bildirgec.org

gs hakkında tüm yazılar

Türkiye’den dünya çapında uygulamalar çıkar mı?

wanadooo | 28 February 2008 08:05

Bu yazının çıkış fikri, Hürriyet gazetesinin geçen pazar günküinsan kaynakları ekinde ersan özer ile yapılan röportaj oldu. böyle röportajları çok severim hele ki işin içinde başarılı bir türk (girişimci) varsa. Ersan özer’i belki hatırlamayanlar olabilir hemen hatırlatayım; kendisi aralarında itiraf.com(haber), siberalem.com, ideefixe.com (haberi), İstanbul.net ve şu sıralarda da uzmantv.com projesi ile yer alan çok başarılı biri. son günlerde işler iyi gitmese de. Bakmayın siz bazı dünya insanlığının bazen bizi Arap gibi görmesine, zannetmesine; halbuki dünya çapında bir çok sporcumuz, iş adam/kadın larımız, markalarımız, bankalarımız, kulüplerimiz (Fenerbahçe, g.saray ve Beşiktaş, efes pilsen) var ve herkes onları, yaptıkları işleri, markalarını tanıyor. Örnek mi istiyorsunuz? Alın size dayanıklı tüketim alanında ülkemizin en büyük 2 firması arçelik ve vestel. Kendi alanlarında En büyük 500 firma arasındalar. Ha keza bankacılıkta öyle. Akbank, iş bankası, finansbank(yunanlılara gitti), oyak bank(Hollandalı ing bank satın aldı), dışbank (sonradan fortis oldu) ve Garanti bankası. üst düzey bankalar ve hepside bu konuda çok başarılılar. bazılarının yabancılara satılması iyi mi, kötü mü oldu konusu ayrı ama benim şahsi fikrim soruyorsanız pek iyi olmadı derim.. Gelelim sporcularımıza nbade oynayan hidayet(hedo) Türkoğlu ve Mehmet okur (memo resmi web sitesi). Artık onları bilmeyen yok sanırım. İşadamlarımız rahmetli olanVehbi koç ve Sakıp sabancı arkalarında dev markaları yeni kuşaklara bıraktılar.mustafa koç, Ferit şahenk ve sayamadığım diğerleri hepsi çok başarılı.

Her şey iyi güzel de her yerde üst düzey konumdayız ama bilgi teknolojisi olma yolunda uçar hızla(!) giden ülkemizde internette durum ne peki? Yani işin özü ülkemizden çıkan bir web uygulaması, web sitesi interneti sallayabilir mi? İşte yukarıda yazdığım güzel örnekleri burada maalesef göremiyoruz ve maalesef cevap (şimdilik) hayır bunun belli başlı kısa sebepleri var onları yazalım:
1. elinde projesi olan kişilerin ekonomik yetersizlikleri
2. uygulamaya dönük sıkıntılar
3. özgün, yaratıcı fikirler bulamamak
4. yabancı dil sıkıntısı (halbuki dünya türk olsa hepsi çözülecek(!) )

Elbette ülkemizden bir google, yahoo, microsoft gibi devlerin çıkmasını zaten beklemiyoruz ama alanında da özgün siteler bulmakta çok zor, çıkan olunca da işi yüzüne gözüne bulaştırıyor. Örneklerle başlayalım isterseniz. Herkesin tanıdığı blograzzi mesela.ilk açıldığında herkesin çok büyük ümit bağladığı yeni nesil (web 2.0) bir toplist olmaktan öteye gidemeyen, adam kayıran ve başlangıcından bugüne kadar sürüsüne bereket yanlış adımlar atan blograzzi. Hadi işi bilen biri (arda kutsal) yapmasa bunu acemiliğe vereceğim ama işi bilen(!) birisi yapınca vahim bir durum alıyor. Şu sıralar herkes blograzziden şikayetçi. Webrazzi ne kadar güzelse blograzzi de o kadar kötü durumda. Acı ama gerçek. Yanılıyorsam lütfen düzeltin.

Geçelim oyyla.com sitesine buraya yerli malı digg diyebiliriz. burada da durum aynı ilk başlarda durum fena değildi ama sonradan havası kaçan gazoz sendromu burada da kendini gösteriyor. digg etkisi hiçbir zaman olmayacak, olamaz. her zaman ilk yapılan, ilk bulan malı götürdüğü için oyyla.com da maalesef başarısız kalıyor. Tusul.com ve webiket.com da bulunuyor ama şu sıralarda tusul.com lider gibi. Webiket ise düşüşlerde. Gelelim sosyalleşmeye çalışan web sitelerimize. İlk başlarda ortalığı yonja.com (haber) ve zurna.com silip süpürüyordu sonra şehre facebook adında biri geldi pir geldi hiçbiri artık eskisi gibi iş yapamaz oldu. Evimizin bakkalı Sosyomat dahil. Halbuki etiketleme (tag) mantığı üzerinden sosyomat daha da farklı olabilir. Orkut.com da durum biraz farklı alman gurbetçi stili gibi ne desem yalan olur ama oldukça popüler olduğu su götürmez bir gerçek. netlog ise profile bakıp kız bulmak isteyenlerin adresi istiyor.us ve webdeki.net ise var mı yok mu belli değil? Gittigidiyor’a bakalım hah evet belki de elle tutulur birkaç siteden birisi ebay sağolsun o da olmasa ne kullanacaklardı değil mi? Her ne olursa olsun başlı başına bir başarı örneğidir. Sonra bir mynet var ki kendisini çok severim nette hiç aklıma bile gelmez bırakın hiç gelmesin. youtube popüler olunca hemen tam türk işi pikniktube çıktı sonra izlesene.com, vidivodo.com vs vs. cember.net vardı o da satıldı nokta.com var ki epey şirket satın aldılar ama onlarda Türkiye sınırlarında büyük olmaya oynuyorlar gibi, çözemedim. İnşallah devamını getirirler. Fotokritik.com var epey güzel, tutuluyor ama onda da bir şeyler eksik gibi yerelleşelim güzelleşelim muhabbeti. belki de tek güzel olan site yemeksepeti.com.konuyla ilgili haberi.

