| 30 May 2007 11:49

bir tv kanalının seçim otobüsü programını izliyorsanız
“demokrasi” tanımını yeniden sorgulamak, halkın kendi kendini yönetmesi gibi büyülü ve mukaddes sözün
manasını bir kere daha düşünmeniz kaçınılmaz oluyor.

hangi halk bu? yokluktan kırılırken, kapısını aralayıp da
eline iki üç kilo üçüncü sınıf pirinç, mercimek paketleri
bırakılan halk mı?

açlıktan midesi büzüşse de, vereceği oyu iki kilo ayçiçek yağına satmayan onurlu, şerefli halk mı?

etnik kökeni azeri olduğu cihetle ve cümbür cemaat “milliyetçi-muhafazakar” olduğuna iman ettikleri bir partiye gözleri yumulu bir şekilde otomatikleşmiş oy atan halk mı?

hayır cevabını evet yapmak için ne kadar dayanıyorsunuz?

glsh | 24 May 2007 17:29

‘Hayır’ cevabını ‘evet’e çevirmek için çabayalanların,buna inanların hayatımızda,Dünya’da ayrı yerleri oldu.
Thomas Alva EDİSON;İlkokul öğretmeni tarafından “o beyinsiz bir çocuk ve hiçbir işte başarılı olamaz” diye aşağılanarak okuldan alındı.Daha sonraki yıllarda Edison,yaptığı kimyasal deneylerden birinin patlaması sonucu telgraf ofisindeki işinden kovulmuştu.Asla pes etmeyen Edison başta ampul icatı olmak üzere insanlığın hayatını kolaylaştıran icatları nedeniyle tarih boyunca unutulmayacak bilim adamları listesine adını yazdırmayı başardı.George WESTİNGHOUSE; yaşıtlarına göre yeteneksiz,ayrıca çalışmayı sevmeyen ve aptal biri olduğu gerekçesiyle okuduğu kolejden uzaklaştırılmıştı.Ancak daha 20 yaşını doldurmadan buharlı motor çarkının patentini aldı.Micheal JORDAN; lise ikinci sınıf öğrencisiyken,okul basket takımına alınmadı.Antrenörü onun bu konuda yetenekli olmadığını,boyunun kısa olduğunu söyleyerek takımda yer alamayacağını söyledi.O şimdi Amreika’nın değil Dünya’nın yetiştirdiği “en büyük basketbol yıldızı” ünvanını taşıyor .DEMOSTENES;çocukluk yıllarında kekemeyken tarihin gelmiş geçmiş en büyük hatiplerinden biri olmayı başardı.İlk kez topluluk karşısında konuşmaya kalkıştığında halk onu kahkahalarla kürsüden uzaklaştırmıştı.Henry FORD;kredi talebi,kredi isteme sebebinin boş bir hayal olduğu gerekçesiyle bir çok banka müdürü tarafından red edildi.Başarıya ulaşana kadar beş kez iflas ederek herşeye yeniden başlamak zorunda kaldı.Karşısına çıkan sayısız engele rağmen otomotiv sektörünün kurucusu ve bir numaralı ismi olmayı başardı.Richard BACH; “martı” adlı kitabı 18 yayınevi tarafından red edildi.BEETHOVEN; müzik tarihinin en büyük isimlerinden olan Beethoven’ın keman tutuşunu gören hocası onun için “müzisyen olmaz!”demişti.Daha birçok isim Walt Disney,Gregor Mendel,Alex Haley,Margaret Mitchell,William Sorayan,Leo Tolstoy defalarca red cevabı almalarına,bizim günlük hayatta karşılaştığımız umut kırıcı engellerin belkide yüz katı engelle karşılaşmış olmalarına rağmen cevap “evet” olana kadar çabalamışlar.

KAYBOLMAYA YÜZ TUTMUŞ ZANAATLAR

| 18 May 2007 14:23

Büyük şehir yaşamından bıkıp usandığım,küfürler ettiğim, anneciğimi de alıp gidicem buralardan dediğim kısacası bunaldığım dönemlerde fix bir hayal zihnimde canlanır. Anadolu’da bir şehrin bir ilçesinde bahçesi olan 2 katlı bir ev canlanır gözümde. Efendim envai çeşit meyve ağacı olan, domates biber ektiğim büyük bir bahçede geçen günler. Unutulmaya yüz tutmuş bir zanaatı usta-çırak ilişkisi içinde öğrenip geçimimi ufak bir dükkanın içinde sağladığımı düşünürüm. Deriden ayakkabı yapımı olur, baston yapımı olur, kilim dokuma olur….Fark etmez.
Televizyonda yöreleri tanıtan yapımları izlemek hoşuma gidiyor. Oralarda görüyorum yitip gitmek üzere olan bu emek işçiliklerini. Örnekse;
Ağaç İşleri Oymacılığı
Maket Taraklı Evleri
Kaşıkçılık
Tarakçılık
Semercilik
Süpürgecilik
Sepetçilik
Hasırcılık
Çömlekçilik
Sıcak demircilik
Bakırcılık
Bastonculuk
Pabuççuluk
Yorgancılık
İşlemeler
Çorap ve Eldivenler
Kumaş Dokumacılığı
Kilim Dokumacılığı
Mutafçılık/Keçecilik
Saraçlık
Yukarıdakiler hakkında ayrıntılı bilgiyi burdan bulabilirsiniz.
Ben özellikle hayran olduğum baston yapımından bahsetmek istiyorum.

Zonguldak Devrek bastonları meşhurdur örneğin.