bildirgec.org

ubuntu girl with tattoo

Ubuntu‘ nun 9.10 sürümü ekim ayının tam sonunda, tam da ubuntu kullanıcılarının sabırsızlanmaya başladığı anda piyasa çıkıyor. Bu seferki ubuntu’nun betasından edindiğim izlenimler ubuntu’nun birçok yenilik ile çıkacağını gösteriyor.

Bunlardan birisi ubuntu one. Canonical‘ın sağladığı bu destek ile ubuntu kullanıcıları “cloud computing” denilen bu hizmetten yararlanabiliyor. Bu hizmet ile ubuntu kullanıcıları 2 gb’lık internet üzerinde dosyalarını tutabileceği bir yer sahibi olabiliyor. Ev bilgisayarı ile ofis bilgisayarı arasında verilere ulaşmanız kolaylaştığı gibi, dosyalarınızı internet üzerinden arkadaşlarınızla da paylaşabiliyorsunuz. 2 gb’lık alan ücretsizken 50 gb’lık alan için cüzi bir miktar daha ödemeniz gerekiyor.

Michael Vogt’ın geliştirdiği “ubuntu software center” yeni bir paket yöneticisi olarak karşımıza çıkmakta. “Add/remove” veya synaptic’den daha gelişmiş bir paket kurulum özelliği var. Buna göre kurmak istediğiniz ve kaldırmak istediğiniz paketleri işlem sırasına koyuyor. Paket kurma ve kadırma işlemlerini oldukça hızlandırıyor.

Korkuyorum şu sıralar…
Son zamanki hal ve tavırlarımdan,gözlemlerimden,bazı çizgilerin dışına çıkışlarımdan,ötekilerine kayışlarımdan…

Yeni bir güneş gözlüğü almanın ardından mesela,gözümün, yanımdan geçenlerin güneş gözlüklerine takılıp,onlarınkinin nasıl olduklarını merak etmesi gibi bir hal içerisindeyim…Güneş gözlüklerinin yerini insanların meslekleri,ne yapıyor oldukları aldı şu günlerde…Yeni bir şeyin içine girmenin hayatımda yarattığı etkiyle,kimi görsem,kimi izlesem televizyonlarda falan,söylediklerinin,yansıttıklarının anlık etkisi değil de bunların onların hayatındaki uzun ömürlü etkileri umursama alanıma giriyor.Araçlardan çok amaçlarla ilgileniyorum şu sıralar,insanların hayatlarını nasıl idame ettirdiklerini,bunu yaparken mutlu olup olmadıklarını onlar adına sorguluyorum en çok kendime pay çıkararak.

bu,
küçükken, yoğurda şeker katıp,
yemek gibi bir şey.
bitmesin diye,
kaşığın ucu ile yiyorum.
en sonunda kaşığın,
damağıma yapışıp kalacağını,
bile bile

Eskiden bilimkurgu filmlerinde geçen hayalürünü bazı kurgu fikirler, uzay istasyonlarında (mir, uluslararası uzay istasyonu), yapılan çeşitli deneyler meyvelerini verince gerçek olmaya başladı.
Realitenin yolları yavaş yavaş bilimkurgudan geçmeye yüz tutmuş durumda. Uzun mesafeli yolculuklar, sonsuz uzayda seyreden sabırlı gemiler.

Yüzlerce film izlemişsinizdir, ve bunu bir kaç katı kadar da fragman. Arka plandaki ses ki bu iş Ingilizcede “narrator” Türkçe’de ise “dış ses” şeklinde tabir ediliyor, hep aynı gibi gelir, kimi zaman bir programla mı yapılıyor diye düşünmüşsünüzdür.
Aslında bunun için dünyanın en tanınan 6 sesi kullanılıyor.
Tanıdık gelecektir ;
“Only one man can change the world”
“In a time there is a mystery”
“Long time ago …”
“Adventure, romance, ..”
gibi cümleler içerir hep fragmanlar.
Ilk sırada Hal Douglas ardından Don LaFontaine geliyor.
Bir diğer isim ise Disney filmlerinin sesi (ki örneğin karayip korsanları başlamadan önce disney filmleri şimdi dvd’de diyen ses kendisi) Mark Elliot var. Diğer tanıdık 3 isim ise Al Chalk, Nick Tate ve diğerleri kadar tanınmasa da John Leader.
Bu 6 kişinin 5’inin bir arada olduğu eğlenceli bir fragman tadında video ki çok eğlenceli. Bazılarının sitelerinden seslendirdikleri fragmanların seslerine ulaşabilirsiniz.
Bu araştırmadan sonra insan hayatım keşke seslendiriliyor olsa, yukarıdan bir ses eşlik etse diyor.
Bazı Videolar ;
Don LaFontaine, Hal Douglas, Million Dollar Voices

