bugün değişik bir şey yaptım ve kan verdim.ne enteresan bir duyguymuş bu kan vermek… hep tembellik, hep duyarsızlık, hep sorundan uzak olmak… şimdiye kadar beni neyin engellediğini anlamıştım…evet tembelim… oturduğum yerden -afedersiniz- kıçımı kaldıramıyorum ki, gidip birisi için kanımı bağışlamak üzere rahatımı bozayım… çok zor çoook… hem öyle basit bir mevzu da değil hani… gideceksin, hastaneyi bulacaksın kan grubuna inanmayacaklar ve önce bir küçük test ardından kanın temiz mi diye tam kan tahlili falan… sürüneceksin biraz.. belki bunlar hep olmuyordur, benim ilk deneyimim olduğu için ve on sene öncesinden bir sarılık geçirdiğim için yaşamışımdır, emin değilim… neyse işte, bu tembellik varken nasıl kalkıp gidecektim? ve gittim…biri kalp ameliyatı olacaktı, acayip yorgundum, gece (allah bana akıl fikir ve kullanma kılavuzu versin) geç saatlerde uyanık olunca, sabahları da yorgun ve bitkin oluyor insan ister istemez…evet, duyarsızım… aslında basit bir şey değil mi? biraz dikat kesilmek, biraz anlamaya çalışmak, biraz halden anlamak… duyabilmek insanların haykırışlarını… ve gittim, kanımı verdim…evet başıma gelmemişti daha önce… bilmiyordum, nerden bileyim bu kadar önemli bir mesele olduğunu… herkes işinin gücünün koşuşturmacası arasında kendi sağlığı için lazım olmadıkça kan vermeye gitmiyor ki, benim gibi sıska, kanı az, kilosu 55 i geçmeyen birine kaldıysa bu iş, biraz da halkta ve halkın vicdanında problem var demektir.ve beş ünite kan lazımdı, üstelik A rh +… yani en çok bulunan cinstenmiş, öyle dediler… ama gelin görün ki benle beraber dördü ancak tamamlayabilmişiz.. yazık ki ne yazık… hastayı da tanımıyorum, bilmiyorum kimi kimsesi yok muydu?… ama iyi referanslar bulmak lazımmış onu anladım. allah kimseyi başkasının eline düşürmesin, düşürürse de çabuk kurtarsın. en çok bulunabilen bir kan bile bulunamadığından, ameliyatı bir gün erteletiyor… yazık.şimdi içimde bir sevinç var, görevimi yapmanın verdiği bir latif güzellik… ilk defa kan veriyorum, heyecanlıyım… laborant hanım “sen çok zayıfsın”, “kansızsın”, “sarılık geçirmişsin, kanını kullanmamız tehlikeli olabilir” diyecek diye korktum, çünkü bu bir görevdi benim için ve görevimi başarıyla yerine getirememekten korkmuştum. ama korktuğum başıma gelmedi, ken verirken biraz heyecanlandım, kolumun uyuştuğunu hissettim ama, o güzellik esintisini içimde taa derinlerde duydum.yarın bizim de başımıza gelebilir diye değil ama “insanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır” sözüne binaen, gidip insanlara faydalı olmak lazım. en azından duymak lazım. hissetmek lazım ve o haykırışları susturmamak lazım vesselam.ha unutmadan, ardından vişne suyu da verdiler, sırf beleş meyve suyu için bile kan verilebilir, tavsiye ederim…