bildirgec.org

Bugün okuduğum Nurbanu kitabının bir bölümüde şöyle yazıyordu.Yusuf adında bir adam 40 yıl Allaha ibadet ediyor.Bunun karşılığında da üç şey dileme hakkı varmış.Bu konuda danışacak birisini aramaya başlamış.Evine gelince kendisine en iyi,en yakın karısı’nın olabilceğini düşünmüş.Benim iyiliğimi çocuklarımın anasından başka kim isteyebilir demiş ve karısına sormuş.Ben kırkyıllık ibadetimi tamamladım,üç ihtiyacımı Allah kabul edecek.Kadın bu sorusundan memnun olmuş.Demiş ki gönlün beni görmekle bahtiyar olduğuna,benimle konuşmaktan zevk aldığına göre bana hiç bir kadına vermediği güzelliği vermesini dile demiş.Adam düşünmeden bunu dilemiş.Kadın çok güzel olmuş.Bu güzellik geçen zaman içerisinde kadını şımartmış,karakteri ve kişiliği değişmiş.Yusuf bunun karşısın da ikinci dileğini kullanmış.Karısının ayı gibi olmasını istemiş,kadın ayı gibi olmuş.Yusuf karısını evden atmış.Ama kadın kapıdan ayrılmamış.Bütün gün ağlamış kocasını ayaklarına kapanmış.Yusuf dayanamamış ve üç üncü hakkını kullanmış.Tanrıdan tekrar karısının eski haline gelmesini dilemiş.Yusuf”un kırkyıllık ibadeti bir kadın uğruna heba olup gitmiş.

Hamileliğin kadınları çirkinleştirdiği söylenir. Bu ne kadar doğru, tartışılır; ama şöyle bir şey var ki hamile kadınların kilosuna dikkat etmeleri gerek. Kaldı ki doğumdan sonra birçoğu eski ideal kilosuna dönmekte zorlanıyor. Bu çerçeveden bakıldığında güzellikleriyle para kazanan yıldızların daha da bir dikkatli olması gerekiyor. Tabii bazıları bunu abartıp( Ebru Şallı örneği gibi) yemesinden içmesinden keserek, bu özel zamanlarda bile perhiz olayına giriyor ki şaşmamak elde değil. Aslında bir açıdan hak vermek lazım onlara. Sonuçta ünlüler ve güzellikleriyle prim yapıyorlar. Film ve müzik yapımcıları, keza basın, eski şaşaalarını kaybettikleri anda onları kapının önüne koymaktan asla çekinmeyecek. Herşeyin bir bedeli olduğu gibi şöhretin de ağır bir bedeli var. Bu yüzden hamilelik dönemlerinde bile kendilerine çeki düzen göstermek zorunda çoğu isim. Keza bunu da layıkıyla başarıyorlar.

Flickr hesabınız varsa, kendi ya da bir arkadaşınızın fotoğrafına not eklemişsinizdir. Yılbaşı sezonu boyunca fotoğraflara not eklerken seçtiğiniz bölgeye not olarak “ho ho ho beard” yazarsanız o alana bir sakal ekleniyor.
Aynı şekilde “ho ho ho hat” yazdığınızda da bir yılbaşı şapkası beliriyor fotoğrafta.

burada sakal ve şapka eklenmiş fotoğrafların nasıl göründüğüne dair örnek var.

İşte zoom yapan ayna

Evet yanlış okumadınız bu ayna zoom yapıyor. Hem de 5 kata kadar. Sadece tek bir tuş ile. 2 adet AA pil ile çalışan aynı hakkında daha fazla bilgi almak için burdan buyrun

Dove firmasının başlatmış olduğu “Campaign For Real Beauty”. gerçek güzellik için bir kampanya, fakat sitedeki video gerçek güzelliğin makyaj ve fotoğraf düzenleme yazılımlarından geçtiğini gösteriyor gibi…

Dove Şirketi gerçek güzellik kavramı odaklı bir reklam kampanyası çerçevesinde Evolution isimli bir video yayınladı.(Aynı zamanda güzel ancak ağır veya yaşlıca veya ortalamanın altı güzellikte bayanların resimlerini kullanarak otobüs reklamları verdi). Video çekici ancak donuk ve pasaklı görünümlü bir kadının birtakım makyaj ve Photoshop editlemelerinden geçerek nasıl büyük bir reklam afişinde yer alabilecek etkileyici bir güzelliğe getirildiğini konu alıyor.Oldukça kısa ancak efektif bir reklam filmi.

Pazar Sabah’ta Gülse Birsel’in (***,***,***) Metropol Manzaraları
köşesinde, saygın bir profesörün dolandırılma hikayesi anlatılmış.

Profesör, internette sohbet ederek tanıştığı güzel bir kadına
aşık olmuş.
Akıllı, konuşkan, sıcak bir kadın.
Kadın profesöre manken Yüksel Ak’ın resmini göndermiş,
kendi resmi diye.

Profesör, bu esmer güzeli kadına para kaptırmaya başlıyor.
Para miktarı arkaya başlayınca, profesörümüzün jetonu da
paraşütle düşmeye başlıyor.

Bu aralar aklımı kurcalayan bir soru var.Gazete de birinin ölüm haberini gördüğümüzde “ah pek de güzelmiş” diye üzülürüz ya. Gerçekten güzel bulduğumuz insanların ölümüne mi daha çok üzülüyoruz. Yoksa “ölüm” insanları daha güzel görmemize mi sebep oluyor. Sormadan önce google’dan araştırayım dedim. Ama nasıl araştırılabilir ki böyle bir şey. Hayır eğer gerçekten güzel insanların ölümüne daha çok üzülüyorsak, içimizdeki faşizmle yüzleşmek gerekir.İşte böyle..

bugün değişik bir şey yaptım ve kan verdim.

ne enteresan bir duyguymuş bu kan vermek… hep tembellik, hep duyarsızlık, hep sorundan uzak olmak… şimdiye kadar beni neyin engellediğini anlamıştım…

evet tembelim… oturduğum yerden -afedersiniz- kıçımı kaldıramıyorum ki, gidip birisi için kanımı bağışlamak üzere rahatımı bozayım… çok zor çoook… hem öyle basit bir mevzu da değil hani… gideceksin, hastaneyi bulacaksın kan grubuna inanmayacaklar ve önce bir küçük test ardından kanın temiz mi diye tam kan tahlili falan… sürüneceksin biraz.. belki bunlar hep olmuyordur, benim ilk deneyimim olduğu için ve on sene öncesinden bir sarılık geçirdiğim için yaşamışımdır, emin değilim… neyse işte, bu tembellik varken nasıl kalkıp gidecektim? ve gittim…

sizler de benim gibi fotograf cekilirken yine rezil cikacagimdiye dusunenlerdenseniz bu yaziyiokuyun. nasil fotojenik cikilacagi ile ilgili birseyleryazilmis………. okuyalim guzelleselim.