bildirgec.org

ev hakkında tüm yazılar

Genişleyebilir hareketli mini ev

nalmes | 26 April 2009 16:18

Eğer uzun yolculukları seviyorsanız, ve konaklamak zamanınızı alıyorsa Stéphanie Bellanger‘in hareketli mini evine bayılacaksınız. bu mini ama marifetli ev genişletilen bir zemine sahip.. planda bir evde olması gereken herşey mevcut.. bir banyo, oturma odası, yatak odası, mutfak, ve ofise sahip. giysiler ve kitaplar için bol depolama alanı ve çok daha fazlası..

tuvalet hayalleri

taha3045 | 20 April 2009 19:26

Gezinirken daha neler dedirten tuvalet ve banyolara rasytladım eminim benzerleri vardır ama bende birşeyler paylaşayım istedim.

Erkekler tuvalet ihtiyacını giderirken kendisini motive edecek bir tuvalet:)

bu da benzeri

75 bin doların varsa bunun içine edebilirsin
75 bin doların varsa bunun içine edebilirsin
tuvalet kagıdı da bir yatırımdır.
tuvalet kagıdı da bir yatırımdır.
çişler kumar olmaz
çişler kumar olmaz
ehlikeyifler için pipo şekli
ehlikeyifler için pipo şekli

Ekonomik Kriz Nicholas Cage’i de Teğet Geçti (!!!)

fuzuli87 | 10 April 2009 09:47

Nicolas Cage
Nicolas Cage

Ünlü aktör Nicholas Cage in de ekonomik kriz madurlarından biri olduğu anlaşıldı.

Ekonomik kriz nedeniyle zor günler geçiren Cage, sahip olduğu şatolardan birini satmak zorunda kaldığını açıkladı.

Satışa çıkarttığı şato, Bavyera, Almanya
Satışa çıkarttığı şato, Bavyera, Almanya

Almanya da yer alan sahip olduğu Bavyera Şato’sunu satışa çıkaran ünlü oyuncu,

Dodge Circuit EV

emsvizyon | 01 April 2009 12:10

viper‘a benzeyen dodge circuit EV esasında tıpkı tesla roadster gibi lotus europa zemini üzerine kurulmuş bir elektrikli otomobil.

crysler içinde bulunduğu mali kriz ile boğuşurken, ne yazıkki muhtemel bir geç kalınmışlık ile dodge circuit‘i piyasaya sunuyor.

trafikteki tarihi içtenyanmalı motora sahip otomobillerden bile eski olan bu tür araçlar, crysler için esasında yeni bir uğraş değil. öncelikle GM ve crysler, 70’ler ve 90’lar da bir çok kez elektrikli otomobilleri pazara sürmeyi denemiş ancak teknolojik başarısızlıktan çok piyasa başarısızlığına uğramışlardır.

hatta who killed the electic car? diye de bir belgesel filmi var bu durumun.

ancak şimdilerde yeni bir devrim yaşanıyor hepimizin bildiği gibi, şimdi bir bilinç oluşmakta. tabi firmaların çoğu geç kalmışta olsalar elektrikli ve en önemlisi temiz/çevreci ve hatta ekonomik bu otomobiller için yeşil ışık yaktılar.

bi yeni akım ile fırsat bilen girişimciler, önceleri crysler gibi devlerin bile elektrikli otomobilleri sokamadıkları pazarlara giriyor bu pazarda yeni yeni firmalar türer hale geliyor. hatta dodge’nin bu modeli mi yoksa tesla’nın roadsteri mi daha uzun yaşayacak diye tartışmalar bile yok değil.
esasına bakarsak tesla ya da dodge circuit makyajları ve bir kaç teknik yapısı dışında hemen hemen aynı olsalar da yolun başında sayılmazlar mı? bu araçlara talep arttıkça çeşitler ve teknolojiler gelişecek. unutmamak gerekirki hayatımıza yön veren hemen hemen tüm teknolojilerin temeli savaşlarda atılmıştır. gerek askeri gerek iktisadi savaşlarda… o zaman bu seferde bu piyasada bir rekabet doğmasını izleyelim.

bu kadar edebiyat,tarih ve felsefeden sonra, 2010 ya da 2011 gibi piyasaya sürülecek olan yolların yeni ve çevreci viper’ı dodge cirduit‘in özellikleri ise kısaca şöyle:

Misafirim gece…

| 25 March 2009 16:18

 blufiles.storage.live.com
blufiles.storage.live.com

Gece geçmek bilmedi. Bazen böyle oluyor. İnsan hayatında bazı geceler çok uzun yaşanıyor. İşte onlardan biri, ben de durakladı bu gece. Çok yorgundum, erken uyumuştum; aniden açıldı gözlerim. Hayır, bir ses duymadım, biri de uyandırmadı. Açılan gözlerim, birden karanlığa bakakaldı. Kalktım, bir bardak su içtim ve saate baktığımda, saat ikiye beş vardı. Tekrar başımı yastığa gömdüm, yok bu gece uyku gezmeye çıkmış.
Peki, öyle olsun gece; sen ve ben beraber sabahlarız, o vakit. Daha önce açtığım gece lambamın altındaki kitaba uzandı ellerim. Jeff Abott’ın “Mahzen” adlı kitabı; oldukça heyecanlı bir kitap, zaten son sayfalardaydım, okudum ve hemencecik bitti. Tavsiye ederim, gece size misafir geldiğinde. Kitabı başucuma bıraktım. Tekrar denedim yastıkla bütünleşmeyi, nafile.
Yine ayaklandım, gecenin kararttığı evimin salonuna doğru. Köşe lambasını açtım ve kırmızı koltuğuma bıraktım kendimi, yavaşça. Yavaşça tekrar kalktım yerimden, televizyonu açmamla kapamam bir oldu. Kapama düğmesinin altındaki dolaptan albümlere elim gitti. Tüm albümleri kucaklayarak çıkarttım. Kırmızı koltuğa yayıldı, hepsini koyarken. En önce bebeklik ve çocukluk dönemi albümlerimi açtım, birer birer. Bir tanesinde ağlayan ben, diğerinde kahkahalar atan ben, derken aniden aklıma geldi; eski evimizin avlusunda koşuşturduğum ben.
Evet, hatırladım; çünkü beni kızdıran abimin peşinden deli gibi koşuyordum. Yormuştu beni ve çok ağlatmıştı o an, susturamamışlardı gün boyu. Sonra ilkokul dönemindeki fotoğraflar çıktı karşıma. Çok güldüm, 23 Nisan şenliklerinde pembe elbiseli kızı görünce; suratı buruşmuş, dizlerini birbirine dayamış V şeklinde ve bir eliyle elbisesini sımsıkı yukarı doğru tutmuş, belli ki acil tuvalet ihtiyacı gelmiş. Tekrar güldüm, çünkü fotoğrafta yanımda duran kardeşim fotoğraftaki bana gülüyordu, kahkahalarla. Şimdi de bana gülüyor mu bir yerlerden? Gülümseyen dudaklarıma akan gözyaşlarımı, ellerim kuruladı. Saat dört olmuş, daha bakılacak yığınla geçmiş hatıra defteri varken, gerisine bakamadım; benle başka gecelerde sabahlasınlar diye. Yastıkla tekrar bütünleşmeliydim, yeni bir hayat ışımadan ruhumu dinlendirmeliydim. Gecenin misafirliğine an itibari ile son verdim…

hayal kurdum..

taha3045 | 18 March 2009 09:33

Hayal kurar mısınız? Ben küçükken nasıl kuruyorsam hala öyle hayaller kuruyorum, ruh halime göre bazen kısa bazen uzun ama asla hayalsiz yürümem yada uyumam. Küçükken oyuncak, bisiklet veya biraz daha kemik misket,büyüdükçe önce sınıftaki saçı iki örgülü kız, sonra bir kız daha, üç kız dört kız…..Az daha yaş ilerledikçe meslek hayalleri,göreve başlayınca yapılacak Amerikan filmi tarzı gangster kovalamaca,rehine kurtarma , yetişkin olunca köşeyi dönünce yapılacaklar,Lost adasındaki Kate ile çiftleşme, araba yenileme ve renginden jantına herşeyini tasarlama hayalleri falan…