akbil faciası (TANRI BENİ SEVİYOR, HATUNUMA RAĞMEN …)

sbaskentli | 11 December 2007 09:53

Günaydın dostlar ;Anlaşılan buraya otobüs anıları yazmaktan başka bir şey yazmaya fırsat bulamayacağım. Bu sabah sizlerle dün sabah başıma gelen ama başıma geldiğini ancak akşam anlayabildiğim bir olayı paylaşmak istiyorum.Sabah telaşe içerisinde evden çıkarken üzerime nakit almadım. Kartlar hatun kişide , benim akbil de boş. Hatun kişi rahatsız olduğu için tüm nakit – kart imkan ve olanaklarını ona terk eyleyerek onun şatafatlı sarı lacivert (bu arada ben de bir Galatasaraylıyım.) anahtarlığını alarak yola koyuldum.Anahtarlığı almaktaki ince nüans mı?
 Aşkım benim anahtarları al bende ki akbil dolu cümlesin de gizli …
Eh bütün imkanlar zati muhtereme seferber bırakılınca kendisi de bize bu kadarını lütfetti.
Neyse saadete geleyim. Durağa vardım. Kocaman körüklü bir otobüs. Bütün kapıları açmış yolcu alıyor.
Bir de ne görem bu bizim Kadıköy otobüsü…
Hemen en arka kapıdan yeşillendim ve kendime sağlam bir yer edindim. Gönüllü bir vatan evladı akbillerimizi topladı. Ve vatani görevlerini yerine getirmeleri için onları cephenin ön saflarına doğru sevk etti. Tam akbiller körük mevkiine geldiğinde karşı yönden gelen mavi kartlar ,öğrenci akbilleri vs akbil , kart çeşitleri ve para üstlerinden oluşan bir topluluk aynı kişinin elinde toplandı.
Garip şahsiyet bir anda iki taraftan birden gelen bu taarruz karşısında avel avel bakınmaya başladı. artık olan olmuşdu gidenlerle gelenler birbirine karışmıştı. Hangisi cepheden gelen gaziler hangisi yeni giden acemiler anlamak mümkün değildi.
Zaten daha fazla düşünmesine de gerek kalmadı. Şoför aniden yaptığı bir frenle bütün sorunu kökünden çözdü. Adamcağızın elinde ne var ne yoksa yere döküldü. Bu kadar karışıklıktan sonra adamda küplere bindi ve herkes kendi akbilini bir şekilde geri aldı. Tabi benim için pek sorun olmadı. Üstünde o gıcık renklerden oluşan bir anahtarlık olduğu için gayet itici bir şekilde sırıtıyordu diğerlerinin arasında.
Neyse biz bi şekilde akbilimize kavuştuk kavuştuk ama akbil şoföre kadar gidemeden bize geri gelmişti. Yani bir nevi vatan haini olmanın verdiği huzursuzluk işlemişti içime.Günlük telaşe derken akşam oldu. Hayatımın bir tanecik gülü ( bu satırları yazarken dört gözle yazdıklarımı okuyor. Anlayın işte ) yanımda iken akbil gişesine gittik ve akbillerimizi doldurduk.
İşte gerçek facia o zaman ortaya çıktı. Benim hatunun o çok sevgili renklerle donatılmış anahtarlığında ki dolu akbil aslında dolu değilmiş.
Bir an sabah otobüse binişim tekrar gözümün önüne geldi. Hiç yapmadığım bir şeyi yapmış ve arka kapıdan binmiştim.
Ya ön kapıdan binseydim…
Akbilin boş olduğunu bildiren iğrenç bir ses ….
Ben kıpkırmızı……
Cepte para yok…..
İn aşağı geri……Hadi bunda sadece şoföre rezil olurum. Daha fenası da var. Ya o boktan renkli anahtarlık bir şekilde en öne ulaşsaydı ve orda bir GS lı tarafından basıldığında boş sesini verseydi. Gelecek tepkiyi şu an bile kulaklarımda duyuyorum hala…..
—Hangi Fenerlininse bu boş söyleyin para göndersin….
Tabi bütün otobüs döner ve o fenerliyi arar..
O saatten sonra ya hatunumun çok sevdiği o anahtarlığı görmezden gelirdim.
Ya da……..
Ya da sını inanın bende bilmiyorum ve bilmek de istemiyorum.
Ve Tanrının beni sevdiğine bir kez daha inandım.
Üstelik Hatunuma rağmen…

Nonda’nın CHE sevgisi

odo | 10 November 2007 12:41

viva che! viva nonda!
viva che! viva nonda!

Bu haberde görüleceği üzere kötü bir gidişat içerisindeki galatasaray’ın az sayıdaki iyi oyuncusundan biri olan nonda, che hayranıymış. tamam che’yi neredeyse her insan seviyor ama nonda sevmekle kalmayıp onun ideallerini yaşatmaya çalışanlardan. örneğin, sponsorluk anlaşması gereği kendisine sunulan parayı reddetmiş ve bununla ülkesi kongo’daki yoksullara yardımda bulunmuş