bildirgec.org

ev hakkında tüm yazılar

HİSS-İ VUK’U

il mare | 08 September 2010 16:31

‘Beni bu güzel havalar mahvetti’

Biliyordum, hislerin bazen sadece hislerden ibaret olmadığını biliyordum.Dün sabaha karşı uyuyakaldığım o koltuktan kalktıktan sonra kendimi bulmuşluk hissinin gelip geçici sersem bir histen ibaret olmadığını biliyordum. Açık kalmış olan Habertürk’teki evet -hayır tartışmalarına,daha gözlerimi açar açmaz hemen adapte oluşumdan,bunu kendi kendime farkettikten sonraki bilincimin munzur tebessümünden anlamıştım, elimi yüzümü yıkamak üzere banyoya doğru ilerlerken ayaklarımın vücudumu sola çekişine karşı kurduğum dengeden, hemen sonra kendime gelişimden ve izlemeye doyamadığım cami ışıklarına bu sefer çok kısa ama her zamankinden daha uzun bakabilişimden farketmiştim bazı hislerin aslında sadece hislerden ibaret olmadığını…

Oldukça geriye gitmiş olsam gerek.Kendi kendime yettiğim bir zamana.Güneşin yılda sadece bir kere böyle parlayabilip ağaçların yılda sadece bir kez böyle konuşlanıp kokabildiği,dışarısının sesinin yılda sadece bir kez böyle herşeyle ahenkle bütünleşip duyulabildiği zamanı ellerimle sıkı sıkı yakalayabilmiş olsam gerek. Evimin bu kokusu başka hangi zamandan gelebilir ki? Herkesdeki bu haller tavırlar başka ne zamana ait olabilir,ben başka ne zaman bu odada böyle durup böyle hissedebilirim? Avuçlarımda bir zaman var,sıkıca tutuyorum,gözükmüyor zaman, hissediyorum, ama hissetmek de yetmiyor,yaşıyorum. Hisler her zaman hislerden ibaret değilllerdir çünkü.

Orta 1. sınıfa gidiyorum, annemin hasta bir annesi yok,her eve gelişimde evde,kapıyı açan o.Kardeşim çok küçük daha,farkında değilim ama.Kardeş o sadece,küçük bir kardeş değil.O da gelir birazdan okuldan,annem ve ben varız şimdilik evde.Sessiz ev,çok sessiz,çalışan bir tv yok,toz alıyor annem şimdi,birazdan yemek hazırlar bana,bir iki tabak sesi anaçlık katar adı ben olan sessizliğe.
Odam küçük olan.Büyük,küçük olan kardeşte.dağınık hep,yararlanamıyor büyüklüğünden,hem nesine gerek onun koca oda.Ama isyanlarımdan çok uzağım şimdi,küçük ve sevimli odama tapıyorum çünkü dibine dek güneşe boyalı duvarları, yüzeyleri ,yan yüzeyleri ,çevresi, alanı.Odaya baktığın vakit gördüğün şey güneş.Dışını hiç yakmıyor ama içini öylesine ısıtıyor ki…Dünyanın böyle bir odası olmalı.
Dört beş saniye camın önünde seyre daldıktan sonra hapşırıyorum arka arkaya üç kez, annemin sesi duyuluyor mutfaktan: ‘Çok yaşa kızım!’.

Sen de gör anne! Sen de! Karşı apartmanın bahçesi dört ördekle dolu,büyümüşler nasıl da, birbirlerini kovalıyorlar güneşin altında,mutlular ördekler,mutluyum.

Futbolu Özlemek İstiyorum…

firatocal | 03 September 2010 12:04

Ramazan ayının en bildik söylemlerinden biridir ‘’ Aaaah ah nerede o eski Ramazanlar ‘’ sözü… Kaybolup giden değerleri hatırlatmak ve geçmişin mutluluk dolu günlerini yad etmek için kullanırız… Minibüslerde ise yer vermeyen gençlere söylenen söze dönüşür bu replik…

Artık futbol maçlarını izlerken de benzer sözler sarf ediyoruz… ‘’ Aaaah aah nerede o futbolunu özlediğim, derbi maçları, görmeyi merakla beklediğim futbol yıldızlarıyla şenlenen hayat…’’ , ‘’ Artık yok ki maçları iple çektiğim gerilim dolu günler… ‘’

Neredeyse haftanın 7 günü, günün 24 saati futbol maçlarını seyrederek geçiyor hayatlarımız… Eğer birçok kadın gibi futbolla aranız yoksa bu bir sorun teşkil etmeyebilir, ama benim gibi futbola aşık ve arkadaşlarıyla beraber maç seyretmekten büyük zevk alan bir erkekseniz , o zaman farklı oluyor…

Gerçek hayattan bir kesit.(Şeytandan dost olurmu?)

zarifce | 12 August 2010 16:46

Yalandan yüzüme gülen bu dünyada, yolun yarısını bitirdim. Sonlara yaklaşırken düşündüm. Ne idim ne oldum? Hani derler ya “elini kaptıran kolunu alamaz” . Gerçek dostlarıma tavsiyem şeytandan medet ummasınlar. Şeytan işini bitirene kadar dost olur. İşte benim dostum da şeytandı.

