Aşkımın gelmesine kaç saat var diye saate bakıyorum… İçtiğim çay sevgilim yanımda olmadan yarım tada sahip. Ben yarım huzurluyum sensiz, sen gelince saraylara yakışır bir huzur kaplıyor bu bedeni.Açık söyleyeyim, sensiz biraz huysuzum. Nasıl desem, bir parça -ya da bir parça değil çok parça- senin eksikliğini hissedip her an yanımda ol istiyorum ya; işte bundan kaynaklanıyor, bütün bu içtepi seramonisi.Yaklaşık üç saat ver senin güzel gözlerini görmek için, düşünebiliyor musun? Benim için nasıl güzel bir varlıksın sen! Beni sakinleştiren ama sakinleştirirken salaklaştırmayan, olumlulaştıran; uysal bir kedi kıvamına getirip şarkılar söyleyen, aşk şarkıları…Zuzu, bekle çay alıp geliyorum.Senin, ‘Çay yapar mısın?’ diye sormanı yerim. İş yaparken dahi insanın aklında aşk olur mu yahu! Olurmuş, olur; gördük, bildik.Güzel insanım, yumuşacık ruhlum. Bakışlarındaki ışığın bedeli yok, en güzel yapı ya da eser o bakışlarının yanında halt etmiş kalır. Orada sadece kalmak düşer ona. Öyle ki, ben bakınca ardını görüyorum, o zaman derin bir huzur derinden sarıyor beni; ah o tanıdık selamlaşmalar…Seninle alışveriş yapmak, senin birşeyler ararken seni seyretmek, oyun oynadığını ve kendine has halinin her yerde olduğunu görmek ne hoş, ne ferahlatıcı nefes.Ben güçlü sayılan biriydim, senin gücünle birleşince şimdi gücümüz oldu. Hal böyle olunca bizden bahsederken, içten/ derinden; sarmalanmış ruhlarımız böyle çok mutlu. Yüce Rabbim ışığımızı daim etsin. Beni sana, seni bana bağışlasın. Yüce rabbimin güzel kulu, iyi ki varsın. Seni seviyorum, içten/ derinden.Burnunun ucundan küçük bir öpücük kondurmayı seviyorum ya da avuç içlerinden. Fotoğraf çekme heyecanı duymanı seviyorum, hayal kurmanı, gerçekleştirme azmi duymanı seviyorum. Ben kitap okurken benim okuyabileceğimi düşündüğün kitapları göstermen sempatik. Sen almayacak mısın dediğim de ise aldığım yanıt daha da sempatik; ‘Senin bir sürü kitabın var ve hiç birini okumadım, onlardan seçerim.’Yolum da, yolculuğum da seninle; sana doğru, ellerinden tutarak.İnce ruhlu varlığım, karnım ya da başım ağrısın; beni düşünürsün, benden çok. Bu ne kadar rahatlatıcı bir durum. Ben senin birtanen ve değerli varlığınım ve bunu hissetmek çok güzel. Güneş gibi ısıtıyorsun ruhumu, güneş kıskanmasın.İş yapmam lazım bildiğin gibi ama ben yine oturdum seni yazdım, aşk böyle birşey. Arkadaşınla konuşsan aşkını anlatmak istiyorsun, iş yapsan arada seni de yazmak isteği doğuyor; sen, sen… Bu sen duygusunu zapdetip iş yapabilmek de ayrı bir irade gerektiriyor balım, ömrümü uzatan güneşim.