bildirgec.org

ideal hakkında tüm yazılar

Çünkü orada duruyor

nazokiraze | 20 June 2011 21:15

Cesedi kaybolduktan 75 yıl sonra bulunan George Mallory kendisine ‘neden Everest’ diye soran gazeteciye tarihe geçecek bu cevabı vermişti: ‘Çünkü orada duruyor ‘

Bir papazın oğlu olan Mallory küçük yaşta kilisenin tepesine tırmanarak başlar zirve yolculuğuna, sonrasında Cambridge yılları boyunca hayatı tırmanmakla ve zirve hırsıyla geçer.

George Mallory ve Ruht
George Mallory ve Ruht

1.Dünya Savaşı’ndan üç gün önce Cambridge’de tanıştığı Ruth ile evlenir ve savaşa katılır.Orada kanla tanışan ve ölümle yanyana duran Mallory savaş dönüşü bir karar alır, artık hayatını dolu dolu yaşayacaktır.

Kraliyet Coğrafya Derneği tarafından başlatılan Everest Keşfi için en başta düşünülen isim Odur ve bu tamda istediği şeydir.Ortada bir harita, bir bilgi, teknoloji yokken 1921 yılında ilk keşfine çıkar ve Everest’i yakından görür.Dört aylık arayış sonunda zirveye ulaşabilecek yolu bulur ancak yağışlardan dolayı tırmanamaz. Zaten Everest’i gördükten sonra bu dağ Mallory’de saplantı haline gelmiştir.

Bir…İki…Üç…TIP!

karuma76 | 19 May 2011 17:13

Dün gibi hatırlarım, sıra sıra kitaplarda sayfalarca soru çözdüğümü. Duvarlara yaslanıp kara kara düşündüğümü. Bir gün belirliyorlar, bir tarih koyuyorlar, adına da sınav diyorlar. Sonra kenara çekilip seni seyrediyorlar. Eski Roma devrinin eğlenceleri gibi. Aslanlar ve insanlar… Şimdiyse sınavlar ve öğrenciler…Ucunda ödül de var. Hayatını kazanacaksın.
Uzun bir süreç ama nedense herkes kısacık yaşamaya çalışıyor bu üniversiteye giriş sınavlarını. Sınav aslında doğunca başlıyor haberimiz yok. “Daha var nasıl olsa, sonra çalışırım!” Bu öteleme evresi son seneye gelene kadar devam ediyor. Son sene gelince ve ufukta sınav görününce paçalar tutuşuyor tabii. “Nereden başlasam?” Panik havası ile başlayıp Aydın havası ile bitiriyorlar(!)

hırs alabilir miyim?

admin | 28 March 2011 09:14

Bazen acayip hırslanıyorum. Sonra şu hırs geçmese de işe yarasa diyorum.

Birlikte hayalleri kurup sonra da bana kazık atan insanların hayallerini -Google da nereye baksam karşıma çıkmasıyla- gerçekleştirmiş olduğunu öğreniyorum.

Elimde olmadan bir araştırmayla gerecekten gerçekleştirmiş olmasına da daha bir içerliyorum. Ah, ben neredeyim diye düşünüyorum. Ben de yapabilirim, hadi biraz hırs, kalk yerinden, hadi plan yap ve uygula diyorum.

Şerefsizler bir gün nerede olduğumu öğrendiklerinde içleri titresin diyorum, diyorum…
Ah! Benim elimde değil mi tüm bunlar.

Artık….

suleceizler | 06 August 2010 10:02

Artık geride kaldı yıllarım,tecrübesiz yıllarım.
Yaptığım hatalar,pişmanlıklar ,paranoyalarım acayip takıntılarım hepsi geride kaldı.
Düşünmüyorum,üzülmüyorum artık keşkelerime
Bumerang değil ki zaman geriye dönsün de düzelsin hatalar.
Yok asla mümkün değil zamanı geri çevirmek,istemesen de kayar avuçlarından kum taneleri gibi,bazen akan bir su gibi ama geri dönmez istesen de çok istesen de tutamazsın zamanı…
Artık başka bir vakit açılmıştır önünde ,başka umutlar,başka acılar ,başka sevdalar
Artık sen öğrenmişsindir zaman yaşadığın andır
Ne geçmişe dönebilirsin,ne geleceği görebilirsin
Zaman şimdiyi yaşamaktır artık,doyasıya ,her anını içine çekerek yaşamaktır.
Ders almaktır geçmiş hatalarından,kaygılanmayı kesmelisin gelecek için ,çünkü her kaygın bugününü baltalar,yaşayamazsın anını ,kaçırırsın..
Kaygılanma artık hem kaygılansan çözümemi ulaşır sanıyorsun dertlerin
Sadece anını kaçırırsın hayatın,

