bildirgec.org

gençlik hakkında tüm yazılar

zorla mahkûmiyet

gulsey | 21 April 2009 18:27

Hukuk sistemimizde ki çarpıklıklar yüzünden, bir çok insan haksız yere zulüm görmüştür. Mutfak tezgahımın üzerinde duran baklavalar, birden çağrışım yaptılar. Tarihimize kara leke olarak geçen olaylardan bir tanesi olan baklava çalan dört arkadaş aklıma geldi.

Hayatlarının en güzel ve en masum çağında olan çocuklar. Çocuklar diyorum çünkü; suçu! işlediklerinde üçü onsekiz yaşında bile değildi. Bundan dokuz sene evvel Gaziantep’te malum baklavacının dükkanından, baklava ve fıstık ezmesi çalmışlardı. Çocuklar gasp suçundan yargılandılar. Bunu duyan herkesin, kalbi ve vicdanı olan her kesimin, yüreğini dağlamıştı. Canları çekti diye bir anlık şaytana uymalarının bedelini ağır ödediler. Oysa eskiden göz hakkı diye esnaflar ikram ederlerdi. Bu durumu göz hakkı saysalardı olmaz mıydı. Tane hesabı gasp edilen baklavaların hesabını misli misli küçücük bedenlerinden çıkardılar. Hapishanenin soğuk duş etkisi yapan duvarlarına maruz bıraktılar. Yokluğun ne demek olduğunu belki tam anlamıyla yaşamadık. Yaşamadığımız için anlamıyoruz. Gerektiğince tepkimizi ortaya koyamıyoruz. Yazdıklarım bizleri de mesul tutuyor. Adalet sisteminde bulunan bazı pürüzler sesimizi tam aksittiremediğimiz için hala pürüz olarak kalıyor. Yazık oldu masumlara…

Onların da hayalleri vardı. Bulundukları ortam ve koşulların zorluğu suça meyletmelerine sebeb oldu. Ünlü bir şarkıcımız der ki; Oxford vardı da biz mi okumadık. Gerçekten doğuya doğru gidildiğinde
eğitim açısından çok gerilerde kalıyoruz. Eğitim, iş imkanları ve dahası… Ayrı bir başlık altında yazılacak uzun bir konuyu teşgil ediyor.

Yatılı Hikayeleri-Thomasina

aggali | 20 March 2009 09:38

Onu ilk gördüğümde, cennetten düşmüş bir melek sandım; sapsarı saçları, yemyeşil gözleri ile insanı büyülüyordu. Çevresine bakıyordu tanımak istercesine. Bir an gözgöze gelir gibi olduk sanki, melek olduğuna iyiden iyiye inanmaya başlayacaktım.

Oysa dünyada melek olmadığını, onun da bizim gibi bir insan olduğunu anlayacak kadar zeki olduğumu düşünürdüm hep.

Daha 17 yaşımın baharına çeyrek vardı ve bir karış havada aklımla insanları incelemek gibi bir gaflette bulunuyordum. Üstelik yatılıydım da!…

Okulun kantininde gördüğüm zaman tam bana uygun olduğunu düşünecektim ki; düşüncemin orta yerine düştü “Coğrafyacı”. Mealen derslere girmemiz gerektiğinden, hafifçe “eşek”liğimizden dem vuruyordu sözleri. Kös kös girdik derse tabii.

SANA MEKTUP VAR…

admin | 26 February 2009 15:27

Sevgili Dünya’cığım
Sana geldiğim günü inan hatırlayamıyorum. Hem sadece ben değil, bütün misafirlerinin de sana geldikleri günü hatırlamaları mümkün değil. Ancak sana geldiğimiz günün tarihini ve saatini biliyoruz ve bakıyoruz solmuş kâğıt parçalarına, acaba nasıldık diye…

Ama bu olmaz ki Dünya; sana gelir gelmez hemen ödev veriyorsun bize, önümüze boş bir kâğıt koyuyor ve yaz diyorsun en kralından bir kompozisyon ve notunu sona saklıyorsun. İyi tamam da, bu kompozisyonların giriş cümlesi hep aynı oluyor, “ıngaaaa.” Giriş bölümüne gelince de acemice yazılmış oluyor. (Hatta yazdıklarımızı hatırlayamayacak kadar hızlı ve acemice bir bölüm bu.) Bu giriş bölümlerinde benzerlikler de oluyor haliyle, hepsinde şeker ve çikolata yoğunluğunu görebilirsin. En sevilen yeri bu kompozisyonların gelişme bölümünün ilk sayfaları; öyle bir rüzgâr estiriyorsun ki, ayaklarımız yerden havalanıyor. Ey gençlik ne çabuk tüketilen bir dumansın; hâlbuki hiç tükenmeyecekmişsin gibi yaşanırsın. Güzel rüzgârdı be Dünya, o estirdiğin gençlik rüzgârları.

