bildirgec.org

insanoğlu hakkında tüm yazılar

İnsanoğlunun gelişimi gittikçe hızlanıyor

Guardian | 13 December 2007 20:35

Şuradakimakaleye göre bilim adamları insanoğlunun evriminin yani gelişiminin giderek hızlandığını belirtiyor ve bunun sebeplerininde çağın şartlarının giderek değişmesine bağlıyor.

Bilim adamlarının araştırmalarına göre önümüzdeki bir kaç yüzyı sonra insanoğlunun gelişme hızı aşırı derecede artıcak ve bu zaman dilimi bilim adamlarına göre hiçte uzak bir zaman dilimi değil.

Bu da bir Darjeeling ruh hali.

darjeeling | 12 November 2007 17:09

Boş boş ekrana bakan bir çift göz var şu an bende. Yazmaya hep hevesli bir yürek ama dirençsiz parmaklar var bende. Gelecek kaygısı taşıyan beynime bu yük bazen ağır geliyor. Göğsüm sıkışıyor, kaçmak, uzaklaşmak istiyorum bir yerlerden ama mecburiyetlerin çaresizliğinde eriyip bitiyorum. Hayatımın düzeni bile sıkıyor bazı zamanlar beni, insanlar düzensizlikle boğuşurken. Sonra diyorum ki kendime, ‘ne kadar nankörsün, şükret, şükret ki yetinebildiklerinin aslında çoğu insanın sahip olamadığı şeyler olduğunu farket’. O dirençsiz dediğin parmaklarının bile bedenine bağlı ve canlı olduğunu unutma. Bunu bile unutma..

insanoğlunun varlığı önemli mi?

| 09 October 2007 14:28

İnsanoğlunun varoluşu önemli mi? Düşünüyorum, öyleyse varım demek yeterli mi? Peki düşünmeyen nesneleri yok olarak mı kabul edeceğiz? Yada düşünmeyen nesneler bizim yapı taşlarımız değil mi? Belki de, evrensel maddenin yada enerjinin, kendine özgü bir zeka ve düşünce sistemi vardır. Belki de, insanoğlu, evrenin kendisini görmesi için yaratılmıştır.

Mağrur insanoğlunun varlığıyla gururlanması mı, yoksa üzülmesi mi gerekir? Evreni görmek, anlamak, daha doğrusu anlamaya çalışmak, insanoğluna verilmiş en büyük hediyedir. Öte yandan, evren ötesini veya evrenin nereden geldiğini, madde ve enerjinin neden, niçin ve nasıl varolduğunu bilememek ve düşünememek ise, insanoğluna haddini bildiren bir tokattır.

İnsanlar olmasaydı dünya nasıl olurdu?

wanadooo | 06 September 2007 11:45

Bizler , yani insanoğlu dünyayı günden güne sürekli olarak kirletiyoruz ve geri dönüşüm adına çok az çaba harcıyoruz. peki insanlar olmasaydı dünyamız nasıl olurdu fikrinden yola çıkan Alan Weisman bu konu üzerinde kitap çıkarmış. sunumunda bundan bahsetmiş. Ayrıca evimizin ve -en basit örneğinden New York’un- ne hale geleceği konusunda da diyecekleri var.