Bildiğimiz mana da olmasa da teşbihte şeytanı aratmayan dostum. Ne zaman başım sıkışsa yanına giderdim. Her gitmemde beni boş çevirmez. Hatta ihtiyacımdan fazla para verir “uzun zaman sonra iki katı ile isterim veremezsen iki katını dörde katlar beş ile çarparım haa!” derdi ama yine de benim dostumdu. Ne zaman başım sıkışsa yanına giderdim. Dostuma güvendiğimden beni boş çevirmeyeceğini bilirdim. Beni çok sevdiğini biliyordum. Zaman ilerledikçe dostumun arkadaşlarından birkaçıyla daha tanıştım. Onlar da benim dostum gibiydiler. Ne zaman başım sıkışsa yanlarına giderdim. Beni hiç boş çevirmediler. Beni çok sevdiklerini biliyordum. Bu sevişmeler yıllar sürdü. Birbirimizi çok sevmiştik. Ta ki ben aldıklarımdan bazılarını dostlarıma geri vermede zorluk çekmeye başladım. Zaten borçluydum, birde dostlarım verdiklerini almada geciktikleri için zamanı kısmaya başladılar. Ve ilk dostumun dediği gibi beni dörde katlayıp beş ile çarptılar ve işlerinin bittiğini anladım. Dostluğumuz bitmişti. Aslında hata ben de idi onlarda değil. Şeytandan insana dost mu olur. Şimdi dostlarımın bana yardım ediyoruz diyerek verdikleri paraları üç, beş katı ile onlara geri ödemeye çalışıyorum. Elimden geldiği kadarı ile yaşadım. Eşim ve çocuklarımla, maddi imkansızlık belimi kırarken, bir elbiseyi iki yıl bazen de dört yıl giydik. Çocuklarıma istediklerini almaya çalıştım, elimden geldiği kadarı ile yaşadım. Çoğu zaman ağladım, sessizce ağladım, suç bende idi, başka yerde suçlu aramadım. Ama dostlarım beni uyarsaydı bu duruma düşmezdim. Belki kafam çalışmıyor, neden uyarmadılar. Şunu söylemeliyim, ben paramı hiçbir şekilde kumar, alkol, bar-pavyon gibi kötü yerlerde harcamadım. Ben paramla kardeşlerimin okumasına yardımcı oldum. Babam emekli maaşı ile kıt kanaat geçinirken, ben yardımcı oldum. Bu yardımların karşılığını aldım. Cebimde zerre miktar para kalmadığında işte o meşhur dostlarım imdadıma yetişti ve beni önce ihya ettiler sonra rezil. Şimdi dostlarımı bildiniz mi? Şeytandan farkları olmayan dostlarımı.Dünya için maddi anlamda bir şey düşünmüyorum. Kendime yetecek biraz param, ayağımı yerden kesecek bir araba ve başımı sokabileceğim bir ev. İşte benim hayalim bu. Bu hayal sadece benim değil herkesin hayali. Bir ev alabilir miyim?

Evim Evim Güzel Evim…

firatocal | 24 July 2010 12:20

Okulların kapanmasıyla birlikte , yıl sonu sınavlarını halledip , eşimin memleketi Akhisar Karabörklü Köyü ‘ ne giderek tatilimizi başlattık… Kısa bir süre kalıp dönme planlarımız arabamızın tamir macerası yüzünden altüst oldu… Yaklaşık 3 haftalık uzatmalı bir tatil kalışının ardından evimize dönüşü dört gözle beklemiştim…

Yıllarca görüşmemiş , ayrılığın acısıyla yanıp tutuşan , iflah olmaz sevgililer gibi özlemişim caaanım evimi… Hiçbir eşyayı arabadan indirip yukarıya çıkarmadan , bebeğimle beraber aşk ile koşa koşa girdim evime… Önce uzun uzun hasretlik dolu gözlerle baktıştım , sanki naz yapar gibi ağırdan aldım…. Ama sonrasında dayanamayıp evimin kollarına atlar gibi boylu boyunca serildim salonumuzdaki Rustik Funda koltuğumuza…

Yapı Kredi Mortgage

simetra | 09 July 2010 10:32

Yapı Kredi, konut kredileri ile ilgili merak edilen tüm soruları Yapı Kredi Mortgage adı altındaki sitelerinde cevaplıyor. Size uygun krediyi seçebilir, kredinizi kendiniz hesaplayabilir veya uzman mortgage bilirkişilerinden yardım alabilirsiniz. Siteye göz atmak isterseniz, sizi şöyle alalım.

kör olasıca günlük

nazokiraze | 22 June 2010 16:24

Yazın gelmesi ile birlikte arka arkaya gelecek olan sınav, mevlit, karne, diploma o, şu,bu gibi telaşelerden bir taraflarımı kaşımaya bile vakit bulamayacağımı varsayarak yazdığım fakat , yeni çıkaracağım kitaptan alıntı zannedilerek edebi eleştirilere maruz kalan yazımda yer alan maceralarımdan devam sevgili okuyucu.