güneşin parlaklığını,ayın sana gülüşünü ve bir çiçeğin açmasını,derin derin nefes almasını…
Bırak artık düşünme ,anı yaşa ,artık öğrendin yaşamayı ,bırak yaşam sana aksın,seni fırtınalarıyla sarsmadan ,sen bırak kürek çekmeyi.
Akıntıya karşı kürek çekilmez ki çocuğum,büyüyünce anladım bende
Anladığımda yolun yarısındaydım,hala yarısındayım farkına varmam bu kadar yılımı alsa da
Artık biliyorum ya ,bu yeter bana…

haftanın sözü-9- *Özel

| 08 April 2009 12:47

Dali / photobucket.com
Dali / photobucket.com

“Haksızlıkların yanında hakkı aramak; çölde su aramaya benzer. ‘Bulabilene ne mutlu.’
Dünya da var olan iki boyutlu gerçek, insanları da ve inançları da bir ipin uclarında çekiştirmektedir.”
Kemal B.velioğlu…

İnsanoğlu’nun istekleri de idealleri de bitmez. Sonsuz ve sürekli isteklerin, tam olarak karşılanması olanaksız. İsteklere kavuşmak için girişilen çeşitli yollarda, farklı kulvarlarda yürürüz. Ruhumuz, karakterimiz, inançlarımız, insaf ve merhametimiz ayrı ölçüler bulmaya çalışır. Acımasız davranışlar bu yüzden de doğmuştur, diyebiliriz.
Evet, bilim buna ‘eşitsizlik’ demiş, maddi bakımdan çare ve imkanlar aranmış olsa bile, inançlarımız manevi yönde ele almıştır. Madden ve mannen, bu iki olguya göre hak ölçüsünü aradığımız da: Birincisi, insan çoğalmalarına istinaden çok fazla idealizm; diğeri de çok fazla fatalizm, yani hadiselerin önceden belirlenmesi, kaçınılmaz kader ve insan iradesinin dışında tek ve tabiat üstü bir sebep, ‘alın yazısı’…

Hafıza i Beşer

SNT | 11 February 2008 09:54

Bazen bir kelimede bazen bir cümlede, insan kendi hayatından bişeyler bulurda düşünürde düşünür ya, kararlar alır yeniden yeniden, uygulayamaz bozar, yeniden şekillendirir yeniden bozar gelir geçer, sonra tekrardan tekerrürler..
Ben şüpheyle bakıyorum “ben hiç kindar değilim” diyen insanlara.. Yalan söylediklerini düşünüyorum. Yalan değilse de akılsız adam unutur yaşadığı hayal kırıklıklarını, çünkü akıllı adam için bu gelecekte karşılaşacağı benzer durumlar için bir klavuzdur. bence doğrusu da budur. gerek varmı tekrar tekrar yaşamaya ? ama bir yandan da bizi unutmaya meyilli yetiştiriyoorlar bunu da biliyorum. okuldayken ben, çok net hatırlıyorum, döenm arasında hocalarımız değişirdi. yeni gelen hoca eskisinin tarzını beğenmezdi( doğru olsa da olmasada, beğense de beğenmesede beğenmezdi.) bize unutturmaya çalışırdı eski sistematiği. unuturduk. onun kendi işleyiş biçimine adapte olurduk. sonra bi başkası sonra bi başkası. karşılıklı iliişkkilerde böyle. eskinin gölgesine kalma korkusuyla, olunmayan insanlar gibi davranmanın tek sebebi de bu değil midir zaten?. “ben bi iki ay kasayım da kendimi, nasıl olsa yeniye alışınca eski halime dönebilirim, şimdi illa ben olmayayyım, saklayayım biraz kendimi”
Bireysel unutkanlıklarımız haricinde toplumsal olarakta unutmaya meyilli yetiştiriliyoruz. unutuyoruz VATAN dediğimiz, DİL imiz dediğimiz kavramların nasıl oluştuğunu. unutuyoruz nasıl kazanıldıklarını.. uzun lafın kısası beni okuduğum bir söz bu konulara sürükledi “HAFIZA-İ BEŞER NİSYAN İLE MALÜLDÜR”.. Yani diyorki “insan hafızası unutkanlık ile yaralanmıştır”..
unutmamak lazım. iyiyi kötüyü, güzeli çirkini, yaşanmışlıkları, hayalleri, idealleri,rüyaları, riyaları ve nokta noktaları….

SNT