bildirgec.org

gerçek hakkında tüm yazılar

Bilim Kurgunun Arkasında Yatan Gerçek

| 11 March 2007 13:00

Pepsis de Tarantula'nın İçine Yumurtasını Bırakıyor.
Pepsis de Tarantula’nın İçine Yumurtasını Bırakıyor.
Yaratık, Kurbanlarının Yüzüne Yapışırdı.
Yaratık, Kurbanlarının Yüzüne Yapışırdı.

Herkes Ridley Scott’un kült filmi Yaratık’ı bilir. Filmde Ripley adlı karakter, başka canlıların vücuduna girerek yaşayan ve beslenen ardından içinde bulunduğu canlının vücudunu terkederek öldüren bir canlıyla uğraşmaktadır. Bu canlı varlık üremek için seçtiği canlıların yüzüne yapışır ve içlerine yumurta bırakarak yeni bir canlı çıkmasını sağlardı.Şimdi bilim kurgu ile gerçekliğin ne alakası var diyeceksiniz? Dünya’da da buna benzer bir eylemi yapan yaratık var.Adı Pepsis olan bu yaban arısı da yakaladığı Tarantula’yı bayıltıp içersine yumurtasını bırakıyor. Ardından onu uygun bir yerde çukur kazıp oraya bırakır. Tarantula felç olduğu için hareketsizdir ama yaşıyordur (Film’de de zaman zaman yaratık avlarını yakalar ve etraflarını bir mukozayla sarardı. Böylelikle kaçamazlardı.). Sonrasında Tarantula’nın içinde büyüyen yavru onun bedeni yiyerek daha da büyür ve yaşar.
Şimdi insan sormadan edemiyor. Bilim kurgu esasında gerçek bir olaydan alınmış olabilir mi? Ridley Scott’ta içerik hırsızlığı mı yaptı acaba?

Gördüm; yoktu!

| 21 February 2007 15:17

her insanın hayatında dünyaya/hayata bakışını değiştiren birkaç film olmuştur muhakkak.
1967 altın palmiye ödüllü “blowup” da bu kült filmlerden biridir kanımca.

michelangelo antonioni’nin en kaba tanımlamayla ses/sizlik,
gerçek/lik üzerine inşa ettiği bu julio cortazar uyarlaması
gerçeklik-sanallık, ses-sessizlik ve hayat-ölüm zıtlıklarına minimal, mütevazı bir ışık tutar.

serge gainsbourg’ün “bi’tanesi” jane birkin’i ter u taze halinde izlemek ayrı bir lezzettir.
ki bir talk-show programında “ı föck you” demiştir sunucuya “mösyö” serge…

Midnight Express Gerçeği

quex | 18 February 2007 16:43

Başa bela midnight express filmini yalancı çıkarmanın bir yolu.

Şimdiye kadar bu mevzunun çözülmesi gerekirdi ama şuan birey olarak yapabileceğimiz en iyi ve en basit eylem bu.

Part-1Part-2

Şunuda söylemeli aslinda, elimizin altındaki dandiniden bi fare ile, yine amerikalıların yaptığı bir sitede link tıklamak yerine daha ciddi işler yapmak gerekir. Bu duyarlılığı göstermek gerekir ama…Bu konularda hiçbişey yapamayan bi millet olarak en azindan bunu yapalim.

gerçek ile hayal aşkta vücut bulur

emrouisen | 14 February 2007 12:21

aşk başlı başına ulaşılamazlık olunca hayaller ile beslenir. bir taraftan gerçeğe aldırış etmeksizin yapmak zorunda olduklarımızı hayallerle besleyip ayakta tutarız. hayal olmasa sabır olmaz güç kalmaz. bu yüzden hayal etmeyi unutup güçsüzleşmeye başlar insan. yeni bir aşkı bir vucutla sınırlı görenler yine yanılır yine aldanır ve aşk onlara hiç yetmez ve hepsi birer deneme kalır mükemmeli bulmak için. bizi bir yerde avuttuğunu sandığımız o bir şekilde insanı sınırlandıran aşklar, bir adım gerideki gerçek ile bir adım ilerideki hayalin ortasındaki boşlukta asılı durmaktadır. ama gerçeği, sadece gördüklerimizle sınırlandırmanın esareti yüzünden bizi hep yapacaklarımızdan alıkoymaya çalışır, korkutur, yönlendirir ve sanırım gerçek ile hayal birlikte aynı anda yol alabildiği sürece yaşam bir değer kazanıp bir görünüşten bağımsızlaşır. hayatta bugüne kadar yapılan her ne eylem varsa bunların hepsi yine bir araçtır birini severken bile göremediğiniz, duymadığınız bir hiçliği sevmek ne kadar anlamsızsa gördüğümüz canlı cansız şeyleri de sevememek o kadar anlamsız olmalıdır. gerçek ile hayal aynı anda yol almalıdır.