Yukarda yer alan kurduktan sonra benim bile pek anlayamadığım acayip cümlede belirtmiş olduğum gibi bu yaz oldukça hareketli başlamıştı ve ben bunu daha önce anlatmıştım. Sınavımız fena geçmedi önce onu belirteyim. Sonrasında kayınvalidemle birlikte organize ederken evdekilerin burnundan getirdiğimiz mevlit ise gerçekten oldukça sıradışıydı. Bir kere etli pilavdan isteyen eşim ve eniştesine bir çimdik bile koklatmamamızın sebebi onlara olan kastımız değildi, hele aynı sitede yer alan ablamızın evine yollamaya üşenmek hiç değildi (erkekleri hapis ettiğimiz yer orası) sadece misafirlere yetmez korkusuyla eşimin sevgili annesinin aldığı bir önlemdi ama yirmi kişiye sekiz kilo pirinçten yapılan pilavın mevlit sonrası hala eşe dosta dağıtıldığı halde bitmeyecek kadar çok olacağını bilse göndermez miydi sevgili oğlu ve damadına. Neyse pilav muhabbeti ile olayı yemeğe bağlamayayım mevlitte başımıza gelen hadiseler bunlar değil çünkü, bir gece evvel hastalanan oğlum kendi sünneti için yapılan etkinlikten haz alamadı, her mevlit, nişan, gün gibi ortamlarda birleşip azan veletler grubuna ev sahibi ve hatta sünnet çocuğu olarak bile iştirak edemedi, koca gün 39 derece ateşle baygın gibi yattı durdu ne pilavını yedi ne oyun oynadı zavallı.

artık sıcaklamaya başlıyorsun

nazokiraze | 16 June 2010 13:06

Yaz yaklaşırken, Haziran gelirken, Mayıs giderken bıdı bıdı bıdı şeklinde yaza-okuya bir baktım yazın ortasındayım, sıcakların dibini bulmuşum, henüz Haziran ayında bu kadar bunalırken Temmuz ve Ağustos ayı ne getirir ne götürür bilmez halde yatıp yuvarlanıyorum.

Ben kış seven biriyim, isterim kar yağsın ,her yerim donsun yaz hiç gelmesin gelse de hep bahar havası gibi olsun. Aşırı sıcakların nefes darlığımı iki katına çıkardığını, susamayan bünyeyi zora soktuğunu söyleyerek başlıyayım yahu insan hiç mi susamaz öyleki mecburi bir bardak su içsem midem ağrıyor, alışmamış tabi. Soda, limonata ,kahve falan içmesem heralde yaprak gibi kuruyacağım.

Dünya Rüzgar Enerjisi Konferansı ve Sergisi 15-17 Haziran tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştiriliyor.

yazım geldi

nazokiraze | 04 June 2010 09:24

Yaz geldi herkeste bir telaş , sanki birileri kovalıyormuş gibi herkes kımıl kımıl dolanıp duruyorlar, herkesin derdi başka tabi, mesela ben bu Cumartesi son kez SBS sınavına girecek kızım yüzünden topuklarım ensemde bir garip hallerdeyim, ben böyleysem yavru kuşum ne halde kimbilir, iyi bir liseye girmesi gereken o , sınav üstü feleğin çemberinden geçen biziz.

Geçen haftam çok yakın arkadaşımızın düğün telaşıyla geçti, alışverişti, şuydu buydu tam bitti geride bir düğün kaldı dedik, sevgili dostum Gulsey’in iki gün üstüste sınavının nedeniyle kollarıma getirilen minik yaramaz ortaya çıktı, bebek gitti, düğün geldi nasıl hoş bir hafta sonuydu o.

Turkcell evimde

witamin | 24 May 2010 10:00

Bu siteye girip sitedeki videoları izleyen ve sonunda sorulan soruları doğru cevaplayan her 5. kişi Turkcell ‘den 15 dakikalık konuşma süresi kazanıyor.Kazanana kadar istediğiniz kadar katılabilirsiniz.

TEMİZLİK(!)

il mare | 04 May 2010 16:16

süprüntüler de süslenir
süprüntüler de süslenir

İki odalı bir evde temizlik var ; küçük hacimli çok sayıdaki halı, kamburlaşmış ve henüz yeni göğsünden ameliyat olmuş bir kadın tarafından balkonun kenarlarına seriliyor teker teker, annesine yardım olsun diye. Bir başka annesinin kuzusu, eski model,çok sesli bir elektrik süpürgesini çalıştırmış, aynı zamanda yüksek yaşına rağmen bir şeylerin ucundan tutmak isteyen annesinin ağır işiten kulaklarına yüksek desibeller yollayarak,süpürgenin sesiyle başıbozuk bir ahenk içerisinde azarlarını savuruyordu, elindeki boyundan çok kısa sopa zımbırtısı ile.