bildirgec.org

hayal hakkında tüm yazılar

Her şey olağan akışında

astral | 22 May 2009 10:53

Düğümlerin bittiği yerdeyim. Yolun sonunda bir resmin başlangıcındayım. Bir papaz dua okuyor kapı önünde, kuyruğuna yanlışlıkla basılan beyaz yavru kedi çığlık atarak uzaklaşıyor. Sokakta tek tük oynayan küçük çocuklar. Erkek çocuklar misket oynamaktan yorulmuyor asırlar geçse de.

Yorulan bir kadın pencere kenarında elini çenesine dayamış, ayıkladığı fasulyeleri bir yana iteklemiş -kendince mola verip- dışarıyı seyrediyor, hülyaya dalıyor, bunca gençken gençliğini yaşayabileceği başka bir hayat düşünüyor bulutlara bakıp, bakıp…

Son Kez ELVEDA

TCAN | 24 April 2009 09:10

İşte ne hayal ne rüya,
Herşey bitti.
İşin garip tarafı dağ dağa küsmüş dağın haberi olmamış.
🙂
Son bir elveda, son bir bakış çok mu? geldi.
Ayrılık haberini bile başkaları veriyor.
Hiç yakıştıramadım sana.

Oysa ki sen öğretmiştin sevmeyi
Sende tatmıştım aşkı sevgiyi…

Susma haykır içinden geçenleri
Tüm saflığıyla,
Hİç sevmedim hiç aşık olmadım de
Susma ki içine dert olmasın,
SUSMA haykır tüm DÜNYAya

Ben senin gülüşünü sevdim gülüm.
Hocam haklıymış sen benim saf yüreğime,
Tertemiz kalbime layık biri değilmişsin,
Şimdi daha iyi anlıyorum…
Diğerlerinden hiçbir farkın yok…

Son Kez ELVEDA

TCAN | 23 April 2009 15:10

İşte ne hayal ne rüya,
Herşey bitti.
İşin garip tarafı dağ dağa küsmüş dağın haberi olmamış.
🙂
Son bir elveda, son bir bakış çok mu? geldi.
Ayrılık haberini bile başkaları veriyor.
Hiç yakıştıramadım sana.

Oysa ki sen öğretmiştin sevmeyi
Sende tatmıştım aşkı sevgiyi…

Susma haykır içinden geçenleri
Tüm saflığıyla,
Hİç sevmedim hiç aşık olmadım de
Susma ki içine dert olmasın,
SUSMA haykır tüm DÜNYAya

Ben senin gülüşünü sevdim gülüm.
Hocam haklıymış sen benim saf yüreğime,
Tertemiz kalbime layık biri değilmişsin,
Şimdi daha iyi anlıyorum…
Diğerlerinden hiçbir farkın yok…