yerine kendini koyunca anlıyor insan…

mavisu | 27 January 2007 15:20

bu yazıyı belki gündem kısmına yazmalıydım, ama gündemimizi ne kadar meşgul ediyor bilemedim :(bu sabah keyifle açtım gazetemi, hava da güzeldi, herşey yolundaydı… sonra bi haber okudum ve çok çaresiz hissettim…öylece kaldım bi süre… bilmiyorum burda yazmakla nasıl bir faydam dokunur , ama yapabileceğim tek şey bu gibi görünüyor. şansımı denemek istedim, belki olur ya birileri duyar, belki bi mucize olur…haber hürriyet gazetesinde”istanbul un göbeğinde yaşanan insanlık ayıbı” başlığıyla verilmiş. 6. sayfa da. istanbul da bir aile… akıl hastası bir anne ve yaşları 3 ile 11 arasında değişen biri down sendromlu beş çocuk, üç çekyat ve bir masa dışında hiç eşyası olmayan bir evde yaşamaya çalışıyor… lütfen haberi bulup bi okuyun. babaları ceza evinde ve bu ailenin oturduğu binaya kokudan girilemiyor. çünkü dairedeki tuvalet bile kullanılmaz halde olduğundan, felçli anne ve çocukları tuvaletlerini evin odalarına yapıyor ve aynı yerlerde yatıp kalkıyor. bu insanlar üstelik şişli de yani gerçekten de istanbul un göbeğinde ama kimse onları duymuyor(?) Neden? bu çaresizlik neden? nerdeyiz hepimiz, bunca insanız, sen, ben, öteki, sosyal kuruluşlar vs. Çok üzgünüm bugün… Lütfen bişeyler yapalım hadi, birilerine duyuralım, bi yol bulalım, bi çare, bi çözüm düşünelim. bana da yardım edin kendinize de. hadi bişey yapalım, onlarla birlikte bizde mutlu oluruz. böyle sessiz oturmak ne zor!

Telepati Hakkında Gerçekler

hypn0s | 14 January 2007 07:54

Telepati hakkında her gün farklı değerlendirmeler yapılsada henüz gerçek bir sonuca ulaşılamadı. Son 30 yılda yapılan telepati ve parapsikoloji deneyleri bir araya getirilerek yeniden değerlendiriliyor. Şuradan ayrıntılara ulaşabilirsiniz

gerçek hiçbir şeyin gerçek olmadığıdır.

emrouisen | 09 January 2007 20:53

1900’lerin başına kadar herkes 1687’de yazılan principia’ya göre newton’un ortaya koyduğu klasik fizik kurallarına inanıyordu. fiziğin en önemli öğretileri newton’un hareket kurallarıydı. özünde newton, tanrının evreni değişmez bir düzen içine koyduğuna inanıyordu. bu inanış topluma da yayıldı ve kapitalizm yayıldı. böylece dünya arz-talep kurallarına boyun eğdi. ardından einstein, newton’un saydığı hız, ivme hatta zamanın bile göreceli olduğunu kanıtladı. einstein ışık hızına yakın hareket eden bir roketten indiğimizde diğer rokete binmemiş kişiye göre daha genç kalacağımızı çünkü ışık hızına yakın gidişimizde zamanın yavaşlamasından dolayı yaşlanılamayacağını ispatladı.o meşhur formülünde ışık hızının sabitliği, kütle ve enerjinin aynı oranda arttığını dolayısıyle yüksek kinetik enerjiye ulaşan roketteki bir kişinin sürekli koltuğa yapışık kalacak kadar kütlesinin ağır olacağını, yani ağırlığın kinetik enerjiyle orantılı olarak görece arttığını ispatladı. kısacası düşüncelerin bile görece bir enerji olduğu, herkeste farklı etki yapan ve herkese göre farklı olan düşüncelerin, doğruların etrafında herkesin toplu yaşamdan faydalanarak aynı doğruyu savunması, bişeylerin sürekli yanlış olduğunu söyleyerek sözde düzenin aslında kaosu koruyan düzenin varlığı, birgün geçmişteki bilgeler gibi elle tutulur önyargılardan oluşan bir madde değil de, evrenin içinde bir tür dinamik süreçler olduğu kavranabilir mi bilemeyiz.