Dünya Tarihi X

Cevval Portakal | 19 August 2007 03:29

…insan denen hayvanın ilk ikisi dünyaya düştüler. Adem ile Havva.
İlk günlerinde elma olayı yüzünden birbirlerini biraz suçladılar, küs kaldılar. Konuşmadılar birbirleriyle. Başladılar gezinmeye. Dolandıkça anladılar ki mekan şahane, çiçek, böcek, kuş, et, süt, yumurta, ortalık yemyeşil. Bu vesileyle neşeleri yerine geldi. Çevrede, ortamın güzelliğini paylaşacak bir insanevladı bulamayınca barışmaya karar verdiler. Havva parmaklarını birleştirip küs yaptı, Adem bozdu. Başladılar sevişmeye.
Çocuk yaptılar. Çocukları da çocuk yaptı. Ortalık çocuktan geçilmez oldu, safi sübyan doldu.
Bu çocuklar geliştikçe düşündüler, düşüncelerini paylaştılar. Etrafı daha bir yakından incelediler, bir tanesi dediki; biz bu etrafımızdaki mahlukatların alayından daha zekiyiz, farkettiğiniz üzere bunlar konuşamıyor bile, demekki biz buraların efendisiyiz, çiçek böcek hayvanat ne varsa hepsi bizimdir. Diğerleri onayladılar ve böylelikle bu nesilden itibaren insanoğlunun götü bir nebze daha arşa yaklaşmış oldu.
İleride pisboğazlar doğdu, dediler ki, madem çiçek böcek binbirtürlü mahlukat bizimdir, yeriz lan biz bunları.
Mucit nesil geldi, hacı ateş versene diyene ateşi buldu. Ayağımızı yerden kessin yeter diyene tekerlek icat etti. Amcaoğlunun düğününde havaya atmak için, taşı oduna bağladı silah yaptı. Böyle böyle yaşarlarken sevişmeyide ihmal etmediler. Canı sıkılan etraftaki güzelliğe bakıp galyana gelen tuttuğunu zitti, yeni yeni nesiller doğdu. Her nesil bir öncekinden daha sivri zekalı oldu.
Gün geldi, mekana sığamaz oldular, sıkış tıkış yaşar oldular, yine bir sivri zekalı fikir ve düşünce hareketlerinde bulunmayı uygun gördü (pisboğazlar akımını başlatan düşünürün sekizinci göbekten torunu). Bir gün sıkış tıkış otururlarken çıkıp dedi ki; biz böyle göt göte yaşıyoruz ama gözünü sevdimin dünyası dev gibi be kardeşim! ağaç desen bol, yemek desen bol. Ben şimdi şu arka taraftaki ağaçları kırpsam onların yerine bizim ortanca oğlana bir ev diksem ne de şahane olur, yaşar giderler refah içinde, ve yaptıda.
Bunu gören diğerleri de başladılar ağacı çalıyı budamaya. El birliğiyle ormanın, yeşilin anasını zittiler. Şehir kurdular kendilerine.
Şehirli olmalarıyla birlikte makadları iyice havalara uzandı, yer ile doksan derece açı yaptı. İsimlerini modern koydular, hayvanı ormanı beğenmez oldular. Kıçı açıkta kalmış orman hayvanları mecburen şehir içinde dolanmaya başlayınca, onları da, sittirin gidin lan burdan gerizekalı orman hayvanları biz burda modern modern yaşıyıcaz diyerek, tekmelediler (günümüzdeki kedi tekmeleme vakalarının ilkleri bu tarihte görülmüştür).
Bir süre sonra, üzerinde pürüzler bulunan dünyayı düzleştirip, yerine birşeyler inşa etme fikrinin de boku çıkartıldı. Ev yapalım diyenler, otopark yapalım, golf sahası yapalım… demeye başladılar. Yusyuvarlak yaptılar gezegeni, çentik bırakmadılar üzerinde.
Ne yaptıklarını sonlara doğru farkeder oldular, bu seferde modern-duyarlılar peydah oldu, kesmeyin lan ağaçları şerefsizler, rahat bırakın hayvanatı onlarında canı var, tavrını benimseyerek günah çıkartma yoluna gittiler. Bir öncekilere bok attılar. Kar etmedi.
Hepsini yaparken sevişmekten kimse kopamadı, dünya üzerinde bir insanevladı olsun sevişmeden/çoğalmadan duramadı. Yavaş yavaş başlara döndüler, yine göt göte yaşar oldular. Ardından yaşayamaz oldular. Su kalmadı, ağaç kalmadı, hayvanat kalmadı, dünya kalmadı ne varsa tükendi. İnsanlar da tükendi, ölüp gittiler.
Milyonlarca yıl geçti, hava temizlendi, etraf ağaç doldu, binbir türlü börtü böcük hayvanat türedi, ortam yine şahane oldu.

1970’lerin ‘uzay kolonileri!

KoRSaNaY | 29 May 2007 15:06

1970'lerin uzay kolonileri
1970’lerin uzay kolonileri

NASA Ames Araştırma Merkezi daha 1970’lerde ‘uzay kolonisi’ önerileri tasarlamıştı. Belirli bir güneşin yörüngesinde dolaşacak olan bu dev ‘uzay kentleri’, yarın öbürgün dünyayı yaşanmaz hale getirecek (malum olmuş galiba) insanoğlunun devamı için son çare olarak düşünülüyordu. O vakitler hayali kurulan bu uzay kolonileri, yaşam koşullarının çok kaliteli olduğu, temiz havalı, zengin ve ‘yeşil’ yerlerdi; Boyutları da yaklaşık Bakırköy ilçesi kadardı. Buyrun 1970’lerde NASA ressamlarının gözüyle ‘uzay kolonileri’.