Hayal Gücü…

biseyvardi | 13 April 2009 13:50

‘ sabah altı buçuk uyanmam lazım ‘ not et… ‘ sakın unutma yarın önemli bir gün olacak. İyi geceler!
Sanki uyanacak güç bıraktın da… Şu dağınıklığa bak aman tanrım… Toplamaya başlasam fena olmayacak sanırım. Doktorsun tamam anlıyorum. Hem de araştırmacasın, işinde de başarılısın kabul ediyorum. Yorulmak nedir bilmeyen bir bedenin var, benim sayemde! Çoğu zaman benim işimi zorlaştırıyorsun gecenin bir körlerinde uyumalar ve erken uyanmalar… Daha kendini dinlendirmeyi bile beceremiyorsun… Bazen bütün işlerimi bitirince ve sen erken kalkacaksan uyumuyorum ve sana ve senin hayatına bakıyorum… Bazı yerler o kadar dolu ki içinden çıkamıyorum… Gezdiğin yerlere bakınıyorum… Eskiden yapmaktan zevk aldıklarına… Küçükken yaptığın yaramazlıklara… Şimdi inanamıyorum o çamurun içinde yuvarlanan adam sen misin? Şimdi üzerine bir şey damladı mı, kıyamet koparıyorsun… Bazı yerleri boş bırakmışsın… Bazı yerleri kilitletmiştin bana hatırlıyorum ve hatta bana bile unutturmuştun… Bazen düşünüyorum da bütün işi yapan benim ama kararları sen veriyorsun… Yaradan’ın sunduğu bir lütuf ‘ özgür irade ‘ işte! Uyanmana şurada ne kaldı zaten şuraları da düzelteyim bari… Yorgun uyanacaksın yarın sabah ve beni kendime getirmek için kim bilir kaç kahve içeceksin, çok yararlı bir şeymiş gibi… Yarın ne işlerin varmış bakalım bari… Bazen seni terk etmek istiyorum ama yapamıyorum, nedense! Saat altı buçuk uyanacak, yedide arabada olacak, dokuz ya da dokuz buçuk gibi, toplantı var – mutlaka orda olmalıyım- … Notta düşermişiz! On iki buçukta, öğle yemeği yenecek… Saat üçte, kütüphanedeki konferansa katılacak… Beş, beş buçuk gibi imza gününe gidilecek… Sonrası için not yok! Kim bilir nasıl saçmalıklar yapacaksın bana gene… İçkiden nefret ettiğimi biliyorsun ve sanki sana bir şey yapıyormuşum gibi beni bayıltana kadar içiyorsun… Sabah nasıl oluyor anlamıyorum ve hepte nedense benim kendime gelmemi beklemeden işlerinin başına dönüyorsun… Neyse şu saate geri gelelim… Uyanma zamanı geldi… Hadi kulaklar duyun şu iğrenç saatin sesini, evet gözler rahatsız oldunuz ve ben bilmem ki neyin sesi bunlar… Merak etmiyor musunuz?
Evet araladınız… Buradan sonrası senin!

Diye konuşurmuş beyin… 🙂

İNCİ / John Steinbeck

Education | 08 April 2009 09:49

www.swisseduc.ch
www.swisseduc.ch

John Steinbeck’in üç kitabını okuduğumda üçünün de hep acı sonla bitmesi ilgimi çekmişti. Steinbeck’in hayatına bir göz attığımızda yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Öğrenimini sürdürebilmek için devamlı çeşitli işlerde (duvarcılık, boyacılık, kapıcılık, eczacılık) çalışmış; buna rağmen öğrenimini tamamlayamamıştır. Öğrencilik yıllarında yazmaya başlamış. Eserlerinde işçileri, yaşam koşullarını ve ilişkilerini işlemiş.

Son okuduğum İnci adlı kitabında da yine aynı acı son vardı. Kitabın kısa bir özetini yapacak olursam: Fakir bir ailenin sıkıntılı bir gününde gerek rahatlamak gerekse ekmek parası bulmak için kahramanların denize açılması ile başlar. O gün denizden güzel ve büyük bir inci bulurlar. İncinin bulunması ile kötü giden hayatlarının değişeceğini ve güzel günlerin başlayacağını düşünürler. Fakat inci ile birlikte sıkıntılarının daha da artığının farkına varmazlar. Ekmek kavgası yerine hayatta kalma mücadelesi başlamıştır, onlar için. Hikayenin sonunda biricik evlatlarını inci uğruna kaybeden roman kahramanlarımız, kötülüklerden korunmak için inciyi tekrar denize atarlar. Böylece hikayenin başında inci ile umutlanan ailenin hayalleri de suya düşmüştür.

haftanın sözü-8-

| 04 April 2009 12:14

www.frmtr.com/
www.frmtr.com/

“Neşelenmek, içimizdeki toplanan zararlı birikintileri dışarı atmaktır.”
Kemal B.velioğlu…