Size nasıl hissettiğinizi sorarak sizi ona uygun olduğunu düşündükleri bir siteye yönlendiren bir site. Ben stresliyimi seçtim uçan adam oldum. Sizde bir tıklayın isterseniz…

Japonların insan destekli robot yapmaya çalıştıklarını bilmiyordum hiç. çünkü yaşlanan nüfusun yerini alacak daha minimal çalışmalar yapıyorlar sanıyordum.

Ama son icatları insan iskeletini destekleyecek şekilde üretilmiş bir icat. Videosunu izlemek isteseniz burdan buyurabilirsiniz.

yok extra bilgi istiyorum diyorsanız burdan buyurun…

String-Net Sıvı materyal

Bilim adamları maddenin yeni bir formunu ortaya çıkardılar.
MIT‘ten (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) Xiao-Gang Wen ve Harvard Üniversitesi‘nden Michael Levin, Laughlin’in fikirleri üzerine yoğunlaştılar ve maddenin yeni bir durumu üzerine tahminler elde ettiler.
Levin, çalışmalarını Los Angeles Kaliforniya Üniversitesi’ndeki Topolojik Quantum Bilgisayarcılığı konferansında sundu.

garip bir şey fark ettim kendimle ilgili 5 ekim 2006 tarihinde sosyomat ta açılan aşk nedir etiketinin altına şööle bir yorum yazmışım …

bir çeşit hastalıktır çocuken olur geçer ağır gelirse olgunluk çağlarında kalıcı sakatlıklara neden olabilir…aşısı henüz bulunamamıştır.

15 aralık 2006 tarihinde aşk bağışıklığı kazanılan bir hastalıktır diye açılan bir etikete daha önce aşkla ilgili yaptığım yorumu hatırlamadan

yok ööle bir şey.yaşatacak insanı bulamamışın bence sen. yok ööle bir şey…. büyümek ve olgunlaşmak hayata karşı birazdaha sıkı durmanı sağlayabilir. ama bu tecrübe ile ilgili birşey. aşk daha derin bir şey bir hastalık olarak tanımlanamaz hastalıklar kötü şeyleri çağrıştırır fakat aşk herşeye karşın güzel bir duygudur. bir zaman bende senin gibi düşünüyordum yanıldığımı aşk bana ıspatladı.

İnsanların beden kuvvetlerinin yetmediği işleri, onlar için makineler yapar oldu. Fuarda sergilenen bir ürün, robotlarla artık sosyal ortamlarda karşılaşacağımız anlamına geliyor.
Exosceleton; insanın üzerine adeta giyindiği, kemiklerine, eklemlerine destek olan ve kaslarının kuvvetine ek bir kuvvet
sağlayan, bir nevi giysi-robot. Robot; insan hareketlerini derhal kavrayarak, hareketin başlangıcında ve bitiminde, elektrik motorlarıyla destek sağlıyor. Bu teknolojiyle, ağır olan bir yükü, sanki hiç taşımıyormuşcasına rahat kaldırabilirsiniz. Bunun yanında felçlilerin, hareket edebilmesi sağlanabilir. Askerlerin cephede yanlarında daha çok mühimmat taşımaları sağlanabilir. Deprem anında giyeceğiniz, vücudunuzu darbelerden koruyup, yıkıntılar arasından çıkmanızı sağlayabilen bir teknoloji olabilir.
Yakın gelecekte, elektrik motorlarının yerini kas benzeri kasılabilen polimerler alabilir. Bu ise, dış iskelet teknolojisinin, daha az enerji ile daha fazla güç üretebilen bir hal almasını sağlayabilir. Belki de daha ince tasarlanabilir ( Düşünsenize takım elbiseli tırık bir büro çalışanı, güçlü kuvvetli bir amele gibi, 100kg yük kaldırıyor, meğer elbisenin altına dış-iskelet giymiş…