Çok eşlilik(kadınlar için)

mhbbslmn | 16 March 2009 16:36

Bir büyüğümüzden dinlediğim olayı anlatmak istedim … Bazı sözüm onlara İLERİ GÖRÜŞLÜ , ÇAĞDAŞ, AKILLI, ERDEMLİ,ZİHNİYETLİ insanlar vardır bilmiyorum farklılık olsun diyemi derler dikkat çekmek için mi , topluma , geleneğe göreneğe , dine, aykrı fikirler ortaya atarlar… Her toplumda , o toplumun geleneğine kültürüne ters bişey söylemek , toplum tarafından, söylenen doğruda olsa tepki görür . Tabi ki bazı şeylerin belirli toplumlarca doğru veya yanlış görülebilme durumu olacak .kültürel farklılıklar mevcut…. Ama insan fıtratında bazı şeyler bellidir mesela erkek ; erkeklerin liderlik vasfı daha yüksektir , fiziki olarak daha kuvvetlidirler… Kadınlar (Bu arada kadınlar ne ister ? şuraya bir tıklayın :D) yapı olarak daha narin , his bakımında daha ince , şevkat bakımından daha fazla kapasiteye sahipdirler vs… Yani ; tabii eğilim, hazır olmak, huy, cibilliyet, içgüdü, istidât(Bir şeyi yapma kabiliyeti ,
Bir şey olma kabiliyeti) bir nevi bellidir….

mutfak kalesi

nazokiraze | 03 February 2009 12:28

Mutfak her evin kalesidir. Ev alırken, tutarken genellikle mutfak ön plandadır, dolaplar eski mi? kullanışlı mı? mutfak büyük mü? vs. Her kadının mutfagı kendi kalesidir bazen büyük bazen küçük, bazen eski, dökük bazen ankastra. Çünkü tüm kadınların vaktinin büyük kısmı mutfakta geçer. Hele ev kadınları nedense bulaşık, yemek harici bile sürekli mutfakta takılırlar. Ben bir kaç arkadaşım var onlar genellikle her gün ugrar ve bu yüzden hep mutfakta olurum. Odalarda sigara içilmedigi için bizim evde sigara içme mekanı kışın mutfaktır. O yüzden kahve ortamı mutfakta olur hep. Sanırım mutfakta olmayı çok seven bir milletiz.

Aşkını Herkes Duysun!

rpc | 24 January 2009 20:10

Ankara’da bulunan Cepa Alışveriş Merkezi; şimdiye kadar görülmemiş bir kampanya düzenlemiş. 14 Şubat sevgililer günü için düzenlenen kampanya ile; Sevgilisine en yaratıcı evlilik teklifi hazırlayan 3çifte tekliflerini hayata geçirme fırsatı sunulacak. Farklı olmayı ve bu anı unutulmaz kılmak istiyorsanız; 26 Ocak 2009 tarihine kadar bu yarışmayı değerlendirin.

Öğrencinin Dramı

dimoedes | 19 January 2009 13:22

Kendi memleketimden çok da uzakta olmayan bir şehirde üniversitede okuyorum ve okuduğum şehir dışarıdan tutucu bir şehir olarak biliniyor Konya misali. İlk sene yurtta kaldım ve ondan sonra yaklaşık bir ay arkadaşların evinde misafir olarak kaldım ve en sonunda eve çıkabildim. Tabii ev bulana kadar çok zorluk çekmedim değil. Çünkü bekarsınız üstüne üstlük öğrencisiniz. Misafir olarak kaldığım ev apartman dairesiydi ramazan ayındaydık ve komşulardan bir kere olsun yemek gelmedi. Keni evime çıktım bahçeli bir evdi iki kat üç daire hepimiz öğrenciydik. Komşular görünce selam bile vermezdi. Oradan bir apartman dairesine taşındık orada alt ve yan komuşumuzdan Allah razı olsun birçok defa bize yemek vermiştir tabii bizde onlara verirdik. Ama kapıcı çekilmez biriydi. Birgün aidat almaya geldiğinde çay içmeye geleceğini söyledi bizde kabul ettik neyse bu geldi oturdu sohbet felan derken döndü siz ünvde okuyorsunuz bir hatunda bana ayarlayın dedi. Bende dedim niye bizim alnımızda p.z.venk mi yazıyor dedim. Tabii bu şok oldu ve çıktı gitti. Aradan iki gün geçti ev sahibi bizi çağırdı.