GENÇLİK DEDİĞİMİZ

YALINSAK | 28 January 2009 17:14

Bir cuma hutbesinde hatibin biri:”Bir milletin geçmişini öğrenmek istiyorsanız tarihine bakınız, geleceğini öğrenmek için de gençliğine bakınız.” diyordu.

Evet, hatip efendi çok yerinde bir tesbitte bulunuyor ve üzerinde düşünülmesi gereken bir konuyu cemaate anlatmaya çalışıyoru. Cemaate düşen görev ise, kendi gençliğini yetiştirmek ve geleceğini teminat altına almaktı. Çünkü geleceğin sahibi bugünün gençleriydi.

Türk milletinin içinden çıkan ve Türk olduklarını kabul eden bazı fikir ve inanç dejenerasyonuna uğramış kişilerle, Türk’lük düşmanları ve nedense aynı paralelde hareket ediyorlar. Türk tarihini karalamaya, unutturmaya azamigayret gösteriyorlar. Geçmişimizle gençliğimiz arasındaki bağları koparmak, iftihar vesilesi saydığımız Türk büyüklerini kötü göstermek, böylece kendi insanımızı tarihimizden utanır bir hale getirmek istemektedirler.

cehaletimiz

suphi | 21 January 2009 10:07

Gençlere Sorduk

hayrix | 08 January 2009 18:37

Okulu bitirmiş veya bitimek üzere olan bütün gençlerin ortak noktası kpss sınavı.
Kpss.sinavi.biz adresinde yapılan anketler gençlerin ne düşündüğünü bize gösteriyor.
Buna göre gençlere sorulan sorular ve sonuçlar şöyle
Ne Yapıyorsunuz?
Ankete katılan 1737 kişiden 696sı işsiz,634ü öğrenci,311 özel bir kurumda çalışıyor.
Yaşınız?
Ankete 1518 kişi katıldı,yaşlar 20 ve 30 arasında düzenli dağılıyor.
KPSS’den Kaç Puan Aldınız?
Katılım 9863 kişi,en çok 60 ve altı puan alınmış.
KPSS’de En Çok Zorlandığınız Ders?
En zor matematik,sonra tarih geliyor.
Yılın Olayı
Ergenekon davasını,israil saldırısı ve ekonomik kriz.
Anketlerin yanında kpss için gerekli bilgileride sitede bulabilirsiniz.

Üniversiteli Gençlerin sitesi

sessiz42 | 27 December 2008 15:34

ForumCampus.com 2006 Yılında kurulmuştur ve üye sayısı şuan itibariyle 40.000 i aşmıştır Öğrencilere yönelik olan forumcampus.com;
Üniversite Rehberi,Tez – Ödev,Yurt Dışında,Eğitim
Özel Ders verenler ve Alanlar,Yabancı Dil Eğitim Dökümanları,Burslar Bilgileri ,Sınavlar hakkında bilgiler ve Dökümanlar,İl İl Yurt Rehberi
Üniversite Forumları,Açık Öğretim Fakültesi Soruları ve Cevapları ve Dökümanları,KPSS Sorları – Cevapları ve Dökümanları Ales Soruları,Cevapları ve Dökümanları
Tıpta Uzmanlık Sınavı Dökümanları,Yabancı Dil, ÜDS, KPDS, TOEFL, YDS Soruları Cevapları ve Dökümanları ,Atatürk köşesi ve Eğitim Videoları gibi başlıklardan oluşan bir forum sitesidir..

Daima Genç

emsvizyon | 05 December 2008 10:23

ülkemiz tv ve sinemalarında daima genç ismiyle gösterilen 1992 yapımı forever young, lost sayesinde ismini en ücra köşelere kadar duyurmayı başaran J.J. Abrams tarafından yazıldı ve Steve Miner tarafından yönetildi. başrollerini Mel Gibson ve Jamie Lee Curtis’in paylaştığı film, değişik bir tür, hatta bilim-romantik diye de isimlendirebileceğimiz bir serüven. oldukça beğendiğim bu duygu yüklü hikayenin konusu kısaca şöyle: