bildirgec.org

inanç hakkında tüm yazılar

haftanın sözü-7-

| 23 March 2009 13:12

www.yildiraycicek.com
www.yildiraycicek.com

Bu hafta sonu seçim günü. Aylarca ütülenen kafalarımızın son günü.

Liderler, kendilerini destekleyen halkın temel isteklerini çözemedikleri ve o istekleri anlayamadıkları zaman popülariteleri ve etki güçleri azalır ve hatta biter. İşte bu durumda, yahu sen şusun büyük düşün, sen busun büyük düşün diyerek, insanların bu sefer düşüncelerine (bıyık altında küçümseyerek) hükmetmeye çalışırlar. NAFİLE…

Geçmek istediğiniz kapının farkındayız. Bizi tanıyamayan, anlayamayan, isteklerimize ve ihtiyaçlarımıza uyumlu olamayan yanlış akıl hocalarına ihtiyacımız yok; şüpheler inançlara zarar verir. Şüpheliler listesinde olup da, güven eksikliklerinizi insanlara büyük düşün diyerek kapatamazsınız.

Sözüm liderlere; “ Küçük planlar yapmayın, büyük düşünün.”

Bu Maili Şu Kadar Kişiye Göndermezsen…

nefisperest | 11 November 2008 08:12

Sanal alem çok genişledi ve sınırlarını zorlamaya başladı. İnsanlığın bir araya geldiği bu sanal mahşer meydanından faydalanmak için de bu işten ekmek kazanan ya da vurgun yapan insanlar değişik yöntemler geliştirdiler. Misal olarak, internet reklamcılığı da artık bir ofis işine dönüştü. Hatta dünya’nın “google” gibi büyük servis sağlayıcı firmaları “adwords“, “adsense” benzeri hizmetleri yayınlaştırarak bu işi sanal alemin en ücra köşelerine dahi ulaştırdılar. Artık şahsi web sayfalarına dahi bu türden reklamların konulması gerçek oldu. Tabi bütün bu ticari yöntemler internet reklamcılığı gibi yasal ya da ahlaki değiller.

İnsan mısın?

makaleci | 24 September 2008 16:30

Tüm canlılar içinde sevmeyi, düşünmeyi bilen varlıktır insan deriz; biz farklıyız tüm yaratılanlardan diye kendimizi ayırırız, itina ile…

Ama işin fiyaka kısmı hallolunca yüksek egolarımızda, sıra fiiliyata gelince beceriksizlikte sınır tanımaz dahası tanınmaz hâle geliveriririz.

İnsan, zekâsı ve duygusal tarafı sayesinde doğada bir çok şeye hükmetmeye devam ettiredursun, kendiyle ilgili basit durumları, süreçleri bir türlü insana yakışır bir bir şekilde çözümleyemez.

Elbette dünyevi hissiyatlara esir olmadan, kendini sadece bir yaratılan olarak görebilip, bu sınırlar içinde çevreye ve meselelere uyum gösteren kişiler mevcut ve belki de çoğunlukta, çok şükür…

tanrıya inanıyor musunuz?

xerre | 27 August 2008 13:25

buradaki site şimdiye kadar bir çoğumuzun karşılaştığı bir soruyu internet ortamında yüz binlerce kişiye sormuş. yöneltilen “tanrıya inanıyor musunuz?” sorusuna, hemen hemen tüm dünya ülkelerinden, evet veya hayır şeklinde cevaplar gelmiş. bu cevaplar ile her bir ülke için, o ülkedeki “tanrıya inanma yüzdeleri” çıkarılmış.
en yoğun katılımı ispanya ve amerika gerçekleştirmiş. katılımın az olduğu bazı ülkelerde %100 gibi sonuçların çıkması ülkeye bu anketin çok da güvenilir olmadığını(katılanların azlığından ötürü) gösteriyor. türkiyeden ise bu soruya şimdilik 2964 kişi cevap vermiş. evet diyenler %89 iken, hayır cevabını verenler % 11 şeklinde dağılım göstermiş.bu kadar geniş çaplı olmasa da bunun bir benzerini, şu yazıda balsedilen doyoubelieveingod.org yapmıştı.

Şükretmek ama tatmin olmamak

darjeeling | 16 July 2008 12:05

Gerçekten herşeyden sıkılmış bir ben var benden içeri.. Şükrediyorum, çünkü inançlıyım. İnançlıyım ve şükrediyorum ama bu başka bir şey. Öyle çok şeye sahibim ki. Bu bizim olmayan sahte dünyada o kadar çok şeyim varki aslında. Ailem, bir arada ve bozulmamış ailem, işim, param, sağlığım, tek başına ayakta durabilme cesaretim, hırçınlığım, insanlığım.. Aslında dolu doluyum ama hani biliriz ya insan hayatta bir şeyler için savaş verdiğinde aslında yaşadığını hisseder, işte bende o amaç yok. Kiminin çocuğu var ve onu büyütmenin peşinde, kimi evlenmeye hazırlanıyor ve yeni bir hayat aşamasının eşiğinde. Benim şükretmeme rağmen hayatımdan tatmin olmamamı sağlayan şey de işte tam buralarda bir yerlerde. Bir kadın olarak yalnız olmak. Çoğul yaşama geçmenin özlemi, yeni bir hayat evresinin kenarında bile dolaşıyor olmamak. Uzun süredir bir heyecan yaşamadığını fark etmek ve bunalmak. Ne iğrenç ne pis bir hismiş bu. Ne kadar çok şey var ve ben gerçekten ne kadar sıkıldım bu HERŞEYDEN. Çözüm belli ama ne zaman gerçekleşeceği belli değil..
yeter….

Hadi. Geç. İnanmam.

astral | 03 July 2008 09:33

Bana soruyor. ‘Senin gibi biri rahat durmaz. Renk vardır sende. Hayatında muhakkak birileri vardır. İnanmam. Ben bilirim. Anlarım da.’

‘Yok’ diyorum. Gerçekten. Armudun sapı üzümün çöpü deyince olmuyor. Hayatımdaki tek atraksiyon sensin.’

‘Hadi. Geç. İnanmam.’ diyor.

Anlıyorum, inandıramayacağımı. Susuyorum. Birçok şeye susadım ama bu seks değil. Bunu ona anlatmam zor. O bir erkek ne de olsa. Şevkat, sevgi, bağlılık, sevdiğimin benim olduğunu bilmek gibi kavramlar susadıklarım… Nerden başlasam ona anlatmaya, çalışmaya…
Beni tanımıyor aslında, uyuyamadığımı, duygusal olduğumu, seksi çok sevsem dahi kimseyle yatmadığımı düşünmüyor, içimden gelmediğine inanması zor.
Nerden bilecek, hala ayrıldığım sevgilimi özlediğimi, tekrar barışmayı hiç mi hiç düşünmesem ve hiç mi istemesem de –anlaşabileceğimizi düşünmediğimden- gece uyumaya çalışırken, kokusunun burnuma geldiğini ve ona sarılıyor gibi hissedip/ isteyip/ hayal edip uykuya öyle dalabildiğimi nerden bilecek?