bildirgec.org

gündem hakkında tüm yazılar

başkalarının hayatı/Florian Henckel von Donnersmarck

astral | 30 March 2007 02:00

Florian Henckel von Donnersmarck’ın yönetip senaryosunu da kendisinin yazdığı filmde, Martina Gedeck, Ulrich Mühe, Sebastian Koch, Ulrich Tukur başarılı oyunculuk çıkardılar.

Filme giderken içine kapanık, anlaşılması zor bir film sanırım dedim. İlk sahnesinde aldı beni oysa. Aşk, ihtiras, yalnızlık, sistemin tutsakları olmamızın sorgulanması, kaçış yollarının analizi, bir istihbarat memurunun dinleme cihazıyla başkalarının hayatını dinlerken tüm hayatı ve kendini sorgulaması.

Adamın kadını sevmesi. Kadının sevgisi, sevgi miydi düşüncesi… Peki, öyle bir sistemde nasıl olabilirdi diye yorulmak…

Gündemi yansıtan yeni bir karikatür

erususre | 24 March 2007 17:32

Daha önce Başbakan Erdoğan’ın,
“Askerlik yan gelip yatma yeri değildir”
sözüne itafen çizilmiş olan karikatürleri ve yarattığı gündemi hatırlarsınız.Zaten daha önce bununla ilgili bir bildiri yazmıştım.

Kendisinin daha önce çizmiş olduğu rce ile ilgili kedi karikatürü olayları mahkemeye taşımıştı,Konuyla ilgili bir bilgi o karikatür ABd tarafından ödüllendirildi.

Şimdi ise Cumhuriyet gazetesi çizeri Musa Kart’tan gündem yaratacak yeni bir karikatür geldi.
Gündem belli Çankaya…
Bakalım konu bu kez nerelere gidecek.

Filmde yaşananlar gerçek mi oluyor?

erususre | 23 March 2007 17:52

2004 yapımı olan türkçemize “Sil Baştan” adıyla giren orjinal adı
Eternal Sunshine of the Spotless Mind olan filmdeki gariplikler gerçekmi oluyor?
Filmde Joel (Jim Carrey) ve Clementine (Kate Winslet) hafızalarındaki anıları sildiriyor ve sonrasında yaşanan pişmanlıklar ve gariplikler konu ediliyordu.
Rastladığım bu habere göre Harvard Tıp Okulu uzmanları, geçmişte yaşanan kötü anıları hafızadan silen ve geçmişe dayalı travmatik etkileri yok eden bir ilaç üzerinde çalışıyorlarmış.

Türkiye Cumhuriyetler Birliği

khun | 22 March 2007 11:35

Bir zamanlar Antalya’nın girişine “Texas’a hoşgeldiniz” yazmışlardı espiri konusu olmuştu.
Şimdi bir de bugüne bakın. Bütün ayarlarımızı acımasızca
zorluyorlar.Bizi birarada tutan tüm bağlara, tüm değerlere
saldırıyorlar.
Bu saldırıdan bunalan halkımız ise ancak seçimden seçime oy vererek tepki gösterebilecek halde.O zaman da oylar
bir taraftan bir tarafa yığılıp bir partiyi çıkarıp diğerlerini batırıyor. Peki saldırı bitti mi?
Toplum bir uçtan diğerine savrularak yoruluyor, bezdiriliyor,
umutları kırılıyor.
Hergün gazetelerde, televizyonlarda milliyetçiliğin nasıl yükseldiği, bunun nasıl gurursuz ve aşağılık bir duygu olduğu, Türk toplumunun ( ki bir mozaik olduğunu söylemek bazıları için adeta bir görevdir ) bir an evvel bu aşağılık duygudan, bu hastalıklı zihniyetten kurtulması gerektiği çeşitli
kişilerin ağzından çeşitli şekillerde tekrar tekrar söyleniyor.
Bu arada mesela bir malum terör örgütünün sempatizanları,
milleti çileden çıkarırcasına ortada cirit atıyor, topluma saldırıyor, her türlü pislik işle bağlantısı olduğu hissi uyandıran bu güruh, bize masum birer demokrasi savunucusu gibi lanse edilmeye, faşist bir baskı altında ezilmiş ve hakkını arayan zavallı mazlumlarmış gibi mazur gösterilmeye çalışılıyor.

Türkçesiz Tarkan biter

khun | 19 March 2007 17:08

Çünkü, Tarkan’ı, Tarkan yapan Türkçe söylemesiydi. İngilizce söylemeye çalışınca ne orjinalliği kaldı ne de yaptığı müziğin tadı.
Ve bunu baştan öngöremedikleri gibi sonradan da göremediler, maalesef hala ısrar ediyorlar.
Halbuki, Türkçe müziğiyle, aslında dolduramayacağı bir boşluğu doldurmuştu.
Orjinal olmak varken insan hangi akılla taklit birşey olmayı ister, üstelik sonuç ortadayken ne demeye ısrarcı olur?
Komşumun bir an evvel kendine gelmesini diliyorum.
Aslında konunun başka yönleri de var. Sanatçı güçlü bir ifade yeteneğini hangi dilde yakalayabilirse, o dili kullanması son derece doğal ve gereklidir.Doğal olan başarılı olur sevilir.
Ayrıca şarkı hangi dilde olursa olsun güzel olduktan sonra o dili bilmeyen biri isterse sözlerini öğrenebilir.
Bir de sanırım şunu daha anlamamış; anlamadığımız şeyleri biz kendimiz zihnimizden hoşumuza gitiği gibi anlamlandırırız.

Erdoğandan Sayın Öcalan konuşması Ses Kaydı!

erususre | 18 March 2007 18:25

Erdoğanın yaptığı bir konuşmada terörist Abdullah Öcalan için
sayın ifadesini kullandı mı?

Sorunun cevabı; Evet kullanmış.14 Ocak 2000 yılında Avusturalya’nın SBS adlı radyosunda bir proğrama katılarak SBS radyosunun Türkçe yayınına konuk oluyor,
Program izleyici soruları ve Erdoğan’a sorulan soruların yanıtları ve açıklamalarıyla devam ediyor.
Konuşma içerisinde Eroğan 2 kez “Sayın Öcalan hitabını kullanıyor.
İlk hitap, konuşmanın 12’inci dakikasında, ikincisi ise 21’inci dakikada yer alıyor.
Programın ses kaydı mp3 ve diğer ses formatlarında dinlebilir durumda.
Söyleşi baya uzun,dinlemek istemeyip sadece detaylara bakmak isteyenler şuradan konuya ulaşabilirler.

sessiz çoğunluk

khun | 08 March 2007 15:01

sessizdir, çünkü tahriklere gelmez,
sessizdir,çünkü tehditlere aldırmaz,
sessizdir, çünkü sesini duyuramayacağını bilir, çünkü bütün sesler gürültünün içinde gürültüye gider,
sessizdir, çünkü düzen zaten kurulmuş ve tıkır tıkır işlemektedir,
sessizdir, çünkü bu düzende şansın bir gün kendisine de güleceğini ümit eder,
sessizdir, çünkü kendisi adına konuşanlar zaten yeterinden fazla konuşmaktadır,
sessizdir, çünkü ses çıkaracak mecali kalmamıştır,