Su Önemli Ama Neden Önemsemiyoruz?

| 22 March 2007 13:44

Suyunuzu İdareli Kullanın. Yoksa Böyle Gülemezsiniz.
Suyunuzu İdareli Kullanın. Yoksa Böyle Gülemezsiniz.

Su. Herkes için çok önemli bir doğal kaynak. Dünya’nın 3/4’ü sularla kaplı. İnsan yaşamı için suyun önemi çok büyük. Peki etrafımız bu kadar sularla kaplıyken niye insanoğlu susuzluk tehlikesini ensesinde hissediyor? Niye halen tam anlamıyla deniz suyunu arıtıp içemiyoruz? Daha da kötüsü suya bu kadar muhtaçken, vücudumuzun %50’sinden fazlası su ile kaplıyken niye bu suyu israf ediyoruz? Ben buradaki birçok insanın traş olurken suyu boşuna akıtmayanlardan olduğuna eminim. Umarım yanlış düşünmüyorumdur. Akıtanlar da artık herhalde akıtmazlar.
Haberlerde duyuyoruz hergün. Dünya su sıkıntısı çekmekte, 10-20 sonra su savaşları çıkabilir vs. diye. Afrika ülkelerinde inasnlar kimi zaman susuzluktan kırılıyorlar. Susuzluk zaten acaba kapımızda mı?
Bu kış İstanbul’a bayağı bir az yağmur yağdı. Çok şükür ki bugün yağmurlu. Sabahtan beri yağıyor. Aynı şekilde Türkiye genelinde yağış miktarı, metorolojinin söylediğine göre azmış. Haberlerde hergün diyorlar zaten. İşin ilginç kısmıysa sürekli olarak kuraklık yok diyorlar. Var mı yok bakalım ortaya çıkar sonunda.
Suyun önemi saymakla bitmiyor. Yetişkin bir insan günde 2 lt kadar su içmeli. Yiyeceklerimizin de ana maddesi su gibi zaten. Hatta salatalığın %90 sudan oluşuyor. Vay anam vay! İnsan, yemek yemeden durabiliyor ama susuz en fazla 2 gün durabiliyor.
Temiz su içmekse hergün daha zor hale gelmeye başladı. Doğal kaynaklar hergün biraz daha kirlenir olmaya başladı. Musluklarımızdan akan sulardan emin olamaz olduk. Hatta aldığımız damacanalardan bile emin değiliz neredeyse. Herhalde en iyisi bir arıtma cihazıyla suyumuzu arıtıp içmek olur diye düşünüyorum.
Bu arada bugün 22 Mart Dünya Su Günü. Artık su için bile gün ayrılmışsa varın siz düşünün dünyanın geleceğini.

Teknoloji ve buluşlar hakkında…

SaintEagle | 20 July 2006 23:49

Sizlerinde bildiği gibi her bulunan yeni ürün hep aşamalı ve bazı olaylara bağlantılı olarak gerçekleşmiştir.

Örneğin Edison un elektiriği ve ampulü bulması bir çok olayın birbirini izlemesi ve bazı cisimlerin birleşmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Eğer elektrik bulunmasaydı şu an bir çok teknolojik ürün olmayacaktı.

Ayrıca bulunan tüm eşyalar, ürünler, tarihten bu yana hep aşamalı ve yavaş yavaş gerçekleşmiştir. Tekerleğin bulunması ve bu güne kadar gelmesi. Bunlar hep düşünen insanların buluşu.

Benim demek istediğim olaya gelecek olursak; Örneğin bir insan çok eski zamanlarda mö ki yıllarda, günlerini, aylarını ayırıp düşünseydi yeni bir şey bulmak için, elektriği bulmak için mesela, o an bulabilir miydi elektiriği ve teknolojik ürünlerin bulunmasını hızlandırırdı, ama o zamanlar ihtiyaç duyulmadı belkide, belkide zamanı gelmemişti, sonuç olarak ihtiyaç üzerine bulunuyor bazı eşyalar. Sadete gelecek olursam, elektriğin bulunması o yıllara dayansaydı, şu anda daha geliştirilmiş ürünler ile karşılaşacaktık.