Ne güzel söylemiş sayın yazar; hakikaten neşelendiğimiz zamanlar, içimizdeki tüm stresi ve hüznü veya biriken acıları bir nebze olsun dışarı atarız. Bir süredir stres yoğunluğu içindeydim. Bu yoğunluğu atmak için eğlence amaçlı bir tatil yaptık; baya neşeli geçti tatilimiz, döndüğümde epeyce zararlı birikintilerimden kurtuldum diyebilirim. Ta ki yeni birirkintilere kadar…

GÜNDÜZLERE BOYKOT

il mare | 26 March 2009 09:35

Karanlıklardan artık korkulmadığını düşünsenize…Güpegündüz aydınlık sokaklardan geçerken,herşeyin tersini düşünmeye bayılan ben,bu sefer gündüz herkesin içeri,gece de dışarı aktığını düşündüm. Eğlenceli oldu…:) Geceyarısı,rengarenk ışıklara eşlik eden insanlar,ellerinde çocuklarıyla anneler,aydınlatılmış sokaklarda top koşturan çocuklar,herkesin herkesi bulmasının nasıl da zorlaştığı saklambaçın en zevkli hale geldiği saatler,gene geceyarısı tıkalı trafik ve trafik lambalarının ışıklarının en çok gece işe yaramasının verdiği çok daha fazla işlevsellik,kendini belli etmek için mecburiyetten giyilen rengarenk fosforlu giysiler,ellerden düşmeyen cep telefonlarının yaydığı renkli ışıkların geceye renk eklemesi,sinema salonlarında yer bulunamayan gece matineleri,ya da kadınların asıl gece vardiyalarında çalıştırılması,vapur seferlerinin durmadan işlediği karanlık gökyüzünün karanlık suları,üstünde yıldızlar ve yakamoz da cabası,hele ki önünden geçen bir ateş böceğinin selamı…
Esas gündüz kilitlenen kapılar ve gündüz kapalı olan perdeler,bir yazarın ilhamını gündüzlerin verdiği sessizlikten alması…Değişiklik gösteren yaz saati uygulamaları,gündüzleri kısaltma,geceleri uzatma çabaları,ve gözardı edilen elektrik faturaları:D Sonraaa…Ne bileyim,kenarlarına yanar söner ışıkların takıldığı gece uçurtmaları; tüm ışıklı oyuncakların oynandığı karanlık sokaklar,tüm ışıkların anlam kazanığı zamanlar…

hayal kurdum..

taha3045 | 18 March 2009 09:33

Hayal kurar mısınız? Ben küçükken nasıl kuruyorsam hala öyle hayaller kuruyorum, ruh halime göre bazen kısa bazen uzun ama asla hayalsiz yürümem yada uyumam. Küçükken oyuncak, bisiklet veya biraz daha kemik misket,büyüdükçe önce sınıftaki saçı iki örgülü kız, sonra bir kız daha, üç kız dört kız…..Az daha yaş ilerledikçe meslek hayalleri,göreve başlayınca yapılacak Amerikan filmi tarzı gangster kovalamaca,rehine kurtarma , yetişkin olunca köşeyi dönünce yapılacaklar,Lost adasındaki Kate ile çiftleşme, araba yenileme ve renginden jantına herşeyini tasarlama hayalleri falan…

KAYIP HAYALLER

admin | 06 March 2009 15:18

Öyle yakınsın ki bana,
Yüreğinin sıcaklığı ısıtır bedenimi.
Öyle sıcak ki yüreğin,
Güneş bile kıskanır, yakar gövdemi.

“Mesafe tanımaz” sevgimiz büyüdükçe
Yollar küçülmeye mahkum olur önümüzde,
Mahkum olur sevgi sözcüklerimizin altında ezilmeye.
Ve küçüldükçe yollarseni bulacağım karşımda.
Sıcak gülümseyişin ile umut dolu yüreğini.
Yanında, kayıp hayallerim olacak; senden ayrılırken yoldaki bir taşın altına sakladığım.
Ve sarılırken birbirimize
Güneş dostumuz, yollar düşmanımız olacak.