Tüm canlılar içinde sevmeyi, düşünmeyi bilen varlıktır insan deriz; biz farklıyız tüm yaratılanlardan diye kendimizi ayırırız, itina ile…Ama işin fiyaka kısmı hallolunca yüksek egolarımızda, sıra fiiliyata gelince beceriksizlikte sınır tanımaz dahası tanınmaz hâle geliveriririz.İnsan, zekâsı ve duygusal tarafı sayesinde doğada bir çok şeye hükmetmeye devam ettiredursun, kendiyle ilgili basit durumları, süreçleri bir türlü insana yakışır bir bir şekilde çözümleyemez.Elbette dünyevi hissiyatlara esir olmadan, kendini sadece bir yaratılan olarak görebilip, bu sınırlar içinde çevreye ve meselelere uyum gösteren kişiler mevcut ve belki de çoğunlukta, çok şükür…Sözüm elbette onlara değil, sözümün insan olduğu bilincini yitirenlere, doğada en vahşi canlıdan bile marjinal davranabilenlere yani en kötüsü bunu doğadaki tek düşünen varlık sıfatına sığdıra sığdıra, hazmede hazmede yapabilenlere…Onlar hazmededursun, ben zorluk çekiyorum izlerken insan müsveddelerini, iki kol, iki bacağa dikilebilmiş kılıklar içindeki meziyetsiz, vicdansız vücutların sinsi ve kıvrak hallerini…Doğum anından bir kaç dakika sonra yavruladığı yumurtalardan bir kaçını midesini indiren bir yılanı izlerken spikerin durumu zoolojik açıdan izâh edişi bende bir sakinlik uyandırabilmiştir, Yaradan’ ın buna müsaade etmesinde bir sebep olduğunu ve bu sebebinde bilimsel bir açıklamaya dönüştüğüne şahit olmak keyif bile verebilir belki de, anlayabildim diyebilmek adına…Aynı şeyi ”bazı” insan denen kimseleri izlerken hissedemeyiş ne kötü…Anlam veremeyiş,kendi ırkını anlayamamak,binlerce canlı organizmayı ve hatta canlı olmayanı, milyonlarca yıl önce Yaradanına kavuşmuş bir dinazorun fosil denilen bulgularını analiz eden bir yazıyı okuyuverdikten hemen sonra belki de,bir insanın zulmune şahit olmak ve bu zulme anlam verememek mesela, ne fena…Onca teknolojik iklim, onca uzay seyehati planları ve hatta onca sevgi pompalayan (!) özel günlere (anneler günü, sevgililer günü vs.) rağmen insanlık denen; uyulması, anlaşılması basit kavram neden yerle yeksan?İnsani vasıflara haiz olmak dileğim değil, serde zaten var, Allah’ ın bizlere hediyesidir, ama dileğim bunları günlük hayatın içindeki tüm fiiliyata sunabilmesidir tüm insanların…
yorumlar
bir şeyler yazmak istiyorum bu yazıya. ama ne yazacağımı bilmiyorum. galiba sadece vicdan ve adalate inanıyorum. insanlarda vicdan yoksa ne yapsan boş.geçenlerde evimin bahçesinde yavru kediler gördüm. bir süre besledim onları. sonra kaybolmuşlar. ben görmemişim ne zaman gittiklerini. sokakta hayvanlar öldürülüyor, yaşlı bir adam dileniyor, çocuklar tacize uğruyor. insan olmak, vicdan belki de böyle bir şey. zamanı gelince devreye soktuğumuz, görmek istemeyince ise bir köşeye kaldırdığımız. vicdan evet, insan olmanın özü bu.
evet nevdalist,maalesef kafanı çevirdiğinde gördüğün en acımasız manzara yine bir insan tarafından inşa edilmiş olarak karşımıza çıkabiliyor…Benim hayıflandığım da bu…İnsanım, çok kıymetliyim, demekle özel olunmuyor, gayret gerekiyor…
ahh ahh..
Hakkın rızası,kulun bela içinde olması deyildir.şayethikmeti muradi böyle olmasaydı o belaya tahammülü de ihsan etmezdi.Bilerek bela istemek,müşkil iştir, edebi medebi bozmaya meylettirir adamı.yürekleri gibi yüzleride kara olan kafirler kafa kafaya vermişlerdi; şu si*ttiğimin türklerine eyle bi darbe indirelim ki,bi daha nefes alacak halleri kalmasın..onlar beyle konuşurken gözlerini kin ve intikam hırsı bürümüş başka adamlar kıkır kıkır gülüyordu..tabiatın icabı fakire meyilli,ilme düşkün, hizmete gönüllü olmaya gelmez,seni de onu da günün birinde kurt kapar. nefsin pusuda olmasına rağmen kurt kapar. puşt takımı,tarihlerinde en optimum devletleri kurmuş yaşatmıış olan milleti diniyle kavgaya sürüklediler; sosyal nizamı ahlakından uzaklaştırdılar.siyaseti de sosyal nizamdan..türk milletinin gönül faylarını kırdılar,helak ettiler. milleti allahından ve kutsal olan herşeyinden uzaklaştırarak onu heva ve hevesini dilediğince yaşama noktasına getirdiler..yaşıyoruz işte. ama nasıl? insani olan herşeyden uzak fıtrata ters..buna yaşamak denirse evet yaşıyoruz tıpkı livata cenneti sodom gibi, onların götleri vardı verecek,bizim ise varlarımız daha çok,ver verebildiğin kadar.
makaleci beğendim yazını. severim böyle “insana dair” yazıları.
morfik; ah çektiren neslimize yazık, değil mi?zi selem’ im; insanlığı inançlarıyla ve milli duygularını kullanarak bir yere yöneltmek, bunu kullanarak dediğin gibi sosyal nizamı bozmak, ve bu konuda uzaklardan kıkırdayarak gülebilmek de insanlığın yaşadığı en büyük vasıfsızlıklardan biridir, resmin en büyüğü budur, dünyanın genel gidişhatı bu yöndedir, maalesef:(( çok iyi analiz etmişsin, can…kayvenk; çok sevindim beğenmene, bende insana dair başka tespitlerde bulunabildiğim yazılar yazmak niyetindeyim, çok mersi!
makk..bakıp susuyor melekler..şeytan elinde yanıyor işte dünya..
o melekler susmuyor aslında, kayıt ediyor her şeyi…
thing, güzel yorum…çok sağol!ama anlamadığım insanız diye bir şeyleri bir normalliğe mi bağladın? yoksa daha dikkatli olunmalı’ yı kast ettin?
ne kadar geç kalmışım yazılarını okumakta.. oturdum teker teker okuyorum yazılarını..ve rahat ve dingin yazıyorsun hep..
kahraman ;zaten ben o rahat üslupla yazamayacak gibi hissettiğim zaman kesinlikle uzak kalmaya gayret ediyorum bir şeyler cümlelemekten…bu rahatlık yansıyabilmişse ne güzel…
Bu başlık tam sana göre makaleci.Yuh sana.İnsan mısın diyor bak bir daha oku
🙂
anaa ben tek bana öyle laflar ediliyor sandıydım herkes tuttuğunu mu ahkamlıyor burda..neyse konuya odaklanayım, kendi nefsine, vücuduna acımayan bizler sigarayla, alkolle hatta teknoloji ile kendimizi mahveden biz doğaya mı acırız yoksa hayvana mı?Kendimizi sevmiyoruz ki başka şeyi sevelim.