bildirgec.org

eşcinsellik hakkında tüm yazılar

İran’da gay olmak ölümle eşit

neandertal | 27 May 2007 16:01

Bu çocuklar eşcinsel oldukları için idam edildiler
Bu çocuklar eşcinsel oldukları için idam edildiler

Tesadüfen karşıma çıkan bir video kafamı allak bullak etti, yazmadan duramazdım. İran da olan bitenlerden uzun zamandır haberim var ama insan görünce, birebir yaşayanları dinleyince daha farklı hissediyor.

Bahsettiğimiz şey bir insanlık suçu, bir en uç cehalet ve hoşgörüsüzlük örneği. İran’da 1979 da gerçekleştirilen islami devrim sonucunda eşcinsellik “suç” kabul edildi. Yani adam öldürmek, gasp yapmak, hırsızlık yapmak gibi bir şey; yakalanırsanız işkence görüyor, hapse giriyor, kırbaçlanıyor, hatta asılabiliyorsunuz! (2005 yılında 17 ve 18 yaşlarındaki iki eşcinsel genç Meşhed kentindeki halka açık bir meydanda 228 kez kırbaçlandıktan sonra asılarak idam edildiler)

Homoseksüalite

EUQON | 07 April 2007 22:31

Ben homofobikim. En azından öyleydim. Üniversite yıllarında başıma gelen bir olay, eşcinsellere karşı tutumumu yargılamama sebep olmuştu.
Burada, eşcinsellerin üniversitede klüp kurması olur mu, olmaz mı yazısını olurken bu eski bir anım ve akabinde yaptığım araştırma geldi. Tekrar toparlayıp burada da sizlerle paylaşmak istedim.

Bir kız arkadaşım “azınlıkların içinde bulundukları toplumlar tarafından diskrimine edilmesi” konulu bir ödev hazırlıyordu. Burada azınlıktaki toplumları (Ermeniler, Yahudiler, vb.), Türkiyede çalışan yabancılarla anketler yapıyor, durumlarını inceliyordu. Ben de ona bir fikir verdim; “sex her zaman satar, bu ödevin içine biraz sex karıştıralım” dedim. “Nasıl?” diye sorunca, Eşcinsel ve transeksüellerin de toplumda azınlık oluşturduğunu ve cinsel tercihleri gözetilerek diskriminasyona uğradığını, onları da araştırmaya dahil etmesinin ilgi çekeceğini söyledim, fikrim kabul edildi ve uygulamaya koyulduk. Hatta ödeve görüntü unsurunu da katmak için bir de kamera sırtlandık (o zamanlar oole cepte taşınmıyodu kameralar) ve yola koyulduk. Çatalla kovalanmamızla sonuçlanan bir kaç girişimden sonra, sonunda Ankara’da travesti bar olarak bilinen bir yere gittik ve öğrenci olduğumuzu, bir ödev hazırladığımızı, izin almak (ve tabii racona uymak) koşuluyla içerideki insanlarla anket yapıp yapamayacağımızı sorduk. Bizi şaşırtan bir şekilde kibar ve olumlu bir tepki verdiler ve içeriye buyur ettiler.

“Öteki”ni kabullenmek bu kadar zor mu?

kahramancayirli | 16 March 2007 07:40

Türk eşcinselleri çok gizli kalmakla çığırtkanca afişe olmak arasında bir sarkacın iki ucunda salınıp duruyorlar. Oysa iki durumun da anlayışlı bir toplum olabilmemizin önünde ciddi engeller oluşturduğunun bilmem farkındalar mı?
Bizden, bizim gibi olmayandan nefret etme, diğerlerini yok sayma, farklı olanı linç etme düşüncesinin cinsel yönelimdeki tezahürü, bir çeşit hastalık, homofobi veya transfobi. Trabzon’da papazı öldüren zihniyetle Bursa’da eşcinsellerin yürüyüşünü engelleyen zihniyet esasında aynı. Aynı çünkü kendimiz gibi düşünmeyeni, davranmayanı, konuşmayanı farklılığıyla birlikte kabullenmyi henüz öğrenemedik.
Homofobi meselesine biraz daha yakından baktığımızda bu yanlış korkunun, erkek egemen kültürümüzden beslendiğini hatta birbirlerini karşılıklı olarak beslediklerini söyleyebiliriz: Erkeklik, bir takım basit maskülen tavırlara indirgenir, seslice gülmek bile yakıştırılmaz delikanlılığa, hemen “karı gibi gülme”yi yapıştırıveririz, ataerkil toplumumuzun iğneli ikazıyla. Kadınlara her fırsatta ikinci sınıf insan muamelesi yapan toprakların kadın gibi erkeklere tahammülü olmayacaktır elbette. Peki bu durumla nasıl mücadele edilmeli?
Sanat dünyasından, basından ünlü isimlere bu noktada ihtiyacımız var. Ama çoğu, hayranlarını kaybetme korkusundan öyle komik durumlara düşüyorlar ki. Duruşlarıyla, her söyledikleriyle Türk toplumuna örnek olabilecek, göz önünde olan insanların kendi homofobileriyle yüzleşmeleri gerekiyor öncelikle. Tarkan’ın geçtiğimiz günlerde medyaya yansıyan açıklamaları hiç hoş değil mesela. Eşcinselliğin kurtulunması, tedavi edilmesi gereken bir hastalık olmadığını, “ben artık normale dönmek istiyorum” deyip de psikologların kapısını aşındırmanın boşa kürek çekmek olduğunun bilim adamlarınca çoktan kanıtlandığını biliyoruz. Tarkan keşke aynı röportajında bunların altını çizseydi anlattıklarıyla.

eş kutuplar…

medical waste | 13 February 2007 21:35

the L word =)
the L word =)

Bazen, gerçekten aradığınız özelliklere sahip birine rastlarsınız. Onunla her şey harika olabilir belki…Hiç demez misiniz ona:

“Sen eğer erkek olsaydın, seninle evlenirdim.”
“Biz çok iyi anlaşıyoruz be kanka, kız arkadaşımla bile böyle anlaşamıyorum.”

İşte bu noktada, cinsiyetiniz önünüzde aşılamaz bir duvardır. Toplumun önyargılarından, alışkanlıklarınızı yıkmaktan korkarsınız. Hemcinsiniz bir bilim adamına,şarkıcıya ya da ressama hayran olursunuz. Bu hayranlığın altında güçlü bir hoşlanma ve aşk gizlidir. Ama siz bunu hiç düşünmezsiniz, farkına bile varmazsınız.

Christopher Street Day

harschena | 22 July 2006 22:06

Biz Türkler. Escinselleri, transseksüelleri sevmeyiz. Onlara kendilerini satmaktan baska is alani sunmadigimiz gibi sirf hosumuza gitmedikleri icin döveriz. Homofobik bir toplumuz. Ancak nasil oluyorsa hayat kadinlari, travestilerin kendilerinden daha cok kazandigindan sikayet eder. Türkiye’de en cok sevilerek dinlenen sarkicilar arasinda gayler ve transseksüeller var, yine nasil oluyorsa. Aslinda nasil oldugu belli: celiskilerle doluyuz. Hala tabularimizdan kurtulamadik. Ama gizli escinsellik ne kadar kabul etmesek de cogumuzda var. Ayrica insanlari kalplerine göre degerlendirmeyi ögrenemedik. Ben insanimizi bu konuda cok ikiyüzlü buluyorum.