bildirgec.org

Hepimizin “kaşıntı” seviyesine tepe yaptıran durumlar var; mesela klavyeye dökülen bol şekerli kahve, kanallar arasında gezinirken manasızca yükselen ses seviyesi, senkronize dansetmeyi marifet sanıp bir yandan da şarkı söyleyen katl-i vacip boyband’ler… Evet, boyband’ler; Acaba onlarsız hayat nasıl olurdu? Glue London, Coke Zero lansmanı dahilinde banner’ını yapmış, biz tıklayıp gördük ki muazzam oluyormuş.

“Normal kola tadında diyet kola” mottosuyla gündemimizi işgal eden Coke Zero’nun Boyband konseptli banner’ı, kısıtılı interaksiyon seviyesi ve 600 küsür kb’lik (devimsi) boyutuna oranla epey güzel bir iş oluvermiş. Sahnede, o tiksindiğimiz boyband stilinde şarkı söyleyen üç adet sefil var, biz de yanlarındaki kaldıraçları çekerek onları hazin sonlarıyla başbaşa bırakıyoruz. Olay bundan ibaret olmasına rağmen, müzik seçimi, ilüstrasyon kalitesi ve konseptin kendisi ağız kulak arasındaki mesafeyi kısaltan cinsten.

Her ne hikmetse köfteleri mobilyalarından daha doyurucu olan Ikea , henüz Türkiye semalarına özel bir girişimde bulunmasa bile, İnternet iletişimine ayırdığı gani gani bütçesini ağzımız sulanarak izlediğimiz bir marka. Çok değil birkaç ay önce, sektör neferlerininki başta olmak üzere, bilimum inbox’a düşen ve Matrixvari hop-zıp efektleriyle şahane bir deneyimsel pazarlama örneği olarak kayda geçen Dream Kitchen’dan hemen sonra da hız kesmeden Pax Gardrop serisi için tasarlanmış Komini Garderoben’la karşı karşıyayız…

Tıpkı bilimum Ikea işi gibi Forsman & Bodenfors imzası taşıyan interaktif deneyim tasarımı, bizi Pax gardroplarının ne kadar kişiselleştirebilir olduğuna ikna etmeyi misyon edinmiş. Geniş bant bağlantıyla bile epey toraman kalan uygulama – totalde 20 mb’ın biraz üstünde – beş katlı bir apartman konseptinden yola çıkmış. Az da olsa Neighbours From Hell’i akla getiren uygulamada her katta oturan ve birbirleri ile ödedikleri aidat miktarı ve Ikea fanatizmleri dışında hiçbir ortak nokta bulunması mümkün olmayan beş karakter ve onların “Pax dolaplarına hayranım çünkü…” gerekçelerini izliyoruz.

sensitive floor

Sensitive Floor adı verilen bu görüntü teknolocisi sayesinde, zemine yansıtılan video görüntüsü, üzerindeki insanların hareketleriyle interaktif olarak değişiyor.
Basit kullanım ve kurulum özellikleriyle dikkat çeken “Sensitive floor” un yakın zamanda, duvar ve masalara uyarlanacak versiyonları da üretilecekmiş.
Yeni bir reklam alanı olarak kullanılması hedeflenen Sensitive floor‘la ilgili teknik bilgilere buradan(pdf) ulaşabilirsiniz.

Tom Jenkins ve Anab Jain‘in ISEA Elektronik Sanat Festivali Bienali için hazırladıkları “Yellow Chair” projesi, evlerdeki kablosuz bağlantıları, yakın çevre için yaşayan bir komünote aracı haline getirmeyi amaçlıyor.

Anab, Wi-Fi bağlantısını paylaşıma açarak, evinin önüne sarı bir sandalye yerleştirmiş ve hemen üstüne: “Wi-Fi bağlantımı komşularımla ve yoldan geçenlerle paylaşıyorum. Sarı sandalyeden ücretsiz olarak ağa bağlanabilirsiniz.” yazmış.

yellow chair project

Fiziki ya da elektronik olarak insanlar arasında yakınlaşma ve ortak bir alan yaratma fikrini başarıyla uygulayan bu ikili, Sarı Sandalye Hikayeleri adında 8 dk.lık bir film ve konuyla ilgili bir de kitap hazırlamışlar.

alternatif enerji kaynaklarının dağılımını gösteren bu interaktif dünya haritasında,jeotermal,dalga,güneş ve rüzgar enerjisi kullanan yerleri işaretli olarak görebilirsiniz…

Mark Hauenstein’in tasarladığı, OiTV adlı televizyon çılgın birşey. Televizyon teknolojisi bu kadar karikatürize edilir. Televizyonun anteni, üst ve yan yüzeyleri, dokunmaya duyarlı. Tüm temaslarınız tepki olarak ekrana yansıyor. Birde su terazisi modu (kipi) var. OiTV’nin antenini çevirin, okşayın, vurun, takla attırın hepsine yanıt veriyor. Bu televizyonu seyretmekten çok rahat bırakmamayı tercih ederdim sanırım. Linkteki videoyu izleyin eğlendirici.

Peugeot‘un gelenekselleşen interaktif tasarım yarışmasının dördüncüsü önümüzdeki Ağustos ayında başlıyor.

İlki 2000 yılında gerçekleştirilen yarışma iki yıl gibi uzun bir döneme yayılan beş ana aşamadan oluşuyor. İlk aşamasında tasarım konusu duyurularak yarışma açılıyor, projeler kabul ediliyor. İkinci aşamada bütün tasarımlar organizasyonun internet sitesinde ziyaretçilerin oylamasına sunuluyor ve bir ön eleme gerçekleştiriliyor. Daha sonra en çok beğenilen on proje Peugeot jüri komitesi tarafından değerlendiriliyor. Üçüncü aşamada kazananların isimleri resmi olarak duyuruluyor. İlerleyen günlerde gerçekleşen Geneva Motor Show‘da birinci gelen yarışmacıya kupası ve ‘çeki’ takdim ediliyor.

cnbc-e mart ayında; “izleyici seçiyor,cnbc-e yayınlıyor” adı altında yeni bir uygulama başlatıyor. 21 Mart’taki gişe filmleri kuşağında yayınlanmaya aday üç filmden biri, izleyicilerin oylarıyla seçiliyor: The Royal Tenenbaums, The Avengers ya da jane Austin’s Mafia. Oylama internet üzerinden. 28 Mart adayları ise: The secret life of dentists, Bringing out the dead ve Red Planet.

interaktif arayüz tasarımında patternlar

ders 3: [web tasarımı patternları] ders 2: [pattern ile arayüz tasarımı] ders 1: [pattern nedir?]

Chivi.com‘dan hoşlanıyor muyum hoşlanmıyor muyum bilemiyorum, ama bu komik bişi. Duygu Asena’nın e-kolay’daki easy listening interaktif romanı ile dalga geçilmekte… Duygu Hanım’ın romanı iki kanka kadının telefon konuşmalarından ibaret, Chivi’deki interaktif roman da bu iki kadının eşlerinin telefon konuşmalarından. İkisini paralel okuyunca enfes oluyor. Hatta Chivi’deki counterpart’ı olmadan Duygu Asena’nın romanı zayıf kalıyor. Balon bi yazar olmasına rağmen, Duygu Asenaya sırf feminist olduğu için tepki vardır ya medyada. Eğer chivi’nin meselesi de bu ise kötü, tabii.